Bugünlerde akil adamlar gündemde, her gittikleri yerde tepki görmeye devam ediyorlar
Bugünlerde akil adamlar gündemde, her gittikleri yerde tepki görmeye devam ediyorlar. Akil adamların görevi nedir? Bu arkadaşlar yaptıkları açıklamalarda, aşağıda da görüleceği üzere, siyasi iktidarın adamı olmadıklarını, barışa hizmet ettiklerini, Çanakkale ruhunu tesis etmek istediklerini söylemektedirler.
Akil adamlardan üç kişinin bu konudaki açıklamaları aşağıdadır.
Kürşat BUMİN: “Biz ne devletin siyasi komiseriyiz, ne de devletiz. Bir projenin benimsenmesine yardım etmek için yola düşmüş insanlar değiliz. 63 kişi de birbirine benzemeyen insanlardan oluşmuş. Bu süreçte yardımcı olabilmek için teklifi kabul ettim. Türkiye büyük bir felaketle karşı karşıya. Türkiye iç savaş yaşıyor. Böyle bir savaşla Türkiye ne AB’ye girer, ne medeni âlemin bir parçası olabilir. Bu çözülmezse, Ortadoğu’daki gelişmelerle daha büyük iç savaşa dönüşecek.”
Ahmet GÜNDOĞDU:”Çanakkale ruhunu yeniden tesis etmek gerektiğine dikkati çeken Gündoğdu, “Biz akil insanlar olarak, Memur-Sen olarak, bu terör sorununun çözümünde bataklığı kurutmak için katkı vermeye karar verdik” şeklinde konuştu.
Gündoğdu, 11 ili gezdiklerini anlatarak, şunları söyledi: “Bu teklifin gelişiyle akil insan olmadık. Biz zaten akildik. Bana göre akil örgüt, akil insan, akil adam olmak şehit yakınlarımızı üzmeden, şehitlerimizin ruhunu incitmeden, istikameti millet olan, her türlü illegal yapılanmanın karşısında olmak ve milletle bu süreci başarıya ulaştırmaktır. Bunun için 63 kişilik akil insandan değil, 76 milyonun yüzde 99’undan bahsetmek lazım. Bugüne kadar gittiğim Kocaeli, Edirne, Bilecik Yalova, İstanbul, Tekirdağ ve Kırklareli’de halkımızın, kendisine anlatıldığında çözümden yana olduğunu görüyoruz.”
Yusuf Şevki HAKYEMEZ:“Hükümetin adamı olmadıklarını, hükümet adına hareket etmediklerini vurgulayarak, şunları söyledi: "Biz, sivil kişiler olarak süreci desteklediğimiz için bu listenin içinde yer aldık. Hükümetin hiçbir yönlendirmesiyle karşı karşıya değiliz. Yol haritamızı kendi aramızda yaptığımız toplantıyla belirledik.”
Bu açıklamaları okuduktan sonra, olayları değerlendirebilen, yaşananları, sadece duygusal değil, mantık çerçevesinde yorumlayabilen insanların aklına pek çok soru gelmelidir. Öncelikle şu gerçeği bilmek gerekir: Adına çözüm yada kardeşlik projesi denilen, bize göre ise ihanet ve çözülme süreci, şu an görevlendirilen akil adamlar tespit edilmeden çok önce gündeme gelmiş, İmralı görüşmeleri çoktan başlamıştı.
Buradan şuna gelmek istiyorum, bu süreç başlamadan önce akil adamlar ortada yoktu, sonrasında seçildiler. O halde, söz konusu akil adamlar bu sürecin neyi hedeflediğini bilmemektedir. Bu akil adamlardan birisinin anlattığını nakletmek istiyorum. Bu toplantılarda, bir vatandaş çıktı ve dedi ki, “Ben milliyetçi bir insanım, akan kanın durmasını ben de istiyorum, ancak bu sürecin sonunda ne olacak PKK’ya hangi sözler verildi?” Tabi ki, akil insanların buna verebileceği bir cevap yoktur. Neden? Çünkü akil insanlar, sözde çözüm projesini projelendiren ve sonuçlandıracak kişiler olmadığı gibi, sonunda ne ile karşı karşıya kalacağını bilen insanlar değildir.
Barış, kardeşlik ve Çanakkale ruhunu oluşturmak gibi, kimsenin karşı çıkmayacağı süslü ve gönlümüze hoş gelen ifadeler, yukarda ifade etmeye çalıştığım gerçeklerle çatışmaktadır. Bana göre, bu arkadaşlar iki şeye, bilerek veya bilmeyerek hizmet etmektedirler.
*İktidarı bu süreçte haklı göstermek, bu şekilde AKP’nin oy kaybını engellemek.
*Bilerek veya bilmeyerek, PKK terör örgütüne meşruiyet kazandırmak, halkın gözünde sempatisini artırarak, sürece yönelik halkın tepkisini azaltmak.
Bu akil adamlar söylediklerine kendileri inanıyor mu, kendilerini mi kandırıyorlar, yoksa süreç sonunda karşılaşacakları çirkin manzaradan kaygı duyarak, bugünden kendilerini aklama telaşına mı düştüler bilemeyiz ama barış, Çanakkale Ruhu için yola çıktıklarını, iktidarın adamı olmadıklarını söyleyen bu akil adamlara birkaç soru sormak lazım:
1-Barış'ı Zonguldak, Sakarya, Konya’da neden arıyorsunuz?
2-Çanakkale ruhunu bozanlar kimlerdir? Bunlar, Tekirdağ, Zonguldak ve Bilecik’te mi yaşıyorlar?
3-Akil adamlar olarak, bin yıllık kardeşliği bozmaya çalışanların kimler olduğunu düşünüyorsunuz?
4-Akil adamlar olarak sizin işiniz, teröre bulaşmamış, mutedil insanlara mı, barışı anlatmak olmalı yoksa barışı bozan, çocuğunu dağa gönderenlere mi, dağda terör örgütü ile beraber olanlara mı?
5-Şehit aileleri ile görüşerek neyi amaçlıyorsunuz? Amacınız onların acılarını mı paylaşmak, yoksa ihanet sürecine karşı tepkilerini mi azaltmak?
6-Barş sürecine destek bu işte hiç suçu olmayan insanlarla görüşerek olmaz, bu olsa olsa siyasi iktidara karşı onların tepkisini azaltmak sonucunu doğurabilir. O halde siz, 29 yıldır barışı bozan ve 40 bin insanımızı katleden PKK terör örgütü temsilcileri ile masaya oturacak mısınız, Kandil’e gidip şartsız olarak silah bırakarak, güvenlik güçlerine teslim olmalarını, bağımsız Türk mahkemelerinde yargılanmaları gerektiğini söyleyecek misiniz?
7-Terör örgütü Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden özerklik talep ederse tepkiniz ne olacak, özerklik verilmesine rıza mı gösterecek, yoksa üniter ve milli devlet yapımızın devamından yana mı tavır koyacaksınız?
Ey akil adamlar; barış'ı Zonguldak, Sakarya ve diğer illerimizde aradığınız sürece, barışı ve Çanakkale Ruhunu bu ruhu kaybetmemiş, barışı bozmayı hiç düşünmemiş, kan akmasından hep rahatsızlık duymuş insanlara anlattığınız sürece, siz AKP’nin il ve ilçe başkanları, milletve-erinin yaptığından başka bir iş yapmıyorsunuz demektir. PKK terör örgütünü meşrulaştırma vebali de bunun bonusu olmaktadır. Kendinizi de, bizleri de boşuna kandırmaya çalışmayın, yol yakınken dönün.