Türkiye Kamu-Sen’in illerimizde sürdüğü istişare toplantıları Kars ve Erzurum ile devam etti
Türkiye Kamu-Sen’in illerimizde sürdüğü istişare toplantıları Kars ve Erzurum ile devam etti.
Serhat ilimiz Kars ve Dadaşlar diyarı Erzurum’da gerçekleşen toplantılarda coşku ve heyecan doruğa çıktı.
Toplantıya, başta Genel Başkanımız İsmail Koncuk olmak üzere, Türkiye Kamu-Sen Genel Sekreteri ve Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Türkiye Kamu-Sen Genel Toplu Sözleşme Sekreteri ve Türk İmar-Sen Genel Başkanı Necati Alsancak, Türkiye Kamu-Sen Genel Mevzuat Sekreteri ve Türk Enerji-Sen Genel Başkanı Mehmet Özer, Türkiye Kamu-Sen Genel Basın Sekreteri ve Türk Haber-Sen Genel Başkanı Sedat Yılmaz, Türkiye Kamu-Sen Genel Dış İlişkiler Sekreteri ve Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci, Türkiye Kamu-Sen Genel Sosyal İşler Sekreteri ve Türk Ulaşım-Sen Genel Başkanı Şerafeddin Deniz, Türk Kültür Sanat-Sen Genel Başkanı Hasan Hüseyin Yılmaz, Genel Merkez Yöneticilerimiz, Şube Başkanlarımız, çok sayıda üyemiz katıldı.
KONCUK: YARINA HEP BİRLİKTE IŞIK TUTALIM
Sarıkamış’ta, 102 yıl önce şehit düşen 90 bin Mehmetçiği ve tüm şehitlerimizi anmak için bu topraklardayız” diyen Genel başkan İsmail Koncuk, “Makamlarını korumak adına her zilleti sineye çeken kafalar var. Millet olmanın şuuruna varamayan nice insan var. Bu ülke bizim. Vatanı olmayan milletin geleceği olmaz. O milletin namus ve şerefi tehlikeye girer” dedi. Koncuk, “Coşkulu kalabalığa hitap eden Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, ülke gündemi ve çalışma hayatını değerlendirdiği toplantılara katılımcıları selamlayarak başladı. Koncuk, “ Sarıkamış’ta 102 yıl önce şehit düşen 90 bin askerimizi yad etmek bu topraklardayız. Tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum, Allah onlardan razı olsun. En son İzmir’de, Fethi Sekin kardeşimizin kahramanlığı, destansı davranışı bu milletin tüm fertlerinin tüylerini diken diken etti.
İki hainin üzerine bir tabancayla gidiyor ve ölümle adeta alay ediyor. Kahramanlar kolay yetişmiyor, şehitlerimiz varlık sebebimizdir. Hala şerefimizle namusumuzla gezip, “Bu vatan bizim” diyorsak bunu onlara ve kanlarına canlarına borçluyuz. Şehitlerimizi millet olarak yad etmeli, ailelerine sahip çıkmalıyız. Fethi Sekin’in ve tüm şehitlerimizin ailelerine sahip çıkmalıyız. Şehit çocuklarının feryatlarını hepimiz görüyoruz. O çocuklar babalarının şerefiyle yaşayacaklar bir ömür boyu ama millet olarak onları biz de baş tacı etmeliyiz.
İşte bizde bugünlerde Sarıkamış şehitlerimizi anmak için buraya geldik. Bu coğrafyayı bizlere vatan yapmak için kara toprağa düşenlerin miraslarına sahip çıkmak için buradayız. Hatırlarsınız, tarihte zararlı cemiyetler vardı. Bizden görünen birçok insan o zararlı cemiyetlere o tarihlerde, mesela, İngiliz Muhipler Cemiyetine gitti üye oldu, kimisi Amerikan mandası istedi, başkaları diğer zararlı cemiyetlerin üyesi oldular, kendi pis nefislerini kurtarmaya çalıştılar. Bugünde değişen bir şey yok, yine bir çok insan benzeri faaliyetleri benzer kuruluşlarla yapmaya devam ediyor. Atatürk’ü tartışamaya açıyor bazıları, bu vatanın kurucusunu tartışmaya açıyorlar, adını duymayı hazmedemeyen gafiller, hainler var. 15 Temmuz musibetine rağmen milli birlik ve beraberliğin ne anlama geldiğinden habersiz olan, ne idüğü belirsizler var, hem de belli noktalarda var. Atasına, ecdadına kahramanlarına dil uzatanların adamlığı söz konusu olabilir mi?
Bugün benzeri gafiller var bugünü kurtarayım derken neye ve kime hizmet ettiğini bilemeyen kafalar var. Makamlarını korumak adına her zilleti sineye çeken kafalar var. Ne farkları o zararlı cemiyetlerden bunların. Millet olmanın şuuruna varamayan nice insan var. Bu ülke bizim. Vatanı olmayan milletin geleceği olmaz. O milletin namus ve şerefi tehlikeye girer. Bağımsız vatan çok önemlidir. Tüm hücrelerimizle bunu hissetmeliyiz, gereğini yapmalıyız. Türkiye kötü günlerden geçmekte. Zor günlerdeyiz, kötü şeyler oldu ve oluyor. Bugün elbette dün yapılan hataları konuşmak istemiyorum. Yarına ışık tutalım hep birlikte.
Biz Türkiye Kamu-Sen olarak en başından beri birlik ve beraberlik içinde bu ülkenin hepimizin olduğunun farkına vararak “Bir olalım, iri olalım, diri olalım” dedik ama dinlemediler. Hala dinlemeyenler var, hala aynı zihniyetle kör, doymayan nefislerinin kölesi olanlar var. Türkiye bunlardan kurtulmalıdır. Bu egoizm hastalığı beyinleri esir aldığı sürece Türkiye’nin geleceği olmaz. Bunu görmeliyiz. Karınca kararınca tedbirini almak sorundayız, yarın Suriye olursak ah vah etmenin anlamı kalmaz. Bugünden itibaren herkes, meseleyi idrak edemeyenleri uyarmalıdır. Sadece kendimiz için değil herkes için yaşayacağız. Millet olamayanların başına gelenler ortadadır. Büyük bir ibrettir bunlar.
Milli Eğitim Bakanlığı’nda müfredat çalışmaları oluyor. Sözde bir sendikanın derdi de Atatürk, başka dertleri yok. Anlamadığım ve kabullenemediğim, vatansever olarak kendini tanımlayan birçok insan da bunların değirmenine su taşıyor. Kendi egoları adına su taşıyor. Gelecek hiç umurlarında değil. O zaman o mandayı isteyenden ne farkın senin? Türkiye Kamu-Sen’in mücadelesi kuru bir mücadele değil, elbette sendikal bir mücadeledir ama milli bir sivil toplum kuruluşudur. Türkiye Kamu-Sen bu milletin savunduğu tüm değerlerin savunucusudur, kökleri Anadolu topraklarının derinlerindedir.
Türkiye Kamu-Sen bir aydınlar hareketidir. Herkes neden burada bu olduğunu bilecek, kimse tesadüfen burada değil. Bunu bileceğiz yüreğimizde hissedeceğiz. Bu kadar önemli bir faaliyet yaptığımızın farkında olacağız. Sadece maaşımız artsın mücadelesinde değiliz, elbette o artışlarında en kral mücadelesini zaten yapıyoruz. Bu milletin varlık davasının mücadelesini de yapacağız. Varlık tehlikeye girerse, özlük haklarının bir anlamı yoktur. Öncelik vatan zeminin sağlam olmasıdır. Ecdadın emaneti bu ülkeyi sağlama alacağız. Tüm bunların ışığında, Türkiye Kamu-Sen’e bir aydınlar hareketi, aydınlatma hareketi sıfatını yakıştırmak yanlış olmaz” dedi.
KONCUK: BÖYLE SENDİKACILIK KABUL EDİLEMEZ!
“Tarihi toplu sözleşme imzaladık” diyenlerin uygulanmayan 21 madde için hiçbir adım atmadığının altını çizen Genel Başkan İsmail Koncuk, Türkiye Kamu-Sen’in bu maddeleri yargıya taşıdığını hatırlattı. Koncuk, “11 hizmet kolunda da kamu çalışanları yetkiyi bir konfederasyona verdi. Şimdi bu yetkiyi memura hizmet noktasında vermiş olsalar , ileri derece de mücadele eden bir sendika olsa yüreğim yanmayacak ama tüm memurlar bunun böyle olmadığını biliyor. Onların sendikacılık yapmadıklarını biliyorlar ama “Şartlar böyle gerektiriyor, müdürüm böyle söyledi, amirim böyle emretti” diye ifade ediyorlar. Geçenler de o sendikanın Genel Başkanı, “Tarihi bir toplu sözleşme imzaladık, bizi hazmedemiyorlar, milleti aldatıyorlar” diyor. İnsan Allah’tan korkar, toplu sözleşme hükümleri imzalandıktan sonra uygulamaya geçmesi gereken hükümlerdir.
Hükümet “Ben bunu uygulamak istemiyorum” diyemez. Kanun bunu emrediyor, tam 21 madde uygulanmamış. 4-C’liler kadrolu olacaktı hala yok. Alınan kararda “Çalışma yapılacak” denilmiş. Bunlar alkışlar arasında imza atarken, dışarı çıkıp basına, “Toplu sözleşmede yuvarlak kararlar olmaz, uygulanamaz” dedim. 4-C’li,ler dava açıp ek ödeme emsali memur kadar alırken bir imza ile 159 TL brüt, neti 115 TL olan bir ödemeye mahkum edildiler. Kimi kurtardın sen? Hükümeti. 4-C’liyi net 115 TL’ye mahkum ettin. Bunu söylemek kazanımları hazmedememek anlamına mı gelir?
Toplu sözleşmede bir madde daha, “Kültür Bakanlığı çalışanlarının ekonomik durumlarının iyileştirilmesi” demişler. O zaman Bakan sayın Süleyman Soylu idi. Kendisi, “Ben bunun nesini uygulayım?” dedi. Orada ki Memur-Sen Temsilcisi, “Biz o maddeyi kültür hizmet kolu temsilcisinin, bizimle ilgili de bir şey yazalım, çalışanlarımıza söyleyecek bir şeyimiz olsun dediği için yazdık” dedi.
KPDK’da bu konuyu anlattım Kültür Memur-Sen Temsilcisi “Kim söyledi bunu?” diyor. “Ben isim vermem ama söyleyen burada” dedim Genel Başkanları zıplıyor. Dedim ki, “Yuvarlak kararlar alırsanız böyle yuvar yuvar yuvarlanırsınız” İnsanları aldatıyorlar. Şimdi Kültür Bakanlığı çalışanları kendilerini aldatmak üzere yazılan bir maddeyi, İsmail Koncuk Türkiye’ye anlatacak, Kültür Bakanlığı çalışanları o sendikanın yakasına yapışmayacak, yapışacaksınız! Aldatanın yakasına yapışacaksın, tribüne oynamak adına bu yapılırsa hesabını soracaksın. Kamu çalışanlarının zamları toplu sözleşmede kararlaştırılır. Bu maddenin uygulanmayacağını memurlar bilmiyor mu, sendikacılar bilmiyor mu?
Geçen günlerde bu sendikanın temsilcilerinden bir tanesi “Gelir vergisi dilimleri şöyle ayarlansın” diye bir çağrıda bulunuyor. Bunun yeri toplu sözleşme masasıdır. O masada karar aldırtamıyorsun, şimdi bunu söylüyorsun. Memurların, aldatanlara yönelik dikkatli olması lazım. Yoksa bugün A sendikası, yarın B sendikası aldatır. Eğer aldanma aldatılana keyif veriyorsa aldatan bugün buysa yarın başkası olur, her zaman değişir. Memurlar burada daha dikkatli olmalıdır. Bunun hesabı sorulmalıdır. 21 madde uygulanmadı. Kadro aldın da hazmedemedim mi? Eğri oturup doğru konuşalım. Biz doğruları söyledik hep.
Geçen bir anket yaptılar hepinizde gördünüz. Bir sendikanın Genel Başkanı epeyce geride kaldı ankette. Bakmış oy alamayınca birileri oturmuş oy sayısını 4 bin 500 iken yarım saat sonra 24 bin 750 ye çıkarmış. “Bu işte bir hile var” dedim. Manipüle ediyorlar. Gerçekten bu sendika manipüle ettiyse çıksın anlatsın. İlgili site “Bu anketimiz bir Genel Başkan lehine sahte 20 bin oy kullanarak manipüle edilmiştir” dedi. Şayet denilse ki, “Bu anket İsmail Koncuk lehine manipüle edildi” ben hemen gider bu pisliği yapana dava açarım. Bunlar dava açmadı, “Biz yapmadık” diye bir açıklamada yapmadılar. Ben bizzat kendileri yaptı da demiyorum ama o zaman dava açacaksınız, IP adresi belli, yayınlanmış. Sessiz kalıyorsanız olmaz. “Sükut ikrardan gelir” sesiz kalmak kabul etmek demektir, bu lekedir, bu leke hemen temizlenmeli. Ahlaklı bir sendika peşine düşer bunun.
21 maddeden biriside KİT çalışanları ile ilgili bir madde idi. 31.01.2016 tarihine kadar KİT’lerdeki ücret grup sayısının beşten üçe düşmesi. Üzerinden bir yıl geçti, 2017’de yeniden toplu sözleşmeye oturacağız ama üzerinde trih yazan bir madde hala uygulanmamış. Bir yıldır siz neredesiniz? O sözleşmede imza yetkimiz yok ama uygulanmayan 21 maddenin neden uygulanmadığını soran ve dava açan Türkiye Kamu-Sen. Elde ettiğini söylediğin ama uygulanmayan bu maddeler için Türkiye Kamu-Sen dava açıyor sen susuyorsun. Sesin çıkmıyor.
Birçok madde var bu maddeler içinde. Türk Haber-Sen'in kazanımı olan giyim yardımı vardı bu kazanımı siz neden genişletemediniz? Daha önce alınanı da kaybettiler. Bir çok madde ve konu hayata geçirilemedi. Bunları söylemeyelim mi? Deyin ki, “Şu madde hayata geçti, İsmail Koncuk yalan söylüyor” Böyle sendikacılık kabul edilemez” dedi.
KONCUK: VATANSEVERLİKTE, MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİK KONUSUNDA HASSASİYETTE TÜRKİYE KAMU-SEN’İN ELİNE SU DÖKECEK BAŞKA BİRİLERİNİ TANIMIYORUM
15 Temmuz’dan önce kamuda Türkiye Kamu-Sen mensuplarına ikinci sınıf muamelesi yapıldığını hatırlatan Genel Başkan İsmail Koncuk, “15 Temmuz’da yaşadığımız musibetten hala ders almayanlar var” dedi. Koncuk, “Bunlar 15 Temmuz’da meydanlara çıkmışta Türkiye Kamu-Sen çıkmamış. Sen meydanlara çıkanların hangi sendikaya üye olduklarının çetelesini mi tuttun? İki üyemiz şehit oldu, yaralı arkadaşlarımız var. Sen bir yerine kurşun mu yedin? Bunlar darbesavarmış. Bunların darbesavarlığını nedir anlamak mümkün değil. Bunlar tatlı su demokratlarıdır. 28 Şubat sürecinde bizler tüm illerde insanların göğsüne “Kesintisiz demokrasi” kokartları takıyorduk. Tanklar yürürken biz bunu yapıyorduk, siz neredeydiniz? Siz bu insanların 12 Eylül’de Mamak’ta, C-5’lerde neler çektiğini biliyor musunuz? Siz o zaman nerelerde saklanıyordunuz acaba? Darbeler bunları palazlandırmıştır. Biz darbelere hep karşı olduk, medet ummadık. Kimseye iftirada atmadık.
12 Eylül darbesi sırasında ben öğrenciydim Erzurum'da. O darbeden sonra bizim arkadaşlarımız çok çileler çekti. Suçları ülkenin bölünmez bütünlüğünü savunmaktı. Hala dimdik ayaktayız. Biz darbelerle, acılarla büyüyen bir nesiliz. Çok çektik, darbe kelimesi dahi bizim tüylerimizi diken diken ediyor. Türkiye Kamu-Sen misyonu olan insanların oluşturduğu bir büyük hareketin adıdır. 15 Temmuz’da büyük bir musibet yaşadık, kendi insanlarının üzerine bombalar atan ihanet odaklarının darbe girişimini gördük. Bu darbe geçmişte yaşananlar dahil olmak üzere herkes için bir ders niteliğinde. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde ABD’de, Fransa’da, Almanya’da, İngiltere’de darbe olmuyor ama Türkiye’de darbe yapılmaya çalışılıyor. Neden? Bunu sormamız lazım.
Birçok sebep var ama milletin her bir ferdi bunu sorup cevap bulmalı. 15 Temmuz’da milletimiz darbeye karşı yiğitçe direndi, canhıraş mücadele verdi. Siyasi partilerin olumlu yaklaşımları darbenin başarısızlığı sonucunu meydana getirdi. Bundan ders çıkarmalıyız. 15 Temmuz öncesinde nasıl bir Türkiye vardı? İnsanların ayrıştırıldığı hepinizin malumu. Türkiye Kamu-Sen mensuplarına ikinci sınıf insan muamelesi yaptılar. Türkiye Kamu-Sen üyesi olmak sanki farklı bir şeydi. Fedakarlıkta, birlik ve beraberlikte, vatanseverlikte Türkiye Kamu-Sen üyelerinin eline su dökecek başka bir grup tanımıyorum.
Türk Eğitim-Sen’e bağlı neredeyse tüm okul müdürleri görevlerinden alaşağı edildi. Sağlık Bakanlığı’nda ve diğer kurum kuruluşlarda bir tek yöneticimiz dahi bırakılmadı. Türkiye Kamu-Sen mensupları bu vatanı ve milleti karşılıksız sevmekten başka ne yaptı? Makam ve mevkii için kendi karakterlerinden vazgeçmeyen insanlardır Türkiye Kamu-Sen mensupları. Size adam gibi adam mı lazım, yoksa soytarımı lazım? Kimse, makam ve mevki için kimsenin ayağına turab olacağımızı düşünmesin. Bu ülke bir yere gidecekse bu ancak vatansever insanlarla olur. Vefakar, cefakar kadrolar olmadıkça hiçbir siyasi kurum başarıyı sağlayamaz, Türkiye’yi geleceğe taşıyamaz.
Hadi 15 Temmuz’a kadar bunları yaşadık ama artık bir musibet yaşadık, bela yaşadık, Türkiye adeta direkten döndü. 15 Temmuz’dan sonra ayrıştırmadan, ötekileştirmeden vazgeçilmeli. Bunun bir fayda sağlamadığını acı şekilde gördük. Biz bunu istiyoruz. Türkiye’de, milli birlik ve beraberlik hareketi başlatılmalı. Gelin mevzuatı sil baştan değiştirelim, mülakatla yönetici atama sistemini değiştirelim. Kuralsız, torpille yönetici atama dönemi bitsin” dedi.
KONCUK: MİLLİ DÜŞÜNMEYENLERLE GELECEK MÜCADELESİ OLMAZ
“Yenikapı ruhu için hiçbir kurum ve Bakanlık harekete geçmedi” diyen Genel Başkan İsmail Koncuk, “Yenikapı Ruhunun kuru bir söz olarak kalmasını istemiyoruz” dedi. Koncuk, “Sayın Cumhurbaşkanı “Yenikapı Ruhu” dedi. Birlik ve beraberlik demektir bu ruh, bu ülkenin buna ihtiyacı var ve Sayın Cumhurbaşkanının bunu söylemesi önemli. Bizde dedik ki, “15 Temmuz öncesinde Türkiye Kamu-Sen üyelerine ikinci sınıf insan muamelesi yaptınız. Okul müdürü yapmadınız, hastane müdürü yapmadınız, işletme müdürlüğünü layık görmediniz. Türkiye Kamu-Sen üyeleri vatanseverdir, yüzde yüz yerli ve milli insanlardır” 15 Temmuz musibeti bir kez daha bize bunları hatırlattı. Sayın Cumhurbaşkanı “Yenikapı Ruhu” dedi ama bu külliyenin duvarlarını aşamadı. Bu söz söylendiyse kamuda ve her alanda uygulanmasını sağlayacaksınız. “Ayrımcılık ortadan kalksın” diye gayret göstereceksiniz.
Her yerde çeteler oluşmuş, sendika görünümlü yapılar, dernekler, vakıflar o bölgelerde, illerde, ilçelerde tekel haline gelmişler. Bir ihale mi yapılacak, birileri o ihaleyi mi alacak? Bir yere atamamı yapılacak? Bu onların talimatlarıyla oluyor. Tüm bu gelişmelere ve yaşananlara bakıldığında, bu ruh nasıl sağlanacak? Bizler seve seve bu ülke için ölürüz ama sadece külfette birlik değil nimette de birlik olmalı. Bunları çözelim. Bu çetelere fırsat verildiği sürece, tekel olarak görüldüğü sürece bu ülkede Yenikapı Ruhu olmaz. Kuru bir söz olarak kalır. Bunu istiyoruz sorumluluk almaya da hazırız. Çetelerin etkilerinin yok edilmesi lazım.
Eti Madende yaşananları biliyoruz, Genel Müdürün yanına gittim, rezaleti anlattım hala düzelmedi. Çete yapısı tahakküm kurmuş, her türlü numara çevriliyor, Genel Müdür seyrediyor. Bunları söyleyeceğiz, anlatacağız, başımıza silah dayasanız yine söyleyeceğiz.
Bizi kimse farklı bir gözle değerlendiremez. Herkes ayağını denk almalıdır. Türkiye Kamu-Sen’i hesaba katmadan kimse bir tavır içine girmemelidir. Başarı istiyorsanız Türkiye Kamu-Sen’in cefakar, vatansever üyelerini herkes değerlendirmek zorundadır. Bu tespiti inanarak ifade ediyorum. Kamuda bu ruhu kim zedeliyorsa hangi il müdürü, ilçe müdürü, hangi bürokrat bunları rapora bağlayın ve bize gönderin. Biz onlarla mücadele edeceğiz. Yenikapı ruhu için hiçbir kurum ve Bakanlık harekete geçmedi. Devlet Personel Başkanlığı’ndan çıkan yönetmelikte yönetici atamada mülakat esas hale getirildi. Bunları söyleyeceğiz, söylüyoruz da. Türkiye’nin sağlam bir sisteme ihtiyacı olduğu için bunları yapmalıyız.
Gelin Yenikapı ruhunu hayata geçirelim. Şahsi emeller için söylemiyoruz. Ülkemiz için, geleceğimiz için önemlidir bu ruh. Etrafımız kuşatılmış. Herkesin ülkemiz üzerinde emelleri var. Gelin demir gibi bir olalım, birlikteliği sağlayalım. Bu marazla, bizi tehdit eden birliğimizi bozan bu anlayışla mücadele edelim. Bunu ancak vatanseverlerle yaparsınız. Zararlı cemiyetlerin üyeleri ile bunlar olmaz. Atatürk düşmanları ile olmaz, milli düşünmeyenlerle gelecek mücadelesi olmaz yapılamaz. Kimin zoruna giderse gitsin bunları söyleyeceğiz.
KONCUK: BİZİ TANIMLAYAN TEK ŞEY, “TÜRKİYE SEVDALISI” SIFATIDIR
“Biz kimseye şucu bucu demedik ama nasırımıza çok basılır hale geldi. Çok basılırsa çok şeyi ortaya dökeriz. Kimin hangi koyunda yattığını ortaya dökeriz” diyen Genel Başkan İsmail Koncuk, “Biz Türkiye sevdalısıyız. Bizi bu ifade tanımlar. Fetöcü felan filan ifadeler bizi asla tanımlamaz, alakamız olmaz” dedi. Koncuk, “15 Temmuz’dan sonra kamuda 100 bini üzerinde insan perişan. 90 bin insan mesleğinden ihraç edildi. 19 Temmuz’dan beri beri “Hukuk içinde kalın, masumları incitmeyin, adaletli olun” diyoruz. Türkiye Kamu-Sen asla FETÖ’cü olmadı. Beraber olmadık, onlarla işimizde olmadı, yolumuzda kesişmedi. Bizim derdimiz hep vatan, millet ve ahlak oldu. Bunlarla yürüyenler belli, beraber olanlar belli, hepsi kayıtlı. O sendikanın başkanının twitine de gördük. O zat hastalanmış, bu sendikanın Genel Başkanı da ona Geçmiş olsun” diyor, dualar ediyor.
1997’de Türk Eğitim-Sen güya ödül vermiş ki, kayıtlarımızda bulamadık. Adam şimdi çıkmış karşıma bunu koyuyor. Peki 1997’de biz ödül verdik diyelim, sen 2013 yılının Kasım ayında o zat’a “Acil şifalar diliyor, geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum, selam ve dua ile...”diyorsun. Allah'tan kork, kayıtlarımızda olmayan bir ödülden hareket ediyorsun. Biz kimseye şucu bucu demedik ama nasırımıza çok basılır hale geldi. Çok basılırsa çok şeyi ortaya dökeriz. Kimin hangi koyunda yattığını ortaya dökeriz. Dua edeceksin, şimdide alakasız insanları FETÖ’cülükle suçlayacaksın, böyle şey olmaz. Biz Türkiye sevdalısıyız. Bizi bu ifade tanımlar. Diğerleri bizi asla tanımlamaz, alakamız olmaz.. 100 bin insanın başına gelenler hukuk devleti ile bağdaşmıyor. 17-25 Aralık milat kabul edildi. Neden milat? Eğer buna milat derseniz sadece siyasilerin aklanmasını sağlar. Kendinizi affettiğiniz tarih o tarih ama millet bunların gerçek yüzlerini 15 Temmuz’da gördü. Gelin bu acıları yaşatmayın, vatansever, milliyetçi bazı insanlar emin olun bu karambolde mesleklerinden oldu. Bunu yapmaya hakkınız yok. İşte yeni bir KHK daha çıktı.
Bir üniversiteden arkadaşımız aradı “Geçen yıl bu milliyetçi, ülkücü diye bana görev vermiyorlardı, ders vermiyorlardı, şimdi FETÖ’cü diye işten attılar” diyor. Hadi buyurun. Kantarın topuzu kaçtı. Biz Türkiye Kamu-Sen olarak suçlunun yanında, hatalının yanında değiliz ama gelin hukuk içinde kalalım. Bir bankada hesabın var diye meslekten atılıyor insanlar, bu olmaz kapatsaydınız o zaman bu bankayı. Bunlar kriter olarak kabul edilemez. TCK’da hangi fillerin suç olduğu anlatılmıştır. Yarın bu insanlar AİHM’e gidecekler, milyarlarca lira bu ülke maddi ve manevi tazminat ödemek zorunda kalacak. Siz babanızın çiftliğinden gelen paralarla mı ödeyeceksiniz bunları? Soruşturma açın, suçu varsa tespit edelim, canına ot tıkayalım, darbeyi desteklemişse cezasını verelim.
Bylock diye bir şey var. Bu bylock’un ne olduğunu kimse anlamıyor. IP çakışması vardı şimdi bir de ID çakışması çıktı. Geçen bir Savcı “Aynı ID birden fazla kişiye de verilebiliyor” dedi. Bu durumda kimin konuşma yaptığını nasıl bulacağız. Pat diye açığa alıyorlar insanı. Adam gidiyor, “Bu hat benim üzerime görülüyor ama 10 yıldır şu arkadaşa verdim” diyor. Belgelerle hem de. Adamı açığa alıyorsunuz, suçsuzluğu ispat edilmiş ama hala bekliyorlar. Neyi bekliyorsunuz? Alırken jet , göreve iadede kaplumbağa hızı olmaz. Bu vicdanları kanatır. Hukuk, adalet hepimize lazım.
19 Temmuz’da açıklama yaptım, o açıklamanın altında bana hakaretler ettiler. “Adalet, hukuk herkese lazım” dedim. Yüce Allah’ın 99 isminden biride Hak’tır. Hem bunu söyleyeceğiz, hem de hak, hukuk, adaletten uzak duracağız. Doğruyu bulmaktan neden çekiniyoruz? Derdimiz suçluyu bulmak mı, yoksa suçsuzları tespit etmek mi? Hakaret edenlere, “Kendinizden emin olmayın, yarın sizde bu örgütle ilişkilendirilebilirsiniz” dedim. Bakıyoruz banka yok, bylock yok hiçbir bir şey yok, kesin görüş diye bir şey var, “Kim dedi?” diyeni demiyorlar, “Sen suçluymuşsun” diyorlar. Koysana önüne bu kesin görüşün nedeni ne? İhbarcı kim? Gelsin yüzüme söylesin değil mi? Özellikle üniversitelerde perişanlık diz boyu. Önüne gelen açığa alınıyor. Alakası olmayan insanlar tanıyorum ihraç edildi, açığa alındılar. Tanıdığımıza kefil olmayalım mı? Her vicdan sahibinin bunları ifade etmesi lazım” dedi.
KONCUK: ÜLKEMİZİN HUZUR VE GÜVEN İÇİNDE OLMASI İÇİN HER ŞEYİ YÜREKLİCE İFADE ETTİK VE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ
Birkaç yıl önce çözüm süreci esansında Erzurum’da düzenlenen toplantıda, Diyarbakır’da bölücü başının mektubunu protesto eden Türkiye Kamu-Sen üyelerine gaz sıkanları eleştirip, “O talimatı hangi kuş beyinli verdi?” dediği için 354 gün hapis cezası aldığını hatırlatan Genel Başkan Koncuk, “O günlerin hataları bugün evlatlarımızın şehit olması, şehirlerde bombaların patlaması sonucunu doğuruyor” dedi. Koncuk, “Geçtiğimiz yıllarda, Erzurum’da yaptığımız toplantıda, o dönem çözüm süreci vardı, Diyarbakır’da bebek katilinin mektubu okunmuş ve yüzbinlerce insan o meydana toplamıştı. Bunu protesto eden Erzurum’daki arkadaşlarımızın üzerine gaz sıkılmıştı. O gün burada “Bu talimatı hangi kuş beyinli verdi?” demiştim. O kuş beyinli sözünden dolayı 354 gün hapis cezasına çaptırıldım.
Esasen “O talimatı hangi hain verdi?” demek daha doğru. O günlerin hataları bugün evlatlarımızın şehit olması, şehirlerde bombaların patlaması sonucunu doğuruyor. Azdırdık, besledik, birileri elleriyle büyüttü ve o canavarlar bugün milletin başına bela insanlarımızın canına tebelleş olmuştur. Kuş beyinli sözünü az bile söylemişim. Gerçekten ihaneti yaşamışız. Memleketin bütünlüğünü savunanlara gaz sıkma talimatını verenler ancak ihanetin içindedirler. Bugün bu sözleri burada bir kez daha ifade etmekten yüreğim rahatladı. Şehitlerimizi rahmetle anıyorum, yüce Allah'tan rahmet diliyorum. Bu ülkenin huzur ve güven içinde yaşaması için yapılması gereken ne varsa Türkiye Kamu-Sen geçmişte de bunları yüreklice ifade etti. Yarın da ifade etmeye devam edecektir” dedi.
KONCUK: OHAL VAR DİYE HUKUKSUZLUK YAPAMAZSINIZ!
“OHAL’e rağmen, kuralsızlık, hukuksuzluk yapılamaz” diyen Genel Başkan İsmail Koncuk, “Hangi sistem olursa olsun imzalamış olduğunuz uluslararası sözleşmelerin gereğini yapmak zorundasınız” dedi. Koncuk, “15 Temmuz’dan sonra bir OHAL süreci yaşıyoruz. Terörle mücadele amacıyla yayınlandı. Bunu doğru gördük ve bu bir ihtiyaçtı ama maalesef OHAL’in uygulamasında kantarın topuzu kaçırıldı. Adına ne derseniz deyin OHAL’de kuralları olan bir yasadır. OHAL olması bir Kaymakam’a, Vali’ye, Rektöre keyfi davranma hakkını vermez. Şu an Türkiye’de keyfiyet tüm alanlarda hakim oldu. Birini açığa alalım, sebep? Gerekçen nedir? Koy ortaya görelim. OHAL’e rağmen, kuralsızlık, hukuksuzluk yapılamaz.
Hangi sistem olursa olsun imzalamış olduğunuz uluslararası sözleşmelerin gereğini yapmak zorundasınız. OHAL var diye bütün vatandaşlarınızı falakaya yatıramazdınız, işkence yapamazsınız. İbadet hakkını engelleme hakkınız yoktur. OHAL var diye savunma hakkını da ortadan kaldıramazsınız. Şu an Türkiye’de kurum ve kuruluşlarda maalesef savunma hakkı ortadan kaldırıldı. İnsanlar adeta el yordamıyla açığa alınıyor, ihraç ediliyor.
Bunlar insandır, memleketin evlatlarıdır. İnsana insan gibi davranacaksınız, hem dinimiz hem de hukuk bunu emrediyor. Maalesef şu an bunları yaşıyoruz. Türkiye kel Ali’nin bağına dönmüş durumda. Bu ülke bu hale dönmesin. Bu muameleyi hak etmiyor bizim insanımız. Elbette darbeyi destekleyenler, TBMM’yi bombalayanlar bunu sonuna kadar hak ediyorlar ama masum insanların derdiyle dertleniyoruz biz. Adalete inanıyorsak, hakka inanıyorsak, kul hakkının haram olduğuna inanıyorsak bunları söylemeyen dil şeytandandır. Ne diyor Akif;
“Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım”
Akif’in bu sözü her müslüman Türkün olaylara nasıl yaklaşması gerektiğini gösteren bir sözdür. Haksızlık karşısında susan müslümanım diyemez. Hz. Peygamberimiz, “"Bir haksızlık gördüğünüzde önce elinizle, gücünüz yetmiyorsa dilinizle engel olmaya çalışın, o da olmuyorsa kalbinizle (içinizden) buğzedin , bu imanın en zayıf noktasıdır" Hz. Peygamberimizin emrettiği gibi her olayda bu çizgiyi esas almamız lazım. Doğruyu usulünce mutlaka söyleyeceğiz” dedi.
KONCUK: SARI SENDİKACILIĞIN KÖKLENMESİNE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ
Çalışma hayatında son 14 yılda çok ciddi sıkıntıların baş gösterdiğine vurgu yapan Genel Başkan İsmail Koncuk, “Sağlam bir sendikal mücadele lazım, Kamu çalışanlarının kahir ekseriyetince desteklenen bir sendikal anlayış gerek. İşte onun adı Türkiye Kamu-Sen’dir” dedi. Koncuk, “Sendikacılık önemli bir faaliyet. Çalışma hayatı sıkıntılarla dolu. 4-C’liler ,kadro alamadı 4-B’liler var, 2011’de 4-Blilik kaldırılsın diye kanun çıkarttırdık. 2006’dan 2011’e kadar mücadele ettik, yapmadığımız eylem kalmadı. 4-B’ye kadro taahhüdünü partiler seçim beyannamelerine koyunca AKP’de bu sözü vermek durumunda kaldı. Çabuk unutuyoruz. Biz bu mücadeleyi yaptık ve bir sendika diyor ki, “Biz yaptık” bir tane eylemin yok ayıptır. 4-B’lilik halen var ne yazık ki. Hem kaldırdılar hem de almaya devam ettiler.
Öğretmenliği yine sözleşmeli hale getirdiler. Sadece öğretmenlik değil yarın sağlık çalışanları da KHK ile sözleşmeli olarak mülakat sistemi ile alınacaklar. Vekil ebe, vekil hemşire, vekil imam son 14 yılda ortaya konuldu. Kiralık işçilik dönemi başladı, “Bu milletin evlatlarını kiralık hale getirmeyin” dedim. Taşeronlaşma kamuda 2002’de 15-20 bin civarındayken bugün 730 bin oldu. Sayın Cumhurbaşkanı, dün bir konfederasyonu kabulünde taşerona kadro verileceğini çalışmaların sürdüğünü ifade etti. Sevinelim mi üzülelim mi bilemedim. Bunu bu hale getiren bu iktidar. Bu sayıyı bu hale getirenlere duamı edelim?
Belediyeler ve özel sektör dahil edilince 2 milyonun üzerinde taşeron var. Geleceği olmayan, kaderi patronun iki dudağı arasında şekillenen bir istihdam türü konuldu.
Sendikal mücadele lazım, sağlam bir sendikacılık. Kamu çalışanlarının kahir ekseriyetince desteklenen bir sendikal anlayış gerek. İşte onun adı Türkiye Kamu-Sen’dir. Memurlarımızın maalesef büyük bir kısmı kendilerini alenen pazarlayan, mücadele etmeyen bir yapıya üye oluyor. Neden? Şartlar böyleymiş. Türkiye Kamu-Sen’in yiğit 450 bin üyesi var, kim ne diyebilir? Sağlam bir sendikal mücadele ve tercih. Tesadüfen sendikal tercihte bulunmamalıyız. Sarı sendikacılığım köklenmesine, güçlenmesine müsaade etmemeliyiz. Bunu anlatacağız. Hep birlikte mücadele edeceğiz. Bütün bedeniniz ve hücrelerinizle Türkiye Kamu-Sen’in yanında olun, uyarın ülkemiz için çocuklarımızın gelecekleri için anlatın. Tüm kamu çalışanları gerçekleri görmeli. Doğruları söyleyeceğiz, herkes için hepimiz için. Milleti sivil toplum kuruluşları yönlendirir, sizler insanları yönlendirebilirsiniz. Gelin bu mücadeleyi hep birlikte zirveye taşıyalım. Hepinize teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum” diyerek sözlerini tamamladı.