Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk BengüTürk TV’de yayınlanan Gökhan Altunkaş’ın hazırlayıp sunduğu “SÖZ HAKKI” programına konuk oldu
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk BengüTürk TV’de yayınlanan Gökhan Altunkaş’ın hazırlayıp sunduğu “SÖZ HAKKI” programına konuk oldu.
Türkiye gündeminde öne çıkan konuların değerlendirildiği programda çarpıcı açıklamalar yapan Genel Başkan İsmail Koncuk, 30 Mart seçimlerinin Türkiye’nin geleceğinin oylanacağı bir seçim haline geldiğini söyledi.
KONCUK: 30 MART’TA ÜLKEMİZİN GELECEĞİNİ OYLAYACAĞIZ
Koncuk, “ Yapılacak olan Yerel seçimler artık bir Genel seçim havasına dönüştü. Öncelikli olarak bunu değerlendirmek lazım. Bu dönemde Cumhuriyet tarihinin sac ayakları ile oynandı, kuruluş felsefesi, devlet yapısı tartışmaya açıldı. Bugün milli devlet yapısından federatif ya da özerk devlet yapısını tartışıyoruz. Bu mesele artık TV programlarında, siyasi kulislerde açıkça tartışılan bir konu durumuna geldi.
Türkiye üniter ve milli devlet yapılanması şeklinde kurulmuştur ve bugün birçok gelişmiş ülkede bu yapı mevcuttur. Böylesine önemli konuların tartışıldığı bir ülkede bunu yapmak isteyen siyasi iktidarın millet tarafından yaptıklarının desteklendiği ya da karşı mı gelindiğine dair kuvvetli bir sonuca ihtiyaç duyuluyor bu 30 Mart seçimlerinde. O nedenle bu seçim Belediye Başkanlarını seçmenin ötesinde bir noktaya gitti. Tüm vatandaşlarımız büyük çoğunluğu bu çerçevede oy kullanacaktır böyle düşünüyorum. Bu seçimlerin sonuçları itibariyle Türkiye’de yeni bir yapılanmayı meydana getireceğini ve bir dönüm noktası olacağını düşünüyorum” dedi.
KONCUK: BAYRAK ŞİİRİNİ DERS KİTAPLARINDAN KALDIRIP ŞİMDİ MEYDANLARDA OKUMAK NASIL İZAH EDİLEBİLİR?
Genel Başkan İsmail Koncuk, Bayrak şiirini ders kitaplarından kaldıranların, şimdi meydanlarda Bayrak şiiri okuduğunu, Türk bayrakları reklamlar yaptıklarına dikkat çekerek, bu müstesna şiirin yeniden ders kitaplarını konulması için çağrıda bulundu. Koncuk, “TV’lerde bayrak reklamları yapılıyor, bayrak şiirleri okunuyor ama birilerinin farklı beklentileri var. 21 Mart Nevruz bayramında vatandaşlarımız Diyarbakır meydanı’nın halini gördü. O normal bir Nevruz kutlaması değildir. O bir devlet oluşturma isteği içerisindeki bir takım çevrelerin resmi gövde gösterisidir. Bu nedenle seçimler çoktan yerel seçim havasından çıkmıştır. Dilerim vatandaşlarımızın iradesi doksan yıllık Cumhuriyetimizi, birlik ve beraberliğimizi korumak adına tezahür eder.
Yargı bayrak kullanılan reklamı yasaklamış ama siz kalkıp yasağı da yasaklarız diyorsunuz. Böyle şey olur mu? Yargı, “Atatürk, bayrak, dini değerlerimiz bunlar bizim ortak değerlerimizdir ve siyaset alanında kullanılmaz” diyor ama siz kalkıp bunu seçim meydanlarına taşıyorsunuz. Milli Eğitim eski Bakanı Ömer Dinçer döneminde Arif Nihat Asya’nın “Bayrak” şiiri ders kitaplarından kaldırıldı. Bu şiir ayrımcılık getiriyor diyorsunuz, halbuki bu şiir o bayrak sevgisini o kadar güzel anlatan bir şiirdir ki.
Bayrak bir milletin o coğrafya’da bağımsız yaşamasının sembolüdür. O bir bez parçası değildir, milyonlarca şehidimizi temsil etmektedir bayrak, Türk milletinin bağımsızlığı ve tarihidir o bayrak. Biz sendika olarak üzerinde bayrak şiiri olan yüz binlerce kitap ayracı bastırdık ve okullarımıza dağıttık. Şimdi Başbakan’a sesleniyorum, “biz Bayrak şiirini kaldırarak hata yaptık, şimdi yeniden ders kitaplarımıza koyuyoruz deyin” dedi.
KONCUK: ANDIMIZ’I KALDIRARAK BU MİLLETE HAKARET ETTİLER
Genel Başkan İsmail Koncuk, Andımız’ın kaldırılmasıyla birlikte Türk milletinin adına ve şahsına açıkça bir saldırı yapıldığını söyledi Koncuk, “ Andımız’ı kaldırdılar, “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” ifadesinden rahatsız olan bir takım çevreleri memnun edebilmek için bu milletin adına hakaret ettiler. Andımız bu milletin adını terennüm eden bir metindir.
Siz bu metni kaldırarak genç nesillere bu milletin adını öğretmeyi, Türk’üm demeyi yasaklıyorsunuz. Bu bir hakarettir. Andımız sadece ilk okulda çocuklarımızın derse girerken okudukları bir metin değildir. Bazıları “Andımız ayet mi” dedi, elbette ayet değil ama bu milletin adını genç dimağlara nakşeden bir metindir Andımız.
Şunu iyi görmek lazım, Andımız’ın kaldırılması bu coğrafya’yı vatan yapan ve adı Türk olan bu millete yönelik açık bir saldırıdır. Bir millet kendi adını korumaktan uzak bir noktadaysa o milletin bu coğrafya’da tutunabilmesi mümkün değildir. Bir millet adı ile kaimdir. Milletler adıyla ne kadar yaşarsa, tarihte de o kadar var olur. Bu iş her türlü siyasi anlayışın çok ötesinde bir şeydir.
KONCUK: BİZİ HÜR DÜNYA’DAN KOPARMAYA ÇALIŞIYORLAR
Ve Twitter yasağı… “Yasaklarla Dünya lideri olunmaz” diyen Koncuk, Türkiye’nin eski Demirperde ülkelerine benzetilmeye çalışıldığının altını çizdi. Koncuk, Sayın Başbakan’ın kullandığı kökünü kazıyacağız ifadesinin ardından Twitter’i yargı kapattı diyebilir miyiz? Bu kararın bir yargı kararı olmaktan çok sayın Başbakan’ın şahsi bir tasarrufu olduğu kanaati yaygındır.
Teknolojinin baş döndürücü bir ilerleme sağladığı şu dönemde twitter’ın kökünü kazımak öyle kolay görünmemektedir. Kapatmalara rağmen insanlar bunun farklı yollarını bulup kullanmaya devam ediyorlar ama esas mesele üsluptur. O zaman her şeyi yasaklayalım insanlar Türkiye’de neler olup bittiğini öğrenmesin, duymasın.
Siz 11 yıldır AB ile ilişkiler içindesiniz. Siz hem tüm dış ülkelerle münasebetlerinizi artırdığınızı düşüneceksiniz şimdi dünya’ya gözünüzü kapatarak Dünya lideri olduğunuzu iddia edeceksiniz. Gelişmiş ülkelerin tepkilerini hiçe sayarak Dünya lideri olunmaz. Türkiye hür dünya ile yürüyen bir ülkedir. AB’ye girme hayaliniz var ise siz AB’nin müktesebatına da uygun tavır almanız gerekir.
Siz demokrasi, insan hakları, iletişim özgürlüğü, basın özgürlüğü gibi konularda yönünüzü Avrupa’lı hatta diğer gelişmiş ülkelere dönmek zorundasınız. Onların ne diyeceği beni ilgilendirmez derseniz o zaman hür dünya’dan kopmuşsunuz demektir. Ne yazık ki şu an yaşananlar Türkiye’yi eski Demirperde ülkelerine benzetmiş durumdadır.
Şimdi siz twitter’i yasaklayarak neyi kapatmaya çalışıyorsunuz? Bazı tapeler yayınlanıyor, yolsuzluk iddiaları almış başını gitmiş. bir şeyleri gizlemeye çalışmayın, insanları susturamazsınız. Sezai Karakoç şiirinde diyor ki;
“Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak.
Halbuki, biz sussak, tarih susmayacak.
Tarih sussa, hakikat susmayacak.
Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak.
Halbuki bizden kurtulsalar vicdan azabından kurtulamayacaklar,
Vicdan azabından kurtulsalar, tarihin azabından kurtulamayacaklar.
Tarihin azabından kurtulsalar, Tanrı’nın gazabından kurtulamayacaklar”
İnsanları susması meseleyi çözmüyor, twitter’da insanları engellemek meseleyi çözmüyor. Allah’ın adını, Peygamberimizin adını sıklıkla anıp yolsuzluğun içine batmışsanız bu tüm insanları ilgilendirir. Elbette yapılan dinlemeleri tasvip etmemiz, doğru bulmamız mümkün değil ancak, söylenen şeyler bu kadar aleniyet kazanınca insanlar bunu mutlaka sorgulayacaktır.
Türkiye freni patlamış bir kamyon gibi yoluna devam ediyor. Bu devlet bir aşiret devletiymiş gibi yönetiliyor, böyle sorumsuzluk olmaz ben buna üzülüyorum. Millet buna dur demeli ve kendi kaderine sahip çıkmalıdır. Demokrasi, Hukuk, insan hakları Ahmet’in Mehmet’in kara kaşına kara gözüne kurban edilemez. Tüm milletimiz bu ülkenin kaderine yön verecek adımlar atmalıdır.
Totaliter bir anlayış Türkiye’yi dünyadan koparır. 90 yıllık cumhuriyet, demokrasi mücadelemizi bu tip şeylere feda edemeyiz. Demokratik kurallar bu ülkede iğdiş edilmişse herkes dikkatli olmalı ve ona göre karar vermelidir. Bizleri susturmakla meselenin biteceğini kimse sanmasın, biz susmayacağız” dedi.
KONCUK: MİLLİ EĞİTİM KANUNU TOTALİTER BİR ANLAYIŞIN ÜRÜNÜDÜR
SÖZ HAKKI’nda Milli Eğitim Temel Kanunu’nda yapılan değişiklikleri de sert biçimde eleştiren Genel Başkan, “ Bu kanunu tanımıyorum” dedi . Koncuk, “Milli Eğitim Temel Kanununda bazı değişiklikler yapıldı. Bu kanun tüm tepkilerimize rağmen geçti. 73 bin okul yöneticisinin bir gecede unvanları ellerinden alındı.
550 Milletvekiliniz bile olsa kim size bu hakkı veriyor. O zaman istediğimiz aklımıza gelen herşeyi kanun olarak yazalım, çoğunluğumuz var diye hepsini çıkaralım, böyle demokrasi olabilir mi? Siz kendinizde nasıl bir yetki görüyorsunuz ki bu insanların yıllar içerisinde oluşan sosyal statülerini ellerinden alıyorsunuz. Bir okul müdürü çıkan bir kanunla görevden alındığını çevresindeki insanlara nasıl anlatacak, nasıl izah edecek? Ayrıca her dört yılda bir yapılacak olan bu idareci değişikliğiyle bizim eğitim ve öğretim sistemimiz nasıl bir kazanım sağlayacak anlamak mümkün değil.
Kral Valiler dönemi başlayacak artık Türkiye’de. Bazı listeler oluşacak ve Valilerin önüne koyacaklar, şu isimleri okul müdürü yap diye. Bugün AKP iktidarı var, yarın başka siyasi bir iktidar geldi ne olacak? Bu sefer de o iktidarın yandaşları kadrolara yerleştirilecek. Milli Eğitim Bakanlığı siyasallaştırılacak bir alan mıdır? O zaman her seçimin ardından o iktidara oy verenlere hayat hakkı verelim, sadece onlar yararlansın iktidarın nimetlerinden, diğerleri de seyretsin, yapılan bu budur.
Ben bu kanunu tanımıyorum, demokratça yapılmış gibi görünse de anti demokratik bir şekilde yapılan kanundur, totaliter bir anlayışın ürünüdür. Ben bu kanunu ayaklarımın altına alıyorum. Bazı sarı sendikalar bu ülkenin geleceğini şekillendirecek olan öğretmenleri satın almak için, ruhlarını ele geçirmek için çabalıyorlar. Bu kanuna karşı durur gibi görünüp bizim üyemiz olursan seni müdür yaparız diyerek gayri ahlaki bir yaklaşım içine giriyorlar. Bu alçakça bir tavırdır.
KONCUK: TÜRKİYE KAMU-SEN VERİLEN TÜM SÖZLERİN TAKİPÇİSİDİR
Çalışma hayatında yaşanan gelişmelere de değinen İsmail Koncuk, Türkiye Kamu-Sen’in verilen her sözün takipçisi olduğunu söyledi. Koncuk, “Kamu Personeli Danışma Kurulu toplantıları ne yazık ki verimli olmuyor. Burada alınan kararlar hala hayata geçirilebilmiş değil. 4/C’lilerin kadroya alınabilmesi için yıllardır sözler veriliyor, sayın Bakan şimdi benim açımdan sıkıntı yok ama bazı Bakan arkadaşlarım itiraz ediyor diyor.
Çalışma hayatının yönetiminden sorumlu olan bakan Çelik bana kalsa diyorsa burada aksayan bir şeyler var demektir. Bana kalsa diye bir şeyi kabul etmemiz mümkün değildir. Siz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanısınız bu yetki size verilmiştir. Ben 4/C’lilerin kadroya geçirilmesi konusunu her yerde her ortamda dile getireceğim bundan kimsenin şüphesi olmasın.
2005’den sonra göreve başlayanlara bir derece verilmesi için bize söz verdiniz, sicil affı konusunda düzenleme yapılmadı, Akademisyenlere zam konusunda adımlar atmadınız, üniversite mezunu işçilerin sorunlarını hep dillendiriyoruz. Bu insanların sorunlarının çözümü çok basit ve bütçeye maliyeti dahi yok, birçoğu aldığı maaşın daha da azını alacak ama yine de memur olmak istiyorlar.
Kamu dışı çalışan Aile sağlığı elemanlarının sorunlarını yakından biliyor ve gerekli platformlarda konuyu gündeme taşıyoruz. Açık öğretim fakülteliler, taşeron işçiler, İktisat fakültesi mezunları yine gündemimizdeki yerlerini korumaya devam etmektedirler. Ataması yapılmayan öğretmen meselesi ise, son derece ciddi bir meseledir. Bu konuda gösterdiğimiz hassasiyet herkesçe malumdur, bu çocuklarımızın göreve atanmaları için bundan sonra da üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz” dedi.
GENEL BAŞKANIN AÇIKLAMALARI İÇİN TIKLAYINIZ