Türkiye Kamu-Sen olarak İstanbul’da yaşanan asansör faciasında hayatını kaybeden işçilerimize Allah’tan rahmet, milletimize başsağlığı diliyor, bir daha böyle acıların yaşanmamasını temenni ediyoruz
Türkiye Kamu-Sen olarak İstanbul’da yaşanan asansör faciasında hayatını kaybeden işçilerimize Allah’tan rahmet, milletimize başsağlığı diliyor, bir daha böyle acıların yaşanmamasını temenni ediyoruz.
Her gün ülkemizin çeşitli yerlerinde onlarca çalışanımız iş kazası nedeniyle hayatlarını kaybederken alabildiğine artan taşeronlaşma, iş güvenliği ile ilgili gerekli tedbirlerin alınmadığı, minimum maliyet maksimum kar anlayışı nedeniyle insan hayatının hiçe sayıldığı, yitip giden canların “Güzel öldüler” gibi ifadelerle hafife alındığı acımasız bir bakışı doğurmaktadır.
2002 yılında 10 bin civarında olan taşeron işçi sayısı bugün toplamda 2 milyon 500 bine yaklaşmıştır. Düşük maliyetli, düşük ücretli, iş güvencesi olmayan, sendikaya üye olduğunda işten çıkarılacağı kesin olan, gerekli asgari iş güvenliği tedbirlerinden dahi yoksun bırakılan işçilerimizin yaşadığı dram bu faciada da bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Daha önce de belirttiğimiz gibi yapılan araştırmalar gerekli tedbirler alınması durumunda iş kazalarının yüzde 98’inin, meslek hastalıklarının ise tamamının önlenebilir olduğunu ortaya koymaktadır. İş güvenliği ile ilgili olarak alınacak tedbirleri maliyet unsuru olarak gören anlayışın yitip giden bir canın ne denli değerli olduğunu kavrama ve insan hayatını korumak için maliyet hesabı yapmanın ne büyük bir gaflet olduğunu kabul etme zorunluluğu bulunmaktadır.
Evine ekmek götürmek, düğününü yapmak için kimi zaman yerin yüzlerce metre altında, kimi zaman yerin yüzlerce metre üzerinde çalışan, emeğinden başka sermayesi olmayan evlatlarımızın yüzde 98 oranında önlenebilecek kazalara kurban gitmesi acımızı bir kat daha artırmaktadır.
Bugün çalışanı ve çalışan için yapılan yatırımları, ücretleri, sosyal hakları maliyet artırıcı unsur olarak gören anlayış kamu vicdanında sorgulanmak zorundadır. Bugün sendika üyesi olduğu için çalışanını işten çıkaran işveren yaptığı yanlışı görmek zorundadır. Bugün ülkemizdeki yetkililer çalışan hiç kimsenin kaderinin ölmek olmadığını, asli görevlerinin ise bu milleti yaşatmak olduğunu anlamak zorundadır. Kanunların ve kuralların uygulanmasında sınıf arkadaşlığı, masa arkadaşlığı, mesai arkadaşlığı gibi ahbap çavuş ilişkileri bir istisna unsuru olmaktan çıkarılmadıkça, herkes kökenine, siyasi düşüncesine ve yetkililere yakınlığına bakılmaksızın sorumluluk ve yetki bağlamında eşit hale gelmedikçe bu kazaların ve ucuz ölümlerin sonu gelmeyecektir.
Bugün aramızdan yine birçok işçimiz daha yüreklerimizi dağlayarak ayrıldılar. Alın terinin, helal kazancın, namusun ve çelikleşmiş iradenin sembolü olarak hafızalarımızdaki yerlerini aldılar. Allah bizlere bir daha böyle bir acı yaşatmasın. Emeğin en yüce değer olduğu gerçeğini idrak edip insan için yapılacak yatırımlarla hayatı güzelleştireceğimiz, taşeronlaşmanın, çocuk işçiliğinin, emek sömürüsünün, iş kazalarının son bulduğu bir ülke temennimizi bir kez daha yineliyoruz. Kazada hayatını kaybedenlere yüce Allah’tan rahmet, yaralananlara geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
İsmail Koncuk
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı