TBMM’de görüşmeleri devam eden Torba yasa içerisine memurların İŞ GÜVENCELERİNİ ellerinden alacak maddeler eklenmesine tepki olarak TBMM Dikmen kapısı önünde geniş katılımlı bir eylem gerçekleştirdik
TBMM’de görüşmeleri devam eden Torba yasa içerisine memurların İŞ GÜVENCELERİNİ ellerinden alacak maddeler eklenmesine tepki olarak TBMM Dikmen kapısı önünde geniş katılımlı bir eylem gerçekleştirdik. Ayrıca eş zamanlı olarak tüm illerimizde de teşkilatlarımız İş güvencesine sahip çıktı.
KONCUK: DEVLET DEMEK KAMU ÇALIŞANI DEMEKTİR
“İş güvencesine sahip çıkmak için bu gün buraya gelen tüm arkadaşlarımızı tebrik ediyorum” diyerek sözlerine başlayan Genel Başkanımız İsmail Koncuk, “Devlet demek kamu çalışanları” demektir” dedi. Koncuk, “Son yıllarda ülkemizde bir sarı sendika palazlandırılarak memurlar bu sendikaya üye olmaya zorlanıyor. Kamu görevlilerimizin birçoğu olan bitenin farkında değil. Bugün en büyük kazanımları olan iş güvenceleri ellerinden alınırken sessiz kalan kamu görevlileri var. Ben zaman ayırarak bu sıcak havada eylemimize destek veren, fedakarlık ederek iş güvencesine sahip çıkmaya gelen siz değerli kamu görevlilerine teşekkür ediyorum, kutluyorum.
Değerli arkadaşlarım, demokratik tepkisini dahi vermekten imtina edenler, haklarını savunmaktan aciz bir görüntü içerisinde olanlar kazanılmış tüm haklarını kaybettikleri gibi geleceklerini de kaybederler. Bunu tüm milletimiz ve kamu çalışanları böyle bilmelidirler.
Bakın Türkiye’de kamu çalışanlarına yönelik ekonomik ve sosyal bir çok yaptırım uygulanıyor. Kamu çalışanı adı ortadan kaldırılmak isteniyor ama maalesef bunun farkında olmayan yüzbinlerce kamu görevlisi var. Kimin değirmenine su taşıdığını bilmeyen, bindiği dalı kesen, devlet memurlarının iş güvencesi ellerinden alınmak istenirken, iktidarın yandaşlığını yapmaktan başka hiçbir özelliği olmayan sarı sendikalara öbek öbek destek verenler var.
Sayın Başbakan geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanlığı seçim süreci sebebiyle Türkiye- AB Karma İstişare Komitesi üyelerini ziyaret etti. Orada ben Başbakan’a ne yapılmak istendiğini sorarak dedim ki, “Sayın Başbakan, bu torba kanun ne anlama geliyor? Bu kanun yargı kararlarını işlevsiz hale getiriyor, kamu çalışanları iş güvencesiz bırakılıyor” dedim. Sayın Başbakan ise bana “dünyanın neresinde işçi-memur ayrımı var? Kamu çalışanlarının iş güvencesi Türkiye’nin sıçrama yapmasını engel oluyor” dedi.
Kamu çalışanlarının iş güvencesi Türkiye’nin sıçrama yapmasına nasıl engel oluyor ben bunu anlamakta zorlanıyorum. Devlet demek kamu çalışanları demektir. Hakkari’de Van’ın köylerinde kuş uçmaz kervan geçmez yerlerde devlet adına öğretmenlerimiz, imamlarımız, ebelerimiz, hemşirelerimiz vardır.
Türkiye’de memur sayısı fazla diyerek kamuoyu aldatılıyor. AB ortalamasının yarısı kadar memur var ülkemizde. AB seviyesinde hizmet oluşturabilmek için Türkiye’de üç milyon memura daha ihtiyaç vardır, bunu söyleyen kimse yok. Kamu görevlilerinin adını tarihe gömmek ve iş güvencemizi elimizden almak istiyorlar.” dedi.
KONCUK: TÜRKİYE AYIPLI BİR ÜLKE KONUMUNA DÜŞÜRÜLÜYOR
TBMM’de görüşülen Torba yasayı sert biçimde eleştiren Genel Başkan İsmail Koncuk, “Bu kanunla idarenin mutlak hakimiyeti söz konusudur. Türkiye Hukuk devleti ilkelerinden hızla uzaklaşıyor, Türkiye’de yargı kararları idare karşısında tamamen işlevsiz hale getirilmek isteniyor. Bu bir şekilde ifade edilir, bunun adı diktatörlüktür, otokratik yönetim şeklidir” dedi. Koncuk, “Değerli arkadaşlarım; hazırlanan kanuna göre, bir memur haksız yere işten atıldı diyelim, gitti dava açtı ve kazandı. Yargı kararı gereği idare 30 gün içinde bu kararı uygulamalı ve işten attığı o kişiyi yeniden işine iade etmek zorunda ama iktidar şöyle bir düzenleme yapıyor, “Yargı kararı memur lehinde dahi olsa bile bu kararı 30 gün içinde uygulamam 2 yıl içinde uygularım” diyor.
Senin yaptığın yanlış mahkeme tarafından tescil edilmiş, sen neyin iki yılını bekleyeceksin? Bu kanunla idarenin mutlak hakimiyeti söz konusudur. Türkiye Hukuk devleti ilkelerinden hızla uzaklaşıyor, Türkiye’de yargı kararları idare karşısında tamamen işlevsiz hale getirilmek isteniyor. Bu bir şekilde ifade edilir, bunun adı diktatörlüktür, otokratik yönetim şeklidir.
17 Aralık operasyonundan sonra görevden alınan emniyet ve yargı mensupları görevlerine yeniden dönüyorlarmış diye böyle bir düzenleme yapıyorlar. Sen haksızlık yaparsan elbette dönecekler. Yani kısaca diyorlar ki, ben istediğim kişiyi görevden alayım istediğim yere süreyim, bu kişi yargıya gidip kazansa dahi iki yıl sonra uygulayayım. Yani yargının ya da haklının değil sadece benim borum ötsün diyorsunuz. Böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değil. Türkiye bu uygulamalarıyla aklı başında olan insanların gözünde itibar kaybediyor. Gelişmiş ülkeler nezdinde de ayıplı bir ülke konumuna düşüyoruz.
Hukuk’u tanımayan, yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmak isteyen bir ülke konumundayız. Bunların sonrasında dönüp Avrupa Birliğine kızıyorlar, AB’ye girme aşkı yıllardır sizde var, bizim hiç böyle bir derdimizde olmadı. AB yetkilileri diyor ki, yargı bağımsızlığına saygılı ol, yargı, emniyet ve kamu çalışanlarını ayırma, insan haklarından mahrum bırakma diyor. Şimdi siz ileri demokrasi derken kamu çalışanlarının anasından emdiği sütü burnundan getirmek, Hukuk’un ilkelerini, yargı bağımsızlığını hiçe saymayı mı kastediyorsunuz? Yazıklar olsun böyle ileri demokrasi anlayışına.” dedi.
KONCUK: BU MACERADAN VAZGEÇİN
“İktidarı yanlış yapmadan önce uyarıyoruz, Türkiye Kamu-Sen olarak iş bırakma eylemi dahil her türlü eylemi göze aldık, bu maceradan vazgeçin, yanlışlardan, insan hakları gaspından vazgeçin, insanları ötekileştirmeyin” diyen Genel Başkan Koncuk, “Türkiye 90 yıllık demokrasi mücadelesini, halkın egemenliği mücadelesini birilerinin iktidar hırsı sebebiyle kaybetmek üzeredir. Bu milletin geleceği birilerinin iktidar hırsından çok daha önemlidir. Sel gider kum kalır. Biz bu ülkeyi yüzbinlerce şehit verip, birileri babasının çiftliği gibi kullansın diye kurmadık. Çanakkale de 253 bin şehit verdik, Atatürk ve silah arkadaşları, aziz şehitlerimizin mücadelesiyle bağımsız ve insanlarımızın güven içinde yaşayacağı bir cumhuriyet kuruldu. Bu devleti kimseye yem etmeyiz, bunu böyle bilsinler.
Yüzbinlerce insan bedel ödedi bu aziz millet için, aynı bedeli ödemek için bir dakika dahi geri durmayız, aklınızı başınıza alın, kamu çalışanlarıyla uğraşmayın, milleti kamplara bölmeyin, siyasi anlayışlarına göre kategorize etmeyin. Bu milletin her bir ferdinin kökeni, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun, saygı görmeye değer insanlardır.
İktidarı yanlış yapmadan önce uyarıyoruz, Türkiye Kamu-Sen olarak iş bırakma eylemi dahil her türlü eylemi göze aldık, bu maceradan vazgeçin, yanlışlardan, insan hakları gaspından vazgeçin, insanları ötekileştirmeyin.
Biz bu torba yasadan çok daha farklı şeyler bekliyorduk, mesela 4/C lilere kadro bekliyorduk, sayın Başbakan Tekel eylemelerinden beridir bir travma yaşıyor ve 4/C meselesine karşı bir husumet hissi içerisinde. 23 bin 4/C liyi kadroya almak bu kadar mı zor? Disiplin affı bu kadar mı zor, 2005 yılından sonra göreve başlayan memurlara bir derece vermek bu kadar mı zor? Emeklilikte 30 yıl sınırlamasını kaldırmak bu kadar mı zor? Hak vermek söz konusu olunca bir şey yok ama sıra hak almaya gelince, en başta beyefendiler.
Tekrar her birinizi yürekten tebrik ediyorum, basın mensuplarına teşekkür ediyorum. Türkiye’de böylesine önemli işler olurken hiçbir şey duymayan ve kulaklarını tıkayan medya organları sizler neyin haberciliğini yapıyorsunuz? Kamu çalışanlarının hakları ellerinden alınırken, Türkiye yargı devleti, hukuk devleti olmaktan her geçen gün uzaklaşırken neyin haberlerini yapıyorsunuz? Böylesine bir mütareke basını istemiyoruz.
Bu ülkede demokrasi biterse sadece biz değil, bugün menfaatleri için, zulme karşı durmayan, haksızlığa karşı durmayanlarda bu çatının altında kalacaklardır. Hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum.” dedi.
TBMM Dikmen kapısı önünde yaptığımız basın açıklamamıza Genel Başkanımız İsmail Koncuk ile birlikte, Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş, Türk Yerel Hizmet-Sen Genel Başkanı İlhan Koyuncu, Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Hazım Zeki Sergi, Türk İmar-Sen Genel Başkanı Necati Alsancak, Türk Haber-Sen Genel Başkanı Sedat Yılmaz, Türk Enerji-Sen Genel Başkanı Mehmet Özer, Türk Ulaşım-Sen Genel Başkanı Şerafeddin Deniz, Türk Emekli-Sen Genel Başkanı Osman Özdemir, Genel Merkez Yöneticilerimiz, Şube Başkanlarımız ve çok sayıda kamu görevlisi katıldı.