Türkiye Kamu-Sen ve bağlı sendikalarımız Alman Federal Meclisinde görüşülen, “1915 olayları ve sözde soykırım” teklifinin kabulünü Alman Büyükelçiliği önüne siyah çelenk bırakarak protesto etti
Türkiye Kamu-Sen ve bağlı sendikalarımız Alman Federal Meclisinde görüşülen, “1915 olayları ve sözde soykırım” teklifinin kabulünü Alman Büyükelçiliği önüne siyah çelenk bırakarak protesto etti.
Bazı vatandaşlar ellerindeki yumurtaları Büyükelçilik binasına fırlatarak tepkilerini dile getirdi.
Alman Büyükelçiliği önünde Genel Başkanımız İsmail Koncuk öncülüğünde toplanan sendikalarımızın Genel Başkanları, Genel Merkez Yöneticilerimiz, Şube Başkanlarımız, üyelerimiz ve çok sayıda vatandaş ellerinde taşıdıkları dövizler ve attıkları sloganlarla Almanya’yı protesto ettiler.
KONCUK: BU MİLLETİN UTANILACAK BİR SUÇ İŞLEMEDİĞİNİ ALMANYA’DA DAHİL TÜM DÜNYA BİLMEKTEDİR
Protesto eyleminde bir basın açıklaması yapan Genel Başkanımız İsmail Koncuk, Türkiye üzerinde oynanan oyunlara dikkat çekti. Koncuk, “Yıllardan beri ülkemiz üzerine oynanan oyunları ve ülkemizin karşı karşıya bulunduğu tehlikeleri yetkililere ve kamuoyuna anlatmaya çalışmakta, bazı ülkelerin ve bazı çevrelerin devletimize ve milletimize karşı art niyetli olduklarını söylemekteyiz.
Ne yazık ki, bizlerin bu uyarıları çoğu zaman kulak arkası edilmekte, hatta bazı çevreler bizleri ve bizim gibi düşünenleri paranoyak olmakla suçlamaktadırlar. Ancak her geçen an bizlerin ne derece haklı olduğunu ortaya koyacak gelişmelere sahne olmaktadır. Son birkaç yıl içinde yaşadıklarımız, ülkemizin nasıl bir şer ittifakının hedefinde olduğunu bütün açıklığıyla ortaya çıkmaktadır.
Bazı gerçekler vardır ki, doğanın kanunudur. Değiştiremezsiniz. Birçok Avrupa ülkesinin Türk Milleti’ne karşı önyargılı olduğu ve her fırsatta milletimizi küçük düşürmeye, köşeye sıkıştırmaya, bölmeye ve yok etmeye çalıştığı da değişmez bir gerçektir. Bizler bu gerçeği ne kadar görmezden gelirsek gelelim, ne kadar dostluk elimizi tüm samimiyetimizle uzatırsak uzatalım, bu ülkelerin Türklere karşı olan tavırları asla değişmemektedir. Bu ülkelerin dost gibi görünen yüzüne inanırsak her zaman zarar göreceğimiz bir kez daha ispat edilmiştir.
Bildiğiniz gibi Almanya geçtiğimiz gün Ermeni soykırımını tanıyan bir tasarıyı onaylamıştır. Üstelik bu tasarıda yalnızca Ermenilere değil Asuri ve Keldanilere de soykırım uyguladığımız iddia edilmektedir. Yıllardır dost ve müttefik olarak tanımladığımız bir ülkenin tarihi gerçekleri hiçe sayarak tarihçilerin karar vermesi gereken bir konuya siyasi bir yaklaşım göstermesi kabul edilemez bir durumdur. Türkiye Kamu-Sen olarak Alman parlamentosunun aldığı bu kararı şiddetle kınıyoruz. Kendilerini tarihçilerin yerine koyarak yalanlarla dolu olduğu her şekilde ispatlanmış olan bu olayları bir millete mâl etmeye kalkışmak tam anlamıyla bir hezeyandır.
Her fırsatta düşünce ve ifade özgürlüğünden bahseden; yıllardır Türkiye’de askere, sivile, beşikteki bebeğe kurşun sıkan bölücü örgüt mensuplarını dahi himaye etmekten geri kalmayanların, şimdi Türkleri soykırım yapmakla suçlamaları aslında insanlık adına geldiğimiz noktanın içler acısı halini ortaya koymaktadır. Ülkemize karşı uygulanan çifte standartlar dün yaşandığı gibi bugün de yaşanıyor ve yarın da yaşanacaktır. Avrupa, modern olduğunu, insana, insanlığa saygılı olduğunu asırlardır anlatmaktadır ama konu ülkemiz ve vatandaşlarımız olunca her nedense tarihe, kanıtlara, dayanaklara bakmadan yargıda bulunmakta ve sistemlerini acımasızca çalıştırmaktadırlar.
Türk Milleti, ezelden beri bütün ihtişamı ile gelmiş geçmiş tüm bireylerinin gurur duyduğu şanlı bir tarihe sahiptir. Bu milletin ne tarihinde ne de bugün, utanılacak hiçbir insanlık suçu işlemediğini Almanya da en az bizim kadar iyi bilmektedirler. Biz şanlı ve temiz tarihimizle gurur duyuyoruz” dedi.
KONCUK: KENDİ YAPTIKLARI ZULÜM VE SOYKIRIMLAR TARİHTE KARA BİR LEKE OLARAK DURMAKTADIR
“Bu ülkelerin yaptığı zulüm, işkence ve soykırımlar insanlık tarihinde kara bir leke olarak durmaktayken, gerçekte olmamış bir olayı, sırf siyasi nedenlerden dolayı olmuş gibi göstermek, bu milletlerin, tarih önünde kendilerini temize çıkarma ve kirli tarihlerini unutturma çabasından başka bir şey değildir” diyen Genel Başkan İsmail Koncuk, “Bu yasa Almanya gündemine geldiğinden beri yetkililerin hiçbir girişimde bulunmamış olmaları da ayrıca eleştirilecek bir durumdur” dedi. Koncuk, “Sözde Ermeni soykırımını tanıyan bu yasayı yok hükmünde sayıyor, savaş ortamında iki toplumun karşılıklı çatışmasını soykırım olarak niteleyen anlayışı şiddetle reddediyoruz.
Dünyadaki tarihçilerin büyük çoğunluğunun da çeşitli kereler ifade ettiği gibi tarihin, bir parlamentonun politik oylarıyla ve Ermeni diasporasının girişimleriyle değiştirilemeyeceği açıktır. İnsanlık, soykırımı Almanlardan öğrenmiş, bu terim dünya literatürüne Almanların uyguladığı katliamlar neticesinde girmiştir.
Eğer Almanya, tarihte bir yerlerde bir soykırım arıyorsa, Yahudiler başta olmak üzere Sintiler, Romanlar, Yenişlere, II. Dünya Savaşı sırasında esir aldıkları askerlere, Lehlere ve diğer Slavlara yaptıklarına baksın. Eğer Almanya bir soykırım izi arıyorsa, toplama kamplarında, gazlama kamyonlarında, öldürme fabrikalarında, kobay olarak kullanılan, vücutlarına petrol şırınga edilen, basınç odalarında işkence gören, fırınlarda yakılan 17 milyon masum insana baksın. Soykırımın babası olan Almanya, kendisine suç ortağı aramaktan vazgeçsin.
Buradan Almanya’ya diyoruz ki; bu tip suni ve politik gündemler yaratarak, gerçeklere aykırı kanunlar çıkartarak, ne gerçekleri ne de tarihi değiştirebilirsiniz. Türk milleti bu haksızlığın hesabını mutlaka sorar. Pek çok uluslararası tarihçinin de önceden belirttiği gibi savaş trajedisinde o dönemlerde 523 bin Türk ve Müslüman insan hayatını kaybetmiştir. 1915’deki Hristiyan-Ermenilerini anarken, I. Dünya Savaşının sonunda işgalci ordularla işbirliği yapan Ermeni kuvvetlerince katledilmiş 523 bin Türk ve Müslüman insanı hiç bahsetmeden yok saymayı ikiyüzlülük ve insanlık ayıbı olarak görüyoruz.
Ne Uluslararası Adalet Divanı ne de diğer yetkili mahkemeler, Türkleri bu şekilde suçlayamaz. Yetkili bir mahkemenin kararı olmadan bir suçun, bir millete, bir gruba veya şahsa mâl edilmesinin adı yalandır, iftiradır.
Ülkemize ve milletimize insanlık dersi vermeye kalkanların ve sözde Ermeni soykırımı hakkında aleyhimizde karar alan ülkelerin, ellerindeki soykırım kanı daha kurumamıştır. Bu ülkelerin gerçek yüzünü görmek için öyle geçmişe de gitmeye gerek yoktur. Ülkelerin yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürmek için körükledikleri çatışmalardan kaçan masum sığınmacılara karşı takındıkları tutum bile bize insanlık dersi vermeye kalkanların insanlık anlayışını ortaya koymaya yeter de artar bile.
Bu ülkelerin yaptığı zulüm, işkence ve soykırımlar insanlık tarihinde kara bir leke olarak durmaktayken, gerçekte olmamış bir olayı, sırf siyasi nedenlerden dolayı olmuş gibi göstermek, bu milletlerin, tarih önünde kendilerini temize çıkarma ve kirli tarihlerini unutturma çabasından başka bir şey değildir. Bu milletlerin tarihinde engizisyon mahkemeleri vardır. Kendi düşüncesinde olmayanları yakmak vardır.
Dünya dönüyor dediği için insanları hapsetmek vardır. Bu milletlerin tarihlerinde gerçekleri değiştiremedikleri zaman, gerçekleri söyleyenleri yok etmek vardır. Bugün de; değiştiremeyecekleri bir tarihi gerçek karşılarında durmaktadır: Türkler asla Ermenilere soykırım yapmamışlardır.
Her fırsatta, bilime ve gerçeklere dayalı yaşamaktan dem vuran demokrasi havarileri, bugün yine asıllarına dönmüşler ve bir yılan gibi milletimizi sokmak istemektedirler. Bu nedenle bizlerin tetikte olması ve yetkililerin zamanında tedbir alması gerekmekteydi. Bu yasa Almanya gündemine geldiğinden beri yetkililerin hiçbir girişimde bulunmamış olmaları da ayrıca eleştirilecek bir durumdur.
Bugün, ülkemiz içindeki işbirlikçi birtakım sözüm ona aydınlardan da cesaret alarak bizim hakkımızda asılsız politik kararları Avrupa ve dünya siyasetine sokmaya çalışanlar, Azerbaycan’da, Hocalı’da Ermenilerce ve Cezayir’de Fransızlarca yapılan soykırımları neden görmüyorlar? Bu katliamlar, Ortaçağ'ın karanlık zihniyetiyle değil 20. yüzyılın yani modern çağın felsefesiyle, insan hakları, uluslararası hukuk gibi kavramların bütün dünya kamuoyunun literatürüne girdiği bir dönemde gerçekleştirilmiştir.
Bu zihniyet; nasıl ki aldığı mahkeme kararı ile dünyanın döndüğü gerçeğini gizleyemediyse, Türklerin Ermenilere soykırım yapmadığı gerçeğini de gizleyemeyecektir. Almanya’nın bu kararı, iki ülke ilişkilerinde onarılamaz yaralar açacaktır. Almanya’nın tarihle yüzleşmek gibi bir derdi varsa önce Bosna’da, Cezayir’de, Afrika’da yaşanan katliamlarla, hatta kendi kanlı tarihiyle yüzleşmesi ve elindeki kanı temizlemesi gerekiyor.
Bilinsin ki dünya üzerinde Türk’e insanlık dersi vermek, değil Almanya’nın, hiçbir milletin haddine değildir. Türk milleti soykırım yalanına kurban edilemez. Bize böyle bir iftirayı reva görenlere karşı sessiz kalmamız düşünülemez. Bu noktada devlet olarak, derhal Almanya’ya karşı yaptırımlar uygulanmalıdır. Etrafımızdaki ihanet çemberi giderek daralmakta, ülkemize yeni ve açık bir Haçlı saldırısı bütün şiddetiyle başlamış bulunmaktadır.
Almanya ile ilişkilerin artık ekonomik boyutunun düşünülmesi zamanı çoktan geçmiştir. Bu bakımdan bütün ihalelerden Alman şirketlerin çıkarılması bir başlangıç olarak kabul edilebilir. Türkiye Kamu-Sen olarak devletimizi, halkımızı, tüm sivil toplum kuruluşlarımızı ve özellikle de üniversitelerimizi de Batının çirkin yüzüne ayna tutmak adına, Türk düşmanlığı konusunu iç ve dış kamuoyunun gündemine taşımaya ve en kısa zamanda, uzun soluklu bir kampanya başlatmaya davet ediyoruz.
Almanya’nın bu alçak ve haddini aşan girişimlerden derhal vazgeçmesini ve Türk milletinden, tarih önünde özür dilemesini istiyoruz. Bir kez daha ve güçlü bir şekilde tarihimizle gurur duyduğumuzu haykırıyor, “Türk milletinin tarihinde soykırım gibi bir insanlık suçu yoktur” diyoruz.
Ne Mutlu Türküm Diyene!” diyerek sözlerini noktaladı.
Genel Başkanımız İsmail Koncuk’un açıklamasının ardından Alman Büyükelçiliği giriş kapısı önüne siyah bir çelenk bırakıldı. Vatandaşlar ellerinde bulunan yumurtaları da Büyükelçilik binasına atarak Alman Meclisinin aldığı bu kararı protesto ettiler.