ILO’nun 101" />
ILO’nun 101
ILO’nun 101. Uluslararası Çalışma Konferansının temel komitelerinden biri olan Aplikasyon Komitesi çalışmaları, gündemde yer alması gereken ülkelerin listesinin kesinleştirilmesinde çıkan usul tartışması nedeni le krize dönüştü.
Her yıl olduğu gibi Aplikasyon Komitesi, ILO Temel Sözleşmelerine aykırı uygulamalar yapan ülkeleri görüşmek üzere konferansın açılış gününden itibaren; hükümet, işçi ve işveren olmak üzere üç taraflı olarak toplandı.
Ancak, Komitenin işveren tarafı, grev hakları ile ilgili uzmanlar komitesinin raporunda yer alan ifadelerin ILO’nun üçlü yapısı içerisinde tüm tarafların kabul ettikleri politik görüşler olmadığını belirtti. Uzmanlar Komitesinin 87 Sayılı Sözleşme çerçevesinde böyle bir yetkisi olmadığını, söz konusu Sözleşme metninde grev hakkına ilişkin bir vurgunun yer almadığını ve bu tür kurallara karar verme yetkisinin ILO tarafından Uzmanlar Komitesine değil Konferansa tanındığını belirtti. İşveren kanadı bu nedenle; Uzmanlar Komitesinin, Genel Raporu grev hakkı için kullanmasına ve grev hakkını burada yorumlamasına şiddetle karşı çıktığını açıkladı. Sonuç olarak, grev hakkı ile ilgili yorumların yer aldığı vakaları görüşmeyeceklerini söyledi.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da, Komitenin ilk haftasında yapılan görüşmeler sürecinde ILO Uzmanlar Komitesi çalışmaları ile konferans başında oluşturulan, ILO Sözleşmelerini en kötü uygulayan 50 ülkelik taslak listenin komite çalışmaları ile 25 + 1 yani 26 ülkeye indirilerek gündem yapılması gerekmektedir. Türkiye bu yıl da ILO 87 Sayılı, Sendikal Özgürlükler Sözleşmesini ihlal eden ülkeler arasında, bu taslak listede yer almıştı. Hatta genel Konferansın birinci haftasında yapılan toplantılar sonrası yapılan ve çalışanların tamamı ve hükümet kanadının da büyük bir bölümünün yer aldığı yeni listede de Türkiye yer alıyordu.
Grev hakkının uzmanlar komitesince yorumlanamayacağı ifadesi ile bu anlamda grevi yasaklayan uygulamalar sonrası Türkiye’de dahil bazı ülkelerin durumunu görüşmek istemediğini ifade eden işveren grubunun çıkardığı bu krizin ardından işçi ve işveren grupları kendi toplantılarını yaptılar. İşçi Grubu toplantısında işverenlerin bu önerisi üzerine söz alan Türkiye Kamu-Sen Genel Dış İlişkiler Sekreteri ve Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci; Ilo 101 Uluslararası Çalışma sürecinin hemen öncesinde Ülkemizde yaşanan kamu çalışanları toplu sözleşme sürecinde, hükümetin takındığı uzlaşmazlık tavrı nedeni ile 23 Mayıs 2012 tarihinde yapılan bir günlük iş bırakma eylemine karşı işveren tarafından başlatılan bazı soruşturmaların komitedeki işveren heyetinin bu davranışı ile legal hale getirildiğini ve bu davranışın bundan sonraki süreçte ILO’nun yaptırım gücünün sorgulanması sonucunu doğuracağını ifade etti. Yine Aplikasyon Komitesi üyesi TÜRK-İŞ Dış İlişkiler Uzmanı Uğraş GÖK “101. Uluslararası Çalışma Konferansının başladığı gün Türkiye’de havacılık sektörüne grev yasağı getirilmiştir. Ardından bu nedenle eylem yapan 305 çalışan işten çıkarılmıştır. Eğer grev hakkına ilişkin yasakları Komitede görüşemezsek ülkeme döndüğümde THY çalışanlarına bunu izah edemem. İşveren grubunun bu isteğinde başarılı olmasına izin veremeyiz” diyerek tepki gösterdi. İşçi grubu oy birliği ile işverenlerin bu girişimini kabul etmeme kararı aldı.
Ancak, Komite üç taraflı olarak yeniden toplandığında sadece işçi grubu ve Hükümet grubu temsilcileri katılım gösterdi. İşçi grubu ise bu çıkmaza kendisinin sebep olmadığı söyleyerek, yaşananların sosyal diyaloga zarar verdiğini ifade etti. İşçi grubu sözcüsü bunun ardından Komitenin gündeme almasını istediği 25 ülkeyi açıkladı. Türkiye’nin de yer aldığı bu liste işveren grubu katılmadığı için onaylanamadı.
Hafta sonu da işçi grubunun girişimleri karşılık görmedi ve işveren grubu Pazartesi günü görüşünü açıklayacağını ifade etti. Normalde ağır ihlallerin olduğu ülkelerin görüşülmeye başlanacağı Pazartesi günü yapılan toplantılarda işveren grubunun görüşlerinde ısrar etmesi nedeniyle kriz daha da derinleşti.
İşveren grubu sözcüsü, yukarıdaki görüşleri tekrar etti ve sekiz temel sözleşmeye ilişkin uzmanlar komitesi görüşlerini içeren Genel Raporun işveren, işçi ve Hükümetin ortak yorumları olmadığını ifade etti. ILO’nun üçlü yapıyı en iyi şekilde dikkate alması gerektiğini belirten işveren sözcüsü Hükümetin, işverenin ve işçilerin bu görüşlerin oluşmasında ve yayınlanmasında hiçbir inisiyatifinin olmadığını söyledi. Sekiz temel ilkenin ILO dışında pek çok uluslararası kuruluş tarafından da sürekli olarak kullanıldığını, OECD rehberi ve Küresel Sözleşme gibi uluslararası belgeler veya anlaşmalarda da dikkate alındığını vurguladı. Sonuç olarak, bu verilerin önemine dikkat çeken işveren sözcüsü ILO’nun denetim mekanizmasının ve Aplikasyon Komitesinin çalışma biçiminin gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi. Ardından grev hakkı ve uzmanlar komitesi tarafından bu hakkın 87 Sayılı Sözleşme çerçevesinde yorumlanamayacağı, bunun Uluslararası Adalet Divanı nezdinde yapılabileceği konusundaki görüşlerini yineledi. Grev hakkı yorumunun önemli olduğunu ulusal Hükümetlerin ülke koşullarına göre endüstriyel sistemlerinde kırılmalar yaşatmayacak şekilde kendi uygulamalarını ortaya koyması gerektiğini belirtti. Uzmanlar Komitesi yorumlarının ulusal Hükümetlerin kendi ülkelerindeki grev haklarını belirleme hakkını riske atmaktadır, bu işverenlerce kabul edilebilir değildir dedi. Bu yıl hiçbir ülkenin görüşülmemesini ve ILO’nun denetim mekanizması ile Aplikasyon Komitesinin çalışma sisteminin gözden geçirilmesini istedi.
İşçi grubu da Mart ayında raporun internette yayınlandığını, 49 ülkenin yer aldığı listenin çok önceden belirlendiğini ve işverenlerin pek çok kereler bu görüşlerini ve uzmanlar komitesi yorumlarına ilişkin endişelerini dile getirilebilecek temasların gerçekleştirildiğini, ancak bunun yapılmadığını söyledi. İşçi grubunun tamamının sözcü olarak kendisine, görüşlerini açık ve net bir şekilde ifade etme yetkisi verdiğini söyleyerek ülkeler gecikmeden görüşülmeli dedi ve baştaki tavrını korudu.
Hükümet temsilcilerinin durumu görüşmek istemesi üzerine toplantıya ara verildi. Hükümet toplantılarının ardından bir araya gelen Komitede, Hükümet temsilcilerinin arasında da görüş ayrılıkları görüldü. Bazı Hükümet temsilcileri de işveren grubu gibi Komitenin çalışma sisteminin gözden geçirilmesine ihtiyaç olduğunu söylediler. İşçi ve işveren arasında uzlaşmanın sağlanamaması üzerine ortaya görüşülecek ülkeler listesi çıkarılamadı. Bunun üzerine işveren grubunun istediği oldu ve hiçbir ülkenin görüşülmeyeceği açıklanarak, toplantı bir gün sonrasına ertelendi. Bir gün sonra toplanacak olan komitenin bir rapor hazırlaması ve Konferansa sunması bekleniyor.
Aplikasyon Komitesi başladığında işçi grubu kulislerinde 6321 Sayılı Torba yasa ile Türkiye'de havacılık hizmetlerine grev yasağı getirilmesi konuşulurken, yaşanan bu kriz işçi grubunda şok etkisi yarattı ve ülkelerdeki ihlalleri unutturarak ve tartışmaları uluslararası boyuta taşıdı. Böylece, işverenlerin artırdığı küresel baskı, üçlü yapısı ile işçilerin, temel hak ve özgürlükler konusunda her zaman referans aldığı ILO ve özellikle Aplikasyon Komitesinde de çok açık bir şekilde hissedilmiş oldu ve kurumunun güvenirliğinin sorgulanmasına neden oldu.
Konu ile ilgili bilgi veren Türkiye Kamu-Sen Genel Dış İlişkiler Sekreteri ve Türk Tarım-Orman Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci, “Yaşanan bu gelişme ILO Aplikasyon komitesinde yaşanan bazı usul tartışmalarının sonucu ortaya çıkan bir durum olup, ILO’nun 94 yıllık resmi tarihinde ilk defa ortaya çıkan bir durumdur. Burada bu yıl ülkemizin görüşülmemesi, ülkemizde pozitif anlamda bir gelişme olduğu anlamına gelmemektedir. Bu yıl ILO sözleşmelerini kötü uygulayan ülkeler içerisinde Türkiye de dahil hiçbir ülke bu kriz nedeni ile gündeme alınmamıştır. Ülkemiz bu krizin aşılması sonrasında, olumlu bir uygulama adımı atmaz ve bu adımı da ILO Yönetimince kabul edilir bulunmaz ise, toplanacak ilk komite toplantısında da listede yer alacaktır. Umarız ki biz; derdimizi dışarıdan baskılarla değil, kendi iç istişare ve sosyal diyalog mekanizmaları ile çözelim” dedi.