Türkiye Kamu-Sen’in Ankara’da düzenlediği ve Türk Dayanışma Konseyi’ne bağlı sivil toplum örgütlerinin destek verdiği “Teröre Lanet” eylemimize 50 bin kişi katıldı
Türkiye Kamu-Sen’in Ankara’da düzenlediği ve Türk Dayanışma Konseyi’ne bağlı sivil toplum örgütlerinin destek verdiği “Teröre Lanet” eylemimize 50 bin kişi katıldı.
Davetimize on binler ses verdi. Meydanlar doldu taştı. Türkiye Şehitlerine ağladı. Ankara şehidini bağrına bastı.
Ankara’da hayat Durdu
Dün Hakkari’den gelen acı haber üzerine ülkemizin dört bir yanında düzenlediğimiz eylemlerimiz, bugün Ankara Kızılay Meydanı’nda sürdü. Memur, işçi, çiftçi, emekli, ev hanımı, şehit anası, işsiz, öğrenci; kısacası tüm Ankara, çağrımıza uyup bugün Kızılay Meydanı’na aktı. Teröre lanet okuyan on binlerce vatandaşımız meydana sığmadı, Gazi Mustafa Kemal, Ziya Gökalp ve Atatürk bulvarlarına taşan kalabalık nedeniyle adeta Ankara’da hayat durdu.
Eylemimize Türk Dayanışma Konseyi’ne bağlı 70 sivil toplum örgütü yönetim ve üyeleriyle katılırken, Türk Dünyası Kadınları Dostluk ve Dayanışma Deneği Başkanı sayın Şenol Bal da aramızdaydı. Ankara’daki sendika şube yöneticilerimiz, kurum ve kuruluşlarda görevli memurlarımız da alandaki yerlerini aldılar.
Türkiye Kamu-Sen, Tam Kadro Oradaydı
Eyleme sendikalarımızın genel merkez yöneticileri ile Türk Eğitim-Sen ve Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı ve Türkiye Kamu-Sen Genel Sekreteri Önder Kahveci, Türkiye Kamu-Sen Genel Mali Sekreteri ve Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal, Türk Büro-Sen Genel Başkanı ve Türkiye Kamu-Sen Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Fahrettin Yokuş, Türkiye Kamu-Sen Genel Eğitim Sekreteri ve Türk Ulaşım-Sen Genel Başkanı Nazmi Güzel, Türkiye Kamu-Sen Genel Toplu Görüşme Sekreteri ve Türk İmar-Sen Genel Başkanı Necati Alsancak, Türkiye Kamu-Sen Genel Mevzuat Sekreteri ve Türk Haber-Sen Genel Başkanı İsmail Karadavut, Türkiye Kamu-Sen Genel Basın Sekreteri ve Türk Enerji-Sen Genel Başkanı Celal Karapınar, Türkiye Kamu-Sen Genel Dış İlişkiler Sekreteri ve Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci, Türkiye Kamu-Sen Genel Sosyal İşler Sekreteri ve Türk Yerel Hizmet-Sen Genel Başkanı İlhan Koyuncu ve Türk Emekli-Sen Genel Başkanı Osman Özdemir de katıldı.
Öfke, hüzün ve gözyaşının hâkim olduğu eyleme katılanlar, “şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye haykırdı. Dost düşman herkes, Türkiye Kamu-Sen’in büyüklüğünü ve ülkemizin birliği ve beraberliği için ne anlam ifade ettiğini bir kez daha gördü.
Törende, Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı sayın Nuri Ünal şehitlerimiz için dua etti. Ardından saygı duruşunda bulunuldu ve 50 bin kişi İstiklal Marşımızı hep bir ağızdan okudu.
Öfkemiz Çığ Gibi
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, toplanan kalabalığa hitaben yaptığı konuşmada, “Acımızı anlatmaya kelimeler yetmiyor. Öfkemiz çığ gibi. Ama devletimizin bekası, milletimizin birliği için gözyaşlarımızı içimize akıtıyor, acımızı içimize gömüyoruz. Dik duracağız. Birlik ve beraberliğimizi bozmayacağız, metanetimizi koruyacağız.” dedi.
Teröre, Teröriste, Destekçilerine Lanet Olsun!
Terörü, teröristi, destekçilerini ve milletimizin yaşama hakkı gasp edilirken susanları nefretle lanetlediğini belirten Koncuk, terör örgütü ve onun gizli, açık, dolaylı destekçisi olan dış ve iç odaklar iyi bilmelidir ki, ülkemizi bölmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Türk milleti artık sabrının sonuna gelmiştir ama büyüklüğün göstergesi de kimsenin dayanamadığı acılara dayanmak, kimsenin gösteremediği sabrı göstermektir.” diye konuştu.
Terörün bu boyutlara gelmesinde etkili olan olayların görmezden gelinmemesi gerektiğini belirten Koncuk, “Yıllardır terörle mücadelede yanlış yol ve yöntem izlendiğini haykırdık. Terör sorununun, Kürt sorunu olarak tanımlanmasıyla başlayan, açılım safsatasıyla devam eden süreçte, Türk Hukuk tarihine kara bir leke olarak geçen Habur Olayı, yapılan hataların üzerine adeta tüy dikti.” dedi.
Koncuk şöyle dedi:
“Yüreğimizi yakan son saldırıların tam da Habur faciasının ikinci yılına denk gelmesi manidar. Habur’un mimarları acaba mesajı aldılar mı? Devletin kurumları arasında çatışma yaratanlar, gelinen durumdan memnunlar mı? Bu millet için yapılacak Anayasa değişikliğini dahi birilerine meydan okuma olarak gören kendini bilmezler, bu milletin içine nifak tohumu soktuklarını görmüyorlar mı?
Terör, Açılım safsatasından Sonra Azdı
Yetkililerin “terör hep vardı” diye kendilerini savunacaklarını çok iyi biliyoruz. Milletimizin bir kısmının buna inanmasına da şaşırıyoruz. Biz de “hayır; terör bitmek üzereydi. Asılsız demeçlerinizle, verdiğiniz tavizlerle, mücadeleden vazgeçip, müzakereye soyunarak teröriste cesaret verdiniz. Milleti teröriste karşı savunmasız bıraktınız ve terörü siz hortlattınız.” diyoruz. “Terör vardı” diyenler: 2000’de 29, 2001’de 20, 2002’de 7 şehit verdik. Ne zaman ki, teröre “Kürt sorunu” dendi ve teröristler siyasi alanda muhatap buldu, şehit sayısı 2003’te 31’e, 2004’te 75’e 2005’te 105’e çıktı. Bu süreçte şehit sayımız bini aştı. Görmüyor musunuz?
Bu Ülkeyi Yönetenler Yanlış Yoldalar
Ey bu ülkeyi yönetenler! Yanlış yoldasınız. Avrupa Birliği’ne taviz vermeyin, ABD’ye taviz vermeyin, Büyük Ortadoğu Projesi’ne piyon olup, füze kalkanı kurdurup, İsrail’e taviz vermeyin, suça taviz vermeyin, suçluya taviz vermeyin, destekçiye, yardakçıya, şakşakçıya taviz vermeyin!
Türkiye Cumhuriyeti ile ve Türk milleti ile hesabı olanlar dört bir koldan saldırıyor. Bu devlet, bizim en değerli varlığımız. Sahip çıkın, başka Türkiye yok! Görmüyor musunuz?
Biri İmralı’dan tehditler savuruyor, biri Kandil’de kanlı hesaplar yapıyor, biri dost görünüp arkamızdan vuruyor! Görmüyor musunuz?
Ancak öfkemiz ve acımız gözlerimizi kör etmesin; bin yıllık kardeşliğimize gölge düşmesin. İntikam duygusuyla hareket etmeyin. Akıllı, planlı, soğukkanlı bir şekilde terörün ve destekçilerinin üstüne gidin.
Ustalık döneminiz gözlerinizi kör etmesin! Kısa süreli harekâtlarla işi geçiştirip, “misliyle cevap verilecek” deyip, gündem değişince yeniden teröristle müzakereye oturmayın.
Bu büyük milleti, açılımlarda boğmayın! Terörle mücadele, uzun soluklu, kararlı ve etkili olacak. Suçlu cezasını çekecek, yaptığının karşılığını alacak, belasını bulacak! Türkü ile Kürdü ile Lazı ile bu milletin birlik ve beraberlik içinde teröre karşı dimdik durduğunu, dost düşman herkes görecek!
Acımız büyük. Gözyaşlarımız sel olmuş; ocaklara düşen ateş, yüreklerimizi dağlıyor. Türkiye’nin her karış toprağı, analarla bir olmuş, ağlıyor.
Şehit Anaları Müsterih Olsun
Analarımız, şehitlerimizin anneleri! Onlar, kendilerini görecek bir göz, çığlıklarını duyacak bir yürek, acılarını dindirecek bir teselli arıyorlar. “Vurulan prangaları kırıp parçalayacak, hainlerin üzerine Türk’ün demir yumruğunu indirecek bir yiğit yok mu? Nasıl oluyor da teröristler dağlarda, şehirlerde ellerini kollarını sallayarak çocuklarımızı katlediyor? Hani çok güzel şeyler olacaktı? Hani, yerdeki karıncayı dahi gören, casus uçaklarımız vardı bizim, onlar da mı göremedi yavrumu vuranları? İstihbaratçılarımız müzakere masalarında sohbete daldılar da yüzlerce teröristin haberini alamadılar mı? Nerede, “insan hakları” diye ayağa kalkanlar? “Analar ağlamasın” diye dağlara canlı kalkan olmaya gidenler nerde? Bizim gözyaşlarımız mı değersiz olan; yoksa yavrumun canı mı? Özgürlük savunucuları, benim yavrumun yaşama özgürlüğünü neden savunmuyor? Yok mu irade gösterecek, terörün kökünü kazıyacak, yüreklerimizi ferahlatacak biri?” diye haykırıyorlar.
Ne deseler haklılar… Ey bu topraklar için toprağa düşmüş şehitlerin anneleri! Acılarınızı dindiriniz, gözyaşlarınızı siliniz. Çünkü bu vatanın her karışında, alınan her nefeste, sizin yetiştirdiğiniz evlatlarınızın hakkı vardır. Göğsünüzü gere gere bu vatan bizim deyiniz. Siz bu vatana bir evlat kurban ettiniz; şimdi kalbimizde en eşsiz yerlerdesiniz.
Bayrak İnmez, Ezan Dinmez, Şehitler Ölmez
Şehitlerimizin anaları, annelerimiz! Siz yavrularınızı dokuz ay karnınızda, yıllarca sinenizde taşıdınız; bizler de onları bir ömür yüreklerimizde taşıyacağız. Bilin ki; biz var oldukça, dünya durdukça, yavrunun kanının döküldüğü hiç bir toprak parçasına namert postalı değmeyecek! Bu bayrak inmez. Bu ezan dinmez. Şehitler ölmez!
Ey şehitler! Analarının sinesinden, vatanın bağrına yol alan kutlu yolcular! Apaçık diri olan ama bizim göremediğimiz cennetin çocukları; sakın endişelenmeyiniz. Emanetiniz emanetimiz; anneleriniz artık bizim annelerimizdir. Gözünüz arkada kalmasın; ruhlarınız şad, mekânınız cennet olsun.”
Genel Başkanımız İsmail Koncuk’un yaptığı bu konuşmanın ardından, şehit anaları ve bazı kadınların gözyaşlarına hâkim olamadığı gözlendi. Bu arada yaşanan izdihamdan dolayı baygınlık geçirenler oldu. Ardından eylemimize katılanların birçoğu şehidimizi son yolculuğuna uğurlamak üzere Kocatepe Camii’ne akın etti.