TÜRK VE DÜNYA KAMUOYUNA DUYURULUR
Türklük değerlerine hakaret fiilini ve cezalarını düzenleyen Türk ceza kanununun 301
TÜRK VE DÜNYA KAMUOYUNA DUYURULUR
Türklük değerlerine hakaret fiilini ve cezalarını düzenleyen Türk ceza kanununun 301.maddesinin değiştirilmesi yada tamamen kaldırılması konusu Türkiye'nin gündemine çeşitli olaylar bahane edilerek yeniden ısıtılıp ısıtılıp konulmaktadır.
Hatta bazı mihraklar tarafından 301 madde ve bu maddeyi savunanlar son menfur cinayetin azmettiricisi ve sorumlusu olarak suçlu ilan edilmişlerdir. Bu maddeye karşı izansız, insafsız operasyonlar hızla sürdürülmektedir. Bu ilkel operasyonun sivil toplum kuruluşları üzerinden yürütülmeye çalışılması da ayrıca düşündürücüdür.
Bugünkü iktidar sahiplerinin, toplumsal mutabakat arayışı gibi bahanelerle, malum bazı sivil toplum kuruluşlarının ve onların net olmayan açıklamalarının arkasına sığınmayı bir kenara bırakarak, bu hayati konuda ne düşündüklerini yüce Türk milletine açıkça ifade etmeleri gerekir.
Bilindiği gibi bütün ülkelerin Anayasalarının bir ruhu vardır. Bu ruhun kaynağı ise o ülkenin ve rejimin temel ilkeleri ve toplumsal değerleridir. Kanun koyucu da anayasanın bu ruhunun aydınlığında yasalar çıkarır.
Bizim Anayasamızın ruhu ise, değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen ilk üç maddesinde ifadesini bulur. Anayasamızın söz konusu ilk üç maddesi ise şunları söyler:
1-Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
2-Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı "İstiklal Marşı" dır.Başkenti Ankara'dır.
Bugün tartışmaya açılan 301. madde, işte yukarıda ifade edilen temel ilkelerden ilhamını alan bir yasadır. Esasında tartışmanın perdelenmiş hedefi yukarıdaki anayasal ruhtur.
Kanun yapıcı işte bu ruhu korumak amacıyla 301. maddeyi yasalaştırmış ve bu maddelerde ifade edilen temel değerlere yönelik eleştiri amacını aşan, aşağılayıcı fiilleri suç saymıştır. Bu fiil sadece bizde değil, AB üyesi olan ülkelerde de suç sayılmıştır.
Bu noktada, her şeyden önce 301. Madde ile korunan hukuki değer nedir? sorusuna cevap vermek gerekir.
Kanun, bazılarının iddia ettiği gibi düşünceyi, ifade özgürlüğünü, bilimsel çalışma ve sanat özgürlüğünü, bilgi edinme özgürlüğünü, basın özgürlüğünü engellememekte, sadece Türklüğü ve ona dayanan ilke ve kurumları korumaktadır.
Bunca tartışmanın yapıldığı 301. maddede şunlar vardır:
- Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini, Devletin yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.
- Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
Bu madde AB uyum yasaları çerçevesinde bugünkü hükümet tarafından çıkarılan bir yasadır.
Avrupa'nın Türkiye'yi 301. madde konusunda eleştirmesi tam bir çifte standart örneğidir. Çünkü AB ülkesi bir çok ülkede kendi ceza yasalarında bu konu açıkça ifade edilmiştir.
Mesela;
İtalya Ceza Kanunu: Cumhuriyeti, parlamentoyu, hükümeti, Anayasa Mahkemesi veya yargı gücünü, silahlı kuvvetleri ve kurtuluş günlerini aşağılayan kişi,(Md.290) milli bayrağın, alenen aşağılanması, (Md.291) İtalyan milletine alanen hakaret edilmesi, (Md.292) 6 aydan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılır.
Polonya Ceza Kanunu: Her kim Polonya halkını veya Polonya Cumhuriyeti' ni alenen aşağılarsa, (Md.133) bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
İspanya: İspanya'nın veya simge ve amblemlerinin sözle, yazıyla veya eylemle alenen aşağılanması veya küçük düşürülmesi, (Md.543) yedi aydan on iki aya kadar para cezası ile cezalandırılır.
Federal Almanya Ceza Kanunu: Her kim aleni olarak bir toplantıda veya yazı dağıtmak suretiyle, Almanya Federal Cumhuriyeti' nin veya eyaletlerinden birini veya onun anayasal düzenine söverse veya kötü niyetli olarak küçük düşürecek olursa ya da Almanya Federal Cumhuriyeti' nin veya eyaletlerinden birinin, renklerini, bayrağını, armasını veya milli marşını tahkir ederse,(Md.90a) yasama organlarını, hükümetini, anayasa mahkemesini aşağılaması (Md.90b) üç seneye kadar hürriyeti bağlayıcı ceza veya para cezası ile cezalandırılır..Avrupa'da sadece İtalya'da, İspanya'da, Almanya'da, Polonya'da değil Danimarka'da, Fransa'da ve İngiltere'de de benzer yasalar vardır.
Benzer yasalar Avrupa ülkelerinin ceza kanunlarında ve basın kanunlarında olmasına rağmen ve uyum yasaları da mukayeseli hukuka göre hazırlanmasına rağmen, Türkiye'yi hedef tahtasına koyanlar, kendi değerlerini aşağılayanlara karşı koydukları sınırlamaları neden bizim için kabul etmiyorlar.?
Bizim değerlerimizi yok sayan bu çifte standartlı yaklaşımın iyi niyetli olduğunu söylemek mümkün değildir.
Diğer taraftan 301. Madde'nin tümüyle kaldırılması gerektiğini, Türk ceza kanununda tarif edilen "kamu görevlisine hakaret" suçunun yeterli olduğunu iddia edenlerde gerçekleri çarpıtmakta, kamuoyunu yanıltmaktadırlar.
Çünkü 301. Madde'nin bu tür kanunlardan farkı, bireysel korumayı değil toplumsal değerleri ve bu değerleri korumakla görevli kurumları, Anayasanın ruhuna uygun olarak korumaya almaktır.
Yine ayrıca bazı kesimler 301. Madde'deki suçun oluşumu için kamu güveninin tehlikeye girmesinin somut olarak aranması gerektiğini, Türklük kavramının Türkiye dışındaki Türkleri de kapsadığı için sakıncalı olduğunu görüşünü dile getirmektedirler. Bu iddia da gerçeklere uygun değildir.
Çünkü bu eleştiriyi getirenler de iyi bilmektedir ki, 301. Madde deki amaç; kamu güvenliğini tehdit eden suçun tarifinden öte, 301. Madde de belirtilen kurum ve organların saygınlığın korunmasıdır.
Diğer taraftan Türklük kavramının, çok geniş bir kavram olduğu iddiası ise Anayasamızın 66. Maddesinde tarif edilen "Türkiye cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür" anlayışını yok sayan bir kabule dayanmaktadır.
301. Maddeyle ilgili olarak bir başka yaklaşım ise; bu maddeden dava açılmasının izine tabi bir yargılama koşuluna bağlanması ve bu izinin de Cumhurbaşkanı tarafından veya Adalet Bakanı tarafından verilmesi önerisidir.
Biz bu tür uygulamayı son olarak değiştirilen 159. Madde'nin fiiliyatında da yaşamıştık. O zaman bu maddenin uygulanabilmesi için Adalet Bakanı'nın izni gerekmekteydi. Fakat tartışmalar durmamış, tam tersine yürütmenin yargıya müdahalesi biçiminde siyasallaşarak devam etmiştir. Cumhurbaşkanlığı makamını bu konularda müdahil konuma sokmak, makamın tarafsızlığına gölge düşüreceğinden doğru bir yol olmadığı açıktır. Mutlaka bir izin süreci tanımlanacaksa bu yetki Cumhuriyet Başsavcılığına verilmelidir.
Bütün çağdaş demokrasilerde olduğu gibi 301. Madde'de de yeralan; "Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz" anlayışı bizimde temel yaklaşımımızdır. Mevcut yasaya göre toplumsal değerler alenen aşağılanmadığı müddetçe ifade özgürlüğüne engel teşkil etmemektedir.
Türk Dayanışma Konseyi olarak Soruyoruz:
301. maddenin uygulanmasında yaşanan aksaklıkları giderecek Yargıtay içtihatları'nın oluşmasını bile beklemeden neyi kimin için değiştireceğiz.?
AB ve ABD ile yerli işbirlikçileri istedi diye mi değiştireceğiz?
Bugün 301. maddeyi değiştirmemizi yada kaldırmamızı isteyen malum çevreler yarın da aynı şeyi Anayasamızın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen maddeleri için de isterlerse ne yapacağız? Ülkeyi yöneten siyasi irade o zaman da bu işi sivil toplum kuruluşlarına mı havale edecek?
Hangi ülke yada ülke vatandaşları milli değerlerinin, ülke kurumlarının aşağılanmasına rıza gösterir?
Türklüğümüzle, Cumhuriyetimizle, bayrağımızla, devlet kurumlarımızla alay eden, hakaret eden bir zihniyete imkan verildiğinde, buna kapı aralandığında ortada millet diye bir varlık kalır mı?
Böyle bir toplumda Milli birlik ve beraberlik sağlanabilir mi?
Toplumsal barış ve huzur temin edilebilir mi?
Bugün 301. maddenin kaldırılmasını isteyenler, dün önümüze Sevr'i koyanlar ve onların yerli taşeronları değil mi?
Bizler,
Türk milletinin devletiyle, vatanıyla, hür ve bağımsız olarak kıyamete kadar yaşatılması gayesi ortak paydasında buluşmuş olan 96 Dernek, Vakıf ve Sendikanın oluşturduğu, Türkiye'nin en geniş tabanlı sivil toplum platformu olan Türk Dayanışma Konseyi olarak, 301 maddenin virgülüne bile dokunmadan aynen muhafaza edilmesini istiyoruz.
Bu konuda sivil toplum kuruluşlarından görüş ve öneri isteyen Hükümet'e ve Türk kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TÜRK DAYANIŞMA KONSEYİ
PROF. DR. Mustafa Erkal
Aydınlar Ocağı Genel Başkanı