Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız kamu çalışanlarının grev, toplu sözleşme, yönetime ve siyasete katılma haklarına ilişkin düzenlemelerle ilgili görüşmek için Cumhurbaşkanı Sezer başta olmak üzere TBMM başkanı Arınç,Başbakan Erdoğan ve diğer ilgililerden randevu talep etti.
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız kamu çalışanlarının grev, toplu sözleşme, yönetime ve siyasete katılma haklarına ilişkin düzenlemelerle ilgili görüşmek için Cumhurbaşkanı Sezer başta olmak üzere TBMM başkanı Arınç,Başbakan Erdoğan ve diğer ilgililerden randevu talep etti. Akyıldız AB'den gelen eleştirilere rağmen hükümetin sendikal haklar konusunda sadece işçi sendikalarına ilişkin çalışma başlatmasını da eleştirdi. Akyıldız düzenlediği basın toplantısında şöyle konuştu:
Değerli basın mensupları;
Hepinizi saygıyla selamlıyor, şahsım ve konfederasyonum adına hoş geldiniz diyorum.
Bilindiği gibi Türkiye, 3 Ekim ile birlikte Avrupa Birliği sürecinde önemli bir döneme girmiştir. Toplam 35 başlık altında gerçekleştirilecek olan tarama sürecinde Türkiye'de birçok konu karşılıklı taraflar arasında masaya yatırılacak, mevzuatlar karşılaştırılacaktır.
Bu kapsamda uzun zamandır mücadelesini verdiğimiz kamu çalışanlarının demokratik ve sendikal hakları da AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gündem maddelerinden biri olarak karşımıza çıkacaktır. Nitekim Avrupa Birliği 9 Kasım 2005 tarihinde açıkladığı İlerleme Raporu'nda bu konuya değinmiş, Türkiye'de sendikal haklara dönük eleştirilerde bulunmuştur.
Kısaca hatırlamak gerekirse Avrupa Birliği; Türkiye'nin 87 ve 98 Sayılı ILO Sözleşmelerini kabul etmiş olmasına rağmen, iç hukukta gerekli düzenlemelerin yapılmadığına dikkat çekmiş, "Türkiye; Avrupa Sosyal Şartı'nın 5 ve 6. maddelerini kabul etmemiştir" diyerek bu konudaki çelişkiye vurgu yapmıştır. Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nun bazı memurların sendikalara üye olmasını engellemesi, grev hakkı ve toplu pazarlık haklarının bulunmaması raporda eleştirilmiş, ayrıca Başbakanlık tarafından Haziran 2005'te yayımlanan genelgenin, kamu çalışanlarının sendikal faaliyetlerini kolaylaştırmaktan uzak olduğu belirtilmiştir.
Türkiye'de sendikal ve demokratik haklardaki eksiklikler son olarak bizim de üyesi bulunduğumuz Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi'nin 20. toplantısında gündeme gelmiştir.
Türkiye'deki sendikal hakların ILO temel sözleşmelerine ve Avrupa Sosyal Şartı'na uygun hale getirilmesi konusu, Brüksel'de yapılan toplantının da ana gündem maddelerinden birisi olmuştur. 20. toplantı öncesi Türkiye'de yapılan hazırlık toplantıları sırasında eşbaşkanların da yer aldığı bir heyet, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ü ziyaret etmişler, bu konuda bir an önce gerekli adımların atılması gerektiği yönünde görüşlerini açıklamışlardır.
Sayın Başesgioğlu ve Sayın Gül konu hakkında Anayasa değişikliği de dahil tüm Avrupa Birliği ve ILO mevzuatına uygun düzenlemelerin bu yıl içerisinde gerçekleşeceği mesajını vermişlerdir. Ancak üzülerek görüyoruz ki bu açıklamaların ardından 4688 sayılı Kamu Çalışanları Sendikaları Kanunu hakkında herhangi bir düzenleme yapılması için çalışma başlatılmamış, sadece işçi sendikacılığı alanında barajların indirilmesi, noter zorunluluğunun kaldırılması, radyo ve televizyon kurma hakkı verilmesi, iş kolu sayısının düşürülmesi gibi bazı teknik düzenlemelerden öteye gitmeyen bir taslak basına yansımıştır.
4688 sayılı yasa zemininde örgütlenerek, faaliyetlerini kısıtlı imkanlarla da olsa sürdürmeye çalışan memur sendikaları hükümet ile gerçekleştirilen toplu pazarlık süreci başta olmak üzere her zeminde grev, toplu sözleşme, yönetime ve siyasete katılma haklarını içeren demokratik hakları gündeme getirmiş, taleplerini sunmuşlardır. 2004 yılında yapılan toplu pazarlıklarda imzalanan mutabakat metninde grevli toplu sözleşmeli sendikal hakla, yönetime ve siyasete katılımı içeren demokratik hakların hükümet tarafından imza altına alındığı unutulmamalıdır. Bu kapsamda 2005 yılındaki pazarlıklarda da Sayın Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Şahin'in "Taahhüdümüzdür" diyerek bu hakların kamu çalışanlarına verilmesi için kameralar karşısında verdiği söz de akıllardan çıkarılmamalıdır.
Üzülerek belirtiyorum ki, ne AB direktifleri ne de atılan imzalar ve verilen sözler, kamu çalışanlarının grev ve toplu sözleşme hakkını elde edebilmeleri için hükümeti harekete geçirmeye yetmemiştir.
Bizler, Türkiye Kamu-Sen olarak, mutabakat metnine atılan imzaların taraflarından biri olarak, sorumluluk bilinciyle kamu çalışanlarının hak ettikleri sendikal ve demokratik haklara bir an önce kavuşturulmaları için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Bu çerçevede başta Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer olmak üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Bülent Arınç, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal, Anavatan Partisi Genel Başkanı Sayın Erkan Mumcu, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Sayın Mehmet Ağar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin ve diğer ilgililerden hazırladığımız mektupla randevu talebinde bulunuyoruz.
Başta sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere yetkililere göndereceğimiz mektupta yer alan ifadeleri burada sizlerle paylaşmak istiyorum:
"Cumhurbaşkanlığı Yüce Katına;
Türkiye, çalışma hayatının düzenlenmesi ve sendikal özgürlüklerin istenilen seviyeye getirilmesi amacıyla ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) tarafından benimsenen 87 No.lu Sendika Özgürlüğü ve Sendikalaşma Hakkının Korunması, 98 No.lu Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı ve 151 No.lu Kamu Hizmetlerinde Çalışma İlişkilerini düzenleyen sözleşmeleri kabul ederek, bu sözleşmelerin şartlarına uymayı taahhüt etmiştir. Ülkemizde kurulmuş olan memur sendikaları da uluslar arası sözleşmelerin kabul edilmesiyle elde edilen bu hakkı kullanarak örgütlenmişlerdir.
Ancak memur sendikalarının hukuki zeminini sağlayan ve düzenleyen 4688 sayılı yasa AB, ILO, BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gibi uluslar arası örgütlerin yukarıda saydığımız normlarına uymamaktadır. Zira Türk memurunun yıllar boyunca verdiği demokratik mücadelenin bir tezahürü olarak ve uluslar arası sözleşmelerden doğan hakların kullanılması açısından eksik ve çelişkili uygulamalara açık bir yapı arz etmektedir. Kanun, bir taraftan sendikal örgütlenmeyi serbest bırakırken diğer taraftan toplu pazarlık ve grev hakkı gibi sendikacılığın olmazsa olmaz unsurlarını içermemektedir.
Nitekim tam üyelik müzakerelerine geçilmesi öncesinde AB tarafından hazırlanan 9 Kasım 2005 tarihli İlerleme Raporu'nda Türkiye'nin, çalışma yaşamı açısından hala ILO standartlarının gerisinde olduğu, sendikal haklar konusunda, örgütlenme özgürlüğü, toplu sözleşme ve grev haklarında önemli kısıtlamaların bulunduğu belirtilmektedir.
Hem AB müzakerelerinin konularından biri olması nedeniyle hem de demokrasinin ve insan haklarının bir gereği olarak kamu çalışanlarına uluslar arası standartlarda sendikal ve demokratik hakların tanınması bir zorunluluk halini almıştır. Kaldı ki; Türk memuru yıllardır gösterdiği fedakarlık ve azmiyle böyle bir açılımı fazlasıyla hak etmektedir.
Türkiye'de kamu çalışanlarının uluslar arası sözleşmelerde mevcut haklarının gerektiği gibi hayata geçirilmesi için düzenlemeler gerekmektedir. Türkiye Kamu-Sen olarak uluslar arası sendikacılık anlayışına uygun sendikal haklarımızla ilgili hususları zat-i alinize sunmak için uygun göreceğiniz gün ve saatte görüşme talebimizi yüce makamlarınıza arz ederiz" diyoruz.
Değerli basın mensupları;
Sizlerin de bilgisine sunmuş olduğumuz bu mektup bugün ilgili makamlara gönderilecektir ve umuyoruz ki, kamu çalışanlarının layık oldukları sendikal, demokratik haklara ulaşmaları bakımından yeni açılımların bulunacağı görüşmeleri sağlayacak, verilen sözlerin yerine getirilmesinin yolunu açacaktır.
Biz biliyoruz ki; Sendikal hak mücadelesi uzun ve çetin bir mücadeledir. Kamu çalışanının ömrü bu mücadeleyi kazanmaya yetecektir.
Hepinize katılımınızdan dolayı teşekkür eder, şahsım ve konfederasyonum adına saygılar sunarım.