Seslerini her platformda duyurmak için dur durak bilmeden çaba sarf eden, sayıları 400 binleri aşan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İ
Seslerini her platformda duyurmak için dur durak bilmeden çaba sarf eden, sayıları 400 binleri aşan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İ.İ.B.F) mezunları yayınladıkları bir mektupla iş ve kadro taleplerini bir kez daha haykırdılar.
Yayınladıkları mektupta, fakültelerinin tarihçesi ve bugün Türkiye’nin önde gelen bir çok siyasetçi ve akademisyeninin kendi okullarından mezun olduğuna dikkat çeken İ.İ.B.F.’liler KPSS’de kendilerine ayrılan kadronun yetersizliğinden yakındılar.
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunlarının açıkta kalmasıyla devlet kademelerinde ciddi mağduriyetler yaşandığına vurgu yapılan mektupta, sorunun çözümü için yetkililerden (İ.İ.B.F) mezunlarına destek olunması istendi.
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunları yayınladıkları mektupta;
“ İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, geçmişi 1859 Osmanlı Mekteb-i Mülkiyesine dayanan, kamu kurumlarının memur ihtiyacını karşılamak ve devlet-vatandaş ilişkisini en iyi şekilde yürütecek kişileri yetiştirmek için kurulmuştur. Sayın Abdullah Gül İktisat Fakültesi, Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve Sayın Devlet Bahçeli’de İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi (şimdiki adıyla İİBF) mezunudur. Ancak; günümüzde 400.000’i aşan mezun sayısı ve 1.400.000 civarı örgün-uzaktan eğitim alan öğrencisiyle İİBF’lilerin mağduriyetleri kanayan yara haline gelmektedir. Yılda 30-40 bin civarı verilmektedir ancak verilen kadrolar çok yetersiz kalmaktadır. Örneğin; 2012 KPPS’ye giren 931.307 adayın yaklaşık 350.000’i İİBF’lidir ve Kasım/2012 atamasında İİBF’lilere 722 kadro ayrılmıştır.
Devlet Personel Başkanlığının 2013 açıklamasına göre, Hizmet Sınıflarının doluluk oranları, Eğitim-Öğretim Hizmetleri için %94.15, Sağlık Hizmetleri için %70.54, Genel İdare Hizmetleri için ise %58.67’dır ve boş olan %41.33’lük kısım yaklaşık 277.000 kadroya tekabül etmektedir. Ancak kadro dağılımında adil davranılmamaktadır, öğretmenlere bir seferde verilen 40.000 kadroyu İİBF’liler 12 atama dönemi toplamında dahi alamamaktadır.
Uzmanlaşmanın hayati önem taşıdığı günümüzde liyakat esaslarına uyulmadan alım yapılması ise mağduriyetimizi arttırmaktadır. Örneğin; Maliye dersi almamış biri Maliye Bakanlığı’na; İş Hukuku, Sosyal Politikalar vb. dersi almayanların SGK’ya ya da hiç Vergi Hukuku, Maliye, Devlet Bütçesi gibi dersleri almayan kişiler Vergi Müfettişliğine; Bankacılık ve Yönetim hakkında ders alamayanlar da bankalara başvurabilmektedir ve bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. İİBF mezunu Mühendislik, Öğretmenlik kadrolarına başvuramamaktadır.
Genel İdare Hizmetleri (GİH) Sınıfı “Kanunun kapsamına dâhil kurumlarda yönetim, icra, büro ve benzeri hizmetleri gören ve bu Kanunla tespit edilen diğer sınıflara girmeyen memurlar Genel idare Hizmetleri sınıfını teşkil eder.’’ (DMK/36-1) diye tanımlanmaktadır. Genel İdare Hizmetleri için yetiştirilmiş gerekli eğitimi almış İİBF’liler yerine; GİH kadroları için eğitilmeyen, GİH kadrolarında staj görmesine dahi izin verilmeyecek bölümlere GİH kadrosu verilmesi ya da 4-5 yıl eğitim almış İİBF’liler yerine önlisanslardan alım yapılması, bizleri, devleti ve vatandaşları mağdur etmektedir. Bu mağduriyetleri;
-Kamu Yönetiminde verimlilik sorunları yaşanması,
-Vatandaşın kısa sürede çözülecek işlerinin uzun sürede çözülememesi,
-Uzun süre eğitim almış kişilerin garsonluk, kasiyerlik, tezgâhtarlık gibi mesleklere yönelerek eğitimli kişilerin atıl duruma düşürülmesi ve sosyal-psikolojik sorunlar,
-Kendi alanı olmayan kuruma atanan memurun, ilerde eğitimini aldığı kadroya geçtiğinde kurumdaki kadronun boş kalması ve kurumda kişiyi yetiştirmek için ayrılan masrafların heba olması, kurumun işleyişinde aksaklıkların oluşması,
-Kişilerin liyakatsizliğinden dolayı tecrübeli memurların sırtına ekstra yük binmesi olarak sıralamak mümkündür. Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in paylaştığı: “4001 Ailesi biz size güvenerek İşkur’a 713 kişi aldık ama siz ilk 7ayda %30 unuz İşkurdan ayrılarak Bizi terk ettiniz. Duyurulur.” tweeti ya da Gümrük Ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın: “Gelen adama bakıyorsunuz matematikçi, biyolog gümrükle alakası yok.’’ açıklaması durumun vahametini göstermektedir. Ayrıca birçok kurumun merkezi alımlardan çıkması ve liyakatten uzaklaşması, bizler üzerinde maddi/manevi yük oluşturmaktadır. Avrupa Birliği’ne üyelik kapsamında kurumları modernize edilmesi gereken,20 büyük ekonomi arasında alan ve Muasır Medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmayı planlayan ülkemize bu sorunlar yakışmamaktadır, liyakate önem verilmeli, mağduriyetlerimiz giderilmelidir. Ayet ve hadislerde de liyakatin önemi belirtilmektedir: “Allah size, mutlaka emanetleri (işleri) ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle davranmanızı emreder” (Nisa 58), “İş ehli olmayana tevdi edildiği zaman kıyameti bekle.”(Buhari) Kamuoyuna, Yetkililere duyurulur…”