TBMM Alt Komisyonu’nda görüşülmekte olan torba kanun tasarısına bir madde eklenerek 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 38
TBMM Alt Komisyonu’nda görüşülmekte olan torba kanun tasarısına bir madde eklenerek 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 38. maddesi değiştirilmekte ve daha önce defalarca ertelenerek en son 1 Temmuz 2017 olarak belirlenen kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli işyerleri için İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI, İŞYERİ HEKİMİ VE DİĞER SAĞLIK PERSONELİ görevlendirme yükümlülüğü 1 Temmuz 2020’ye ertelenmektedir.
Öncelikle bu ertelemenin Kanunun bütün maddelerini içermediğini, işyerlerinde alınacak iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine ilişkin olarak işverenlerin ve kamu yetkililerinin bütün yükümlülüklerinin Kanunen devam ettiğini hatırlatmakta fayda vardır. Ancak kamu kurumlarında ve 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli işyerlerinde Kanuna göre yapılması gereken işlemler ile alınması gereken tedbirlerin pek çoğu, yukarıda sayılan ve görevlendirme yükümlülüğü 2020 yılına ertelenmek istenilen personel tarafından yapılacaktır. Bu durumda anılan yerlerde iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini almak ve uygulamak neredeyse imkânsız hale gelmektedir. İş güvenliği uzmanı ve işyeri hekiminin bulunmadığı bir yerde çalışanların sağlığını ve güvenliğini tehdit edecek unsurların tespit edilmesi ve aksaklıkların giderilmesi nasıl sağlanacaktır? Nitekim, Kanunun diğer maddelerinin uygulanması 2012 yılından beri zorunlu iken sırf bu ertelemelerin etkisiyle bugüne kadar kamuda iş sağlığı ve güvenliğine yönelik hiçbir çalışma yapılmamakta, işin uzmanlarının sahada çalışması mümkün olamamaktadır. Ülkemizdeki istihdam yapısına bakıldığında çalışanların büyük çoğunluğunun küçük işletmeler ile kamu kurum ve kuruluşlarında az tehlikeli sınıfa dahil işlerde bulunduğu görülmektedir. Dolayısıyla, Komisyon’da ertelenmesi öngörülen maddeler nedeniyle Türkiye’deki çalışanların büyük çoğunluğu bu Kanunun getirdiği korumadan faydalanamamakta, uygunsuz şartlarda, sağlıksız ve güvensiz ortamlarda çalışmaya mahkûm edilmektedir.
Konfederasyonumuzun da büyük çaba ve destekleriyle 2012 yılında çıkarılan ve çalışanlarımızın sağlığını ve güvenliğini korumayı amaçlayan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun bütünüyle uygulanması sürekli ertelenmektedir. Bu nedenle üzerinden 5 yıl gibi son derece uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen Kanun bir türlü fiilen yürürlüğe girememiştir. Şimdi ise 2020 yılına ertelenerek çalışanlarımız bütünüyle korumasız bırakılmak istenilmektedir.
Avrupa’da Endüstri Devrimi’nin ardından yaşanan çalkantıların sonucunda ortaya çıkan sendikacılığın temelinde çok uzun olan çalışma sürelerinin kısaltılması, uygunsuz şartlarda işçi çalıştırmanın son bulması yatmaktadır. Bir bakıma sendikacılığın çıkış noktası iş sağlığı ve güvenliğidir. Buna rağmen maalesef bugün ülkemizde her yıl binlerce çalışanımızın iş kazaları sonucunda hayatını kaybettiği, on binlerce insanımızın da yaptıkları işe bağlı olarak çeşitli hastalıklara yakalandıkları gerçeğiyle karşı karşıya bulunmaktayız.
Yapılan araştırmalar, gerekli tedbirlerin alınması durumunda iş kazalarının %98’inin, meslek hastalıklarının ise tamamının önlenebilir olduğunu ortaya koymaktadır. Bize göre bu Kanun, üzerinde yeterince durulduğu taktirde ülkemizdeki iş kazalarını en aza indirecek, meslek hastalıklarını azaltacak önemli düzenlemeler içermektedir.
Bu yılın ilk 5 ayında tam 741 kişi iş kazalarında hayatını kaybetmiştir. Kaldı ki, bu rakamlara kamu kurum ve kuruluşları dahil değildir. Kanunun uygulanmasında yapılacak her erteleme, binlerce insanımızın hayatına mal olacaktır. Bu bakımdan Kanunun daha fazla geciktirilmeden bütünüyle yürürlüğe girmesi hayati derecede önem arz etmektedir. Yetkililer, geçen her dakikanın insan hayatını doğrudan etkilediğinin bilinci içinde hareket etmek zorundadır. Herkes için çıkarılmış bir kanunun işçiler için uygulanırken memurlar için sürekli ertelenmesi anlaşılır bir durum değildir. Kamunun, kanunların uygulanmasında öncü ve örnek olması gerekirken taşın altına elini sokmaktan sürekli çekinmesi, uygulamayı kendisi açısından sürekli geciktirmesi kabul edilemez. Bu bakımdan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun ertelenmesi kabul edilemez ve telafi edilemez bir hata olacaktır.