"İŞİMİZ ÇOK YOLUMUZ UZUN VE ÇETİN"
Değerli basın mensupları;
Hepinizi şahsım ve konfederasyonum adına saygıyla selamlıyor, hoş geldiniz diyorum
"İŞİMİZ ÇOK YOLUMUZ UZUN VE ÇETİN"
Değerli basın mensupları;
Hepinizi şahsım ve konfederasyonum adına saygıyla selamlıyor, hoş geldiniz diyorum.
15 gün süren yoğun ve meşakkatli bir toplu pazarlık süreci yaşadık. Bu süreçte kamuoyunun sağlıklı ve doğru bilgi alması noktasında gece gündüz demeden, geç saatlere kadar kamu çalışanları ile ilgili gelişmeleri takip eden siz basın mensuplarına teşekkürü borç biliyorum.
Değerli basın mensupları;
Kamu İşveren Kurulu ile kamu çalışanları arasında 4688 sayılı yasaya göre gerçekleştirilen toplu görüşmelerin son toplantısı 29 Ağustos Pazartesi günü gerçekleştirilmiştir. Yasanın öngördüğü şekilde 15 gün süren toplantılarda heyetler, toplam 5 kez bir araya gelmiş, oluşturulan komisyonlarda mali haklar, çalışma şartları, özelleştirme gibi alanlarda raporlar hazırlanarak, toplantının gündeminde değerlendirmeye sunulmuştur. 320 bin üyesi ile Türkiye Kamu-Sen en çok üyeye sahip konfederasyon olarak masaya, heyet başkanı sıfatıyla oturmuş; memurumuzun içinde bulunduğu durumu, sorunlarını, taleplerini ilgililere iletmiştir.
4688 sayılı yasanın öngördüğü şekilde 4 yıldır yapılmakta olan toplu pazarlıklarda bu yıl kamuoyunun da bildiği üzere bir ilk yaşanmıştır. Kamu İşveren Kurulu ve kamu çalışanları ilk kez ortak bir metnin altına imza atmışlar, uzlaşmaya varmışlardır.
Masada ortak bir mutabakat metninin imzalanmasının öneminin anlaşılması için daha önceki yıllarda yaşanan süreçleri hatırlamakta fayda görüyorum: Hükümet ile kamu çalışanları arasında önceki yıllarda yapılan toplu pazarlıkların hiçbirinde ortak bir mutabakat metni imzalanamamıştır. Tarafların masada uzlaşamaması nedeniyle Uzlaştırma Kurulu devreye girmiş, ancak siyasi irade yetkilileri nihai kararı bakanlar kurulu toplantısıyla verme tercihinde bulunmuşlardır.
Bu işleyiş üst üste 3 yıl boyunca bu şekilde gerçekleşmiş ve sonuçta 4688 sayılı yasaya göre kurulan toplu pazarlık masasında konfederasyonların taleplerini tam anlamıyla karşılayamadıkları görülmüştür. Kamuoyunda "Hükümet yine bildiğini okudu" yorumları yapılırken, toplu pazarlık masasının gereksiz olduğu kanısı oluşmaya başlamıştır.
İşte tam da bu noktada 3 yıl üst üste yaşadığımız bu verimsiz işleyişin ardından 4. yılda masanın ciddiyetinin ve öneminin bilinci içinde heyet başkanı olarak 15 Ağustos'ta toplu pazarlık sürecine başladık. Bizden gelecek en ufak bir haberi dört gözle bekleyen memurlara, toplu pazarlıkların ne denli önemli ve anlamlı olduğunu göstermek için gayret sarf ettik ve siyasi iradeden de masada samimiyet ve ciddiyet beklediğimizi ifade ettik.
Değerli arkadaşlar;
15 günlük süreçte yapılan toplantılardan her biri Türkiye'de memur sendikacılığının gelişimi ve geleceği bakımından ciddi aşama olmuş, siyasi irade açısından da kamu çalışanlarının masada tanınması noktasında önemli bir sınav haline gelmiştir.
Sonuç itibariyle kamu çalışanları hükümet ile karşılıklı bir mutabakata imza atarak bir ilki gerçekleştirmişlerdir. Memur sendikacılığının grev ve toplu sözleşme hakkından mahrum olarak, en önemli ayağı eksik şekilde sürdürüldüğü ülkemizde bu gelişme, tarafların karşılıklı olarak birbirini dikkate aldığı ve önemsediği gerçeğini ortaya koymuştur. Ancak gelinen nokta henüz yolun başıdır. Kazanımlarımız isteklerimizi tam anlamıyla karşılamamaktadır, ancak siyasi kanat tek taraflı olarak bir tercih kullanma konumundan çıkartılmış, yapılacak düzenlemelerde talepleri göz önüne alır konuma getirilmiştir. Bu, olumlu bir gelişmedir. Nitekim, taleplerin ve tekliflerin sürekli revize edilmesi bu gerçeği doğrulamıştır. Hükümetin kamu çalışanlarının önüne getirdiği teklifin 1 katrilyon lira kadar artış sağlaması, sendikaların pazarlık etmelerinin sonucudur. Siyasi iradenin memurları muhatap alarak taahhüt altına girmesi, en önemlisi de bundan sonraki yıllarda eksik sac ayakları tamamlanarak uluslar arası normlarda bir işleyişin gerçekleşmesi ile grev ve toplu iş sözleşmesi hakkının tanınması sözünü vermesi, mutabakatın en önemli unsurudur.
Değerli basın mensupları;
Elbette kamu çalışanları mutabakat metninin bu anlamlı yönünden çok kazanımları noktasında bizden haber beklemektedirler. Varılan uzlaşmada öncelikle tüm kamu çalışanlarına yılın birinci ve ikinci aylarında verilmek üzere yüzde 2,5+2,5 oranında bir artış sağlanmıştır. Sendikaların talebiyle söz konusu oransal artışın yanında kamuda ücret adaletsizliğinin giderilmesi için denge tazminatı gündeme gelmiştir. Denge tazminatı konusunda da siyasi irade yetkilileri ve bizlerin taleplerinin karşılaştırılması sonucunda aylık 40+40 YTL formülüyle toplam 80 YTL'lik seyyanen zam sağlanmıştır. Bu oranın da toplu pazarlık süreci başlamadan önce hükümet yetkililerinin söylediği 300 YTL'ye varan dengesizliği ortadan kaldırmayacağı açıktır. Ancak; daha önce de belirttiğimiz gibi bu gün gelinen nokta bir başlangıçtır. Uzun yıllar sonunda ortaya çıkan dengesizliklerin bir gün içinde giderilmesini beklemenin doğru olmadığı kanaatini taşımaktayız. Bizlerin bu mutabakata imza atmasının en önemli nedeni, siyasi iradenin Türkiye Kamu-Sen'in önerdiği çözüm yollarını prensipte kabul etmesidir. Ancak; talep ettiğimiz miktarlar arasında fark oluşmuştur. Sonuçta "denge tazminatı" fikrinin kabul edilmesi önemlidir. Önümüzdeki yıllarda bu tazminat rakamları artırılarak aradaki farkın kapatılması yönündeki çalışmalarımız sürecektir.
Ayrıca aile yardımı ödeneği gösterge rakamı 1250'den 1450'ye çıkarılarak, bordrolarda yaklaşık 9 YTL'lik bir iyileştirme elde edilmiş, ayrıca sendika aidatları nedeniyle reel kaybı olan sendikalı memurların mağduriyetinin giderilmesi sonucu doğmuştur. Kamu çalışanları sendikacılığının gelişmesi için anlamı bulunan 5 YTL'lik bir telafi bedeli kazanımı sağlanmıştır. Bu kazanç düşük ücret nedeniyle sendikal örgütlenmeden ürken memurları rahatlatacak, bundan sonraki yıllarda masada elimizi güçlendiren bir destek noktası oluşturacaktır. Dileğimiz kamu çalışanlarının önümüzdeki günlerde bu kazanım sayesinde mücadelemize katılarak, masada bizi yalnız bırakmamaları ve bu sayede daha büyük kazanımlar elde ederek memurumuzun yüzünü güldürmektir.
Toplu pazarlık sürecinde, hatırlanacağı gibi denge tazminatı dışında hükümet kamu çalışanlarına yıllık % 1,5 + 1,5 maaş artışı teklif etmişti. Hükümetin ilk teklifine göre; en düşük memur maaşı % 15; ortalama memur maaşı % 10, en yüksek memur maaşı ise % 3,02 oranında artacaktı. Verdiğimiz mücadele ve yaptığımız pazarlıklar sonunda; şu anda 541 YTL olan en düşük memur maaşı ücreti temmuz 2006 için aile yardımı hariç 649 YTL'ye yükselerek yüzde 20, aile yardımı dahil olmak dahil olmak üzere de 745 YTL'ye ulaşarak yüzde 19,4 artmış olacaktır.
Mevcut durumda 755 YTL olan ortalama memur maaşı, temmuz 2006 için aile yardımı hariç 853 YTL'ye çıkarak yüzde 13, aile yardımı dahil olmak üzere de 950 YTL'ye çıkarak yüzde 13,3 artmış olacaktır.
3 bin 407 YTL olan mevcut en yüksek memur maaşı ise temmuz 2006 için 3 bin 580 YTL'ye çıkarak yüzde 5,07, aile yardımı dahil olarak da 3 bin 676 YTL'ye gelerek yüzde 5,33 oranında artmış olacaktır.
Hatırlanacağı üzere hükümetin kamu çalışanlarına 2006 yılı için öngördüğü maaş artışının konsolide bütçeye getirdiği ek yük 2,7 katriyon TL idi. Bu süreç içinde yaşanan yoğun ve çetin pazarlıklar sonucunda imza altına aldığımız mali haklara yaklaşık 1,1 katriyon TL daha eklenmiştir.
Sonuç itibariyle Türkiye Kamu-Sen'in imzasını attığı mutabakat metni hükümetin getirdiği teklif üzerine ortalama memur maaşı için yıllık toplam net 300 YTL'lik bir kazanım yaratmıştır.
Değerli basın mensupları,
Kamuoyunda yer alan çeşitli haberler ve kamu çalışanlarından bizlere gelen telefonlardan özellikle 40+40 YTL formülüyle özetlenen denge tazminatından kimlerin, nasıl yararlanıp yararlanamayacağı konusunun net bir şekilde anlaşılmadığı ortaya çıkmıştır. Öncelikle belirtmek istiyorum ki, burada esas olan öncelikle hiçbir şekilde ek ödeme alamayan memurlardır. Maliye Bakanlığı verilerine göre 1 milyon 800 bin memurdan 1 milyon 377 bini bu konumdadır ve 40 + 40 YTL'lik denge tazminatından yararlanmaları öngörülmektedir. Maliye Bakanlığı verilerine göre 1 milyon 377 bin olan söz konusu memurların tespiti için de mutabakat metninde var olduğu üzere, konfederasyon temsilcilerinin de yer alacağı bir komisyon oluşturularak, kimlerin seyyanen zamdan yararlanacağı belirlenecektir. Denge tazminatı için ayrılan yaklaşık 1 katrilyon TL tutarındaki kaynak, bu tazminattan faydalanacak olanların sayısının belirlenmesiyle birlikte dağıtılacaktır. Buna göre 40 + 40 olarak ifade edilen denge tazminatı miktarının belirlenenin üzerinde uygulanma ihtimali bulunmaktadır. Şu aşamada başta öğretmenler, polisler ve her hangi bir ek ödeme almayan kamu çalışanları olmak üzere 1 milyon 377 bin memurun bu kapsama girdiği bize Maliye bakanlığının sunduğu bir veridir.
Ayrıca 399 sayılı Kanun Hükmünde kararnameye tabi personelin ücret skalasına ilişkin ayarlamalar ile sosyal yardımlar konusunda kamu idareleri tarafından çalışma yapılması kararlaştırılmıştır. Genel bütçeyi ilgilendiren bu konunun çözüme kavuşturulması için yoğun bir çalışma yapılacaktır. Buna göre sözleşmeli personelin ücret tabanlarının kendi kurumları tarafından belirlenebilmesi ve sosyal yardımlardan faydalanabilmesi gündeme gelmiştir. Çalışmalarımız bu konunun da bir an önce talebimiz doğrultusunda gerçekleştirilmesi yönünde yoğunlaşacaktır.
Değerli arkadaşlar;
Şu ana kadar sadece toplu pazarlık masasından çıkan mali haklar konusu üzerinde konuştuk. Ancak yapılan toplantılarda oluşturulan komisyonların oldukça önemli ve çalışanları yakından ilgilendiren tespitleri de mutabakat metninde yer aldı ve imza altına alındı. Yetkili sendika genel başkanları kendi hizmet kollarında yaşanan sıkıntıları Kamu İşveren Kurulu'na aktardı ve bunlar da komisyon raporlarında değerlendirilerek, mutabakata eklendi. Bu metinler üzerinde çalışma şartlarını ilgilendiren konularda çalışma yapılması kararlaştırıldı.
Bu kapsamda daha önce özellikle 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkındaki Kanun'un 22 maddesine göre yapılan na-erde çeşitli nedenlerle ortaya çıkan ücret düşüklüğü ve hak kayıplarının önlenmesi için Maliye Bakanlığı'nca çalışma yapılmasının komisyonda karara bağlanmış olması önemli bir noktadır. Söz konusu kanuna göre yapılan na-erde eş durumunun dikkate alınması için idari kararlar alınması da yine özelleştirme nedeniyle nakil olan çalışanların önemli bir sorununu çözüm noktasına getirmiştir.
Ayrıca, oluşan bu komisyonlar yine kadın çalışanların sorunları konusunda, başta pozitif ayrımcılığı ayrımcılık sayılmaması ve eş durumundan tayin gibi konular başta olmak üzere çalışacaklardır. Geçen yıl da gündeme gelen sicil affı konusunda, araştırma görevlileri ile öğretim elemanlarının sorunları ile din görevlilerinin ve köy ebelerinin çalışma şartlarının belirlenmesi gibi çalışma sorunlarıyla ilgili olarak da komisyonlar önümüzdeki süreçte çalışmaya devam edeceklerdir.
Değerli basın mensupları,
Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin'in önerisi ile bu yılki toplu pazarlık masasında hükümetin üzerinde çalıştığı Kamu Personeli Kanun Tasarısı taslağı gündeme gelmiştir. Türkiye Kamu-Sen olarak bize verilen taslak metninde 4. bölümün eksik olduğu bilgisini Sayın Bakan'a ilettik ve eksik bölümü istedik. Burada Türkiye Kamu-Sen olarak iş güvencesini içermeyen, toplu sözleşme ve grevi düzenlemeyen, memur kavramı yerine içinin nasıl doldurulacağı netleştirilmeyen bir kamu personeli tanımına karşı çıktığımızı açıkladık ve bu görüşümüz de mutabakat metninde yerini aldı. Yine kamu reformu kapsamında sunulan bir diğer tasarı olan Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası tasarılarıyla ilgili olarak da olumsuz görüşümüzü beyan ederek, tasarıların geri çekilmesini istedik. Önümüzdeki günlerin bu tasarıların tartışılması açısından yoğun bir süreç olacağı kanaatindeyiz ve AR-GE birimimiz başta olmak üzere bu konular üzerinde kapsamlı araştırmalar yürütmekteyiz.
Değerli basın mensupları;
Son olarak belirtmek istediğim bir başka husus da şudur: 15 Ağustos'ta başlayan toplu görüşmeler 4688 sayılı yasanın çizdiği çerçevede yapılır. Yasa kamu çalışanları ile Kamu İşveren Kurulunu eşit taraflar olarak tanımlamaktadır. Ancak bu kanuna ilişkin uygulamaya dönük yönetmelik Kamu İşveren Kurulu Başkanını aynı zamanda da toplantının başkanı olarak tanımlar. Türkiye Kamu-Sen bu çelişkili durumun çözülmesi ve oturum şeklinin de eşit taraflar kapsamında uygulanması amacıyla ilgili yönetmeliğin iptali için Danıştay'da hukuki bir süreç başlatmıştır.
Başta da söylediğim üzere bu yıl toplu pazarlık süreci her yılkinden farklı olarak mutabakatla sonuçlanmıştır. Açık yüreklilikle söylüyorum ki; kazanımlarımız kamu çalışanlarının sorunlarını çözecek düzeyde değildir. Ancak atılan adımlar ve maaş bordrolarına eklenen denge tazminatı ve aidat telafi bedeli gibi kalemler önümüzdeki yıllarda işimizi kolaylaştıracak ve daha büyük kazanımların önünü açacaktır. Henüz kısa bir geçmişi olan memur sendikacılığında yolun başındayız , işe yeni başlıyoruz ve hedef grevli toplu sözleşmeli siyaset hakkı ve yönetime katılma haklarını içeren sendikal hakların kazanımıdır. İşimiz çok, yolumuz uzun ve çetindir. Önemli bir atlama taşı daha yakalanmıştır. Çok çalışacağız ve mutlaka kazanacağız.
Hepinize katılımlarınızdan dolayı teşekkür ediyor, bundan sonraki süreçte de kamu çalışanları ile ilgili gelişmelerde bir arada olmamız dileğiyle saygılar sunuyorum.