Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk Bengü Türk televizyonunda yayınlanan, çalışma hayatı ve Türkiye gündeminin değerlendirildiği SÖZ HAKKI programında gündeme ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu" />
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk Bengü Türk televizyonunda yayınlanan, çalışma hayatı ve Türkiye gündeminin değerlendirildiği SÖZ HAKKI programında gündeme ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk Bengü Türk televizyonunda yayınlanan, çalışma hayatı ve Türkiye gündeminin değerlendirildiği SÖZ HAKKI programında gündeme ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
KONCUK: 4 NİSAN’DA DAYATMALARA, ZULME, HUKUKSUZLUĞA DUR DİYECEĞİZ
Türkiye Kamu-Sen’in 4 Nisan’da yapmaya hazırlandığı “EK ZAMMIMI UNUTMA, İŞ GÜVENCEME DOKUNMA” eylemi ve eylemin detaylarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Genel Başkanımız İsmail Koncuk, “Hakları gasp edilen milyonlar 4 Nisan’da Toros Sokak’tan yürüyecek ve Kolej meydanında tüm Türkiye’ye seslerini haykıracaktır” dedi. Koncuk, “Türkiye Kamu-Sen her zaman bu milletin derdiyle dertlenen, temsil ettiği kamu çalışanlarını ve emeklilerin, hakları gasp edilmiş herkesin, işsiz bırakılan İ.İ.B.F’lilerin, lise mezunlarının, KPSS mağdurlarının, ataması yapılmayan öğretmenlerin yani hakkını arayan, bu ülkenin vatandaşıyım diyen herkesin sesi olmaya gayret eden, kökleri Türkiye’de olan ve Türk milletinin değerlerinden beslenen Türkiye’nin tek memur konfederasyonudur. Başkaları d a var ama biz birçoğunun neye ve kime hizmet ettiğini biliyoruz. Makam, unvan peşinde olanlar, sadece kendileri için yaşayanlar var ama Türkiye Kamu-Sen nefsini öne atanların konfederasyonu değildir. Bugüne kadar her türlü haksızlığı, hukuksuzluğu, insan hakları ihlallerini, Türk milletinin önündeki engelleri kaldırma çabası içinde olan tek konfederasyondur.
4 Nisan son derece önemli bir tarihtir. 4 Nisan’da kamu çalışanlarının, hakları gasp edilen milyonların, kamuda, çalışma hayatında, ayrımcılığın zirve yaptığı bugünlerde kamu çalışanlarına yapılan dayatmaların tamamını, hukuksuzluğu, benim adamım anlayışını bu eylemde dile getireceğiz. Van’dan Edirne’ye, Kars’dan Ardahan’a, Muğla’ya kadar tüm teşkilatlarımız o gün Başkent Ankara’da olacak. Toros sokaktan Kolej meydanına kadar yürüyeceğiz ve Kolej meydanında on binlerce kamu çalışanı ve emeklilerimiz, işsiz gençlerimiz, 4’C’liler, ataması yapılmayan öğretmenler, İ.İ.B.F’liler ve haklarının gasp edildiğini düşünen on binlerle orada olacağız.
6 Aralık’ta Abdi İpekçi parkında büyük bir eylem daha yaptık. Bazı arkadaşlarımız soruyorlar bana, “Başkanım bu eylemimiz neden ekranlarda fazla yer bulmadı” diye. Geçtiğimiz günlerde İspanya’da 15 bin işçinin yürüyüşünü Türkiye’deki bütün haber kanaları verdi. İspanya’da işçiler ayağa kalktı diye veriyorlar bu haberi, biz Ankara’da 6 Aralık’ta 25 bin kişi ayağa kalktık, Ankara’yı inlettik ama havuz medyasında, kendilerini pazarlayan mütareke basınında bu eylemimiz yer almadı. Bunun sebeplerini herkes çok iyi biliyor. Siyasal iktidarın çalışanlarına karşı tutumlarına kulak tıkayan bir iktidar var ve dolayısıyla bu eylemi medya görmüyor. Şimdi 4 Nisan’daki eylemimizi de bu medya görmek istemeyebilir ama bunu görmek isteyen herkes görüyor ve biliyor. Bu eylemimizi Bengü Türk televizyonu canlı olarak yayınlayacak. Şuna eminim, bu eyleme gelen on binler bu eylemimizi görecek. Allah’a hamd olsun cesaretle konuşan, milletin geleceği bakımında kaygılarını dile getiren bir Türkiye Kamu-Sen var. Emeklilerin, memurların sıkıntılarını görmezden gelmeyen, bunları kamuoyu gündemine taşıyan bir Türkiye Kamu-Sen var.
4 Nisan, Akp iktidarının 12 yıldır ortaya koyduğu olumsuz politikalara bir cevap olacaktır. Siz iktidar olacaksınız, 2 milyon 600 bin kamu çalışanının gözüne baka baka “ Biz devlet memurluğu kavramını kaldıracağız, sizi istediğimiz zaman kapının önüne koyacağız” diyeceksiniz ve Türkiye Kamu-Sen buna sessiz kalacak öyle mi? Kusura bakmasın kimse ama Türkiye Kamu-Sen yandaş değildir, sarı sendika hiç değildir. Türkiye Kamu-Sen sendikacılık anlayışını yalan ve riya üzerine kurgulamış bir sendika değildir. Biz orada çalışma hayatıyla oynamayın diyeceğiz. İstediğiniz kadar vekiliniz olabilir ama bu size bizim iş güvencemizi gasp etme hakkını vermez.
7 Haziran Genel Seçimleri öncesi taleplerimizi dile getireceğiz, elbette bu taleplerimizi sadece AKP iktidarına değil, muhalefet partilerine de iletiyoruz. Muhalefetin seçim beyannamelerinde çalışma hayatına yönelik Akp’nin bugüne dek yapmadıklarının hayata geçirileceğinin taahhütünü görmek istiyoruz. 4/C’lilere kadro teminatını görmek istiyoruz, emeklilerimizin insanca yaşama hakkına ekonomik anlamda sahip olacaklarının garantisini istiyoruz. Emeklilere banka promosyonu yok mesela, işte bunu dahi beceremeyen bir siyasi iktidar var. Acaba bu promosyonun verilememesi, siyasi iktidarın beceriksizliğimi yoksa emeklilere kıymet mi verilmiyor? Emeklilerimiz bunu çok iyi okumalı. Ben Akp iktidarının bu saatten sonra vereceği taahhütlere inanmıyorum. Bugün Başbakan “Bin TL’nin altında maaş alan emeklilere 100 TL zam” diyor. Bu zam da Temmuz ayından itibaren geçerli. Temmuz ayında iktidar olacağınızı nereden biliyorsunuz? Bu ahlaki bir yaklaşım değildir. Bütün emeklilere zam yapın ve hemen bu aydan itibaren yapın. Muhalefet partileri 7 Haziran’dan sonrayı taahhüt edebilir ama mevcut siyasi iktidar bunu hemen yapabilme gücüne sahiptir ve bu zammı hemen yarın yapmalıdır.
Anayasa Mahkemesi bir karar verdi ve bu karardan hareketle sayın Başbakan’a sesleniyorum buradan, samimiyseniz ve adalet duygunuz var ise mevcut çalışanlar için verilen 30 yıldan sonraki hakkı geçmişte emekli olanlara da verin. Geçmişte emekli olanların kabahati suçu ne? Onlar da 35 – 40 yıl çalıştılar ve 30 yıldan sonraki çalışma süreleri için beş kuruş fazla ücret alamadılar. Siyasi iktidar üzerine düşeni yapmalı ve bu adaletsizliği gidermelidir. Birileri milyonları götürecek, diğer tarafta emekli geçim aczi içinde olacak, böyle şey olmaz. Bu sıkıntılar ortadayken siz milyar dolarlar harcayıp saraylar yaptıracaksınız. Ben bunu bir insan olarak kabul etmiyorum bu bir züldür. Önce insan diyorsak bunu sadece bir kuru sözle demeyeceğiz. Çalışanınıza, asgari ücretlinize, emeklinize, genç işsizlerinize sahip çıkacaksınız. 2002’de yüzde 9’larda olan işsizlik bugün yüzde 20’leri aştı. 2002’de 72 bin olan ataması yapılmayan öğretmen sayısı bugün 350 binlerce çıkmışsa, Fen Edebiyat Fakültelerini dahil ettiğimizde bu sayı 500 bin olmuşsa, 400 bin İ.İ.B.F’li işsizse siz 12 yıldır ne yaptınız? Her evde bir işsiz evlat var. Üzülerek ifade ediyorum gençlerimiz intihar yolunu tercih ediyor ama bunlara rağmen birileri hala biz sosyal devletiz diyor. Sosyal devlet olmak sadece kömür dağıtmak değildir. Sosyal devlet insanlara iş bulan devlettir. Yapamadınız, tuş oldunuz. Adil gelir dağılımı sağlamak adına havlu attınız. Garip gurebaya sahip çıktık deme hakkına sahip değilsiniz. Palavrayla karın doymaz, bir milletin geleceği kurulmaz. 7 Haziran seçimleri gerçek anlamda Türkiye’nin sosyal devlet olmasının mücadelesinin verileceği seçimler olmalı. Bunu milletin iradesi sağlayacaktır.
Birilerinin çocukları sınavsız, KPSS olmadan devlet dairelerinde iş bulurken, milyonlarca genç KPSS ile memur olmaya çalışıyorsa artık bu milletin buna dur demesi lazım. Kim ki evladının geleceğini düşünüyorsa, her alanda bir şeyler yapabilme garantisini siyasi partilerden almalıdırlar. 12 yılın sonunda herkesle çatışan, devlet memuru adını duyunca rahatsız olanlarla bizimde hesabımız var. Herkes ayağını yere sağlam basmalı, 7 Haziran yalanın dolanın ve milletin değerlerinin istismar edildiği bir seçim olmak yerine gerçek anlamda sosyal devlet olmasının mücadelesinin verildiği bir seçim olmalıdır. Bunu sağlayacak olanda milletin kendi iradesidir. Türkiye’de sergilenen artık ülkenin gelecek mücadelesi olmalıdır. Artık herkes şapkayı önüne koymalı ve düşünmelidir. Ülkenin en aydın kesimi olan devlet memurları sanal korkuları bir tarafa bırakmalı ve geleceklerine sahip çıkmalıdır, bu bir keyfiyet değildir bu biz zorunluluktur.
Türkiye iyi yönetilmiyor bunu görmemiz lazım. 4 Nisan eylemimize herkes sahip çıkmalıdır. Ciddi bir ses getirecek bu eylemimiz de siyasi iktidarın tehdidine boyun eğmeyeceğimizi göstereceğiz, sesimizi birleştirerek yükselteceğiz. Tüm kamu çalışanlarını eyleme katılmaya davet ediyorum. İ.İ.B.F’liler, emeklilikte yaşa takılanlar, memurlar, emekliler, ataması yapılmayan öğretmenler, vekil ebe ve hemşireler, 4/C’liler, diğer sözleşmeliler ve herkesi bekliyoruz. Bu sorunlarımızı birleşerek haykıracağız.” dedi.
KONCUK: İNSANIMIZIN ŞAHSİYETİNİN YÜKSELMESİ İÇİN MÜCADELE VERİYORUZ
2015 yılında yapılacak olan Toplu Sözleşme görüşmelerinin son derece önemli olduğuna dikkat çeken Genel Başkan İsmail Koncuk, “Satılmaya, pazarlanmaya razı gelmeyenler Türkiye Kamu-Sen çatısı altında birleşmelidir” dedi. Koncuk, “Kamu çalışanlarını pazarlayanlar meydanda. 2014 yılında memurlar ve emeklilerin satıldığı alenen ortadadır. 123 TL zamla geçen bir 2014 yılını geride bıraktık. Memur maaşı ortalama 5,2 oranında artmıştı, mevcut enflasyon oranı 31 Aralık 2014 tarihinde ki baz alındığında memurların sadece enflasyon alacağı bile yüzde 2,97’dir. Türkiye Kamu-Sen Ar-Ge merkezinin yaptığı araştırmalara göre kamu çalışanlarının alım gücünde 2013 yılının Aralık ayını baz aldığımızda 2014 yılının Aralık ayına kadar 403 TL’lik bir azalma meydana gelmiştir. Tüm bunları hesap ederek kamu çalışanlarına yüzde 12 zam yapın dedik. Hükümet kulağının üzerine yattı, yandaş sendika bir kez dahi ek zam istemedi. Toplu sözleşmeyi imzalayarak bizi 123 TL’ye mahkum edenler, ek zam talep etmeyenler belli. Ben satılmaya razı gelmiyorum, pazarlanmama isyan ediyorum ama bu süreçte maalesef bazı kamu çalışanlarının sendikal tercihlerini ortaya koyarken kendisini alenen satanlara hala destek vermesi izah edilemez. 2014’ü kaybettik, 2015 de kayıplarımız telafi edildi mi, hayır?
Hakim ve Savcıya 1155 TL zam yapıldı, kamu çalışanlarına ve emeklilere yüzde 12 zam yapılmıyor. Yüzde 12 zam ortalama devlet memuru maaşında 262 TL artışı demektir. Emeklilerimiz de ise maaşlarını ortalama 1400 – 1500 TL olarak düşündüğümüzde 150 TL civarı bir artışa denk geliyor. Bunu vermeyen kim? İşte bu siyasal iktidardır. Bu zammı talep etmesi gereken kim? O 123 TL’ye imza atan konfederasyon. Türkiye Kamu-Sen 123 TL’ye imza atmadı, biz hep itiraz ettik ve 3 milyar TL masada bırakıldı. Bu ülkenin en aydın kesimi olan tüm memurlar bu pazarlamayı sindirebiliyorlarsa biz bırakalım sendikacılığı, mücadele etmeye de gerek yok o zaman. Biz diyoruz ki, bu ülkede memurlar, emekliler var diyoruz. Birileri ise diyor ki, önümüzde düğme ilikleyeceksin. Biz buna isyan ederiz, hiç kimseye yağ çekmeyiz , biz bu ülkenin asıl sahipleriyiz. Türkiye Kamu-Sen olarak hep hakkı tutup kaldırmak için çaba sarf ettik, kimsenin önünde eğilmedik.
Biz insanımızın şahsiyetinin yükselmesi için mücadele veriyoruz. Bu mücadeleyi hep birlikte yapalım, bakalım o zaman neleri değiştiriyoruz. Millete rağmen devlet yönetilmez, işsizliğe rağmen, çaresizliğe rağmen devlet yönetilmez. İnsanlar bir birine düşüyor, ne yazık ki ülke bu duruma geldi. Anne ve Babalar şapkayı önüne koyup düşünsün. Bu ülkede kaynak var mı? var diyorlar, Cumhurbaşkanı ne dedi, “IMF’ye borç verdik” diyor. IMF’ye borç verene kadar bu parayı bu ülkenin gençlerine harcayalım. Bunların hesabını sormamız lazım. Ortadaki pasta milletin pastasıdır ve her bir ferdin bu pastada hakkı vardır. En adil şekilde dağıtmak sosyal devlet olmanın gereğidir. Anayasa, “Sen Hükümet olarak insanı yaşatacaksın” diyor. Ne yazık ki ülkemizde gençlerimizi, insanlarımızı kaybediyoruz. Türkiye Kamu-Sen olarak diyoruz ki, demokratik haklarımızı hep birlikte kullanalım, bu ülkeyi yönteme becerisini gösteremeyenlere, yandaşlara prim vermeyin diyoruz. Beceremeyenler var ise, yerine becerebilenler gelir. 2014 ve 2015’i kaybettik, 2016 ve 2017 için 1 Ağustos’ta masaya oturacağız, gelin hep birlikte mücadele edelim.
2013’de masaya oturduğumuzda sendikaların eli o kadar güçlüydü ki, çünkü önümüzde 3 seçim vardı, Yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve 7 Haziran’daki Genel seçimler. İstediğimiz alırdık, 123 TL değil 523 TL bile alabilirdik. Ancak bu Ağustos ayında masaya oturduğumuzda tüm seçimler bitmiş olacak. Bu seçimler çok farklı sonuçlar doğurmalıdır şayet doğurmazsa birileri bize hala çektirmeye devam edecektir. Siyasi iktidar seçime giderken milleti tehdit ediyor, “Devlet memurluğu kavramını kaldıracağım” diyor. 2 milyon 600 bin memuru aileleriyle birlikte 10 milyon insanı tehdit ediyor. Senden korkmuyorum diyor. Seni bitireceğim diye açıkça tehdit ediyor.
KONCUK: 4/C ARTIK GÜNDEMDEN DÜŞMELİDİR
23 bin 4/C’li kadroyu elbette almalıdır. 4/C’nin varlığı 2 milyon 600 bin kamu çalışanın geleceğini tehdit eden bir varlıktır. Aynı senaryoyu tüm kamu çalışanları bakımından da sergileyebilirler. 4/C bize göre insanlık ayıbıdır. Türkiye’de vatandaşlar arasında farklı hukuki normlar uyguluyorsunuz. İzin hakları, maaşları, farklı bu nedir Allah aşkına. Memur hakları yok, işçi hakları yok nedir bu insanlar? Bu sorun bir önce çözülmeli ve 4’C’li çalışanlara kadroları artık verilmelidir.
KONCUK: KAŞGARLI MAHMUD ONUR ÖDÜLÜ BENİM İÇİN ŞEREFTİR
Azerbaycan Türkiye evi tarafından kendisine verilen “Kaşgarlı Mahmud Onur ödülü”nün kendisi için büyük bir onur olduğuna vurgu yapan Genel başkan İsmail Koncuk, Türkiye Kamu-Sen’in daima Türk milletinden taraf olduğunu belirtti. Koncuk, Kaşgarlı Mahmud ödülü, Azerbaycan Türkiye evi tarafından ve Genel Merkezi Bakü’de olan, Genel Başkanlığı ise Tenzile Rüstemhanlı tarafından yapılan Azerbaycan’ın bir sivil toplum örgütünün verdiği bir ödüldür. Bu dernek ilk defa Kaşgarlı Mahmud adına onur ödülleri verdi. Türkiye’den sanatçı Ahmet Şafak, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı olarak ben ve Hacettepe Üniversitesinden Prof. Dr. Tufan Gündüz’e verildi. Kazakistanlı yazar Muhtar Şahanov o da ciddi mücadeleler yapmış bir insandır ve o da bu ödüle layık görüldü ve son olarak Yakutistan’dan bir saka Türk’ü olan Lyudmila YEQOROVA adında bir akademisyen bayan bu ödülü aldı. Bizler bu ödülü tüm Türk dünyasına hizmet edenler adına aldığımızı ifade ettik. Türkiye Kamu-Sen’in Türk dünyası ile ilgili ciddi mücadeleleri vardır. Doğu Türkistan davasının, Türkmenlerin davasının sahibiyiz biz. Türkiye Kamu-Sen Türk milletinin tarafıdır. Andımızın kaldırılmasına en büyük tepkiyi veren sendikayız biz, çözüm sürecini reddeden, terör örgütüne teslimiyeti zul gören bir sendikayız. Kaşgarlı Mahmud son derece önemli bir isimdir. Bazıları Türkçe ilim dili değildir diyor. Kaşgarlı Mahmud tam bunun tersini iddia etmek amacıyla iki yıl boyunca tüm Türk ülkelerini geziyor ve on bin kelime derliyor. Kaşgarlı Mahmud Türk dilinin dünyada saygın ve itibarlı bir dil olduğunu dünyaya ilan etmiştir. Bu ödülü almak da benim için son derece önemli bir onurdur.