Son dönemde milli kimliğimiz ve bütünlüğümüze yönelik yapılan saldırılar her geçen gün artarak devam ederken, Devlet Nişanları ve verilme usullerini yeniden düzenleyen yönetmelikte yapılan değişiklikle, nişanlarda yer alan Atatürk silueti ve T
Son dönemde milli kimliğimiz ve bütünlüğümüze yönelik yapılan saldırılar her geçen gün artarak devam ederken, Devlet Nişanları ve verilme usullerini yeniden düzenleyen yönetmelikte yapılan değişiklikle, nişanlarda yer alan Atatürk silueti ve T.C. yazısı kaldırıldı.
Türkiye Kamu-Sen olarak yapılan bu düzenlemenin yürütmesinin durdurulması ve iptali talebi doğrultusunda Danıştay’a başvuruda bulunduk.
Türk milletinin değerlerine karşı bilinçli bir şekilde yürütülen politikaları sert bir dille eleştiren Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, “T.C. ibaresi, Atatürk resmi, Andımız gibi bu milletin değerleriyle oynayanları hem tarih hem de bu millet affetmeyecektir” dedi. Koncuk şu şekilde konuştu: “Andımızın yasaklanmasının, milli bayramlarımızın sönük birer anma toplantılarına dönüştürülmesinin, sözde demokratik açılım yalanı ile milli değerlerimizin yok edilmesinin sonunda terör örgütünün taleplerinin bir parçası olarak hayata geçirilen bir başka uygulama da Devlet nişanlarında yer alan T.C. ibaresinin ve Atatürk siluetinin kaldırılması, kabul edilebilir bir durum değildir.
Yürütmenin başındaki iktidarın, milli kimliğimizi yok etme amacındaki düzenleme girişimlerine karşı yasama organının üzerine düşen görevi yerine getirmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu bakımdan milli kimliğimizin yok edilmesi noktasında gerçekleştirilen yasal düzenlemelerin yargıdan döneceğine inanıyoruz. Bu çerçevede Devlet Nişanından Atatürk siluetinin ve T.C. ibaresinin çıkarılmasını da yargıya taşımış bulunuyoruz. Umudumuz, yargı organının milli değerlerimize sahip çıkması ve gerçekleştirilmek istenilen bu ucube uygulamaya engel olması yönündedir.”
Konfederasyonumuzun Danıştay Başkanlığı’na yaptığı yürütmeyi durdurma ve iptal başvurusu ve gerekçesi aşağıdaki gibidir:
DANIŞTAY BAŞKANLIĞI’NA
ANKARA
YÜRÜTMEYİ DURDURMA TALEPLİDİR
DAVACI : İsmail KONCUK
Dr Mediha Eldem Sokak No:85 Kocatepe/ANKARA
VEKİLİ : Av. İlhan KARA
Aynı adres
DAVALI : Başbakanlık- ANKARA
R.GAZETE YAYIM TARİHİ : 05.11.2013
DAVA KONUSU : 05.11.2013 Tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Devlet Madalya ve Nişanları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin; genel yönetmeliğin 6. Maddesinin A)Devlet Nişanı başlıklı kısmının c bendinde, B) Cumhuriyet Nişanı başlıklı kısmının c ve e bentlerinde, C)Liyakat Nişanı başlıklı kısmının c ve e bentlerinde, T.C ile Atatürk kabartması ibaresine yer vermeksizin eksik düzenleme yapan; 1. Maddesi ile 3. Maddesinin öncelikli olarak yürütmesinin durdurulması ve bilahare iptali talebinden ibarettir.
DAVANIN İZAHI:
Müvekkil; 1981 yılında öğretmenlik görevine başlamış, öğretmenlik görevine devam ederken, eğitim hizmet kolunda çalışan kamu görevlilerinin örgütlendiği Türk Eğitim-Sen’in çeşitli organlarında görev alarak, en son belirtilen sendikanın genel başkanlığı ve üst kuruluş niteliğindeki Türkiye Kamu-Sen’in Genel Başkanlığını birlikte yürütmektedir. Eğitimci olması, bir sivil toplum örgütünün başkanı olması nedeniyle; devletimizin adı olan Türkiye Cumhuriyeti ve kurucusu Atatürk hakkında hassasiyet içerisinde olup bu kavramların devletin itibarını ifade madalya ve nişanlardan kaldırılması konusunda yapılan mevzuat değişikliğinin iptali yönünde meşru güncel menfaati bulunmaktadır.
İptal davasına konu yönetmelik değişikliği ile; devlet nişanı, cumhuriyet nişanı, liyakat nişanı olarak ifade edilen ve ülkemizin itibarını göstermek üzere; yabancı ülke devlet başkanlarına, başbakanlarına, İlim ve sanatta Türkiye Cumhuriyetinin uluslararası alanda tanıtılması ve yüceltilmesini sağlayan yabancı kişilere verilen nişanlardan, devletimizi ifade eden T.C İbaresi ile Atatürk silueti çıkarılmıştır. Hiçbir hukuksal gerekçeye dayanmayan iptal davasına konu işlem açıkça hukuka aykırıdır.
Anayasanın 1. Maddesinde; “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir”. İbaresine yer verilmiş, Anayasa metnine, dahil ve ayrılmaz parçası niteliğindeki başlangıç kısmında ise;“Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda;
Dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak, Türkiye Cumhuriyetinin ebedi varlığı, refahı, maddi ve manevi mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde;
Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;
Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu;
Hiçbir faaliyetin Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı;(**)
Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu;
Topluca Türk vatandaşlarının milli gurur ve iftiharlarda, milli sevinç ve kederlerde, milli varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve hürriyetlerine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla ve “Yurtta sulh, cihanda sulh” arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu;
FİKİR, İNANÇ VE KARARIYLA anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere.
TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye aşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur.”
Hükmüne yer verilerek Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesi ve kurucusunun Atatürk olduğu tüm dünyaya ilan edilmiştir. Devletimizin temel dinamiklerinin tüm dünyaya ilanına ve günümüze kadar bu konuda sarsılmaz bir inanç içerisinde demokrasimizi belirlenen ilkeler çerçevesinde bu günlere getirmemize rağmen, sınırlı sayıdaki yabancı kişilere hizmetleri karşılığında verilen nişanlardan Türkiye Cumhuriyeti kısaltmasının Atatürk kabartmalarının çıkarılmasının hiçbir izahı bulunmamaktadır. Dünyanın her yerinde bu tür nişanlar ülke kurucusunun adı, kabartması, ülke adını içerir şekilde düzenlenmekte verildiği ülkenin itibarını göstermek üzere ilgililere en üst düzeyde takdim edilmektedir. Menşei ve önemi bakımından ilgilisine gurur veren bu tür nişanların verilen ülkeyi tanımlaması, bütünü ile temsil etmesi zorunluluk içermektedir. Bu bağlamda yönetim biçiminin isim olarak ifade edilmesinin, devleti büyük meşakkatler içerisinde bağımsızlığa kavuşturan devlet kurucusunun kabartmasının nişanlarda bulunmasının hiçbir kimseye zararı bulunmamaktadır.
Ayrıca; idari işlemin unsurları bakımından yapılan düzenleme ile, neyin amaçlandığı kamu hizmetine ne gibi bir faydanın öngörüldüğünü anlamak mümkün değildir. Davalı idarenin ve yürütme içerisindeki bazı organlarının Ziraat Bankası tabelalarından T.C kısaltmasının çıkarılması, öğrenci andımızın anayasada düzenlenen temel ilkelere rağmen Türk ibaresi taşıması nedeniyle, daha önce verilen yargı kararları dikkate alınmaksızın kaldırılması gibi yaptığı işlemler, iptal davasına konu düzenlemede olduğu gibi, hukuka uygun olmayan düzenlemelerin tekrarlanarak yapıldığının bir göstergesidir. Demokratikleşme paketi öncesi ve sonrası geliştirilen bu işlemlerde, Türk ifadesi üzerinden bir takım tasarrufların yapıldığı gözlemlenmektedir. Türk, Türkiye Cumhuriyeti gibi ifadeler Cumhuriyetimiz ile özdeşleşmiş, Anayasal anlam kazanmış ifadelerdir. Türk kelimesinin ırksal bir söylem olmadığı, Anayasanın Türk Vatandaşlığı başlıklı 66. Maddesinde ; “Türk Devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür” hükmü ile ifade edilmiş, Danıştay 8. Dairesinin 2009/06614E-2011/982K sayılı kararında “Türk” kelimesi bir ırkın değil, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan dili, ırkı, rengi, cinsiyeti, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi ne olursa olsun tüm vatandaşların bir araya gelerek oluşturdukları ve herkesi kapsayan ve kucaklayan milletin ortak adı olup, aksi yöndeki davacı iddialarına İTİBAR EDİLMEMİŞTİR. Nitekim Anayasamızda bu hususun vurgulanması bakımından, Türk Devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesin herhangi bir ayırma tabi tutulmaksızın Türk OLDUĞU BELİRTİLMİŞTİR.” Gerekçesine yer verilmiştir. Buna rağmen gururla ifade edilen bu temel kavramların devletin itibarını temsile den nişanlardan çıkarılmasının izahı bulunmamaktadır.
Davalı idarenin iptal davasına konu düzenleyici işlemin Anayasal bir dayanağı bulunmamaktadır. Bu yönüyle normlar hiyerarşisi olarak adlandırılan ve yasal düzenlemeleri kademeli olarak bir birine aykırı olmaması gerekçesine dayanan idarenin temel ilkesine aykırıdır.
Bilindiği üzere; Tüzük, yönetmelik ve talimatlar yasaların uygulanmasına açıklık getirmek için çıkarılırlar. Anayasanın, yasaların öngörmediği kısıtlama ve sınırlamaların, yasaları açıklamak için çıkarılan tüzük yönetmelik ve talimatlarda yer alması hukuka aykırılık içermektedir.
Yasa koyucunun aramadığı bir şartın, idarenin çıkardığı bir düzenleyici işlem niteliğinde yönetmelikle aranmasının hukuka aykırı olduğu aşağıda belirtilen idari yargının yerleşik içtihatları ile de kabul edilmiştir;
“…İdari işlemlerin normlar hiyerarşisine göre üst hukuk normlarına uygun biçimde tesis olması gerekmekte, yasanın bir hakkın kullanılması için engel hal olarak görmediği bir hususun daha alt seviyede tesis edilmiş olan bir idari işlemle engel hal sayılmasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır..”(Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 05.02.1999 gün ve 97/384 Esas,99/192 sayılı kararı)
“…TC Anayasasının 11, 115/1 ve 124/1 maddeleri ile kanun tüzük ve daha alt hukuk kuralları arasındaki hiyerarşi ortaya konmuştur. Buna göre, alt hukuk kuralları olan genelge ve yönetmeliklerin tüzük, kanun ve Anayasaya aykırı hükümleri taşımaması gerekir, aksi halde üst norm aykırılığı söz konusu olan alt normun hukuksal dayanağından söz edilemez.”(Danıştay 5. Daire 26.04.2002 gün ve E:2002/551 sayılı kararı)
İptal davasına konu yönetmelik hükümleri ile; anayasada belirtilen hükümlere aykırı olarak düzenleme yapılmış, Türkiye Cumhuriyetinin kısaltması olan T.C ve Atatürk ibaresinin önemini kavramış ve ülkemizin itibarını temsil eden nişanlarda devamının gerekliğine inanan kesim bakımından telafisi güç zararlar oluşacaktır. Kısaca iptal davası bakımından 2577 sayılı kanunun yürütmeyi durdurma için aradığı şartlar gerçekleşmiştir.
NETİCE VE TALEP:05.11.2013 Tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Devlet Madalya ve Nişanları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin; genel yönetmeliğin 6. Maddesinin A)Devlet Nişanı başlıklı kısmının c bendinde, B) Cumhuriyet Nişanı başlıklı kısmının c ve e bentlerinde, C)Liyakat Nişanı başlıklı kısmının c ve e bentlerinde, T.C ile Atatürk kabartması ibaresine yer vermeksizin eksik düzenleme yapan; 1. Maddesi ile 3. Maddesinin öncelikli olarak yürütmesinin durdurulması ve bilahare iptaliyargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı kurum üzerinde bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep ederim.
Davacı vekili: Av. İlhan KARA
EKİ: 1- İptali Talep edilen yönetmelik değişikliği
2-Onaylı Vekaletname