06 Şubat 2013 Çarşamba günü Diyanet İşleri Başkanlığı önünde; aynı yerde 5 yılını dolduran din görevlileri, vaiz, şube müdürü ve şeflerin rotasyonu ile ilgili basın açıklaması yaptık
06 Şubat 2013 Çarşamba günü Diyanet İşleri Başkanlığı önünde; aynı yerde 5 yılını dolduran din görevlileri, vaiz, şube müdürü ve şeflerin rotasyonu ile ilgili basın açıklaması yaptık.
Basın açıklamasına Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Türk Yerel Hizmet-Sen Genel Başkanı İlhan Koyuncu, Türk İmar-Sen Genel Başkanı Necati Alsancak, Türk Ulaşım-Sen Genel Başkanı Nazmi Güzel, Türk Kültür Sanat-Sen Genel Başkanı Hasan Hüseyin Yılmaz, Türk Emekli-Sen Genel Başkanı Osman Özdemir, sendikalarımızın genel merkez yöneticileri, şube başkanları ve yönetim kurulu üyeleri ile Diyanet çalışanları katıldı.
Basın açıklamasında türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal, “çalışma barışını bozan, çalışanları birbirine düşüren, çalışanların verimini olumsuz etkileyen zoraki rotasyon uygulamasından bir an önce vaz geçin, kurumda gün geçtikçe bozulan huzuru yeniden tesis edin. Güçleştirmeyin, kolaylaştırın; nefret ettirmeyin, sevdirin” dedi.
Basın açıklaması metni:
Değerli Basın Mensupları,
Ülkemizin en güzide ve en özel kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı önünde böyle bir açıklama yapmayı istemezdik. Çünkü bu kurum bizler için her şeyden önemlidir.
Diyanet İşleri Başkanlığı; Laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak; milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam Dini`nin inanç, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek gibi önemli bir görevi üstlenmiştir.
Diyanet’in her alanda bütün kurumlara örnek olması en büyük arzumuzdur.
İlişkilerimizin temelinde insani ve ahlaki ilkeler mevcuttur. Karşılıklı saygı ve nezaket esastır.Görevimizzorlaştırmak değilkolaylaştırmaktır diyen Diyanet İşleri Başkanlığı yetkililerinin bu görüşlerini bizler de paylaşıyoruz. Yapılan işlerin de böyle olmasını bekliyoruz.
Kıymetli Basın Mensupları,
Bugün sayıları 120 binleri bulan Diyanet çalışanları, ülkemizin her yanında, en ücra köşesinde, yurtdışında birçok ülkede fedakârca ve büyük bir özveri ile görevlerini en iyi şekilde yapmanın gayreti içerisindedirler. Tek amaçları vardır, o da vatandaşlarımıza doğru din hizmeti sunabilmektir. Ülkemizin birliği, beraberliği ve bütünlüğüne katkı sağlamaktır.
İnsanlarımız arasında kardeşliği, paylaşmayı, sevgiyi, saygıyı, huzur ve esenliği tesis etmektir.
Diyanet çalışanları bütün bu duygularla devletine ve milletine hizmetin adıdır. Kiminin adı imam-hatip, kiminin adı hizmetli, kiminin adı vaiz, kiminin adı Kur’an kursu öğreticisi, kiminin adı müftü, kiminin adı şef olsa da hepsinin ortak adı din görevlisi Diyanet çalışanıdır.
Diyanet çalışanları arasında ayrım yapmanın, birbirlerine düşürmenin, kimseye ve kuruma bir fayda getirmeyeceği gibi aksine zararı dokunacaktır.
Değerli Basın Mensupları,
Hazırlanan mevzuatlar çalışma hayatına katkı sağlamak, çalışanların daha verimli ve huzurlu bir şekilde çalışma barışını temin etmek için çıkarılır.
Ancak, Diyanet İşleri Başkanlığı son çıkardığı yönetmeliklerle bunun aksine uygulamalar içerisine girmiştir. Bunlardan biri de Diyanet çalışanlarının büyük çoğunluğunu ilgilendiren konu olan rotasyon uygulamasıdır.
Çıkarılan Yönetmeliğe göre aynı yerde 5 yılını dolduran din görevlileri, vaiz, şube müdürü ve şeflerin istekleri dışında rotasyona tabi olmaları söz konusudur. Türk Diyanet Vakıf-Sen olarak, çağdaş ve adil yönetim anlayışına uymayan bu yönetmelik hakkında Danıştay’a dava açmış bulunuyoruz.
Din görevlileri, vaiz, şube müdürü ve şeflerin çalışma performansını olumsuz etkileyecek olan bu uygulamanın anılan personel ve çalışma hayatı için hiçbir getirisi bulunmamaktadır.
Kendisini yetiştirmiş, hizmet ettiği alanda liyakatli olmak için çaba sarfeden Diyanet çalışanlarının morallerini bozmak kimseye bir şey kazandırmayacaktır. Yapılan rotasyon uygulaması sonucu kalıcı hizmetler yapılamayacağı gibi, kurumsal kimlik geliştirmesinin de güçleşmesine neden olacaktır.
Diyanet İşleri Başkanlığı, bizim de doğru bulduğumuz bir anlayışla, sürekli olarak aile bütünlüğünden, toplumsal huzurun sağlanmasından, eğitimin ve emeğin yüceliğinden bahsetmektedir.
Buradan sormak istiyorum. Yapılan bu rotasyon uygulamaları ile bunlar nasıl sağlanacaktır?
Kış aylarının yaşandığı, eğitim-öğretimin devam ettiği şu günlerde böyle bir uygulamanın yapılması doğru bir yaklaşım değildir.
Buradan bir kez daha belirtiyoruz ki; yapılan zorunlu yer değiştirme uygulaması, ailelerin parçalanmasına, eğitim gören çocukların başarısız olmasına, bozulmaya yüz tutmuş çalışma barışının daha da zedelenmesine neden olacaktır. Bunun vebalinden de kimse kurtulamayacaktır.
Değerli Basın Mensupları,
Sendika yöneticileri, 151 sayılı ILO sözleşmesinin 5’inci, 87 sayılı sözleşmenin 3’üncü, Türk Ceza Kanununun 118’inci ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun 18’inci maddelerinde açıkça güvence altına alınmışlardır.
Hal böyle iken, şube başkanlarımızın, yönetim kurulu üyelerimizin ve sendika işyeri temsilcilerimizin de rotasyon uygulaması içerisinde değerlendirilmesi, başka il ve ilçelere tayinlerinin çıkarılması hukuk dışı bir yaklaşım olmuştur. Yapılan bu haksız uygulama ile ilgili her türlü hukuki ve uluslar arası girişimlerimiz devam edecektir.
Yapılan bu rotasyona çanak tutan, destekleyen, kurum idari kurullarında teklif eden sözde yetkili sendikayı da Diyanet çalışanlarının engin sağduyularına havale ediyoruz.
Değerli Basın Mensupları,
Türk Diyanet Vakıf-Sen olarak bizler, bugüne kadar hep diyalogdan, istişareden ve iyi niyetli ilişkilerden yana olduk. Bundan sonra da olmaya devam edeceğiz. Türkiye Kamu-Sen’in de şiarı olan üreten, yol gösteren, ancak hak ettiğini mutlaka alan bir anlayış ile hareket ettik.
Çünkü bizim önceliklerimiz vardır. Önceliğimiz cennet vatan ülkemizin birliği, dirliği, beraberliğidir. Çalışanlarımızın huzuru, mutluluğu ve çalışma barışıdır. Diyanet İşleri Başkanlığımızın her alanda örnek ve öncü olan bir kurum olmasıdır. Adaletin, hakkın, hukukun, liyakatin ve sevginin hakim kılınmasıdır.
Şerefli varlık olan insanlarımızın, topluma önderlik yapan Diyanet çalışanlarının kimseye ihtiyaç hissetmeden layık olduğu yere gelebilmesidir. Siyasetçilerin, hatırlı kişilerin ya da başka unsurların devreye girmeden, hak edenin hak ettiğini kendi bilgisi, becerisi ve hakkıyla alabileceği bir sistemin oluşmasına katkı sağlamaktır.
Vatandaşlarımıza emeğe saygıyı, ahde vefayı, istişareyi, merhameti, sevgiyi, paylaşmayı ve insanların tarağın dişleri gibi eşit olduğunu anlatan Diyanet İşleri Başkanlığı yetkilileri bu güzel duyguları önce kendi personeline göstermeli ve hissettirmelidir.
Değerli Basın Mensupları,
Kendi kurumuna, kendi yöneticisine inanmayan, güvenmeyen ve sevemeyen bir çalışandan başarı beklenemez.
Yıllarca bütün zorluklarla mücadele ederek, Diyanet’in bugünkü görkeminde emeği olan merkez çalışanlarının, taşrada hizmet veren Diyanet çalışanlarının yükselmelerini engelleyici yaklaşımlardan vaz geçilmelidir. Artık size ihtiyacımız yok anlayışı terk edilmeli, vefa örneği olarak gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Yapılan uygulamalarla yıllarca hizmet etmiş çalışanlarımız kurumdan küs gönderilmemelidir. Unutulmaması gereken her şeyin bir sonunun olduğudur. Önemli olan da her anlamıyla hoş bir seda bırakabilmektir.
Hz. Ali (ra) Efendimiz, “Adalet, halkın dirliği ve düzeni, idarecilerin süsü ve güzelliğidir.” buyurmaktadır. Adaletin olmadığı yerde huzursuzluk vardır. Güvensizlik oluşur. Sevgisiz bir toplum meydana gelir.
Türk Diyanet Vakıf-Sen olarak, buradan Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ ve Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Görmez’e çalışanlarımız adına bir kez daha seslenmek istiyorum; çalışma barışını bozan, çalışanları birbirine düşüren, çalışanların verimini olumsuz etkileyen zoraki rotasyon uygulamasından bir an önce vaz geçin, kurumda gün geçtikçe bozulan huzuru yeniden tesis edin. Güçleştirmeyin, kolaylaştırın; nefret ettirmeyin, sevdirin.