Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Bengü Türk TV’de yayınlanan Haber 10’da programına katılarak, başta Toplu Sözleşme görüşmeleri olmak üzere gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu" />
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Bengü Türk TV’de yayınlanan Haber 10’da programına katılarak, başta Toplu Sözleşme görüşmeleri olmak üzere gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Bengü Türk TV’de yayınlanan Haber 10’da programına katılarak, başta Toplu Sözleşme görüşmeleri olmak üzere gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Koncuk şunları söyledi: “Ülkemizin son dört yılda yaşadıkları ile bugün yaşadıklarımızı izan sahibi olan herkesin değerlendirme gücü içinde olduğunu düşünüyorum. Terör örgütünün militan sayısı dört yıl önce bin beş yüz olarak ifade edilirken, bugün yirmi binlerden bahsediliyor. Kim getirdi bizi bu noktalara? Yıllardır milletimize neler anlatıldı. Terör olayının biteceği, terör örgütünün silah bırakacağı, teröristlerin sınırlarımızın dışına çıkacağı, anaların gözyaşının dineceği söylendi. Çok iyi hatırlıyorum Şivan Perver denen Türk düşmanının Diyarbakır’da nasıl da yüz binler tarafından karşılandığını. Bu ülkenin en tepesindeki insanların bu zayiatı neredeyse gözyaşları içerisinde, bağırlarına bastıklarını unutmuyorum. Geçmişte yaşadıklarımızı ve bunun sorumlularının kimler olduğunu unutursak, Allah esirgesin bu ülke şehit vermeye devam eder. Ben aziz milletimden ricam ediyorum; Türkiye birilerinin şahsi geleceği adına feda edebileceğimiz bir ülke değildir. Bu ülke bizim vatanımız, evlatlarımızın torunlarımızın bizdeki emanetidir yerdir.”
TÜRKİYE’Yİ SİYASİ PARTİNİN YETKİLİLERİ SÜREKLİ OYALAMAKTADIR.
Koalisyon görüşmelerinin, adeta hükümet kurmama üzerine yapılan görüşmeler olduğunu kaydeden Koncuk; “Koalisyon görüşmelerini milletimiz ibretle takip etmesi lazım. Çadır tiyatrosu seyrettiğimizi düşünüyorum. Bir siyasi partinin yetkilileri, basınımızı ve milletimizi sürekli oyalamaktadır. CHP ile AKP’nin neden anlaşamadığını inanın milletimiz gibi ben de bilmiyorum. Sayın Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına göre anlaşamadıkları hiçbir şey yok. Anlaşamadığı hiçbir şey yoksa ise, bu koalisyonun kurulmama amacı nedir? Yoksa asıl mesele, koalisyon kurmama üzerine yapılan sözde görüşmeler midir? Bu milletle birileri alay mı ediyor? Daha başlarken sonucu belli olan görüşmeler yapılıyor ise, bu öncelikle milletin iradesi ile dalga geçmektir. Milletin algısına, izanına hakarettir. Günlerdir nasıl insanları oyalayabilirsiniz? Eğer siz samimi iseniz çıkar dersiniz ki, biz koalisyon kuracaktık ama şu konularda anlaşamadık. Ama CHP’nin Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, temel konularda hiçbir problem olmadığını açıkladı. Şimdi bu ne demektir? Açıkça biz koalisyon hükümeti kurmak için elimizden gelen gayreti gösterdik, ama bunlar istemedi gibi bir gerekçe ortaya koymaktır. Şunun da bilinmesini isterim ki; asla siyasi bir şartlanma ile söylemiyorum: samimiyetle söylüyorum. Bu milletin huzurunda böyle seviyesiz bir senaryoyu oynamaya kimsenin hakkı yoktur. Türkiye’nin ekonomisi kötüye giderken, dolar 2.80 üzerine çıkmışken, son üç haftada 37 askerimiz, polisimiz şehit edilmişken birileri hala seçim yaparak tek başına iktidarın hayalini kuruyorlarsa; bundan daha büyük bir alçaklık, hainlik olmadığını düşünüyorum. Bu kabul edilemez. Aynı görüşmeler MHP ile de gerçekleşecektir. Umarım MHP ile yürütülecek görüşmelerde aynı senaryo tekrar oynamaz. Görüşmüş olmak için görüşme olmaz. Bugün Türkiye’nin koalisyon hükümeti kurulmasının daha iyi olacağına inananlardanım. Çünkü Türkiye’nin her alanda yeniden kucaklaşmaya ihtiyacı var.” dedi.
BİZ SEÇİM RULETİ OYNAYACAK GÜNLERDE MİYİZ?
Erken seçim tartışmalarının milletin iradesin ortaya koyduğu bir seçenek değil, değil, siyaseti kendi haline bırakmayanların isteği olduğuna vurgu yapan Koncuk, “13 yıldır işsizliğe, ekonomiye bir çözüm üretmemişsiniz, hangi erken seçimin hesabını yapıyorsunuz? Milyonları işsiz bıraktığınızı ne çabuk unuttunuz? Millet size bir yol göstermiş, 258 tane milletvekili vermiş; bunun anlamı sen tek başına iktidar olma, koalisyon kur demektir. Neden bu sorumluluktan kaçıyorsunuz? Biz seçim ruleti oynayacak günlerde miyiz! İki puan alıp 280 milletvekili ile nasıl tek başıma iktidar olurum hesapları yaparken, bu memleket evlatları bir bir şehit oluyor.” dedi
BU GÖRÜŞMELERİ DEFOLU OLARAK İLAN EDİYORUZ
Beş milyon memur ve emeklisini görmezden gelenlerin, bunun 7 Haziran seçimlerinde ödediklerini söyleyen Koncuk; “ Şimdi yine bir Toplu Sözleşme sürecinin içerisindeyiz. Türkiye Kamu-Sen’in talebi bellidir. Buda bizim memurlarımız, emeklilerimiz adına kırmızı çizgimizdir. Hükümet öncelikle 2014- 2015 yıllarındaki kayıplarımızı ödemelidir. Masada da ifade etti;. Eğer bu kayıplarımızın telafi edilmeyen bir rakam imzalanır ise, biz bunu saygı değer görmüyor ve şimdiden bu görüşmeleri defolu olarak ilan ediyoruz dedik. 2014 yılında enflasyon farkı alamadık. Artık herkes bu ülkede memurun bir sarı sendika tarafından masada pazarlandığını biliyor. Memurlarımız her ne kadar da yetkiyi bu sarı sendikaya vermiş olsalar da, onların hangi sebeplerle bu sendikaya üye olmak zorunda kaldıkları kamuoyunun malumudur. Bu iktidar döneminde Türkiye bir korku devleti haline getirildi. Kamuda korku, sindirme aldı başını gidiyor. Bu sarı sendikanın al gülüm ver gülüm anlayışı ile Hükümet arasında 2013 yılında bir antlaşma yapıldı. 2014 yılında memura sadece 123TL zam yapıldı. Oradan bizim 1000 TL alacağımız oldu. 2015 yılında da 1000TL alacağımız var. O da şundan doğdu; hatırlayacağınız üzere hemen 2011 seçimi öncesinde kamu işçileri adına Türk-İş ile Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu toplu sözleşme imzaladılar. Bu Toplu Sözleşmede, kamu işçilerine:% 11.3 zam yapıldı. Bunun yanında 500 TL de iyileştirme yapıldı. Hatta daha düşük maaş guruplarına ayrı ayrı olarak da iyileştirmeler yapıldı. Kamu işçilerine helal olsun gözümüzde yok, daha fazlasına hakediyorlar ama onlar bunu hakederken sanki memurlarımız buna layık değil gibi düşünen siyasi bir iktidar var.12 Haziran’da Sayın Başbakanın STK’larla yapılan görüşmede de ifade ettim. Siz memur ve memur emeklisine 2015’te sadece % 6 zam yapacaksınız, kamu işçisine %11.3 artı 500 TL zam olacak. Bunu memurlarımızın ve emeklilerimizin hazmetmesi elbette mümkün değildi. Bedelini de 7 Haziran genel seçimlerinde de ödediler. 5 milyon insanı neredeyse yok sayıyorsunuz. Dolayısıyla bu mukayeseden hareketle de bizim %5.3 ve 500 TL alacağımız doğuyor. Hükümet, bu alacağımızı dört eşit taksitle ödemelidir. %10 telafi zammının 2016 Ocak ayından itibaren kamu çalışanlarına ödenmesi lazım. Yanlış bir toplu sözleşme yapılmış ve memurlarımız zarara uğratılmışsa, bunu hükümetin karşılaması en büyük görevidir. Maalesef 123 TL’ye memurlarımızı mahkum eden sendikanın, böyle bir derdi yok. Bize diyorlar ki; sizin bu masada olmamanız lazım. Peki neden bizi istemiyorlar? Çünkü biz orada olursak memur ve emeklinin nasıl pazarlandığını göreceğiz ifşa edeceğiz. Sarı sendika anlayışını bu millete deşifre edeceğiz. Onlar Bakanlar ile görüşmeler yapıyorlar, pasta yiyip çay içiyorlar; ama Türkiye Kamu-Sen yazın sıcağında, kışın soğuğunda memurlarımızın haklarını savunmak için mitinler yapıyor tavizsiz mücadele veriyor. Sizin yaptığınız nasıl bir sendikacılıktır.
Toplu Sözleşme görüşmeleri öncesinde sarı sendika Sayın Başbakanı ziyaret etti. Şu aşamada Sayın Başbaka’nı ziyaret etmenin ne anlamı var? Eğer bu işler toplu sözleşme süresinin muhatap makamı Sayın Başbakan tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik değil, Sayın Davutoğlu’nun o, masaya gelmesi gerekmez mi? Gelsin pazarlığı onunla yapalım. Bizde muhataplarımızı bilelim” dedi.
Koncuk: “Bu masadan sağlam bir rakam çıkacak ise bu Türkiye Kamu-Sen’in gayretleri sayesinde olacaktır. Sendikacılık sadece Toplu Sözleşme masasında yapılmaz. Sendikacılık alanlarda yapılır. Eylemler yapar, protesto eder, milletin hakkını savunmak için adam gibi mücadele edeceksiniz. Türkiye Kamu-Sen, işte böylesi ahlaklı bir sendikacılığın hakkını yerine getirmektedir. Bütün kamu çalışanları şunu bilsin; yetkili sendikayız diye hava basanların hiçbir düzeyde ve ortamda hiçbir kıymeti harbiyesi yok. Bunların hükümet üzerinde bir baskı oluşturması mümkün değildir. Eğer bu masada kamu çalışanları adına bir şeyler elde edilebilecekse yine bizim varlığımız sayemizdedir.” dedi.
“BİR DEVLETİN AYNI İŞİ YAPAN İNSANLAR ARASINDA FARKLI HUKUKİ NORMLARI UYGULAMASI KABUL EDİLİR BİR DURUM DEĞİLDİR.”
Haksızlığa uğrayan tüm çalışanlar için o masada olduklarını ifade eden Koncuk “Kamu çalışanlarının sadece problemi zam oranları değildir. Bunun yanında örneğin çok problemlere sahip olan 4/C’li çalışanlarımız var. Nerdeyse Tekel eylemlerinden bu yana AKP iktidarı, onlara bir husumet besliyor. Bunu nereden anlıyoruz? Örneğin, kamuda toplam 23 bin 4/C’li var. Geçtiğimiz dönemde on binlerce çeşitli sözleşmeliye kadro verildi ama bu arkadaşlarımız pas geçildi. Adeta 4/C’liler ile şahsi bir inatlaşma var. Bir devletin aynı işi yapan insanlar arasında farklı hukuki normları uygulaması kabul edilir bir durum değildir. Sadece 4/C’liler de değil, aynı zamanda belediyelerde çalışan 4/B’liler de gündemimizdedir. Vekil imam, ebeler vb. haksızlığa uğrayan tüm çalışanlarımız için o masada mücadele etmekteyiz. Sadece masada da değil. Bunu her alanda duyuruyoruz.” dedi.
“GENÇLERİMİZİN GELECEĞİNİ DÜŞÜNMEYEN, ONLARA İSTİHDAM YARATAMAYAN KİMDİR?
Öğretmen atama konusuna da değinen Koncuk, şunları söyledi; “Türkiye’de birçok çalışan emekli olamıyor. Peki neden emekli olamıyor? 3 bin lira maaş alan 30 yıllık bir devlet memurunun maaşı emekli olduğunda 1700 TL’ye düşüyor. Bu koşullarda çocuğunu evlendirmemiş, okuyan evladı olan meslektaşlarımız nasıl emekli olsun? Emekli maaşlarını da ciddi anlamda gündeme getirmemiz lazım.
Öğretmen ataması sorunu dağ gibi Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 7 Haziran seçimleri öncesi Kırıkkale mitinginde ‘47 bin öğretmen atayacağız’ diye bir açıklama yapmıştı ama görüyoruz ki, bu Ağustos ayında 37 bin öğretmen atayacaklar. Sayın Cumhurbaşkanı bizi duyar mı bilmiyorum ama 47 bin sözünü arkasında olması lazım. 10 bin atama eksik yapılıyor. MHP Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı’ya teşekkürlerimi sunuyorum. Kendisi Meclise 100 bin öğretmen ataması için kanun teklifi verdi. Fakat şu an meclis kapalı olduğu için bu kanun tekliflerini görüşme imkanı yok. Umarım meclis açıldığında muhalefet partilerimiz bu kanun teklifine sahip çıkarlar.
Geriden gelen genç bir nüfus var. 400 bin ataması yapılmayan öğretmenimiz 450 binin üzerinde İİBF mezunu var. Bunları üst üste koyduğumuzda milyonlarca işsiz genç eder. Gençlerimizin geleceğini düşünmeyen, onlara istihdam yaratamayan kimdir? Vatandaşlarımızın bunu bir tarafa not etmesi lazım.” dedi.
GERÇİ BİZ BU SORUNU DA ÇÖZSEK BİRİLERİ GENE OLAYI KENDİLERİ ÇÖZMÜŞ GİBİ SAHİPLENİR
Tayin isteyen öğretmenlerin Milli Eğitim Bakanlığı’nda gündem yaratma, kendilerini ifade etmeye devam etmelerinin gerektiğini belirten Koncuk: “2.il dışı ve 2. il içi tayinleri ile ilgili Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileriyle görüşüyorum fakat bakanlıkta henüz bir netlik yok. Bu konuya bakanlık çok istekli görünmüyor, ama umudumu tamamen kaybetmiş değilim. Özellikle de 2. iller arası tayinler konusunda Bakanlığı ikna etme gayretlerimiz sürüyor. Tayin isteyen arkadaşlarımız, MEB nezdinde gündem yaratmaya devam etsinler. Kendilerini ifade etsinler. Konuyu yakından takip ettiğimizin herkes tarafından bilinmesini istiyorum. Gerçi biz bu sorunu da çözsek, birileri gene olayı kendileri çözmüş gibi sahiplenir.” dedi.
Koncuk; “ Eşi özel sektörde çalışan memurlara 3 yıl sigorta şartı vardı. Aylardır biz bu konuyu gündemde tutuyoruz. Hiçbir zaman davamızdan vazgeçmedik. Hatta Başbakanlık Müsteşarı’na kadar bu konuyu taşıdık. MEB kılavuz yayınlamadan yarım saat önce sarı sendikanın Genel Başkanı MEB’in Bakan yardımcısı ile görüşüyor. Orhan Erdem de rolünü iyi yerine getirmiş. Tezgah kurulmuş, hemen yarım saat öncesinden beyfendiler bu işi çözmüş oluyor. Hadi onlar çözmüş olsun, ona da itirazım yok; ama çalışanların, bu konuda mücadelesini görmesi ve taktir etmesi lazım.” dedi.
Koncuk, “Öğrenim özrü konusuna da MEB sıcak bakmamaktadır. Aslında öğrenim özrü öğretmenlerimizin, memurlarımızın kendilerini yetiştirmeleri önemli bir aşamadır. Bu konun da yakın takibindeyiz açtığımız davalar henüz sonuçlanmış değil. Umarım hayırlı sonuçlar alırız.” dedi
BEN DE SINAVDAN YANA DEĞİLİM. BU ÖĞRETMENLERİMİZE YAPILAN BİR ZULÜMDÜR.
Stajyer öğretmenlerimizin yazılı sınavlarının kaldırılması konusunu da Sayın Nabi Avcı’ya ilettiğini söyleyen Koncuk; “ Stajyer öğretmenlere mülakatın olmaması gerektiği konusunda Sayın Nabi Avcı ile de görüşmüştüm. Mülakat kaldırıldı. Yandaş sendika tarafından stajyer öğretmenlerimiz çok tehdit alıyordu. Eğer bize üye olmazsanız stajyerliğinizi kaldırmayız diyorlardı. Şu anda o tehdit bertaraf olmuştur. Fakat yazılı sınav var. Biz yazılı sınavın da kaldırılmasını istiyoruz. Sadece performans değerlendirmesi ile stajyerlik kaldırılabilir. Şu an belirlenmiş olan Yazılı sınav konuları da çok ağır Sayın Bakan’a bu konuyu da ilettim. Neredeyse bu yazılı sınav ikinci bir mezuniyet isteği gibi. Ama yazılı sınavı yakın bir zamanda kalkacak gibi görünmüyor. . Bu öğretmenlerimize yapılan bir zulümdür. Bu konuda Türk Eğitim-Sen’in öğretmenlerimizin yazılı sınava hazırlanmaları için kitap hazırlamıştır. Şu da ayrı bir problemi Performans değerlendirmesinde birinci yıl başarılı olamıyorsanız meslekle ilişiğiniz kesiliyor. Bu noktada en azından ikinci değerlendirme hakkı verilmelidir diye düşünüyoruz. Bu konuda da gayretlerimiz sürmektedir.” dedi.
BİZ DE GEREKİRSE MEB İLE GÖRÜŞÜRÜZ.
Sağlık çalışanı eş durumu tayini problemi konusunda gerekirse MEB ile görüşeceklerini kaydeden Koncuk; “Sağlık çalışanı eşi öğretmenin yanına gidemiyor. Önümüzdeki haftalarda bu problem aşılabilir. Bu konuyu diğer sağlık sendikaları ile de görüştüm. Onların da bu konuda ağırlık koyacaklarını düşüyorum. Biz de gerekirse MEB ile görüşürüz. Çözmek için de her türlü gayreti göstereceğiz. Her türlü problemin üzerine gitmekteyiz.” dedi.
GENEL BAŞKANIN AÇIKLAMALARI İÇİN TIKLAYINIZ.