30 Ağustos Zafer Bayramının 91’inci yıldönümünü gururla ve coşkuyla kutluyoruz
30 Ağustos Zafer Bayramının 91’inci yıldönümünü gururla ve coşkuyla kutluyoruz. Kahraman askerlerimiz ve milletimiz; Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün başkomutanlığında yapılan Büyük Taarruz ile destansı bir zafere imza attı. Büyük Taarruz inancın adıdır, cesaretin timsalidir, bağımsızlığa sevdalı bir milletin karşısında hiçbir işgalci devletin duramayacağının en anlamlı örneğidir. Kahraman şehitlerimiz savaşırken bir an bile tereddüt etmemiş, işgalcileri Türk yurdundan adeta kazımak için kalbini, ruhunu, benliğini ortaya koymuştur.
Kan ve gözyaşını herkesten iyi tanıyan bu millet, hiçbir zaman zulme teslim olmamış, hiçbir gücün karşısında eğilip bükülmemiştir. Başı dik, alnı açık olan milletimiz, ecdadının bıraktığı mirasa gözü gibi sahip çıkmıştır. Bugün Türk ve İslam coğrafyasında yaşanan trajediye, emperyalizmin Ortadoğu’da fokur fokur kazan kaynattığına, Suriye’de, Mısır’da, Doğu Türkistan’da, Irak’ta, Türkmeneli’nde ve daha birçok yerde yaşanan insanlık vahşetine tanık olduğumuzda; Türk milletinin geçmişten bugüne nasıl sağlam bir şekilde ayakta kalabildiğini daha iyi anlıyoruz. Vatan toprağının can demek, ekmek demek, ana demek, baba demek olduğunu çok iyi bilen, ölüme meydan okuyan, şehitliğin en üst mertebe olduğunun bilincinde olan, emperyalizmle özdeşleşen büyük devletleri nakavt eden bu milletin, her zaman bir ve diri olacağı aşikardır.
Ancak şunu da belirtmek isteriz ki 30 Ağustos Zafer Bayramının yıldönümünü kutlarken; aramızda ülkemizi sırtından bıçaklayan hainler bulunduğunu görüyoruz. Yağmacılarla, bozguncularla, bölücülerle işbirliği yaparak milletimizin huzuruna kastedilmekte, 75 milyonun yüreğine kor ateşler düşürülmekte, analar, babalar gözü yaşlı bırakılmaktadır.
Bir kısım bölücü Meclis zemininde caka satmakta; bir kısmı da elinde silahla masum insanlarımızın, askerlerimizin canına kast etmektedir. Bazı çevrelerin adına çözüm dediği ancak bizim çözülme olarak ifade ettiğimiz süreç ile birlikte katiller bir süreliğine şiddet eylemlerini durdursa da, bunun bir taktik olduğunu ve ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden ne koparabiliriz?” hesabı yaptıklarını hepimiz biliyoruz. Bölücü çete, tehditlerini de en yüksek perdeden her fırsatta dile getirmektedir. En acısı da bugün bu katillerin elebaşı, 40 bin insanımızın ölümünden sorumlu cani, bir şekilde muhatap alınmaktadır. İmralı’da bir eli yağda, bir eli balda olan, bir dediği iki edilmeyen bu katil, Türk milleti için “çıkar yol” haline getirilmeye çalışılmaktadır. Bölücü ele başı, Hükümete 1 Ekim’e kadar süre tanıdığını söyleyebilecek kadar cüretkardır, şımartılmıştır. Tüm bu yaşananlara çanak tutulması ise büyük bir akıl tutulması yaşandığının en canlı kanıtıdır. Milletin gözü önünde yaşanan bu korkunç tablo, ‘madem teröristleri adam yerine koyacaktık, Kurtuluş Savaşı’nı, Çanakkale Savaşları’nı, Büyük Taarruz’u, Sakarya Meydan Muharebesi’ni neden yaptık? Neden o kadar şehit verdik?’ sorusunu akıllara getirmektedir.
Öte yandan adına “Demokratikleşme Paketi” denilen ama aslında demokratikleşme ile uzaktan yakından alakası olmayan hususların da yer aldığı, teröre ve terör örgütünün eli kanlı mensuplarına meşruiyet kazandırmak anlamına gelecek paket, kaygılarımızı derinleştirmektedir. Terör örgütünde hiyerarşik yapıda yer almayanlara, şiddete karışmamış olması kaydıyla terör örgütüne üyelikten ceza verilmemesi sağlanması, anadilde kamu hizmetinin yaygınlaştırılması, yerleşim yerlerine Türkçe isim zorunluluğunun kaldırılması gibi birçok “tehlikeli” ve toplumun geneli tarafından tasvip edilmeyecek maddenin yer aldığı paket 30 Ağustos’a da gölge düşürmektedir.
Büyük Taarruz’un 91’inci yıldönümünde yaşananlar bu ülkeyi seven, şehitlerimizi minnetle, rahmetle yad eden herkesi büyük üzüntüye sevk etmektedir.
Bu noktada bizlere büyük görev düşmektedir. Yarınlarımız olan çocuklarımıza bu ülkenin kutsallarını çok iyi anlatmak, şanlı tarihimizi öğretmek, kanla çizilen bu toprakların anlamını kavramalarını sağlamak ülkemizin geleceği açısından çok önemlidir.
Şu da unutulmamalıdır ki; bu ülkeyi yönetenler ve terör örgütünün yandaşları sessiz yığınları hafife almasın. Tarihinde büyük zaferler elde eden, işgal kuvvetlerini geri püskürten, esaret bağlarını çözen Türk milleti bölücü unsurların, dirliğimize kastedenlerin oyunlarına yenik düşmeyecektir. Bu millet gerektiğinde 30 Ağustos ruhunu şaha kaldırmasını da bilir. Türk milleti bölücülük pazarlayanların ve bebek katilinden ilham alanların cirit atmasına, devletin onurunun ayaklar altına alınmasına asla müsaade etmeyecektir.
Atamızın;
“Gençler!
Geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz eğitimle, bilgi ile, insanlıktaki üstünlüğün, yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni kuşak! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak olan sizsiniz.” şeklindeki sözlerini de bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.
Türkiye Kamu-Sen olarak 30 Ağustos Zafer Bayramının 91’inci yıldönümünü kutluyor; Ulu Önder Atatürk ve O’nun kahraman yol arkadaşları ile aziz şehitlerimizi saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz.
İsmail Koncuk
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı