Madde 6- Bazı demokratik hak ve bireysel özgürlüklerin kullanılamaması bölücü terör örgütüne propaganda ve hareket alanı oluşturmaktadır. Devlet; Kürt sorununda anadilde savunma hakkı, anadilin öğretilmesi ve yerleşim yerlerinin geçmişten gelen isimlerinin iade edilmesi gibi konularda somut adımlar atmalı, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ni kararlılıkla sürdürmelidir.
Eğitim Bir Sen Başkanlar Kurulu, bölücü örgütün propaganda ve hareket alanını daraltmak için “ana dilde savunma hakkı” talep etmektedir. Bilindiği üzere PKK terör örgütü ve KCK Diyarbakır’da görülen dava da aynı taleple günlerce eylemler yapmış, ülkeyi karıştırmak için her türlü yolu denemiştir.. Eğitim Bir Sen Başkanlar Kurulu kararının bu yönüyle PKK ve KCK ile örtüşmesi anlamlıdır.
“Ana dilde savunma hakkı” verilmesi tüm kamusal alanda anadilin kullanılması sonucunu getirecek ve iki dilli bir devletin ilk adımını oluşturacak son derece tehlikeli bir uygulama olacaktır. Kaldı ki; bunun tam aksine AİHM kararları bulunmaktadır. Tüm gelişmiş dünyada kamusal alanda devlet dilinin kullanılması öngörülmektedir. Bu durumun aksine bir tek AİHM kararı gösterilemez.
Bir eğitim sendikasının, ülkemizde Türkçe dışında bir dili kamusal alanda hakim kılmak ne anlama gelmektedir? Böyle bir talebin uygulanması halinde açıkça Türkiye’de iki dilli bir devletin oluşacağını düşünmemesi sorumlu sendikacılık anlayışı ile ne derece bağdaşabilir? Dünyanın gelişmiş ülkelerinde olmayan ve bu konuda açılan davalara karşı tam tersi AİHM kararları ortada iken, Türkiye’ye böyle bir uygulamayı reva görmek ve sendikanın Başkanlar Kurulu Kararı olarak bu konuyu öne çıkarmak, kime ve neye hizmet etmektedir? Terör örgütünün propaganda gücünü azaltmak, hareket alanının daraltmak gibi, akla zarar bir gerekçe öne sürmek bu talebin gerekçesi olarak görülemez.
Özellikle terör örgütünün sözde temsilcilerinin “Bize özerklik yetmez, artık kendi kaderimizi kendimiz tayin etmeliyiz.” Açıklamasından sonra, yani bunların gerçek hadeflerinin bağımsız devlet kurmak olduğu resmen açıklandıktan sonra, bir anlamda egemenlik hakkı olarak kabul edilebilecek, kamusal alanda anadilin kullanılmasını teklif etmek, gaflet değilse, açık bir ihanettir.
Eğitim Bir Sen Başkanlar Kurulu bununla da yetinmiyor, yukardaki açıklamamızı doğrularcasına 6. Madde teklifleri ile ANDIMIZIN KALDIRILMASINI açıkça teklif ediyor ve terör örgütünün de çok memnun olduğu 19 Mayıs Bayram kutlamasını neredeyse kaldıran uygulamayı ve Milli Güvenlik Dersinin kaldırılmasından da memnuniyet duyduklarını ifade ediyorlar.
Madde11- Milli Eğitim Bakanlığı’nın, 19 Mayıs törenlerinin stadyumlarda kutlanılmaması ve Milli Güvenlik Bilgisi derslerinin kaldırılması gibi, eğitimde sivilleşmeye yönelik attığı adımları olumlu buluyor; Bakanlığın, öğrenci andını kaldırmasını, eğitimdeki militarist yaklaşım ve ritüelleri ayıklamasını; müfredatı değerler eğitimi odaklı olacak şekilde yeniden düzenlemesini istiyoruz.
Bu tekliflerden ANDIMIZIN KALDIRILMASI teklifini ayrıca değerlendirmek lazım. Bu teklifi kimler ortaya koymuştu? Mazlum Der, Eğitim Sen ve Eğitim Bir Sen. Ruh üçüzü olan bu üçlü yapı ANDIMIZ KONUSUNDA aynı şeyleri yıllardır söylemektedirler. Eğitim Bir Sen Genel Merkezi ANDIMIZ KALDIRILSIN teklifini daha önceleri bu kadar açık savunamamaktaydı. Bilindiği üzere Eğitim Bir Sen Diyarbakır, Şanlı Urfa, Mardin, Şırnak, Van şubeleri yıllar önce yapmış oldukları Güney Doğu Anadolu Şube Başkanları Toplantısında da ANDIMIZ KALDIRILSIN teklifini getirmiş, İSTİKLAL MARŞI törenlerine de, çocuklar üşüyor gerekçesi ile karşı çıkmışlardı.
O tarihlerde Eğitim Bir Sen Genel Merkezi bu kararların arkasında duramamış, tepkilerden korkmuşlar ve gerçek düşüncelerini açıklayamamışlardı. Hatta, o tarihlerde SKYTÜRK TV’ye telefon bağlantısı ile katılan Genel Başkanımız İsmail Koncuk’la, Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu ANDIMIZ KALDIRILMALI MI konusunu tartışmış, Ahmet Gündoğdu, açıkça ANDIMIZ KALDIRILSIN deme cesaretini gösterememiştir.
http://www.turkegitimsen.org.tr/video_goster.php?video_id=78
adresinde programı seyredebilirsiniz.
Bugün gelinen noktada şartların oluştuğunu, kendilerinin yeterince güçlü olduklarına inanan ve milli değerlere karşı yapılan saygısızlıklara sessiz kalan toplumun istediklere kıvama geldiği kanaatine varan Ahmet Gündoğdu ve ekibi artık pervasızca ANDIMIZ KALDIRILSIN diyebilmektedir. Türklük söz konusu olunca Mazlum Der, Eğitim Sen ile aynı çizgide buluşmaktan çekinmeyen Ahmet Gündoğdu ve Eğitim Bir Sen’in bu kadar Türklük karşıtı olması, Ne mutlu Türküm diyene! sözünden gocunması, Varlığım Türk varlığına armağan olsun! Türküm doğruyum çalışkanım. Sözünü militarist bir yaklaşım ve ritüellerin kaldırılması olarak değerlendirmeleri, bu konuda Türk ve Türlük düşmanları ile aynı çizgide durduklarını çok açık ortaya koymaktadır.
Anayasa değişiklik sürecinde “BİZ MEMUR SEN OLARAK KÖR, RUHSUZ VE DİNSİZ BİR ANAYASA İSTİYORUZ.” diyecek kadar burnunun ucunu göremeyen, açıkça DİNSİZ BİR ANAYASA isteyen Ahmet Gündoğdu ve ekibi şimdi de “değerler eğitimi” istemektedir. Hangi değerleri eğitimi istiyorsunuz, Türklükten gocunuyor, Türküm demeyi miltarizm olarak görüyorsunuz, Kör, Ruhsuz ve Dinsiz Bir Anayasa istiyoruz diye bas bas bağırıyorsunuz, hangi değerlerden bahsediyorsunuz? Elimizde olan her değeri miltarizm bombardımanına tuttuktan sonra, değer mi bıraktınız ki,değerler eğitimi istiyorsunuz?
Türkiye Kamu-Sen olarak Allahtan bu zihniyet sahiplerine akıl, izan ve ruh sağlığı vermesini niyaz ediyor, bu zihniyeti hala görmeyen aymazlara da basiret niyaz ediyoruz. Yüce Allah milletimizi, çocuklarımızı her türlü marazlı anlayıştan ve iftiralardan korusun!