Açıklama şu şekilde:
Bütçe dengelerindeki bozulmanın ardından Maliye Bakanlığı’nın gelir artırıcı çalışmaları yaptığı ve bu çerçevede başta doğalgaz, tapu harcı, otomotiv, sigara olmak üzere birçok ürüne %15-20 oranında zam yapılmasını, bazı vergilerin de artırılmasını planladığı belirtilmektedir
Açıklama şu şekilde:
Bütçe dengelerindeki bozulmanın ardından Maliye Bakanlığı’nın gelir artırıcı çalışmaları yaptığı ve bu çerçevede başta doğalgaz, tapu harcı, otomotiv, sigara olmak üzere birçok ürüne %15-20 oranında zam yapılmasını, bazı vergilerin de artırılmasını planladığı belirtilmektedir.
Bütçe dengelerinin bozulduğu her durumda zam yapmak ve vergileri artırmak alışkanlık haline gelmiştir. Bu yolla ekonomideki başarısızlığın bedeli her zaman olduğu gibi yine vatandaşlarımıza, dar ve sabit gelirli kesime çıkarılmak istenilmektedir. Ekonomik büyüme dönemlerinde özellikle memurlarımız, her türlü zor koşul altında hizmet üretmeye çalışırken bu büyümeden hak ettiği payı alamamakta ama işler sarpa sardığı zaman, iktidarlar can simidi olarak dar ve sabit gelirlilerin elindeki üç kuruşa göz dikmektedirler.
Her krize işadamlarının mantığıyla yaklaşılmasıyla bilinen, kolay tedbirlerin uygulanması sonucunda bütün zorunlu tüketim kalemlerine zam yapılmakta, vergi ve harçlar artırılmakta, maaşlar azaltılmakta ama bu yolla da alım gücü düşmekte, tüketim daralmakta ve ekonomik krizler derinleşmektedir. Bugün de ekonomik verilerin bozulması sonucunda yine aynı tedbirlere başvurulacağı ve Hükümetin “vurun abalıya” mantığıyla, memurlarımızın sırtına yükleneceği görülmektedir. Oysa ürünlere yapılacak daha fazla zam ve vergilerin artırılması; daha az harcama, daha az vergi, hem işverenler için hem de devlet için daha az gelir demektir. Yetkililerden talebimiz, böyle durumlarda yalnızca üretim kesiminin değil, tüketimin de desteklenmesi ve ülkemizdeki kaynakların adil bir şekilde kullanımının sağlanmasıdır.
Yıllardır iş bilmez iktidarların başarısızlıkları, kötü niyetli yöneticilerin beceriksizlikleri dar ve sabit gelirlilerin sırtına yüklenmekte, her ekonomik kriz yeni zenginler yaratırken çalışanlar ve memurlar fedakârlık yapan, geliri azalan ve zamlar altında ezilen kesim olmaktadırlar.
2012 yılı içinde doğalgaza %33; elektriğe %22; benzine %23; mazota %24 zam yapılmışken Eylül ayı itibarı ile memurların %90’ından fazlası bir üst vergi dilimine geçmeleri nedeniyle 5 puan fazladan vergi vermek ve aldığı %4 maaş zammından daha fazlasını devlete vergi olarak ödemek zorunda kalmıştır.
Siyasi alanda alınan her karar “milletimiz öyle istiyor” diye meşrulaştırmaya çalışılırken her alanda tekel haline getirilen malum çevrelerin milletimizi, esnafı ve tüketiciyi inim inim inletmesine yarayacak tedbirler uygulanırken nedense “millet” hep unutulmaktadır. Dünyanın en pahalı benzini bu millete dayatılırken ve bunun arkasında adaletsiz vergiler yatarken, “milleti” unutanlar, ekonomik olumsuzlarda tahsilât makamı olarak “milleti” hatırlamaktadırlar. Kamu kaynakları fütursuzca tüketilirken, TBMM tarafından kullanılan 28 araç için yıllık tam 454 bin TL yakıt faturası devletin kaynaklarından ödenirken, kurumların temsil gideri adı altında yaptıkları hesapsız harcamalar milyarlarca lirayı aşmışken, beş yıldızlı otellerde yapılan etkinlikler nedeniyle devlet bütçesi açık verirken tasarrufa yönelmeyenlerin, bütçeyi kurtarmak için çareyi dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızda bulması son derece acıdır.
“Devletin malı deniz” anlayışıyla, milyonlarca lira bedel ödeyip kendi rahatları için lojman binaları satın alan, kamunun kaynaklarını kendileri adına kullanırken son derece bonkör davrananlar, bir kez de kamudaki gereksiz ve lüks harcamaları kısarak, vatandaşın sırtına yeni yük bindirmeden bütçe dengesini sağlamaya çalışmalıdır.
Maliye Bakanlığı, kamu kurumlarındaki bu savurganlığa “Dur” diyebilme cesaretini gösterse, kamudaki gereksiz ve lüks harcamalara son verse, yeni bir vergi artışına ya da zamma gerek kalmadan sorun çözülecektir. Ancak kolay olan, “yolunacak kaz” konumundaki vatandaşa müracaat etmek ve onun tepesine binmektir.
Kamudaki bu savurganlığı ve lüksü görmezden gelerek devlet bütçesindeki kara deliği vatandaşlarımızın boğazından kesip kapatmayı amaçlayan plan, Başbakan’ın görüşüne sunulmuştur. Sayın Başbakan’ın öncelikle kamudaki bu başıboşluğa ve vurdumduymazlığa, devletimizin kaynaklarının har vurulup harman savurulmasına neden olan bu köhnemiş zihniyete bir son vermesi, kamudaki savurganlığı ve lüks tüketimi önleyerek bütçe dengesini sağlaması gerekmektedir.
Millet ile iç içe olmak; millet 740 lira asgari ücretle, 1000 lira emekli maaşıyla, 1500 lira memur maaşıyla kuru ekmeğe talim ederken devletin kaynaklarını kullanarak lüks içinde zevki sefa sürmek değildir. Milletle iç içe olmak, onun çektiği sıkıntıyı anlamak, içinde bulunduğu zorlukları bilmek ve buna göre hareket etmektir. Zaten uygulanan tek taraflı ve yanlış politikalar nedeniyle halkımız, Atatürk’ün deyimiyle fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüştür. Bu uygulama ile Maliye Bakanlığı, kamu çalışanlarına verdiği %4+%4 zammın acısını çıkarma ve verdiğinden kat be kat fazlasını geri alma amacı taşımakta ve ekonomik dengeyi millet aleyhine biraz daha bozmaktadır.
Yıllardır her ekonomik krizde adeta günah keçisi haline getirilen ve her gün yeni bir uygulama ile ezilen dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın, bir ekonomik önlem paketini daha kaldıracak, bir bütçe açığını daha kapatacak gücü kalmamıştır. Bu nedenle Sayın Başbakan milletimizin halini görmeli, alacağı ekonomik kararları bu gerçekler ışığında bir kez daha gözden geçirmeli ve zam kararlarından derhal vazgeçilmesini sağlamalıdır.