Hazırlanmakta olan yeni anayasa çalışmaları Ekonomik Sosyal Konsey tarafından düzenlenen panelde masaya yatırıldı.
Hazırlanmakta olan yeni anayasa çalışmaları Ekonomik Sosyal Konsey tarafından düzenlenen panelde masaya yatırıldı. Panele ekonomik Sosyal Konsey üyesi sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin yanında Başkan Yardımcısı Cemil Çiçek de katıldı. Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız yaptığı konuşmada 1982 Anayasasının pek çok maddesinin değiştiğini ve ''anayasada bütünselliğini kaybolduğunu'' söyledi.
Anayasa metninin açık bir tartışma ortamında olgunlaştırılması ve gerçekleştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Akyıldız, anayasa metninin yasama, yürütme ve yargı organları arasında denge ve fren sistemi sağlaması gerektiğini söyledi.
Anayasanın hukuk devleti ilkesine açıkça vurgu yapması ve sosyal devlet ilkesinin anayasada mutlaka yer alması gerektiği görüşünü dile getiren Akyıldız, ''sosyal devlet ilkesini geliştirici düzenlemeler de yapılmalıdır'' dedi.
Akyıldız, anayasa taslağında sosyal devlet ilkesinden uzaklaşılarak, üniter devlet yapısını korumak için güvence ve müeyyidelerin yumuşatıldığını da belirtti.
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız sözlerini şöyle sürdürdü: Cumhuriyetimizin temel nitelikleri ve Atatürk İlkelerini içeren mevcut anayasamızın ilk üç maddesi aynen muhafaza edilmeli, anayasal normlar toplumsal ve siyasi gereksinimler dikkate alınarak ortaya konulmalıdır.
Parlamenter rejimlerde, anayasal metinler yasama, yürütme ve yargı organları arasındaki dengeyi,frenlemeyi ve uyumu sağlayacak metinler halinde düzenlenmeli, sayısal üstünlüğe sahip olan parti ve partilerin yürütme organı yoluyla diğer organlara, tüm sisteme egemen olabilmesi tehlikesine engel olacak önlemlere yer vermelidir.
Belirtilen açıklama doğrultusunda; anayasa metinleri; hukuk devleti ilkesine açıkça vurgu yapmalıdır. Hukuk devleti ilkesi gereği yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması mutlak olarak sağlanmalıdır. Aynı paralellikte; yasama faaliyetinin anayasaya uygunluğunun denetimi, anayasanın üstün hukuk normu özelliğini koruması açısından gereklik arz etmektedir. Bu amaçla özellikle kendi menfaatleri ile ilgili konularda meslek kuruluşları ve sendikalara da Anayasa Mahkemesinde iptal davası açma hakkı tanınmalıdır.
Sosyal devlet ilkesinin anayasalarda yer almasının kaçınılmaz olduğu açıktır. Sosyal barışın ve sosyal adaletin sağlanması amacıyla devletin ekonomik hayata müdahalesinin meşru olduğu çeşitli anayasalarda çeşitli şe-erde ifade edilmiştir. Sosyal devlet piyasa ekonomisinin ve sanayileşmenin getirdiği gelişmelerle birlikte sosyal sorunların arttığı gelir ve servet eşitsizliğinin arttığı toplumlarda devletin sosyal tedbirler almasını içermektir. Bu sayede milli bütünleşmede sağlanmış olacaktır. Sosyal devlet ilkesinin gerçekleşmesine yönelik hukuki yöntemler olarak ifade edilen; herkese insan haysiyetine yakışır asgari bir hayat düzeyi sağlamaya yönelik tedbirlerin alınması,vergi adaletinin sağlanması, toplumun ekonomik kaynaklarının, yer altı ve yerüstü zenginliklerimizin ekonomik kalkınmayı sağlayacak biçimde bilimsel ve akılcı olarak, milli çıkarlarımıza uygun olarak değerlendirilmesi, sosyal hakların korunması ve geliştirilmesi, sosyal adaleti sağlanması sosyal eşitsizliklerin azaltılması, toplum içindeki ekonomik bakımdan güçsüz olanların korunması" anayasal bir ilke olarak benimsenmelidir.
Grev ve Toplu Sözleşme hakkı tanınmalı
Anayasalar bakımından son derece öneme haiz başka bir konu ise; birey hak ve özgürlükleri ve kollektif özgürlüklerdir. Temel haklarla ilgili genel ve özel sınırlamalar kollektif hak ve özgürlüklere ilişkin kayıtlamalar, toplantı gösteri ve yürüyüşlerine ilişkin sınırlamalar; durumun gerektirdiği düzeyde olmalı, ülkenin bölünmez bütünlüğü dışındaki kesin sınırlamalar dışında, başkaca sınırlamalar getirilecekse; sınırlama yasa ile olmalıdır. Ancak; ülkemiz bakımından özellikle sendika kurma hakkı kamu görevlilerine tanınmışken, bu hakkın nasıl kullanılacağına ilişkin Anayasal güvenceler sisteminin var olmaması, yeni anayasa öneri metninde toplu görüşmenin kanunla düzenleneceğine ilişkin bir ifadenin yer alması, anayasal bir kurum olan sendikaların, kamu çalışanları bakımından bir alt normla ifade edilmesi anlamına gelmektedir ki, evrensel hukuk normları bakımından bunun izah edilebilir bir yanı bulunmamaktadır. Kamu görevlilerinin grev ve toplu sözleşme hakkı anayasada açıkça tanımlanmalıdır.
Temel hak ve özgürlükler bağlamında; kadın erkek eşitliğini sosyal devlet ilkesini geliştirici çağın gerektirdiği düzenlemeler yapılmalıdır.
Anayasalar özü itibariyle siyasi faaliyetleri taşımakta ve faaliyetin kapsam ve koşullarını düzenlemektedirler. Dernek, sendika, kooperatif, vakıf, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları gibi tüzel kişiliklere getirilen siyasi sınırlamalar demokratik katılımı ve siyasete katılım hakkını engelleyecektir. Daha geniş bir katılımın sağlandığı siyaset; demokrasinin sağlanmasında ana bir rol oynayacaktır.
Son dönemlerde Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ortaya çıkan ve ülkenin genel bir seçime gitmesi ile sonuçlanan siyasi tıkanma Anayasa değişikliğini gündeme getirmek için bir fırsat olarak algılanmıştır. Kamuoyuna "öneri" olarak sunulan bir metinde bu değişikliğin boyutu son derece önemli olan konularda 2-3 alternatifli olarak sunulmuş, yasama yürütme ve yargı üçleminde, yetkileri kısıtlanan Cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesi gibi bir sonuç ortaya konulmuştur. Yürütme organının iki başlılığı içerisinde, başbakan ve bakanlar kurulu güçlendirilmiştir. Yasama organına karşıda, yürütmenin etkisi arttırılmıştır. Yine öneri metninde sosyal devlet ilkesinden uzaklaşılmıştır. Daha da önemlisi üniter yapımızın korunmasına ilişkin 1982 Anayasası ile getirilen güvence ve müeyyideler oldukça yumuşatılmış, adeta yeni metin demokratik bir açılım gibi kamuoyuna lanse edilmeye çalışılmıştır.
Kısaca; 1982 anayasasının günümüze kadar 84 maddesi değişikliğe uğramıştır. Anayasanın yeniden revize edilmesi değişiklik hükümleri ile uyumlu hale getirilmesi gereklilik arz etmektedir.