Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin bazı maddelerine dayanılarak 25/10/2012 tarihi itibariyle son görev yaptıkları yerde azami hizmet süresi 5 yıl ve daha fazla olan vaiz, şube müdürü ve şeflerin 02/11/2012 tarihine kadar başka görev yerlerine nakil talepleri istenmiş ve Türkiye Kamu-Sen olarak bu konuda yaşanabilecek sıkıntıları ve taleplerimizi Diyanet İşleri Başkanlığına bir yazı ile iletmiştik.
Diyanet İşleri Başkanlığı ilgili yazımız üzerine konuya ilişkin olarak Türkiye Kamu-Sen Genel Merkezine cevaben bir yazı göndermiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından verilen cevaplar Konfederasyonumuz tarafından tatminkar bulunmamıştır. Bilhassa eşi devlet memuru olmayanların aile bütünlüğünün dikkate alınmaması, Diyanet İşleri Başkanlığına yakışmamıştır.
Diyanet İşleri Başkanlığı dışında hiçbir kurum ve bakanlıkta şeflik görevini yapanlara rotasyon uygulaması bulunmamaktadır. Dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanlığı rotasyon uygulamalarını tekrar gözden geçirmelidir.
TÜRKİYE KAMU-SEN GENEL MERKEZİ
NE İSTEMİŞTİK?
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 10, 11 ve 16. maddelerine dayanarak, 25/10/2012 tarihi itibariyle son görev yaptıkları yerde azami hizmet süresi 5 yıl ve daha fazla olan vaiz, şube müdürü ve şeflerin 02/11/2012 tarihine kadar başka görev yerlerine nakil taleplerini iletmeleri istenmiştir. Başkanlık zaten dilediği taktirde, mevcut mevzuat uyarınca, anılan personelin yer değişikliği işlemlerini gerçekleştirebilmektedir. Dolayısıyla bu talep, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı birimlerde çalışan personelin zorunlu rotasyona tabi tutulması anlamına gelmektedir.
Vaiz, şube müdürü ve şeflerin çalışma performansını olumsuz etkileyecek olan bu uygulamanın anılan personel için hiçbir getirisi bulunmamaktadır. Özellikle yönetici pozisyonunda görev yapmayan şef unvanlı personelin görev, yetki ve sorumluluk alanları ile faaliyetleri kesin çizgilerle belirlenmiştir. Hal böyleyken söz konusu personelin farklı bir bölgede görevlendirilmelerinin, şeflerin mesleki tecrübelerinin artırılması adına bir katkı sağlamayacağı açıktır.
Bununla birlikte 151 sayılı ILO sözleşmesinin 5 inci, 87 sayılı sözleşmenin 3 üncü, Türk Ceza Kanununun 118 inci ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun 18 inci maddelerinde açıkça güvence altına alınan sendika işyeri temsilcileri ile şube başkanlarının da bu uygulama dâhilinde değerlendirilmesi, hukuk dışı bir yaklaşım olmuştur.
Öngörülen rotasyon uygulaması, genç ve tecrübesiz personelin performansının düşmesine ve kurumsal kimlik geliştirmesinin güçleşmesine neden olacaktır. Eğer bu uygulamanın arka planındaki amaç, gerekli şartları tamamlamış personelin emekliye ayrılmasını hızlandırmaksa; emekli maaşı ile mevcut maaş arasında iki kata yakın fark bulunduğu sürece, bu amaca ulaşılamayacaktır.
Sürekli olarak aile bütünlüğünün toplumsal huzurun sağlanması yolundaki önemine vurgu yapan Diyanet İşleri Başkanlığı gibi güzide bir kurumda, eş durumu (ister devlet memuru, ister esnaf, isterse özel sektör çalışanı) dikkate alınması bir gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Kış aylarının başladığı, eğitim-öğretimin devam ettiği bu günlerde böyle bir uygulamanın yapılması, doğru bir yaklaşım değildir. Bu süreçte gerçekleştirilecek zorunlu yer değiştirme uygulaması, ailelerin parçalanmasına, eğitim gören çocukların dönem ortasında okul değiştirmesine ve başarısız olmasına, zaten bozulan çalışma barışının daha da zedelenmesine neden olacaktır. Bu sebeple eğer gerçekleştirilecekse bu uygulamanın fiziki, sosyal ve psikolojik şartların daha müsait olduğu Mayıs-Temmuz döneminde gerçekleştirilmesi daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Konunun, sendika ve kurum yetkilileriyle bir kez daha ele alınarak, Diyanet İşleri Başkanlığı personeli açısından geri dönülemez ve telafi edilemez birçok olumsuz sonuç doğuracağı açık olan rotasyon uygulamasından vazgeçilmesi gerekmektedir. Rotasyon uygulamasının zorunlu olması durumunda bilhassa yüce dinimizin aileye verdiği önemden hareketle, uygulamanın aile bütünlüğünü öne alan bir anlayışla gerçekleştirilmesi tartışmasız bir doğrudur. Böyle bir hassasiyet Diyanet İşleri Başkanlığının misyonu ile de örtüşecektir.