KURESELLEŞEN DÜNYADA İSTİHDAM, SAYGIN İŞ VE SOSYAL DİYALOG TERİMLERİ MASAYA YATIRILDI
Uluslar arası çalışma örgütü İLO ve Türkiye cumhuriyeti Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından ortaklaşa "İLO Güney Avrupa Bölge Toplantısı yapıldı
Toplantıya ülkemizden Başta Çalışma ve sosyal Güvenlik bakanı Murat Başesgioğlu, devlet Bakanı Ali Babacan, çalışma bakanlığı üst düzey yöneticileri, çalışan ve işveren sendikaları başkan ve yöneticilerinin yanında Güneydoğu Avrupa Bölgesinden 8 ülkenin çalışma Bakanları ve çalışma hayatını temsilen delegasyon ile 4 ülkeden de çalışma bakan yardımcısı yada ve-eri ile çalışma temsilcileri katıldı
KURESELLEŞEN DÜNYADA İSTİHDAM, SAYGIN İŞ VE SOSYAL DİYALOG TERİMLERİ MASAYA YATIRILDI
Uluslar arası çalışma örgütü İLO ve Türkiye cumhuriyeti Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından ortaklaşa "İLO Güney Avrupa Bölge Toplantısı yapıldı
Toplantıya ülkemizden Başta Çalışma ve sosyal Güvenlik bakanı Murat Başesgioğlu, devlet Bakanı Ali Babacan, çalışma bakanlığı üst düzey yöneticileri, çalışan ve işveren sendikaları başkan ve yöneticilerinin yanında Güneydoğu Avrupa Bölgesinden 8 ülkenin çalışma Bakanları ve çalışma hayatını temsilen delegasyon ile 4 ülkeden de çalışma bakan yardımcısı yada ve-eri ile çalışma temsilcileri katıldı. Toplantıda ayrıca çalışma hayatı ile ilgili Uluslar arası kuruluşlar da temsilen yer aldılar.
10 Eylül 2006 tarihinde İstanbul'da The Marmara Otel'de akşam yemeği Resepsiyonunda bir araya gelen heyet ertesi 2 gün yoğun bir mesai harcamış ve toplantı bir deklerasyonla sona erdirilmiştir.
Toplantı 11 Eylül günü saat 9.00 da İLO Avrupa Direktörü Friedrich Butteer, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın açılış konuşmaları ile başlamış daha sonra saygın iş, İstihdam, sosyal güvenlik ve serbest rekabet konularında küreselleşmenin sosyal boyutları ile ilgili sunuşlar ile devam etmiştir. İki gün süren toplantının içerisinde, Bölge ülkelerinden gelen çalışma bakanlarının katılımı ile 2 Panel, Ülkemiz çalışma hayatının temsilcilerinin katılımı ile bir panel olmak üzere üç panel yer almıştır. Konfederasyonumuz Genel Dış İlişkiler Sekreteri ve Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci; "HERKES İÇİN SAYGIN İŞ VE ADİL KÜRESELLEŞME HEDEFLERİNE ULAŞMADA KAMU POLİTİKASININ, SOSYAL TARAFLARIN VE SOSYAL DİYALOĞUN ROLÜ" konulu panele Konfederasyonumuz adına katılmış olup, sayın Demirci panelde; küreselleşme ile beraber kamu çalışma hayatının çok büyük oranda etkilendiği istihdam, saygın iş, çalışma saatleri, çalışma ücretleri, sosyal güvenlik ve sosyal diyalog konularının işlendiği bir tebliğ sunmuştur.
Tebliğ;
HERKES İÇİN
SAYGIN İŞ VE ADİL KÜRESELLEŞME HEDEFLERİNE ULAŞMADA
KAMU POLİTİKASININ,
SOSYAL TARAFLARIN
VE
SOSYAL DİYALOĞUN ROLÜAhmet DEMİRCİ
Türkiye Kamu-Sen
Dış İlişkiler Genel Sekreteri
DECENT WORK (SAYGIN İŞ) VE KAMU ÇALIŞMA HAYATI
"Decent Work", küreselleşmenin meydana getirdiği küresel sorunlara, yine küresel bir cevap arayışıdır.
Türkçe'ye "düzgün iş", "onurlu iş", "adam gibi iş", "korunmuş iş" ve "insan onuruna yaraşır iş" gibi başlıklarla çevrilmeye çalışılsa da en doğru olarak "SAYGIN İŞ" olarak çevrilmeli yerleşmelidir.
SAYGIN İŞ TEMEL DEĞERLERİ, İLKELERİ VE KAMU POLİTİKALARI İLE SOSYAL TARAFLARIN DURUŞU:
SAYGIN İŞ ile ilgili en önemli açılım, 1944 Filadelfiya Deklerasyonun'da da belirtildiği gibi emeğin bir mal olarak kabul edilemeyeceğidir. Emek piyasada fiyatı belirlenen bir meta değildir ve olmamalıdır. Bütün dünyada da bu anlayış ortadan kaldırılmalıdır.
SAYGIN İŞ'ten ne anlaşılması gerektiği, insanların kendi kendilerine tanımladıkları; niçin iş bir fert için önemlidir? İnsanların işten beklentisi nedir? sorularından gelir. Bu nedenle SAYGIN İŞ'in yukarıda değindiğimiz uluslararası hedefleri dışında her ülkenin kendi sosyal ve ekonomik şartlarına göre belirlenen bir gündemi bulunmalıdır.
Kendi kendimize tanımladığımız ve özel önem atfettiğimiz "iş", paradan daha önemlidir. Çünkü "iş"in kendisi saygınlığın, onurun ve toplumda sürekli barışın bir kaynağıdır.
Bu gün dünyada SAYGIN İŞ kavramı ile iş ve emeğin niceliksel değerleri değil, niteliksel değerleri ile insan haysiyeti ve onuru çerçevesinde bir iş ilişkisinin kurulması gerektiği vurgulanarak ülkeler bu konuda işbirliğine çağrılmaktadır. Çalışma süresi, ara dinlenmesi, haftalık çalışma süresi, yıllık ücretli izin süresi ve ücret artış oranları gibi niceliksel değerler hiç şüphesiz çok önemlidir. SAYGIN İŞ, bu niceliksel değerler yanında "iş"in "çalışma"nın kendisine bir değer katmak istemektedir.
Hatta, bütün dünya dinleri ve dini örgütleri, "çalışma", "iş" kavramının manevi yönünün doldurularak "insani" bir değer katmaya davet edilmektedir. Birleşmiş Milletler, bu görevi ILO ve Dünya Kiliseler Birliğine vermiştir. ILO ve Dünya Kilisleler Birliği, SAYGIN İŞ kavramının manevi temellerini, bütün dinlerin ve ilahi doktrinlerin uzlaşabileceği esasta kurmaya çalışmaktadır. SAYGIN İŞ'in 1950-1960'lı yıllarda uluslar arası belgelerde karşılığını bulan temel ilke ve haklardan daha ileriye götüren yönü de burasıdır.
İşin manevi boyutu noktasından bakıldığında, dini ve örfi anlamda iş, bizim için de önemlidir. İslam peygamberi bir hadisinde "çalışanın emeğinin karşılığını alın teri kurumadan ödeyiniz" veciz ifadesi ile işin saygınlığına verdiği önemi ortaya koymuş ve bu ifade Müslüman Türk Milleti tarafından iş ve işveren ilişkilerinde çoğu zaman rehber alınmıştır.
SAYGIN İŞ, ILO'nun dört stratejik amacı üzerine gelişmektedir. Bunlar;
- Kadınlar ve erkekler için büyük ölçüde iş ve gelir seçenekleri yaratma,
- Evrensel saygınlıkla kabul edilecek çalışma hayatının temel ilkeleri ve hakları belirlemek,
- Sosyal korumanın geliştirilmesi,
- Sosyal diyalogdur.
Çalışma standardını yükseltmeyi hedef alan ve yukarıdaki dört temel amacı esas alan bu programın ilk somut hedefleri;
- Kayıt dışı istihdama ve insanlık dışı çalışma şartlarına karşı işbirliği içerisinde mücadele edilmesini,
- İlk aşamada, emeğin bir mal olmadığı, onun insanın manevi yönünü de içeren bir değer olduğunun kabul edilmesi,
- Çocuk suiistimalinin; zorunlu çalıştırmanın ve kötü şartlarda çalışmanın önlenmesi,
- Özellikle kadın işgücü başta olmak üzere her türlü ayrımcılığın sona erdirilmesi,
- Örgütlenme hakkı ve kolektif sorunların çözümünde üçlü sistemin geliştirilmesi olarak belirlenmiştir.
SAYGIN İŞ KAVRAMINDAN KAMU KESİMİNİN BEKLENTİSİ VE KATILIMI:
SAYGIN İŞ kavramına yapılabilecek katkıya geçmeden önce saygın iş kavramından kamu çalışanları ne anlamaktadır bunu açmak gerekir. Kamu Çalışanları için SAYGIN İŞ; yaptıkları işin kalite ve kantitesi ile kendilerine sağladığı saygınlık ve vaz geçilmezlik yanında işin kendi kutsiyeti ve saygınlığıdır.
SAYGIN İŞ'e yönelik stratejiler, ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişmişliklerinin önemi doğrultusunda biçimlenmektedir. Aslında bu öncelik ülkelerin gelişmişlik seviyeleri ile de yakından ilgilidir. Türk Kamu çalışanları SAYGIN İŞ kavramı ile şu alt kavramların açılımını ve bu konuda ülkemizde yaşanan problemlerin çözümünü beklemektedir. Bu kavramlar; örgütlenme özgürlüğü, İstihdam ortamının geliştirilmesi, Ücret adaletsizliği ve sosyal güvenliğin geliştirilmesi, Çalışma süreleri, çalışma şartlarının iyileştirilmesi, kurum lardaki yönetimlere katılmaları ve en önemlisi Sosyal diyalogun geliştirilmesini konularıdır.
Bunları kısaca inceleyecek olursak;
1- Örgütlenme Hakkı
Örgütlenme hakkının daha tam anlamıyla çözülmemiş olması, TÜRK çalışma hayatı için üzücü bir durumdur. Örgütlenme hakkının ve mevcut örgütlerle ilgili ortada olan grev ve toplu sözleşme haklarının önündeki hukuki ve uygulamadan kaynaklanan engellerin kaldırılmaması bu gün için bir realitedir. Bu durum ülkemizi ilo kara listelerinde her yıl yer alan gelişmemiş ülkelerin statüsüne koymaktadır. Buna siyasi iradenin hakkı olmamalıdır.
Bu anlamda İLO 87, 98, 135 ve 151 sayılı temel sözleşmeler ile ilgili problem, Anayasamızın 90. maddesi değiştirilmiş olmasına rağmen iç hukuktaki eksik düzenlemeler gerekçe gösterilerek devam etmektedir. Çözüm için sayın Başbakanın 3 yıldır ettiği taahhüt bu yıl ki toplu sözleşme sürecinde yok sayılmıştır. Yani Toplu pazarlıkta konsensüs edilen konulardan bile geriye gidiş söz konusudur. Ancak şu iyi bilinmelidir ki; Örgütlenmiş çalışanlar olmadığı sürece SAYGIN İŞ, sözden ileri gitmeyecek, bu tür toplantılarda gündeme getirilecek ancak hayatın gerçekleri ile bağdaşmayacak bir ikilem içinde kalacaktır.
2- İstihdam Ortamının Arttırılması ve Mesleki Eğitim;
Vahşi Küreselleşme, büyük oranda insanların işlerini kaybetmesine neden olmuştur. Küreselleşmenin etkisi olarak ortaya çıkan kamu hizmetlerinin büyük oranda özelleştirilmesi eğilimi ve sonucunda gerçekleşen özelleştirme furyaları mevcut işsizlere yenilerini ilave etmiştir.
Ülkemizde bilinenin aksine kamu çalışanı sayısı olması gerekenin üçte biridir. Şu an itibarı ile çalışan sayısı kamu işçisi de dahil 3 milyon civarında olup bu rakam 33 kişilik nüfusa bir çalışan anlamına gelmektedir. AB, ABD, OECD ortalamaları incelendiğinde bu rakamın 10-14 kişiye bir çalışan anlamına geldiği açıktır.
Ülkemizde işsizlik oranı resmi rakamlara göre % 11'ler seviyesinde gözükmektedir. Ancak bu rakam inandırıcı gözükmemektedir. Çünkü bir ailede çalışabilecek yaştaki nüfusun yarısı, özellikle de ev hanımları, iş umutlarını yitirdikleri için artık iş aramamaktadır ve gizli işsiz durumundadırlar.
Tarım ülkemizin en önemli ve bir nevi zorunlu istihdam sektörü iken son dönemlerde AB, İMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü kararlarının ülkemizde uygulanması sonrası ortaya çıkan "TARIM EREZYONU" işsizliğe yeni rakamlar eklemektedir. Nitekim son 3 yılda Tarım sektöründe çalışan yaklaşık 875 bin kişi işini kaybederek işsizliğe mahkum olmuştur.
Kayıt dışı istihdam hala büyük bir problem olarak önümüzde durmaktadır. Türkiye Kamu-Sen ARGE merkezinin çalışmalarına göre ülkemizde kayıt dışı istihdam oranı % 45 lerin üzerinde tahmin edilmektedir. Engelli istihdamı ile ilgili düzenlemeler daha işlevsel hale getirilmeli
Dış kaynaklı ekonomik büyüme, tüm dünyada istihdamı olumsuz etkilemektedir. Yani büyüyen ekonomi ülkemizin değil ülkemizde faaliyet gösteren küresel güçlerin desteklediği yabancı sermayenindir.
Saygın iş için önce ortada bir iş olması gereği açık olduğuna göre, sosyal devlet anlayışı içerisinde üretimi arttırmaya yönelik ilave istihdam sahaları mutlaka açılmalıdır. Siyasi iradeler politikalarını bu noktada revize etmelidirler.
Artık adama iş değil işe adam yetiştirmeliyiz. Mesleki eğitim; işe çalışan yetiştirmek için mutlaka gereklidir. Ve bu konuda ülkemizde de acil ve sürdürülebilir tedbirler alınmalıdır.
3- Ücret ve Sosyal Koruma
Küreselleşmenin diğer olumsuzluklarında biriside, bir ülkenin ekonomik parametreleri büyürken o ülkede çalışanların ekonomik ve sosyal haklarındaki azalma gerçeğidir.
Bir kamu çalışanının yaptığı işten beklentisi, işinin saygın olması ve aynı değeri kendisine kazandırmasıdır. Kamu çalışanının işi saygındır. O, işini kamu adına gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşamaktadır. Ancak, kamu aynı değeri kendi çalışanına katmamaktadır. Kamunun, kendi çalışanına yarattığı katma değer karşılığında saygın bir ücret ve sosyal koruma verip vermediğini kendi kendisine defalarca sorması gerekir. Ülkemizde kamu çalışanlarının saygın iş anlamında kendisinden bekleneni verebilmesi için en azından karnını doyurabilmesi gerekirken şu an itibarı ile kamu çalışanlarının %20 si açlık sınırı altında maaş almaktadır. Aynı yada benzer işi yapan iki kamu çalışanına ödenen farklı ücretler, her iki çalışanın yaptığı iş arasında "az saygın" veya "çok saygın" gibi anlamsız tartışmalara neden olmaktadır. Kamuda uygulanan dengesiz ücret politikaları konusu çalışma barışını tehdit etmektedir. Bu konuda, siyasi iradenin "EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET" söylemi 4 yıldır lafta kalmıştır. Yapılan kimi çalışmalar ise, getireceği ilave bütçe yükü nedeni ile somut sonuçlara ulaşmamıştır.
Gerek çalışma hayatı için gerekse toplum için sosyal güvenlik önemli bir VATANDAŞLIK HAKKIDIR. Aktüel anlamda, 4 çalışan, 1 emekliye bakması gerektiği halde, Ülkemizde hala iki çalışan bir emekliyi bakmaktadır. Bunun sebebi genel anlamda sosyal güvenlik açıkları olarak ifade edilmesine rağmen asıl sebep kayıt dışı istihdamdır.
Ayrıca saygın iş yapanların, sosyal koruma ihtiyaçları gündeme geldiğinde ülkemizde aynı saygınlığı göremediği bir realitedir. Diğer bir ifade ile; sosyal güvenlikte yeni haklar ve en azından kazanılmış hakların korunması SAYGIN İŞ kavramı için ve ÇALIŞANIN SAYGINLIĞI için şarttır. Ancak 2007 yılında yürürlüğe girecek yeni sosyal güvenlik uygulamaları şimdilerde bile kamu çalışanları açısından önemli kısıtlar getirmektedir. Bu olumsuzluklar mutlaka SOSYAL DEVLET ilkesi ve SAYGIN İŞ kavramı çerçevesinde gözden geçirilmelidir.
4- Çalışma Süreleri
SAYGIN İŞ, çalışmanın gerçekleştirildiği süreyi ifade eden çalışma süreleri ile iç içedir. Bazı kamu personelinin çalışma sürelerinin normal çalışma süresi sınırlarını aşması; Aşan fazla çalışmaya rağmen sık sık tasarruf tedbirleri nedeniyle ücretinin ödenmemesi, siyasi baskı vasıtası olarak tayin ve görevlendirmenin kullanılarak, kamu çalışanının insanca hayatını devam ettireceği özel alana yönelik sınırlandırıcı haksız uygulamalar bulunmaktadır.
Yüksek çalışma saatleri ayrıca yeni istihdamın önündeki diğer bir engeldir. Bu konuda Türkiye Kamu-Sen olarak 2004 yılında yaptığımız bir çalışma sonucu olarak haftalık iş saatinin 35 saate inmesi ile ülkemizde kamuda yaklaşık 3.5 milyonluk ilave istihdam olanağı sağlanacağı tespit edilmiştir. Ve bu istem 2004 yılı toplu pazarlık sürecinde işveren kuruluna iletilmiştir. Benzer uygulamaların istihdam artışına yönelik olarak dünyada örnekleri mevcuttur.
5- Çalışma Şartlarının İyileştirilmesi ve Hizmet İçi Eğitim.
Pek çok kamu hizmetinin yürütüldüğü kurumda gerek iş sağlığı ve güvenliği ve gerekse iş verimliliği açısında ortada olan olumsuzluklar giderilememekte bu anlamda yürütülen işin SAYGINLIĞI tartışma götürmektedir. Ayrıca işe başlanılan günkü mevcut eğitim, teknolojik ve mevzuat altyapısı günün şartlarına göre geliştirilmeli ve bu değişimler çalışan, işveren ve hükümet ortak projeleri ile yürütülecek hizmet içi eğitimler şeklinde çalışanlara artı değer olarak kazandırılmalıdır.
6- Sosyal Diyalog
SAYGIN İŞ için en olmazsa olmaz bu maddedir. Sosyal Diyalog, hemen hemen bütün evrensel ilkelerin başında gelmektedir. Bu nedenle bütün uluslar arası örgütlenmelerde ve stratejik planlarda ilk kademede yer almaktadır.
Avrupa birliği sürecinde başlatılan Sosyal diyalog projesi maalesef beklenen hedefleri sağlamayacaktır. Çünkü projenin uygulanacağı partner kamu kurumlarının idarecileri zaman zaman siyasal mülahazaları, sendikalar ayrımları ve sosyal diyalog konusundaki bilgi eksiklikleri nedeni ile bu projeyi bilerek yada bilmeyerek sabote etmiştir. Bu olumsuzluk nedeni ile Türkiye'nin en büyük Kamu çalışanları Sendikaları konfederasyonu ve bağlı sendikaları bu projeden ayrılmıştır. Bu olumsuzluklar düzelmeden de bu çalışmalara katılmayacaktır.
Sosyal diyalog çalışma hayatı için son derece önemlidir. Diyalog taraflar arası yapılır ve güven esaslıdır. Güvenden yoksun yada dayatmacı uygulama diyalog değil monologu çağrıştırır.
Ülkemizde Sosyal diyalogun önemli ayaklarından olan Kurum İdari Kurulları, Yüksek İdare Kurulu, Ekonomik ve Sosyal Konsey, Toplu Pazarlık Masası SOSYAL DİYALOGDAN çok yine monolog olarak yürümektedir. Bu durum son toplu pazarlık aşamasında da kendini göstermiştir. Özellikle işveren kurulunda yer alan siyasi irade ve kamu yöneticileri diyaloga kapalı diretmeci yönetim anlayışını devam ettirmişlerdir. Diyalog Avrupa'ya karşı, "işte biz yapıyoruz" mantığı çerçevesinde göstermelik olarak yer almaktadır. Bu arada Sosyal güvenlik reformu çalışmalarında pek çok konu kamu çalışanları aleyhine gerçekleşmiş olsa da çalışmalar sürecinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Murat BAŞESGİOĞLU ve kurum üst yöneticilerinin Sosyal diyalogu azami uygulamaları ve bunun sonucunda ilave çıkabilecek pek çok olumsuzluğun engellendiğini de dikkatinize sunmak ve bu nedenle de Sayın Bakana Teşekkür etmek istiyorum. Umuyoruz bu uzlaşma kültürü diğer sahalara da yansır. Ancak bu güne kadar kamu çalışma sistemini ve kamu çalışanlarını doğrudan ilgilendiren pek çok konuda sosyal diyalog kapıları açılamamıştır. Umuyoruz ki bu toplantı ülkemiz için bu konuda yeni bir açılım getirir.
Saygın iş kavramının ulusal, bölgesel ve uluslar arası sahada yeterince kabul görmesi ve aktif hale getirilmesi için Türkiye Kamu-Sen, Kamu Çalışanlarının temsilcisi olarak, hiçbir fedakârlıktan kaçınmayacak, üzerine düşen görevi azami yerine getirecektir.
Küreselleşme karşısında Birleşmiş Milletler, ILO'ya bu küreselleşmenin sosyal programını yürütme görevi vermiştir. Bu anlamda, insan onurunun ve toplumsal sorunların temeli kabul edilen "çalışma" ya da "iş" etrafında herkesin uzlaşabileceği değerler ve ilkelerin geliştirilmesi amaçlanmaktadır.