Bugün burada bir hak alma mücadelesi için 7
Bugün burada bir hak alma mücadelesi için 7. Sefer toplandık. İnanın bazı basın yayın kuruluşları bizim istek ve taleplerimizi sayfalarına ve ekranlarına yeteri kadar taşımadılar. Çok üzüldük defalarca rica etmemize rağmen yinede sizlerin köşelerinde ve sayfalarında yerimizi alamadık. Bakın bazı gazete ve yayın kuruluşları çalışanlarının işlerine son verdiler, bu haberleri duyduğumuzda o insanlar kadar üzülen yine bizleriz inanın onları en iyi anlayan yine biziz.
Her şeyden önce bir konuya açıklık getirerek sözlerime başlamak istiyorum. Yarın birileri çıkıp ta bu insanları bazı partiler yönlendirdi buraya gönderdi falan derler işte o zaman aynı onların bize karşı kullandıklar üslubun iki katı karşılık vermekten kesinlikle çekinmeyiz. Bizler 2003 yılından beri elimizden alınan haklarımızı geri almak için mücadele veriyoruz. Tabi ki bütün partilere gittik ve yardım istedik iktidar partisinden istediğimiz gibi. Şunu açık açık belirtiyim ki bizler her partiye aynı mesafedeyiz hiçbir partinin de güdümünde değiliz olmadık olmayacağız da. İçimizde iktidar partisi dahil her partiye mensup arkadaşlarımız var kimse bizleri rencide etmesin sonu çok kötü olur bu kesinlikle bilinsin.
Bizler Özelleştirme nedeni ile işleri ellerinden alınarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun Değişik 4/C Maddesine göre işe yerleştirilen kişileriz. Geçmiş hükümetler döneminde de özelleştirmeler yapıldı, kimse mağdur edilmedi özelleştirme nedeni ile iş sözleşmeleri sona erdirilen kişiler aynı haklarla başka kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirildiler. Sadece 1,800 kişi hükümet seçime gittiği için yerleştirilemedi o kişiler de bu iktidar tarafında aynı bizimle bu dönemde özelleşenlerle beraber Değişik 4/C kapsamında işe yerleştirildiler. O 1,800 kişiden sadece 1,250 kişi işe başladı onlarında bu iki yıllık sürede çoğu ya emekli oldu ya da bölünmüş aileler oluştuğu için işe başlamadılar. Verilen maaş belli asgari ücretin dahi altında olduğu için arkadaşlarımız görev yerlerine evlerini taşıyamadılar ve aileler bölündü. Şimdi mevcut iktidar bizler bizden önce özelleşerek işsiz kalanlara da iş verdik diyerek kamuoyunu yanıltmaktadır. Dediğim gibi onlardan önce özelleşen kurumlardan mağdur olup ta iş verdiklerinin sayısı 1,250 kişi kendi dönemlerinde mağdur etikleri sayı ise 12,600 kişidir.
Sizlerde biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde Türk- İş le hükümet arasında görüşülen toplu iş sözleşmesi için Türk- İş binasına gelişlerinde Devlet Bakanı Mehmet Ali ŞAHİN' i karşıladık ve bizim durumumuz ne olacak diye sorduğumuzda bize söylediği aynen şudur. "Beni sizi işe aldığıma pişman ettiniz" Sayın Devlet bakanıma sormak isterim siz bizi işemi aldınız yoksa olan işimizi elimizden alarak işsizmi bıraktınız? Tam tersi burada gördüğünüz bu mağdur arkadaşlarımın %85 i bu iktidara oy vererek asıl sizleri biz işe aldık ama sizler o kadar vefasızsınız ki gelir gelmez bizleri kapı önüne koydunuz. Türk- İş Yönetim Kurulu ile görüşmesinden çıkarken de Sayın ŞAHİN bize meydanlara inmememizi bizi sevdiğini bu sevginin kalmasını istediğini söyledi. Peki, Sayın ŞAHİN siz neden meydanlardasınız otursanıza oturduğunuz yerde neden meydanlara indinizde dertlerinizi millete anlatıyorsunuz oturun yerinizde bu millet sizleri gerçekten yararlı işler yaptınızsa tekrar seçer. Siz bizim için yararlı iş yapmadınız ekmeğimizi, aşımızı ve dahası bizlerin onurunu aldınız elimizden ve bizi kapı önüne koydunuz. Defalarca sizlere yalvardık biz bu meydanda 7 sefer toplandık rica ettik bizim temsilcimiz yok sizleri temsilci seçtik haklarımızı verin dedik, dinlemediniz hatta bizleri kapınızdan kovduğunuz gibi bizzat bazı arkadaşlarımızı da cezalandırdınız dilerim Allah' ta sizleri cezalandırır.
Bizlere seçim yatırımı yapmadıklarını söyleyen ŞAHİN geçici köy koruyucularına kadro vermiş, planda olmamasına rağmen tarımsal desteklemeler erken ödenmiş ve biz hariç herkesimde iyileştirme yapılmıştır. Kamuoyuna ilk açıklandığında 64,000 kişi olan geçici işçiler 218,733 kişi olarak kadroya alınmıştır. Kesinlikle o arkadaşlarımızın kadroya alınmasını istemediğimiz düşünülmesin ve kuşkunuz olmasın ki onların kadroya alınmalarına bizler onlardan çok sevindik. Bizi üzen se 64,000 olarak açıklanan rakamın bir anda 154,733 kişi artarak 218,733 kişi olması ve biz 13,800 kişinin çok görülerek bu kişilere dahil edilmememizdir. Sorarım sizlere vicdanen düşünün bir anda 154,733 kişi artarken bütçeye yük olmadı da biz 13,800 kişi mi bütçeye yük olduk?
2002 yılınsa seçim meydanlarında kimseyi mağdur etmeyeceğiz diye sözler söyleyen iktidar, bize tazminat vererek elimizden işimizi alarak bizleri mağdur etmedimi acaba? Değişik zamanlarda yaptığı konuşmalarda Sanayi Bakanımız yetişmiş eleman sıkıntısından ve bulamamaktan söz etti ve ediyor. Bu nasıl bir yönetimdir ki yıllarca emek ve maddiyat sarf ederek yetişen elemanlar şimdi branşlarının tam tersi işlerle uğraşıyor. Elektrikçi, tornacı, marangoz, kalıpçı, elektronikçi, laborant, kesimci ve adını sayamadığım meslek dallarındaki elemanlar okullarda ve adliyelerde paspas yapıyorlar. Bizler işçiyiz her işi yaparız paspasta çekeriz temizlikte yaparız ama bu ekonomimizin kaybıdır. Bakın sizlere çarpıcı bir örnek vereyim Türkiye' de elektrik kaynağının bir çeşidini yapabilen sayılı kişlerden bir arkadaşımız şimdi bir okulda müstahdemlik yapmaktadır. Bu arkadaşımız kendi dalında çalışsa daha verimli olmaz mı acaba?
Değerli basın mensupları Türk- İş in açıkladığı açlık sınırı 623,36 YTL ve yoksulluk sınırı 2.030,49 YTL olmasına rağmen bizlerin maaşı 526,17 YTL dir. Yılda 10 ay çalıştığımız için bu rakam 438,47 YTL ye düşmekte iki ay sigortamız yatmadığı için kendimiz yatırdığımızda 385,89 YTL ye düşmektedir aylık maaşımız. Peki, bu rakamları belirleyen Türk- İş yetkilileri bizim aldığımız maaşı bildiği halde mektupta neden bundan bahsetmiyor acaba? Kimden korkuyorsunuz kimden çekiniyorsunuz? Şuanda iktidarın yetkililerinden daha çok seviyor bu işçi ülkesini. Bu işçinin temsilcisi de sizlersiniz. Öküz öldü ortaklık bitti deme şansınız yok. Bu insanların haklarını helal ettirmek zorundasınız aksi takdirde yaratana hesap veremezsiniz.
Burada sizlerin huzurunda Türk- İş Başkan ve yönetim kurulu üyelerine şunu açık açık söylemek istiyorum. Sizler bütün siyasi partilere isteklerinizi ve işçi hakları ile ilgili konuları ve beklentilerinizi bildiren bir mektup gönderdiniz. Bir satırla dahi bizim hakkımızda iyileştirme istememişsiniz. Kendilerine sormak istiyorum vicdanen rahat mısınız ve yatağınıza yattığınızda rahat uyuyabiliyor musunuz? Bizler sizlere yıllarca aidat ödedik ve yaşamınızın her anında bizim katkımız var sizler bu sorumluluğu üzerinizde hiç hissetmiyor musunuz sorarız sizlere? Çözümün Türk- İş' te olduğunu istediği takdirde de bu işi bir günde çözeceğini biliyoruz. Çocuklarına mahcup oldukları için 8 arkadaşımız intihar ederek yaşamına son verdi. İki yavrumuz okuldan alınmasını gururuna yediremediği için intihar etti hiç sizler Hükümet ve Türk- İş yetkilileri kendinizde sorumluluk ve Allah korkusu hissetmiyor musunuz? Gasp suçtur ülkemizde ama iktidar bizim haklarımızı gasp etmiş bizleri açlık ve sefalete terk etmiştir. Bizden aldıkları hakları ve kadroları yandaşlarına vererek oy alma gayretine gitmişlerdir. Ben açken ve çocuklarım sefilken kusura bakmayın beyler sizler o koltuklarda rahat rahat oturamazsınız. Gasp edilen haklarımız verilene kadar buradayız.
Değerli basın Mensupları;
Sizlerin aracılığı ile özelleştirme kapsamında olan ve özelleşecek olan yerlerde çalışan işçi kardeşlerime seslenmek istiyorum: Değerli kardeşlerim işinize ve iş yerinize sahip çıkın. Kesinlikle iş yerinizi terk etmeyin ölün ama işyerinizi terk etmeyin. İşyerinizi terk ederek Değişik 4/C maddesine göre yerleştirecekler sizi ve maaşınız 385,00 YTL olacak. Ama orada ölürseniz çocuklarınıza o maaşın 3 katı bağlanacak. İşte burası Türkiye dedirten bir uygulama sakın ha ölmeden işyerinizi terk etmeyin. Çalışarak aldığımız maaşın 3 katını almak için ya emekli olmamız ya da ölmemiz gerekiyor.
Görüştüğümüz Başbakanımız, Bakanlar ve Milletve-erimiz bizlerin mağduriyetini kabul ettiler ama ne yazıktır ki sayın Maliye Bakanımız ve Personelden sorumlu Devlet bakanımıza derdimizi anlatamadık. Sadece şunu soruyorum bu bakanlarımızın çocukları 385,00 YTL maaşla kaç dakika yaşayabilirler acaba? %85 imizin oy vererek iktidara taşıdığımız bu parti bize bizleri mağdur edeceğini söylemedi. Bütün partilere aynı mesafede olduğumuzu baştan belirtmiştim ama şu da bir gerçek ki bizim işimizi çözeceğini açıklayan muhalefet partilerini de destekleyeceğimizi, yok iktidar partisi çözerse ona da oy vereceğimizi belirtiyoruz. Şuanda biz mağdur olan arkadaşlarımın bende dahil %85 imiz mevcut iktidara oy verdik. Sebebi adaletli davranacağını hak yemeyeceğini söylemişti bizlere. Yalan söylediler aldattılar bizi. Bu nedenle hatalarını kabul edip haklarımızı verene kadar, Türk- İş kalkıp gidip bizim adımıza hükümet yetkilileriyle görüşene kadar Türk- İş bahçesinde AÇLIK GREVİ başlatıyoruz. Askerlik yapmak, Vergi vermek nasıl bir vatandaşlık borcu ise oy vermekte vatandaşlık borcudur. Bir kişinin askerliğini engellemek veya askerlik yapmamak suçtur. Bütün kesimlere haklarını bir parça olsun veren iktidar bizlere hiçbir hak vermeyerek bizleri bu gün buraya gelmeye mecbur etmiş, bizlerin oy kullanmamızı da bir nevi engellemiş olmaktadır. Bu nedenle de suç işlemektedir. Verilen hak geri alınmaz yargı geriye işlemez. Bize 25 yıl çalışarak emeklilik hakkı tanıyan kanunu çiğnemişler bezim 25 yıllık kıdem ve ihbar tazminatımızı gasp ederek te suç işlemişlerdir. Sizlerin aracılığı ile de Yüce Adaletin temsilcilerine buradan suç duyurusunda bulunuyorum. Şimdi buradan Türk- İş bahçesine giderek açlık Grevimizi başlatıyoruz. Bir hak alana kadar da oradan ayrılmayacağız desteklerinizi bekliyor hepinize saygılar sunuyorum.
16 Temmuz 2007
İsmail Hakkı DOĞAN
657/4C Mağdurları Komisyonu Başkanı