Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününde Habertürk televizyonunda yayınlanan ‘Didem Arslan Yılmaz ile Türkiye’nin Nabzı’ programına katıldı
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününde Habertürk televizyonunda yayınlanan ‘Didem Arslan Yılmaz ile Türkiye’nin Nabzı’ programına katıldı. Programın diğer konukları Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, KESK Genel Başkanı Lami Özgen, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu ve Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan’dı.
Hükümet, Diyarbakır mitinginde yaşanan o tablonun Taksim’de de yaşanacağı endişesiyle kutlamaya izin vermedi. Aksi takdirde bu ‘al gülüm, ver gülüm’ günleri yaşadığımız bugünlerde Hükümetin 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasına izin vermemesi, bu konuda inat etmesi başka türlü izah edilemez.
1 Mayıs’ta yaşanan olayların değerlendirildiği programda Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk Hükümetin Diyarbakır’da yaşanan tablonun Taksim’de de yaşanacağı endişesiyle 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasına izin vermediğini söyledi. Koncuk şöyle konuştu: “İstanbul’da çok nahoş görüntüler yaşandı. Polis orantısız güç kullandı. 1 Mayıs’ta Taksim’de emek örgütleri toplanır toplanmaz anında müdahale eden polis görüntüsü vardı. Bunu doğru bulmuyorum. Ancak konfederasyonları da eleştirmek istiyorum. Zira bu süreci daha önceki programda da konuşmuştuk. Bazı çekincelerim olduğunu ifade etmiştim.
Peki Hükümet, 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasına neden izin vermedi? Benim kanaatime göre Hükümet, Diyarbakır’da yaşanan o tablonun Taksim’de de yaşanacağı endişesiyle kutlamaya izin vermedi. Hatırlanacağı üzere Diyarbakır’da sarı, kırmızı, yeşil paçavralar açılmıştı. Hükümet bu tablonun yaşanmasından endişe etti. Zira Hükümet vatandaşı süreç ile ilgili hala ikna edemedi. Bu nedenle Hükümet, Taksim’de de Diyarbakır alanındaki gibi bir görüntünün oluşacağı endişesi nedeniyle Taksim konusunda inatlaşma içine girdi. Aksi takdirde bu ‘al gülüm, ver gülüm’ günleri yaşadığımız bugünlerde Hükümetin 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasına izin vermemesi, bu konuda inat etmesi başka türlü izah edilemez.”
Çalışma hayatının sorunlarını gündeme getirebileceğimiz bir günü Konfederasyon Genel Başkanları elleriyle heba etti
Koncuk Konfederasyon Genel Başkanlarının 1 Mayıs’ı heba ettiğini söyleyerek, “Yazık oldu” dedi. Koncuk şöyle konuştu: “Çalışma hayatının sorunlarını gündeme getirebileceğimiz bir günü Konfederasyon Başkanları elleriyle heba etti. 6 Konfederasyon beraberce başka bir alanda olabilirdik. Çünkü Türkiye’de çalışma hayatı çok kötü durumda. Adil bir paylaşım söz konusu değil. İşsizlik tavan yapmış, iş güvencesi ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Sendikasızlaştırma almış başını gidiyor. İnadınız sonucunda ne oldu? Çalışma hayatı ile ilgili problemleri dile mi getirdiniz? Hayır. 1 Mayıs heba edilmiş bir gün oldu. Hem çalışanlar hem de İstanbullular açısından kayıp gün yaşandı. Bunun karlısı yok. Yazık oldu.”
Tarihe takılıp kalırsak farklılıkların gündeme getirildiği, farklılıkların kaşındığı ve bu farklılıklar yüzünden emek örgütlerinin bir araya gelebileceği 1 Mayıslara ulaşamayız.
Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Tarihsel süreç sözü bazı konfederasyonlar bakımından önemli olabilir ama bugünü de kaybetmemeliyiz. Tarihsel süreçte yaşananları hatırlamak önemlidir elbette ama bugünü ve yarını kaybetmeden tarihsel süreci değerlendirirsek çok daha güzel olur. Yoksa tarihe takılıp kalırsak farklılıkların gündeme getirildiği, farklılıkların kaşındığı ve bu farklılıklar yüzünden emek örgütlerinin bir araya gelebileceği 1 Mayıslara ulaşamayız. Bu sene yaşadıklarımız inşallah bundan sonraki 1 Mayısları beraberce kutlama ve çalışma hayatındaki tehlikeleri gündeme getirme imkânı sağlar.”
Konfederasyon Genel Başkanı olduğumuzu hiç olmazsa 2014 yılında hep birlikte hatırlayalım ve çalışma hayatında yaşanan sorunların üzerine gidelim. Biz aramızda tartıştığımız sürece, iktidarın, çalışanlar üzerindeki zulmü ve adil gelir paylaşımındaki problemler artarak devam edecektir.
Koncuk, Konfederasyon Genel Başkanlarına da çağrıda bulunarak, 2014 yılında kutlanacak olan 1 Mayıs’ta çalışma hayatı ile ilgili sorunları beraberce gündeme getirmeyi teklif etti. Koncuk “4/C insanlık ayıbıdır. Bu ayıbı insanlarımıza yakıştıranların yüzünün kızarması lazım. Öte yandan emeklilerimiz de çok perişan durumdadır. Bütün bunları 1 Mayıs’ta konuşmamız gerekirken, 1 Mayıs’ı elimizle heba ettik. Bu şekilde varlık sebebimiz ortadan kalkıyor. Biz niye sendikacıyız? Biz, Kanarya Sevenler Derneği değiliz. Çalışma hayatındaki tüm sorunları 1 Mayıs’ta gündeme getirmemiz gerekirdi. Bu nedenle konfederasyon genel başkanı olduğumuzu hiç olmazsa 2014 yılında hep birlikte hatırlayalım ve çalışma hayatında yaşanan sorunların üzerine gidelim. Biz aramızda tartıştığımız sürece, iktidarın, çalışanlar üzerindeki zulmü ve adil gelir paylaşımındaki problemler artarak devam edecektir. Bu sorunları beraberce çözebiliriz” dedi.
Gariban polislerin üzerinde tahakküm kurarak, onları meslekten atarak, 250 bin polisin gözünü korkuttuklarını zannetmesin.
Savunmasız 7 polisi meslekten atmak maharet değildir, güçlü ya da iktidar olmak da değildir. Bu bir ayıptır.
Emniyet-Sen adıyla sendika kurdukları için 7 polis memurunun meslekten atılmasını da değerlendiren Koncuk, “Bu kararın altına imza atanlar kendilerinin büyüdüklerini zannetmesin. Kimse, gariban polislerin üzerinde tahakküm kurarak, onları meslekten atarak, 250 bin polisin gözünü korkuttuklarını zannetmesin. Bu kararı verenler ve bu karara seyirci kalan İçişleri Bakanı Muammer Güler 250 bin polisin nazarında büyümemiştir. İnsanlar devletin, bürokrasinin verdiği gücü çalışanları tahakküm altına alarak, onları ezerek değerlendirmemelidir. Türkiye diktatörlükle yönetilen bir ülke değildir. Bu kararın yargıdan döneceğine inanıyoruz. Sayın Başbakan’a da bir hatırlatmada bulunmak istiyorum: Bu sizin siyasi iktidarınızı da lekeleyen bir durumdur. Sizin devri iktidarınızda yaşanan bu durum bir utançtır.
Savunmasız 7 polisi meslekten atmak maharet değildir, güçlü ya da iktidar olmak da değildir. Bu bir ayıptır. Bu ayıbı ne yazık ki İçişleri Bakanı seyrediyor, Emniyet Genel Müdürü seyrediyor, Başbakan seyrediyor. 250 bin polise sendika hakkı vermeyebilirsiniz. Kanunlar cevaz vermiyorsa, bağımsız mahkemelere dava açar, sendikayı kapattırırsınız ama meslekten atmak ne demektir?” diye konuştu.