Memur-Sen Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Adayı Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nun bazı açıklamaları üzerinden yine Türkiye Kamu-Sen’e saldırmıştır
Memur-Sen Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Adayı Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nun bazı açıklamaları üzerinden yine Türkiye Kamu-Sen’e saldırmıştır. Defalarca sendikaların faaliyet alanları dışındaki konularda yaşanan tartışmaların sendikacılığa zarar verdiğini ve sendikal konular dışında diğer konfederasyonlarla polemiğe girmek istemediğimizi belirtmiş olmamıza rağmen, gündem değiştirmek, yaptıkları hataların üzerini örtmek, memuru bir yıl boyunca 123 TL’ye mahkûm ettiklerini unutturmak, memurun ve emeklinin enflasyon farkı hakkını gasp ettirdiğini, milyonlarca dar ve sabit gelirlinin iki yılını çaldığını perdelemek amacındaki sözde sendikalar, bizleri ısrarla siyasi alana çekerek kamu görevlilerinin dikkatini dağıtmaya çalışmaktadırlar.
Türkiye Kamu-Sen’in terör örgütü PKK’ya ve O’nun elebaşı bebek katili Apo’ya bakışı bellidir. Bebek katilinin 1999 yılındaki yargılamasında Türkiye Kamu-Sen bu davaya mağdur sıfatıyla müdahil olmuş ve terör nedeniyle zarar gören kamu görevlilerimizin haklarını savunmuştur.
Memur-Sen Genel Başkanı ise, ülkemizin temellerine dinamit koyacak, üniter yapımızı parçalayacak bir planın parçası olan sözde çözüm sürecinin “Akil adamı” sıfatını taşıyan bir zattır. Kaldı ki, sözde çözüm sürecinin bir aşaması da bebek katilinin serbest bırakılması değil midir? Çözüm sürecine Akil adam sıfatıyla destek vererek, hazırlanan raporda yer alan, Öcalan’ın serbest bırakılması, anadilde eğitim, yerel yönetimlere daha fazla yetki verilerek federalleşmenin önünün açılması, siyasal genel af, koruculuğun kaldırılması, bugünlerde kumpas olduğunu iddia ederek tornistan yaptığı, Ergenekon operasyonlarının Fırat’ın doğusuna da taşınması, Andımızın kaldırılması, “Ne Mutlu Türküm Diyene” ibarelerinin silinmesi gibi milletimizin tüm hassasiyetlerine karşı çıkan, şehit yakını ve gazilerimizin yüreğini dağlayan ifadeleri imzalayan kendisi değil midir? Bu zat, bebek katilinin serbest bırakılması da dâhil olmak üzere, ülkemizin bölünmesine yeşil ışık yakan sözde çözüm sürecini ve buna bağlı olarak çıkarılan örtülü af yasasını nasıl içine sindirebilmiştir?
Türkiye Kamu-Sen vatan hainlerinin, bebek katillerinin serbest bırakılmasını asla hazmedemez, kabullenemez. Peki, Memur-Sen Başkanı Barzanilerin, Şivanperverlerin kucaklanmasını nasıl içine sindirebilmiştir? Her duruma göre yeni bir pozisyon alan bu anlayışın bir Cumhurbaşkanı adayı üzerinden konfederasyonumuza saldırması, bu omurgasız anlayışın menfaat için her şeyi göze aldığının en açık delilidir. Kaldı ki, sözde çözüm sürecinin mimarı Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu değil Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dır. Dolayısıyla terörist başının serbest bırakılması ile ilgili sorunun muhatabı da Sayın Başbakan olmalıdır.
Açılımı kabul etmeyen, teröristle pazarlık yapılmasını içine sindiremeyen vatandaşlarımıza “Açılımı koyunlar bile anladı ama bazıları hala anlamadı” diyerek ülkemizin birliğinden yana olanlara ettiği hakaretleri unutan bu zatın; birden bire üniter yapıyı savunan bir kişiliğe bürünmesi, içine düştüğü kimlik bunalımının bir yansıması olsa gerektir.
Türkiye Kamu-Sen, kurulduğu günden bugüne kadar çizgisinde en ufak bir sapma göstermeden dimdik ayakta durarak hainlerin, işbirlikçilerin, katillerin, bölücülerin ve hırsızların suratına tokat gibi çarptığı gerçeklerle Türk toplumu içerisinde mümtaz bir yer edinmiştir.
Türkiye Kamu-Sen ismini bir bölücü ile aynı cümle içerisinde kullanmak dahi Konfederasyonumuza ve O’na gönül vermiş yüz binlerce vatan sevdalısı, millet aşığı kamu görevlisine yapılacak en büyük hakarettir. Bu cüreti gösteren kimseler önce kendi geçmişlerine bakarak ibret almalı ve üzerlerindeki Akil adam etiketine bir açıklama getirmelidirler.
Sendikal hayatta memurlara yaşatılan hayal kırıklıklarına, siyasal alanda ülkenin bölünmesine, terör örgütüyle kirli pazarlıkların yapılmasına, teröristlerin affedilmesine ve bebek katilinin serbest bırakılmasına yol açacak projelere piyon ve payanda olan bu şahsiyet, Türkiye Kamu-Sen adını kendi kirli siyasi emellerine alet etmekten vazgeçmeli ve eğer becerebilirse Türkiye Kamu-Sen’le sendikal alanda rekabete girmelidir.
Memur-Sen Genel Başkanının, siyasi arenadan, asli görevi olan sendikal arenaya geçiş yapmasını ve şu sorulara cevap vermesini bekliyorum:
Bu sorulara cevap veremeyeceğini gayet iyi biliyorum. Ama şunun da anlaşılması gerekir ki, Türkiye Kamu-Sen’in mazisi de bugünü de tertemiz, geleceği aydınlıktır. Yalpalayarak yol aldıkları bu mecrada her fiillerine bir gizli ajanda ve bir karanlık hesap bulaştırarak şaibeli bir geçmiş, sürekli değişen bir söylem ve belirsiz bir geleceğin hezeyanları içerisinde oradan oraya savrulan bu şahsiyetin, Konfederasyonumuzu eleştirme noktasında yaşadığı konu sıkıntısını görüyorum. Tarihinde hiçbir yanlışa ve kirli ittifaka imza atmamış, her eylem ve söyleminde bağrından çıktığı Türk milletinin tarafında olmuş, kamu görevlilerine sayısız haklar kazandırmış bir konfederasyonu eleştirmenin güçlüğünü anlıyorum.
Bu zata tavsiyem, bundan sonraki süreçte alnı ak, başı dik Türkiye Kamu-Sen’e iftira atmak yerine kendi Konfederasyonunun icraatlarının muhasebesini yapması; milletin hassasiyetlerini gözeten eylem ve söylemlerle kamu görevlilerinin yüzüne bakabilecek konuma gelmesi için mücadele etmesidir.
Kim ne derse desin, Türkiye Kamu-Sen bundan önce olduğu gibi bundan sonra da terörün, teröristin, bölücünün, hainin, hırsızın karşısında; Türk milletinin, Türk memurunun ve devletinin yanında yer almaya devam edecektir.Birileri ne derse desin, bu kervan yoluna devam edecektir.
İsmail Koncuk
Genel Başkan