BAŞBAKAN ÖĞRETMENLERE YÖNELİK SÖZLERİNİ DÜZELTMELİ VE TÜM ÖĞRETMENLERDEN ÖZÜR DİLEMELİDİR
BAŞBAKAN ÖĞRETMENLERE YÖNELİK SÖZLERİNİ DÜZELTMELİ VE TÜM ÖĞRETMENLERDEN ÖZÜR DİLEMELİDİR.
Başbakan Erdoğan’ın sözleri eğitim camiasında şok etkisi yarattı. Başbakan öğretmenlerin ek ödeme talebiyle ilgili olarak yaptığı açıklamada bir yandan öğretmen camiasının en çok saygı duyduğu kesim olduğunu söylerken, diğer yandan “Onlara ek ödenek olarak resen 100 lira daha verelim. Bir öğretmenin en düşük olanı 1624 lira alıyor. Ne karşılığı alıyor? Haftada 15 saat karşılığı alıyor. Peki, düz bir memur ne kadar çalışıyor? 40 saat. 40 saat için bu rakamın altında alanlar da var. Öğretmen ek ders verirse, bunun üstünde alıyor. Bir de tatili var. Yılda iki ay. Düz memurun tatili ise 20 gün. Şimdi soruyorum; bu haksızlık değil mi? Bundan sonraki süreç hakem heyetine gidiyor. Nihai kararı verecek” demiştir.
Şayet Başbakan’ın en çok saygı duyduğu kesim öğretmen camiası olsaydı, Başbakan sözlerini özenle seçerdi. Ancak Başbakan bu açıklamasıyla hem öğretmenleri toplum nezdinde rencide etmiştir, hem de kamuoyunu yanlış bilgilendirmiştir.
Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki; okul öncesi ve sınıf öğretmenleri haftada 18 saat, genel bilgi ve meslek dersleri öğretmenleri haftada 15 saat, atölye ve laboratuvar öğretmenleri haftada 20 saat maaş karşılığı derse girmektedir. Ancak öğretmenlerin iş yükünü girdiği ders saati sayısına göre değerlendirmek doğru değildir. Çünkü öğretmenler eğitim-öğretim saatleri dışında da çalışmaktadır. Öğretmenlerin derse hazırlanması, veli toplantısı, sınav kâğıdı hazırlama, sınav kâğıtlarını okuma, öğrencilere danışmanlık hizmetinde bulunma, idare ile yapılan toplantılar, Bakanlık tarafından düzenlenen toplantılara ya da seminerlere katılma, üst amirler tarafından görevlendirilerek çeşitli programlara katılma ya da bu programları organize etme, nöbet tutma, koordinatörlük öğretmenlerin ders saati dışında yaptığı çalışmalardır.
Ek ders ücretlerine gelince; öğretmenlerin ek ders ücreti siyasi erk’in dilinde pelesenk olmuştur. Oysa bilinenin aksine ülkemizde her öğretmen ek ders ücreti alamamaktadır. Sadece sınıf öğretmenleri ek ders ücreti alabilirken, BRANŞ ÖĞRETMENLERİNİN BÜYÜK BİR BÖLÜMÜ ek ders ücreti alamamaktadır. Ayrıca ek dersi olan öğretmenler, ek ders ücretlerini sadece eğitim-öğretim döneminde alabilmektedir. Ders görevlerinin çeşitli sebeplerle yerine getirilmemesi veya öğretime değişik sebeplerle ara verilmesi yüzünden ders görevini yerine getiremeyen öğretmenlerin bu sürelerdeki ders ve ek ders ücretleri de kesilmektedir.
Ülkemizde öğretmen maaşları ne kadardır? Bekâr veya eşi çalışan ve çocuksuz 9/1 derecedeki bir öğretmen 1590 TL; bekâr veya eşi çalışan ve çocuksuz 5/1 derecedeki bir öğretmen aylık 1651 TL; evli, eşi çalışmayan ve iki çocuklu en üst kademedeki bir öğretmen 2 bin 052 TL maaş almaktadır. Görüldüğü gibi öğretmen maaşları bugün en düşük devlet memuru seviyesine gerilemiştir. Yıldan yıla alım gücü eriyen öğretmenlerimiz, bu ülkenin büyümesinden de hiçbir şekilde pay alamamaktadır. Yıllardır öğretmenlerin maaşlarına hiçbir iyileştirme yapılmamış, öğretmen maaşları yerinde saymıştır. Oysa öğretmenlik mesleği diğer mesleklerden ayrı tutulmalıdır. Kutsal ve çok zor bir görev ifa eden öğretmenlerimiz her zaman temiz, bakımlı ve şık olmalı, kendisini sürekli yenilemeli, yayınları takip etmelidir. Bu saydıklarımızın hepsi maddi durumla doğrudan ilgilidir. Şayet sizin maddi durumunuz uygun değilse, iyi giyinemezsiniz, kendinizi geliştiremez ve yenileyemezsiniz. Bu nedenle Başbakan’ın bu gerçeği görmezden gelerek, böyle bir açıklama yapması öğretmenleri derinden yaralamıştır.
Öte yandan Türkiye ile OECD ülkelerindeki öğretmen maaşlarındaki uçurum da dikkatle incelenmelidir. OECD’nin Raporunda ülkemizde ilköğretimde görev yapan bir öğretmenin başlangıç maaşı yıllık 25 bin 536 dolar, 10 yıllık bir öğretmenin maaşı yıllık 26 bin 374 dolar, en üst kademedeki öğretmenin maaşı yıllık 29 bin 697 olarak gösterilmiştir. OECD Raporunda yer alan rakamlar satın alma gücü paritesine göre hesaplanmıştır ve brüt maaşlardır. Dolayısıyla bu maaşlar ülkemizde öğretmenlerin eline geçen net rakamlar değildir. Aynı raporda Lüksemburg’da ilköğretimde görev yapan bir öğretmenin başlangıç maaşı yıllık 51 bin 799 dolar, 10 yıllık öğretmenin maaşı yıllık 67 bin 340 dolar, en üst kademedeki öğretmenin maaşı yıllık 113 bin 017 dolar; Danimarka’da ilköğretimde bir öğretmenin başlangıç maaşı yıllık 46 bin 950 dolar, 10 yıllık öğretmenin maaşı yıllık 52 bin 529 dolar, en üst kademedeki bir öğretmenin maaşı yıllık 54 bin 360 dolar; Kore’de ilköğretimde bir öğretmenin başlangıç maaşı yıllık 30 bin 522 dolar, 10 yıllık öğretmenin maaşı yıllık 45 bin 269 dolar, en üst kademedeki öğretmenin maaşı yıllık 84 bin 650 dolar; İngiltere’de ilköğretimde bir öğretmenin başlangıç maaşı yıllık 32 bin 189 dolar, 10 yıllık bir öğretmenin maaşı yıllık 47 bin 047 dolar, en üst kademedeki bir öğretmenin maaşı yine yıllık 47 bin 047 dolar olarak belirtilmiştir. Bu rakamlar öğretmenlerin eline geçen net rakamlar olmasa da, Türkiye’deki öğretmen maaşları ile diğer ülkelerdeki öğretmen maaşlarının kıyaslanması bakımından önem taşımaktadır.
BU ÜLKENİN AĞABABALARI PARA İLE OYNARKEN; ÖĞRETMENLERİ, MEMURLARI, İŞÇİLERİ, EMEKLİLERİ AÇLIK VE SEFALET İÇİNDE YAŞARSA İŞTE O ZAMAN TÜRKİYE YUNANİSTAN’A DÖNER
Öğretmenlerin çalışma saatleri, ek ders ücretleri, maaşları, yaz tatilleri konusunda toplumun yanlış yönlendirildiği ortadadır. Bunu Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı özellikle yapmaktadır. Ancak bilinmelidir ki; toplu sözleşmede verilen komik zam oranlarını ört bas etmek istercesine yapılan bu tür manevralar itibar görmeyecektir ve iktidarı haklı çıkarmayacaktır.
Sayın Başbakan en çok Türkiye’nin Yunanistan’a dönmesinden endişe etmektedir. Başbakan’ın son günlerdeki popüler söylemi budur. Ancak Türk Eğitim-Sen olarak Başbakan’a sesleniyoruz: Sayın Başbakan korkmayın. Siz öğretmenlerin ek ödemelerini artırdığınızda, öğretmenlerin ve diğer kamu çalışanlarının maaşlarına yüzde 3.5 yerine, insanca yaşayacakları bir oranda zam yaptığınızda Türkiye Yunanistan’a dönmez.
Sayın Başbakan bu ülke ne zaman Yunanistan’a döner biliyor musunuz? Bu ülkenin ağababaları, baronları para ile oynarken, pastadan büyük pay alırken; öğretmen, memur, işçi, emekli açlık ve sefalet içinde yaşarsa, işte o zaman Türkiye Yunanistan’a döner. Emekli milletve-erine 15 dakikada yüzde 45 zam yaparken kaynak ayırabiliyorsanız, bu ülkenin çalışanlarına da gayet rahat kaynak ayırabilirsiniz. Biz sizden sadece hakkımız olanı istiyoruz.
Ne yazık ki iktidara göre başta öğretmenlerimiz olmak üzere bu ülkenin memuru, işçisi, emeklisi sanki gül bahçesinde yaşamaktadır. Bu tabloyu insanların hafızasına kazımaya çalışan iktidar ne amaçladığını anlamakta zorlanıyoruz. Başbakan Erdoğan ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer kendisini kandırabilir, ama bu ülkenin insanlarını asla kandıramaz.
Maaşlarda öğretmenin adı yok.
Ek ödemelerde öğretmenin adı yok.
Özlük haklar da öğretmenin adı yok.
Sosyal kazanımlarda öğretmenin adı yok.
Bu ülkenin öğretmenlerini böylesine değersizleştirmek, onların toplum önünde saygınlığını zedelemek, öğretmenleri toplumda çok kazanan, az çalışan meslek grubu olarak lanse etmek devlet adamı ciddiyetiyle bağdaşmamaktadır. Öğretmenlere uzaydan bakan anlayıştan vazgeçilmelidir. Siyasi erk, öğretmenler ile empati kurmalı, yaşadıkları sorunları ta yüreğinde hissetmeli, öğretmenleri değersiz ve paçavra gibi görme alışkanlığına son vermelidir. Başbakan bile olsa, hiç kimse 700 bin kişilik eğitim ordumuza hakaret edip, onların gururunu incitemez.
Öte yandan Ulu Önderimiz Atatürk; “Paşam vekil maaşlarını düzenleyeceğiz, ne kadar verelim?" sorusuna, "Öğretmen maaşlarını geçmesin" demişti. Yine Hz. Ali, eğitimcinin önemini vurgulamak için “Bana bir harf öğreteninin kırk yıl kölesi olurum” sözünü söylemişti. Fatih Sultan Mehmet, “Şeyhim Akşemseddin Hazretleri İle Beraber Yaptığım Zikrin Lezzetine Dünyaları Bile Değişmem. Eğer Şeyhim İzin Verseydi Zikir Yolunu Tercih Eder, Saltanatı Terk Ederdim” derken; Yavuz Sultan Selim de “"Alimin atının ayağından sıçrayan çamur parçası bizim için şereftir " demiştir.
Büyük Atatürk, Hz. Ali, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim öğretmenlerin, eğitimcilerin önemini böylesine güzel sözlerle dile getirirken;bu ülkenin Başbakanına öğretmenlerin çalışma saatlerinden haberdar olmamak ve öğretmenleri inciten, yaralayan sözler sarfetmek hiç ama hiç yakışmamıştır. Bu noktada Başbakan’ın sözlerini bir an önce düzeltmesini ve öğretmen camiasından özür dilemesini istiyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.