TBMM gündeminde bulunan "Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı" ve "Sosyal Güvenlik Kurumu Kanun Tasarısı", Ankara Emek Platformu'nun düzenlediği mitingde protesto edildi
TBMM gündeminde bulunan "Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı" ve "Sosyal Güvenlik Kurumu Kanun Tasarısı", Ankara Emek Platformu'nun düzenlediği mitingde protesto edildi. Emek Platformu adına ortak açıklamayı, Ankara Emek Platformu Sözcüsü ve Çelik-İş Sendikası Ankara Şube Başkanı Naci Bayanlı yaptı. Bayanlı, kanun Tasarıları yüzenden ciddi hak kayıplarıyla karşı karşıya bulunduklarını belirterek, "Söz konusu tasarıların, felsefesine itirazımız var, tekniğine itirazımız var, kendisine itirazımız var" dedi.
Türkiye Kamu-Sen'in de iştirak ettiği eylemde ayrıca Türkiye Kamu-Sen Genel Basın Sekreteri Ahmet Azizoğlu ile Türkiye Kamu-Sen Genel Dış İlişkiler Sekreteri ve Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci de katıldı.
Emek Platformu sözcüsü Bayanlı'nın yaptığı konuşma şöyle:
Bugün ülkemizdeki işçiler, memurlar, emekliler, kendi nam ve hesabına çalışanlar, TBMM gündeminde bulunan "Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı" ile "Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu" tasarılarından dolayı ciddi hak kayıpları ile karşı karşıya bulunmaktadırlar.
Söz konusu tasarıların felsefesine itirazımız var,
Tekniğine itirazımız var,
Kendisine itirazımız var.
Bu itirazlarımızı tüm ülke genelinde haykırıyoruz. Türkiye'nin hemen her ilinde bu tasarılara karşı,
-basın açıklamalarımız,
-imza kampanyalarımız,
-Radyo ve televizyon programlarımız tüm hızıyla sürüyor.
TBMM komisyonlarının gündeminde olan bu yasalara ilişkin olarak,
Emek Platformu Başkanlar Kurulumuz,
Başkanlarımız,
TBMM'de grubu bulunan siyasi partilerin grup başkan ve-erini ziyaret etmiş, eleştiri ve önerilerimizi içeren raporları vermişlerdir.
ŞİMDİ EYLE ZAMANIDIR!
Şimdi halkı sesimizi meydanlarda duyurma zamanıdır.
IMF ve Dünya Bankası'nın dayatmaları ile getirilmek istenen yasalarla,
-Emeklilik yaşı 68'e çıkarılmak isteniyor.
Bununla da kalınmıyor,
Bugün emekli olana emekli maaşı bağlanma oranı yüzde 75 iken,
Yasanın uygulanmasıyla birlikte emekli olanlar, son aldıkları maaşın ancak yüzde 65'ini alacaklar.
Bu oran kademeli olarak yüzde 50'ye düşürülmek isteniyor.
Sözün özü, emeklilerin sefil olmaları istenmektedir.
Hükümetler ve tüm siyasiler şunu iyi bilmelidirler ki,
'IMF'nin öncelikleri toplumun öncelikleriyle ters düşüyor"
'IMF'nin tek derdi, Türkiye'den alacaklarını tahsil etmektir"
Sorarım size, Dünya'da IMF reçetelerini uygulayıp da kurtulan ülke var mıdır?
Yasa taslaklarıyla, prim gün sayısı 9.000'e çıkarılmak isteniyor.
Sorarım size, ülkemizde;
-Yeni iş yasası ile kısmi çalışma dayatılmışken,
-Esnek çalışma ve ödünç işçilik getirilmişken,
-Kayıtdışı istihdam kayıtlılardan fazla iken,
-Mevsimlik işçilerimiz yılda en fazla 90 gün çalışırken,
Bu 9 bin gün prim nasıl doldurulacak_
Biz söyleyelim,
Yılda ancak 90 gün çalışabilen bir mevsimlik işçi, 9 bin prim günü ancak kaç yaşında tamamlayabilir dersiniz?
Ancak 100 yaşında tamamlayabilir.
Getirilmek istenen düzenlemelerle
SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı tek çatı altına alınmak isteniyor.
NE oluyor tek çatıya alınınca?
Ne mi oluyor? Bu sosyal güvenlik kuruluşları, en kötü durumda olanın durumunda eşitleniyor.
Yani 'sefalette eşitlik' ilkesi getirilmek isteniyor.
Bu düzenlemelerin felsefesine itirazımız var,
Bu düzenlemelerin, şekline itirazımız var,
Bu düzenlemelerin bizzat kendisine itirazımız var
Getirilmek istenen düzenlemelerle,
Sağlık hizmetlerinden katılım payı alınacak!
-Genel sağlık hizmetleri daraltılmak isteniyor.
-Sağlık, paralı hale getirilmek istenirken, piyasanın acımasızlığına terk ediliyor.
-Devletin 'sosyal' niteliğinden vazgeçilmek isteniyor.
-Anayasamızın 2. maddesinde belirtilen 'devletimizin 4 temel niteliğinden hiçbiri diğerinden az önemli değildir.
Demokratik devlet ne kadar önemli ise, sosyal devlet o kadar önemlidir.
Hukuk devleti ne kadar önemli ise sosyal devlet o kadar önemlidir,
Laik devlet ne kadar önemli ise sosyal devlet o kadar önemlidir.
Sağlık hizmeti devletin bir lütfü değil, halkın hakkıdır.
Sosyal devletten kaçınmak ayrıca bir suçtur.
-Bugün doğan çocuklarımız, eğer bir iş bulurlarsa ve primlerini tam öderlerse, ancak 68 yaşında emekli olacaklardır.
-Ülkemizde, kayıtdışı sektörde çalışan ve 5 milyonu aşan çalışan sosyal güvenlikten yoksun kalacak.
-Yüzde 20'ye yaklaşan işsizlerimiz, yanında sosyal devleti göremeyecekler.
-Tasarı yasalaşırsa, memur emeklilerin maaşları yüzde 33, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaşları yüzde 23 düşecek.
-Temel sağlık teminat paketi her zaman, basit bir yönetmelikle daraltılabilecek ve ciddi rahatsızlıklarından tedavi görenler açıkta kalabilecek.
Protez kullanmak zorunda kalanlardan yüzde 20 katkı payı alınacak.
Devlet memurlarından 3 günlük yatak istirahatından sonrası için, ücretinden 3 te 1 oranında kesinti yapılacak.
Son dönemde bir yalan uyduruluyor!
Neymiş efendim, sosyal güvenlik kuruluşlarına ayrılan devlet katkısı kara delik imiş! Devletin bu kuruluşlara ayıracak kaynağı yokmuş,
Kaynak mı istiyorsunuz?
O zaman, rantiyeye verilen ve sonradan batırılan kredilere bakın.
Kaynak mı istiyorsunuz?
O zaman dönün bir bakın kayıtdışı ekonomi.
Bugün iktidarlar, kayıtdışı ekonomi ve istihdamla mücadele edemedikleri için,
Türkiye, 24,5 milyar YTL zarara uğramaktadır.
İşte size kaynak.
Kayıtdışını kayıt altına almadan
Batık kredileri tahsil edemeden,
Vergiyi ödenebilir yapıp, tabana yaymadan,
İşsizlik oranlarını düşürmeden,
Örgütlenme özgürlüğünün önünü açmadan,
SOSYAL GÜVENLİKLE OYNAYAMAZSINIZ!
Bize göre sorun kasada değil, kafadadır.
Bize göre çözüm IMF değil,
Kayıtdışını, kayıt altına almaktır.
Sorun çözümsüz, çözümler de imkansız değildir.
MİTİNGDE ATILAN SLOGANLAR ŞUNLAR:
BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANACAĞIZ
KILAVUZU IMF OLANIN SONU, SEFALETTİR
HÜKÜMET YASANI, AL BAŞINA ÇAL
ÇALIŞANLAR BURADA SOSYAL DEVLET NEREDE