Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın, “Kamu Sen ve KESK’i, fiilen masadan sildik, müzakere sürecinin dışına ittik ve genel merkezlerine geri gönderdik
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın, “Kamu Sen ve KESK’i, fiilen masadan sildik, müzakere sürecinin dışına ittik ve genel merkezlerine geri gönderdik.” şeklindeki ifadelerini sert sözlerle eleştirdi.
Genel Başkanımız İsmail Koncuk yaptığı açıklamada, Memurun bir çok talebini masaya dahi getirmeye cesaret edemeyen Memur-Sen, figüranların bir türlü esas oğlan olamayacaklarını bu toplu sözleşmede bir kez daha göstermiştir” dedi.
“Sözde, tepki amacıyla ayağa kalkanların, bu tepkisi sadece görüntü olarak kaldı” diyen Genel Başkan İsmail Koncuk, “Ayağa kalkanların adeta yalvarırcasına, rica, minnet bir konuşma yapmasının takdirini kamu çalışanlarına bırakıyorum” dedi. Koncuk yazısında, “Zavallılığı, teslimiyeti sendikacılık zannedenlerin, 2 milyon 600 bin kamu çalışanına, 1 milyon 900 bin memur emeklisine, 2013 yılından bu yana 4 yıl kaybettirdiklerini gizlemeye çalışmaları, ortaya koydukları rezil performansı başarı diye takdim etmeleri ayrı bir garabettir” ifadelerini kullandı.
“İnsanlar, hangi makamda olursa olsunlar, asaletlerine yakışan üslupla konuşmalıdır” diyen Koncuk, “Koltuklar insanı büyütmez, insan oturduğu koltuğa, ahlakı, bilgisi ve donanımı oranında değer katar” dedi.
Genel Başkan İsmail Koncuk yaptığı açıklamada;
Memur Sen’in taze Genel Başkanı Ali Yalçın yine döktürmüş. Bakın diğer sendikalara neler saydırmış;
” Memur-Sen, disiplin içinde ayağa kalkarak 4+4’ün müzakere edilemez olduğunu haykırırken, Kamu Sen ve KESK koltuğa yapıştı, masada çakılı kaldı. Toplu sözleşme masasında yetkisi olmayan, toplu sözleşme sürecinde etkisi olmayan ve sadece kanun gereği sembolik temsilci/sessiz seyirci konumunda bulunan Kamu Sen ve KESK’i, fiilen masadan sildik, müzakere sürecinin dışına ittik ve genel merkezlerine geri gönderdik.”
Bu açıklamayı okuyan ve işlerin nasıl yürüdüğünü bilmeyen insanlar, yahu, bu Kamu Sen ve KESK memura , emekliye zam yapılmasına karşı mıydı, ya da, bu Memur Sen, memur ve emekliye zam talebini, Hükümete değil de, Kamu Sen ve KESK’e karşı mı yaptı? diye düşünebilirler.
Halbuki, Türkiye Kamu Sen, memur ve emeklilere 2014 ve 2015 kayıplarının verilmesini dahi talep ederken, Memur Sen’in böyle bir talebi dahi bulunmamaktaydı. 2013 yılında imzaladıkları, defolu Toplu Sözleşmenin, telafisini dahi istemeye yüreği yetmeyen bir Memur Sen’in varlığı, herkesin malumudur. Türkiye Kamu Sen ve bağlı sendikaların talepleri, Memur Sen’in toplam taleplerinden çok daha fazlaydı. Yani, Memur Sen, memurun bir çok talebini masaya getirmeye dahi cesaret edememişti.
Memur Sen, Toplu Sözleşme masasında 2016 ve 2017 yılı için toplanda %58 civarında zam istemiş, ancak %18’e imza atmak zorunda kalmıştır. Bu durumu, daha, Toplu Sözleşme imzalanmadan Habertürk TV’de söylemiş, Memur Sen’in kurgulanmış ve sonuçları belli olan bir senaryonun parçası olduğunu, imza atmak zorunda kalacaklarını ifade etmiştim. Dediğim gibi de oldu, figüranlar, bir türlü esas oğlan olamayacaklarını bu toplu sözleşmede de gösterdiler.
2016 yılında, dolar karşısındaki kayıplarımızı dahi telafi etmeyecek % 6+5 zamma, 2017 yılında ise, yalnızca % 3+4 zamma imza atanların memur ve emeklileri nasıl bir bilinmezliğe terk ettikleri çok yakın zamanda herkes tarafından bir defa daha görülecektir. Masada, Türkiye Kamu Sen’i sildiklerini iddia edenlerin, asıl sildikleri memur ve emeklilerimizin geleceğidir. Asıl sildikleri, sendikacılığa duyulan güveni artırmak yerine, bir darbe daha vurdukları gerçeğidir.
Türkiye Kamu Sen’in varlığını ve masadaki etkisini silmeyi, esasen çok arzu eden, hatta, Toplu Sözleşme stratejisini, görüşmeler başlamadan önce Türkiye Kamu Sen’i etkisiz kılmak üzerine bina eden, ama zavallılıklarını bir türlü kapatamayan Ali Yalçın, bırakınız memurları, kendi ekiplerinin dahi güvenini sağlayamamıştır. Toplu Sözleşme sürecinde, masada zaman zaman çok komik duruma düşen, Ali Yalçın, kendi adamları nazarında dahi, tuhaf bir görüntü çizmiştir. Sözde, tepki amacıyla ayağa kalktıklarını söyleyen Ali Yalçın’ın bu tepkisi görüntü olmaktan ibaret kalmış, sözlerine ise hiç yansımamıştır. Ayağa kalkmak gibi bir tepki gösterenlerin, adeta yalvarırcasına, rica, minnet bir konuşma yapmasının takdirini kamu çalışanlarına bırakıyorum.
Zavallılığı, teslimiyeti sendikacılık zannedenlerin, 2 milyon 600 bin kamu çalışanına, 1 milyon 900 bin memur emeklisine, 2013 yılından bu yana 4 yıl kaybettirdiklerini gizlemeye çalışmaları, ortaya koydukları rezil performansı başarı diye takdim etmeleri ayrı bir garabettir.
Herkes şu gerçeği çok iyi bilmektedir; ”Ali Yalçın ve sendikası, erken seçim öncesinde Hükümetin elini güçlendirmek için her türlü tavizi vermiş ama kamuoyu önünde ise başka bir görüntü vermeye çalışmışlardır. Önceden belirlenmiş rakamlar, kamuoyuna yavaş yavaş açıklanarak, Memur Sen’in, güya, sendikal başarısı ve tepkisi ile zam oranın arttığı izlenimi yaratılmak istenmiştir. Gerçekte ise, artan zam teklifi, bırakınız 2014 ve 2015 yıllarındaki kayıplarımızı telafi etmeyi, dolar karşısındaki erimeyi dahi giderecek orana çıkamamıştır. Ekonomik büyümeden pay isteyen, refah payı isteyen Memur Sen ve taze başkanı Ali Yalçın bu taleplerinde ısrarcı olmak yerine, Hükümet karşısında süt dökmüş kediye dönmüş ve Toplu sözleşme metnini kuzu kuzu imzalamışlardır.”
Toplu Sözleşmede yaşananların tümü bir yana, bir sendika genel başkanının, “Toplu Sözleşme masasında Türkiye Kamu Sen ve KESK’i sildik, genel merkezlerine gönderdik” şeklinde bir açıklama yapması hem şahsi hem de sendikal seviyesini göstermesi açısından önemlidir.2002 yılından, 2009 yılına kadar, 8 dönem toplu görüşmelere yetkili konfederasyon olarak katılmış olan, Türkiye Kamu Sen’in hiçbir yöneticisi, görüşmelere katılan diğer sendikalarla ilgili, böylesine seviyesiz, aşağılayıcı bir ifade kullanmamıştır.
İnsanlar, hangi makamda olursa olsunlar, asaletlerine yakışan üslupla konuşmalıdır. Koltuklar insanı büyütmez, insan oturduğu koltuğa, ahlakı, bilgisi ve donanımı oranında değer katar. İşte, “adam olmak” diye tanımladığımız durum, tam da budur. Yani, koltuk adam olmayanı adam etmez, tıpkı, kendisini ayağına çağıran, vali olan oğluna, ben sana vali olamazsın demedim, adam olamazsın, dedim, diyen baba misali.
İSMAİL KONCUK
TÜRKİYE KAMU-SEN GENEL BAŞKANI