Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, sendika genel merkezinde basın mensuplarına iftar verdi
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, sendika genel merkezinde basın mensuplarına iftar verdi. İftar yemeğinin ardından Türkiye Kamu-Sen'e bağlı sendikaların Genel Başkanlarıyla ortak bir basın açıklaması yapan Akyıldız, AB İlerleme Raporu ve Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu tarafından hazırlanan Azınlıklar Raporu'na ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sendika olarak her iki rapor hakkında geniş bir değerlendirme yaptıklarını ve bazı tespitlerde bulunduklarını söyleyen Akyıldız, AB İlerleme Raporu'nu "AB'den Türkiye emirler" olarak nitelediklerini kaydetti. Akyıldız, raporda, Türkiye'den Kıbrıs'ta işgalci olduğunu kabul etmesi, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni tüm Kıbrıs'ı temsilen tanıması, sözde Ermeni soykırımının kabul etmesi, Ermenistan sınırını açması, Heybeliada Ruhban Okulu'nu açması, Fener Rum Partikhanesi'ne ekümenik sıfatı vermesi, teröristbaşı Abdullah Öcalan'ı yeniden yargılaması, TSK'nın etkisini azaltması, askerliği kaldırmasının istendiğini belirtti. Tüm bu şartlara rağmen yine de Türkiye'nin AB'ye üye olmasının kesinleşmediğini ifade eden Akyıldız, 'bu raporlarla ilgili değerlendirmeler daha tamamlanmadan adeta düğmeye basılmış gibi başka bir raporun daha gündeme geldiğini' söyledi. Konuşmasına Başbakanlık tarafından hazırlanan Azınlıklar Raporu'nu değerlendirerek devam eden Akyıldız, azınlıklar konusunun Lozan'da noktalandığını belirtti. Raporda yer alan, Anayasa'nın değiştirilemeyeceği hüküm altına alınan 3. maddesinde yazılan 'Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe'dir' ibaresi yanlıştır' ifadesine dikkat çeken Akyıldız, şöyle konuştu: "Bu raporun başınızda parçalanmasını istemiyorsanız bir daha gündeme getirmeyin; bizi delirtmeyin. Türkiye'nin bölünmez bütünlüğünden asla taviz verilemeyeceği uluslararası anlaşmalarla kabul edildi. Bu raporun adını bile edenlerin başına bela oluruz. Sabrımızı zorlamayın. Bu gelişmeler ülke geleceğini tehdit ediyor". Akyıldız, "Bu raporun adını bile edenlerin başına bela oluruz" derken neyi kastettiğinin sorulması üzerine ise, "Vatanın bedeli kandır. Gerekirse kan dökülür" dedi. Akyıldız'ın okuduğu İnsan Hakları Danışma Kurulu Azınlık Hakları Ve Kültürel Haklar Çalışma Grubu Raporunda anlatılmak istenenler şöyle: 1.1923 yılında imzalanan Lozan'da "etnik, dilsel ve dinsel azınlıklar" konularını kabul etmemiş olmamız hatadır.
2.Ülkemizde yalnızca gayrimüslim azınlık yoktur.
3.Bu nedenle Lozan'da Türk tarafı hata yapmıştır.
4.Azınlıklar konusu Türkiye'yi boşu boşuna meşgul etmekte ve sıkıntıya sokmaktadır.
5.Yakında Türkiye azınlıklar konusunu zaten AB zoruyla kabul edecektir.
6.Eğer bu yapılmazsa Türkiye'deki azınlıklar uluslar arası koruma kapsamına girecek ve tüm T.C. yurttaşları adına, uluslar arası örgütlere Türkiye'ye müdahale hakkı doğacaktır.
7.Hiç kimseyi zorunlu T.C. yurttaşı yapamayız.
8.Anayasa'nın değiştirilemeyeceği hüküm altına alınan 3. maddesinde yazılan "Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe'dir." ibaresi yanlıştır.
9.Devlet bölünmeyebilir ancak milletin bölünmez bütünlüğü kavramı yanlıştır. Bu tanım milleti oluşturan alt kimliklerin inkarı anlamına gelmektedir.
10."Milli güvenlik", azınlıklara tanınan hakların sınırlandırılması için bir gerekçe olamaz.
11.T.C. Devleti'nin dili olmaz.
12.Azınlık Vakıflarının mülk edinmesinin önünün açılması gerekir. Bugüne kadar bu konuda birçok hata yapılmıştır.
13.Aslında Türkler de ülke içinde etnik bir guruptur.
14.1990'ların başında Türkiye bir "Sevr Sendromu"na girmiştir.
15.Ülkenin bölünmesi tehlikesinin bugün de ileri sürülmesi rahatsız edici paranoyak bir ruh hastalığıdır.
16.Doğu Karadeniz'de Pontus Devleti'nin kurulacağından, dönmelerin Türkiye'yi idare ettiğinden, Fener Patrikhanesi'nin İstanbul'da bir tür Vatikan devleti kuracağından bahsetmek bu ruh hastalığının belirtileridir.
17.Nasıl ki Kemalist reformlara irticacı tepkiler gelmişse; bu gün yapılmak istenen reformlara da "Sevr Paranoyası"nın beslediği zihniyet şiddetle direnmektedir.
18.Ancak artık Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Yargıtay'ın üzerinde bir mahkemedir. Bu nedenle, tüm davalar AİHM'de tekrar dava konusu olacak ve karara bağlanacaktır.
19.Artık bu noktadan geriye dönüş zordur.
20.Bu haklar, AB uyum yasalarıyla parça parça verilmektedir.
21.T.C.Anayasası ve ilgili yasalar yeni baştan yazılmalıdır.
22.Azınlıkların kendi kimliklerini koruma ve geliştirme hakları (yayın, kendini ifade, öğrenim, vs.) güvence altına alınmalıdır.
23.Merkezi yönetim ve yerel yönetimler bu şekilde şeffaflaştırılmalı ve demokratikleştirilmelidir.
24.Artık insan hakları ve özgürlüklerine yönelik tüm belge ve sözleşmeler çekincesiz olarak imzalanmalı ve onaylanmalıdır.
25.Ulus-devlet modeli ve anlayışı değiştirilmelidir.
26.Yeni toplum yalnızca gönüllü vatandaşlardan oluşacaktır.
27.Bu günkü durumun tek sebebi, 1920 ve 30'ların Kemalist devlet modelinde ısrar edilmesi olmuştur.
28.Bu inat, ülkemize zarar vermektedir.