AKP Hükümeti'nin uyguladığı sıcak para politikasıyla soğutulan ekonomide, yabancı yatırımcıya stopajın sıfırlanmasıyla birlikte deniz de bitmiştir
AKP Hükümeti'nin uyguladığı sıcak para politikasıyla soğutulan ekonomide, yabancı yatırımcıya stopajın sıfırlanmasıyla birlikte deniz de bitmiştir.
Uzun bir süreden beri Türkiye Kamu-Sen, ekonomi ile ilgili gelişmeleri yakından takip etmekte ve ekonomik gidişatla ilgili çekincelerini kamuoyu ile paylaşmaktadır. İşlerin iyi gittiği iddia edildiği dönemde bile taşıma su ile değirmenin dönmeyeceğini, yurt dışından gelen sıcak para, istihdama ve üretime yönlendirilmediği sürece ekonomide yalancı bir baharın ardından çok çetin şartların ortaya çıkacağını belirtmiştir.
Nitekim geçtiğimiz ay yaşadığımız döviz kuru ve faiz hareketleri bunun en açık örneği olmuş ve ekonomik dengelerin sıcak para ile pamuk ipliğine bağlı olduğunu göstermiştir. Sıcak para yeniden dövize dönmeye başladığı anda kurlar yüzde 30 yükselmiş, bu durum faizlerin de beş altı puan birden artmasına neden olmuştur.
Bu durum karşısında AKP Hükümeti, küresel sermaye karşısında tam anlamıyla teslim bayrağını çekmiş ve ne anayasaya ne de liberal ekonomilerde fırsat eşitliği ilkesine uymayan bir kararla yabancı yatırımcıya ödenen faizden kesilen stopajı sıfırlamıştır. Bu yolla da ekonomide imtiyazlı bir sınıf yaratmış ve yabancıları Türk yatırımcıdan ayrı tutmuştur. Buna göre John, devlete borç para verdiğinde hiç stopaj ödemeyecek, milletimizin kaynaklarını sömürecek, en ufak bir hoşnutsuzluk hissettiğinde ise elini kolunu sallayarak milyarlarca dolar faiz geliriyle ülkesine dönecektir. Oysa Can, aldığı hazine bonosunun faiz üzerinden stopaj ve vergi ödeyecek, her türlü olumsuzluktan da doğrudan etkilenecektir. Elbette ki Türkiye Kamu-Sen olarak faiz getirisi elde edenlerin vergi ve stopaj ödememesini değil, herkesin kanunlardan eşit miktarda etkilenmesini talep etmekteyiz. Bu nedenle de ülkemizde hiçbir kanunun imtiyazlı sınıflar yaratmamasını, herkese eşit yaklaşmasını istemekteyiz. Ancak alınan son kararla birlikte yabancılara imtiyaz tanınması hükümetin artık kapitülasyonları da kabul edecek duruma geldiğinin ve uyguladığının göstergesi olarak karşımızda durmaktadır.
Türkiye Kamu-Sen olarak bir kez daha uyarıyoruz: sıcak para ile oluşturulan deniz artık bitmiştir. Sıcak parayı çekmek için stopajlar dahi sıfırlanmış ve ekonomide de tam teslimiyet gerçekleşmiştir. Bu kararın ekonomi kurmaylarının kendi kararı olmadığı, küresel sermayenin telkinleri ile hayata geçirildiği açıktır. Her fırsatta vatandaştan alınan dolaylı vergilerin artırılmasını isteyen IMF yetkililerinin, ekonomiye milyarlarca dolar yeni yük getireceği açık olan bu kararı alkışlarla desteklemesi manidardır.
Şu anda faizlerin yükselmesi, stopajların yabancı yatırımcılar için sıfırlanması ve turizm gelirlerinin yaz aylarında artması nedeniyle kur hareketleri durulmuş gibi görünmektedir. Ama kış yaklaştığında muhtemel kur ve faiz hareketleri karşısında dikkatli olmak gerekmektedir. Sıcak para sahipleri ipleri eline almış durumdadır ve faizlerin daha da yükselmesi için bastıracaklardır. Hükümet, artık ekonomide de tüm inisiyatifini kaybetmiş durumdadır. Bu politika iflas etmiştir ancak ölüm haberini geciktirmek için her şeye "evet" denmektedir. Ne yazık ki olası bir kötü durumda IMF faturayı yine Türk Milletine kesecek, bu durum vatandaştan alınacak yeni vergilerle finanse edilecektir.
Bunun yanında Türkiye Kamu-Sen ARGE Merkezi'nin yapmış olduğu araştırma, ekonomide son günlerde yaşanan gelişmelerin memurları olumsuz etkilediğini ortaya koydu.
Araştırmada memur maaşlarına 2006 yılının ilk altı ayı için yapılan artışların, ekonomide yaşanan gelişmeler karşısında yetersiz kaldığı ve reel ücretlerin azaldığı vurgulandı.
Buna göre 1 Ocak 2006 itibarı ile 595 YTL olan en düşük memur maaşı 441 Amerikan dolarına denk geliyordu. Haziran sonu itibarı ile en düşük dereceli memur maaşı, döviz kurunda yaşanan gelişmelere bağlı olarak 377 dolar seviyesine geriledi.
Yine 1 Ocak 2006 tarihinde yapılan artışlarla 803,58 YTL olarak belirlenen ortalama memur maaşı da aynı tarihte 595 dolara denk gelirken; haziran sonunda 510 dolara düştü. Döviz kurlarında yaşanan değişim en düşük memur maaşının 64; ortalama memur maaşının da 85 dolar azalmasına neden oldu. Başka bir ifadeyle memur maaşları altı ayda dolar karşısında yüzde 14,5 oranında değer kaybetti.
Bütün bunlara ek olarak; petrol fiyatlarının uluslar arası piyasalarda 70 dolar seviyelerde dengelenmesine rağmen son altı ayda ülkemizde akaryakıt fiyatlarına yapılan zamların yüzde 18,3'e ulaşması, bütün ürünlerin fiyatlarında artışı da beraberinde getirdi.
1 Ocak 2006'da en düşük ücretli memur maaşıyla 229 litre, ortalama ücret alan bir memur da 309 litre benzin alabiliyordu. Benzine yapılan zamlardan sonra haziran sonunda en düşük ücretli memurun maaşıyla alabildiği benzin miktarı 192 litreye, ortalama ücret alan memurun maaşıyla alabildiği benzin miktarı da 259 litreye geriledi. Benzine yapılan zamlar altı ayda en düşük ücretle çalışan memur maaşından ayda 37 litre, ortalama ücretle çalışan memurun maaşından ise ayda 50 litre benzini götürmüş oldu. Böylece memur maaşları, akaryakıt fiyatları karşısında reel olarak yüzde 16,2 geriledi.
Yılın ilk altı ayı için memurlara yapılan maaş artışının yüzde 2,5 ve ilk altı aylık enflasyonun tüketici fiyatlarında yüzde 4,88 olduğu hesaba katıldığında, memurlarımız daha şimdiden 2006 yılı için hükümetten alacaklı konuma gelmiştir.
Memurlarımızın maaşları reel olarak azalırken, vatandaşlarımız alım gücü günden güne düşerken, yabancı yatırımcıya stopaj kıyağı yapılarak bütçeye milyarlarca dolarlık ek yük getirilmesi, hükümetin uyguladığı politikanın vatandaşa değil sermayeye yönelik olduğunu ortaya koymaktadır.
MEMURUN KARA TABLOSU
Ocak 2006
Haziran 2006
Yüzde Değişim
En Düşük Memur Maaşı (Dolar)
441
377
- % 14,5
Ortalama Memur Maaşı (Dolar)
595
510
- % 14,3
En Düşük Memur Maaşı İle Alınan Benzin (Litre)
229
192
- % 16,2
Ortalama Memur Maaşı İle Alınan Benzin (Litre)
309
259
- % 16,2