Türkiye Kamu-Sen Özürlüler Komisyonu Başkanı Ayhan Çelik, 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü nedeniyle Türkiye Kamu-Sen Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, özürlülerin sorunlarını dile getirdi
Türkiye Kamu-Sen Özürlüler Komisyonu Başkanı Ayhan Çelik, 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü nedeniyle Türkiye Kamu-Sen Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, özürlülerin sorunlarını dile getirdi.
Türkiye Kamu-Sen Özürlüler Komisyonu Başkanı ve Özürlüler Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Ayhan Çelik, Türkiyede yaklaşık 8.5 milyon, aileleriyle birlikte 27 milyon özürlünün bulunduğunu belirterek, Türkiye'de özürlülerin insanca yaşamasının önünde engellerin bulunduğunu bildirdi.
AB'nin özürlülerle ilgili Türkiye'ye herhangi bir direktifte bulunmamasına tepki gösteren Çelik, "AB özürlü sorunlarından ziyade Kıbrıs gibi Türkiye'yi bölme ve parçala işleriyle uğraşıyor" diye konuştu.
Çelik, devletlerin en önemli görevlerinden birinin, engellilerin yetenekleri ve potansiyelleri doğrultusunda gelişmelerini, eşit fırsatlara sahip olmalarını güvence altına almak, onların ekonomik ve sosyal refahını sağlamak olduğunu vurgulayarak, sadece engellilerin haklarını geliştirmek ve denetlemenin yetmediğine dikkati çekti.
Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından 2002 yılında yapılan, "Türkiye Engelliler Araştırması" ile Türkiye'deki engellilik profilinin çıkartıldığını söyleyen Çelik, Türkiye'de 8.5 milyon, aileleriyle birlikte yaklaşık 27 milyon özürlünün bulunduğunu kaydetti.
Özürlülerin genel nüfus içindeki oranının yüzde 12.29 olduğuna işaret eden Çelik, engelliler konusunda acil sosyal politikalar oluşturulması ve yasal düzenlemeler yapılması gerektiğini savundu.
Türkiye'de son yıllarda okuma-yazma bilmeyen nüfusun azaltılması ve eğitim düzeyinin yükseltilmesi konusunda oldukça önemli mesafe alındığını belirten Çelik, ancak genel nüfus göstergeleriyle, engelli nüfusun göstergeleri arasında çok büyük uçurumlar olduğunu kaydetti.
Engellilerin özellikle tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri için sosyal güvenliğin önemli bir araç olduğunu ifade eden Çelik, bundan yoksun olanların tamamen kaderine terk edildiğini söyledi.
2005 yılında çıkan 5378 sayılı Engelliler Kanunu'nu eleştiren Çelik, söz konusu yasa ile engellilerin düşünülmediğini, "kadro boşaltma ve yandaş doldurma" olarak yürürlüğe girdiğini belirtti. Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yasanın orasına, burası engelli ve engelli sorunları serpiştirilerek, "özü engellilerin sorunları" olmayan bir göstermelik yasa çıkartılmıştır. Zaten 26. maddeden, 52. madde kadar olan kısım, kendi memur ve amirinin yetkileri ile doldurulmuştur. 5378 Sayılı Engelliler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 25. maddesine, '18 yaş altı ve üstü engelliler' ibaresi eklenerek, yardım yapılacağı zikredilmiştir. Ancak; 18 yaş altı engelliye yardım yapılması için aile gelirinin baz alınma şartı getirilmiş ve 'aile geliri fertlere bölündüğünde engelli bu gelirden 59 YTL alıyor ise, yardım alamaz' denilmiştir. Dolayısıyla, engelli ailelerin hemen hemen tamamı bu yardımı alamaz duruma getirilmiştir. Türkiye'de 59 YTL ile geçiniliyorsa bizim söyleyecek lafımız yok."
Çelik, bir gazetecinin sorusu üzerine, yasada tadilat yapılması ve özürlüler ile ilgili kurumların yetki ve görevlerinin net olarak belirlenmesi gerektiğini söyledi.
AB'nin özürlülerle ilgili Türkiye'ye herhangi bir direktifte bulunmamasına tepki gösteren Çelik, "AB özürlü sorunlarından ziyade Kıbrıs gibi Türkiye'yi bölme ve parçala işleriyle uğraşıyor" diye konuştu.