Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk Konfederasyonumuza bağlı Türk Büro-Sen’in düzenlediği taşra’da teşkilatı olmayan kurumları kapsayan çalıştaya katıldı
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk Konfederasyonumuza bağlı Türk Büro-Sen’in düzenlediği taşra’da teşkilatı olmayan kurumları kapsayan çalıştaya katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal marşı’nın ardından çalıştayın açılış konuşmasını yapan Türk Büro-Sen Genel Başkan Yardımcısı Bayram Öztürk sendika olarak yaptıkları çalıştayların çok başarılı olduğunu ve bu çalıştaylardan çıkan sonuç bildirgelerinin bütün yetkililere bir kitapçık haline getirilerek gönderildiğini ifade etti. Öztürk’ün ardından kürsüye çıkan Genel Başkanımız İsmail Koncuk ise, yapılan bu çalıştayların önemine vurgu yaparak, bu toplantıların bugün ve ileri de yapılacak tüm çalışmalara yön verdiğini ifade etti.
“ESNEK İSTİHDAM MODELİ KÖLELEŞTİRMEDİR”
Son günlerde kamu çalışanlarının iş güvencesine yönelik haberlerin sıkça basında yer aldığını ifade eden Genel Başkanımız İsmail Koncuk, Anayasa’nın 128. maddesinde Devlet Memurluğu tanımının yapıldığını ve bunu değiştirmek isteyenlerin karşısında duracaklarını ifade etti. Koncuk, “Şeyh Edebali, insanı yaşat ki, devlet yaşasın diyor. Sayın Başbakan’da bu sözü çok kullanır. Peki insanı nasıl yaşatıyor bunlar? Kamu çalışanlarının milli gelirden aldığı pay yüzde 8.83’den yüzde 5.6’ya düşmüş. Memuru enflasyona ezdirmedik diyorlar, böyle bir şey var mı? Aldığımız zam daha ilk aydan elimizden gitti. Şayet memur sayısı artarken milli gelirden aldığımız pay bu denli düşüyorsa burada bir hata var demektir. Şimdi son günlerde yeni bir ifadeden bahsediyorlar, memurluğu kaldırıp yerine çalışanlar kavramını yerleştirmek istiyorlar. Esnek istihdam, part time çalışan, home office gibi yeni yakıştırmalar dillendiriliyor. Türkiye’de esnek istihdam diye bir şey olmaz. Anayasa’nın 128.maddesi Devlet memurluğunu tanımlıyor, bizler devletin asli ve sürekli işlerini yapıyoruz. Sağlık, eğitim, güvenlik vs. gibi şeylerin part time olması mümkün mü? Esnek istihdam denilen model köleleştirmedir. Ucuz iş gücü elde etmek için bunu yapıyorlar.” dedi.
“TÜM MEMURLAR UYANIK OLMALI”
Yeni Anayasa çalışmaları içerisinde memurluk ifadesinin kaldırılarak kamu çalışanlarının elinden iş güvencesinin alınması için ciddi tuzaklar olduğuna dikkat çeken Koncuk, kamu çalışanlarını bu konuda dikkatli olmaya çağırdı. Koncuk, “ Türkiye’nin yakında yeni bir Anayasa için referanduma gitme ihtimali görünmektedir. Tabii bu Anayasa çalışmaları içerisinde planlanan bazı şeylere dikkat etmek gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonunda AKP’li üyeler “devlet memuru” yerine “çalışanlar” ifadesi getirilmesini resmen teklif etti. Niyetleri yeni Anayasa’da bizim kalkanımız olan 128. maddeyi ortadan kaldırmak. Tabii aynı zamanda 657 ile ilgili çalışmalar da bir taraftan devam ediyor. Anayasa’nın 128. maddesi kaldırılmadan iş güvencesi alınamaz. Şayet bunlar gerçekleşirse memurun ruhuna fatiha demektir. Memur kardeşlerim planın farkına varmalıdırlar. Şimdi ortada şöyle bir tablo var. Türkiye’de AKP iktidarı Başkanlık ve eyalet sistemini getirmek istiyor. Büyükşehir yasası bildiğiniz gibi TBMM’de kabul edildi. Yeni Anayasa’da yerel yönetimler güçlenecek. Bir taraftan Türklük tanımı kaldırılmak isteniyor, 128. madde kaldırılmak isteniyor. Tüm bunlar tartışılırken Başörtüsü meselesini Anayasa ile çözeceğiz diye bir laf ortaya atılıyor. Buna hiç gerek yok, bu sorun bir yönetmelik değişikliğiyle çözülebilir. Getirin biz bunu destekleyelim ama niyet farklı. Yeni Anayasa’nın içine başörtüsü konusunu koyarak vatandaşı istismar edecek ve az önce saydığım başkanlık sistemi, Türklük tanımı ve memurun güvencesi olan 128. maddeyi de bu şekilde ortadan kaldırmayı amaçlıyorlar. Biz Devlet memurluğu elden gidiyor deyince bak bak başörtüsünü istemiyorlar diyerek milleti kandıracaklar. Kamu çalışanları buna çok dikkat etmeli, bu oyunu çok iyi görmeli. Başörtüsü problemi anayasa ile değil yönetmelik değiştirilerek halledilmeli, diğer tartışmalı konuların içerisinden çıkarılmalıdır” dedi.
28 ŞUBAT’TA BUNLAR KUYTU KÖŞELERE SİNERKEN BİZLER İMAM HATİPLER İÇİN MEYDANLARDAYDIK”
Din istismarına karşıda uyarılarda bulunan Genel Başkanımız İsmail Koncuk, bugünlerde aslan kesilen, demokrasi havarisi kesilenlerin 1997’de imam hatiplerin orta kısımları kapatılırken ortadan kaybolduklarını belirtti. Koncuk, “Bugün ne oldu da 28 Şubatta ve 11 yıldır ortada olmayanlar bugün kampanya yapmaya başladılar. Tabii talimat aldılar onlar bir yerlerden ve harekete geçtiler. 1997’de 28 Şubat’ı başlatanlar imam hatiplerin orta kısımlarını kapatırken Türkiye Kamu-Sen olarak ayağa kalktık ve bağırdık. 5+3 sistemi olsun imam hatiplerin orta kısmı kapanmasın ama dinlemediler ve kapattılar. Biz meydanlardayken bugün imza toplayanlar hiç ortalıkta görünmediler. Türkiye’de o tarihten sonra din istismarı tavan yaptı, din eğitimi merdiven altına indi.Sağlıklı bir din eğitimi yapılamadı. İşte bugün Türklükle İslamı karşıtlık olarak düşünen bir nesil yetişti. Bugün o gün atılan yanlış adımların acısını yaşıyoruz. Bu tosuncuklar 12 Eylüllerin, 28 Şubatların ürünüdür. Türkiye’de din istismarı artık bitmelidir. Tüm kamusal alanda toplumsal ahlaki sınırlarımızla çevrili bir serbest kıyafet uygulaması olmalı, başörtüsü problem olmaktan çıkarılmalıdır” dedi.
“BİZİM TÜRKLÜĞÜMÜZE, MİLLİYETÇİLİĞİMİZE KİMSE LAF EDEMEZ”
Son günlerde İmralı’daki terörist başı ile yapılan görüşmelere de değinen Genel Başkanımız İsmail Koncuk, milliyetçilikle ilgili söylenen sözlere de sert tepki gösterdi. Koncuk, “ ABD, de yaşayan bir zenci, bir alman, İtalyan kökenli milliyetiniz ne dendiği zaman ben Amerikanım der, ırkı, rengi ne olursa olsun bunu söyler. Bu coğrafya’da yaşayanlar da Türktür. Etnik kökeni ne olursa olsun üst kimliği Türktür. Bizler sağdan soldan toplanarak bir araya gelmiş bir millet değiliz. Tarihimiz var, kültürümüz var, destanlarımız var. Hiç kimse bizim milliyetimize laf söyleyemez. Şimdi İmralı ile görüşmeler yapıyorlar, terör bitsin diye. Biz niye Çanakkale’de 250 bin şehit verdik? Bu günler için mi? o zaman hiç savaşmasaydı dedelerimiz, açsaydık sınırlarımızı İngilizlerle, İtalyanlarla, Fransızlarla yaşar giderdik, kimsenin ölmesine gerek yoktu. Böyle mi yaptı onlar, bugünler için mi şehit oldular. Şimdi süslü bir cümle bulmuşlar, akan kan dursun diye ve bebek katiliyle görüşme yapılıyor. Değerli arkadaşlarım millet alenen aldatılıyor. Türklüğe, milliyetçiliğe hakaret ediliyor. Siz kimsiniz ki benim Türklüğüme , Milliyetime hakaret etmeye yelteniyorsunuz? Yaşanan bu oyuna ve gelişmelere karşı uyanık olmalıyız” dedi.
Konuşmasının sonunda katılımcılara teşekkür eden Genel Başkanımız Türk Büro-Sen’in çalıştayının hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ederek sözlerini noktaladı.
Çalıştaya Genel Başkanımızla birlikte Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri ünal, Genel Merkez yöneticilerimiz ve çok sayıda davetli katıldı.