Türkiye Kamu-Sen’in düzenlediği “Eğitim Seminerleri” tüm hızıyla devam ediyor
Türkiye Kamu-Sen’in düzenlediği “Eğitim Seminerleri” tüm hızıyla devam ediyor.
İstanbul Anadolu Yakası’nda düzenlenen eğitim seminerimizin açılışında bir konuşma yapan Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, eğitim seminerimizin hayırlı olmasını dilerken, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
KONCUK: ÇİN SEDDİNDEN ADRİYATİK’E KADAR TÜRKÇE YÜRÜYEBİLİRSİNİZ
Ziya Gökalp’in;
“Güzel dil Türkçe bize,
Başka dil gece bize.
İstanbul konuşması en sâf, en ince bize”dizeleriyle sözlerine başlayan Genel Başkanımız İsmail Koncuk, “Biz Türkçe sevdalandık, on bin yıllık millet olma maceramızı Türkçe dillendirdik. Bu dil kabile dili, aşiret dili olmanın ötesinde on bin yıldır dünyaya nizam vermiş bir milletin bütün yürekliliğiyle, ortaya koyduğu edebi eserleriyle, şanlı tarihiyle geliştirdiği büyük bir dildir.
Türkçe bir edebi dildir. Binlerce eser vermiştir bu güzel dilimize. Yahya Kemal Beyatlı, “Türkçe ağzımda anamın ak sütüdür” diyor. Osmanlıca da Türkçe’dir. Son dönemde ne yazık ki, böyle cahilce ifadelere rastlıyoruz. Türkçeyle Felsefe yapılamayacağı söyleniyor, böyle bir ifade olamaz. Yahya Kemal Beyatlı “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” adlı eserini Türkçe anlatmıştır. Mevlid, Türkçeyle Peygamber efendimizin bütün özelliklerini bu millete ve tüm dünyaya anlatma kudretindedir.
“Çanakkale şehitlerine” şiirini Mehmet Akif Türkçe yazmıştır. İstiklal Marşımız Türkçedir. Dolayısıyla bunlara bakıldığında, Türkçe üzerinde yanlışa kanaatler oluşturulmaya çalışıldığını görüyoruz. Bu sözleri sarf edenlerin yüzleri kızarması gerekir.
Kaşgarlı Mahmud, asırlar önce Divan-ı Lügati’t Türk’ü yazarken Türkçenin güzelliklerini, bütün insanlığa ilan etmiştir. Atatürk gençliğe hitabesini Türkçe yapmıştır. Bizim dilimiz ağzımızda anamızın ak sütü gibidir. Bunu idrak edebilmek için yüreğinden bu millete sevdalı olmak gerekir. Türkçeye sevdalanmak ve Türkçe düşünmek için Anadolu kumaşıyla kumaşınızın dokunmuş olması gerekir.
Türkçenin ne olduğunu bilmekten uzak insanların Türkçe hakkındaki değerlendirmeleri milletimizi bağlamaz. Osmanlıca’da, Kazakların, Uygurların, Kırgızların, Tatarların, Özbeklerin, Azerbaycan’daki kardeşlerimizin konuştuğu dilde Türkçedir. Bunları birbirinden ayrıymış gibi anlamak ve anlatmaya çalışmak bir cahilliktir. Türkçe hem felsefe yapmak için hem de ilim için son derece yeterli kelime haznesine sahip ve yüce bir dildir.
Nihat Sami Banarlı diyor ki, “Kelimeler milli değildir, sesler millidir” bu kapsamda düşündüğümüzde bugün Türkçe olmayan kelimeler bile seslendirmesi bakımından bakıldığında Türkçedir. Bu dil dünyanın en önemli ve saygın dillerinden biridir.
Çok meşhurdur, Çin seddinden Adriyatik’e kadar Türkçe konuşarak gidebilirsiniz. Bu çok önemli bir sözdür. Türkçenin büyüklüğünü, ne kadar büyük bir coğrafyaya hitap ettiğini göstermesi bakımından önemlidir. Hiç bir dille Çin seddinden Adriyetik’e kadar yürüyemezsiniz.” dedi.
KONCUK: MEMURUN VE EMEKLİNİN DURUMU ORTADADIR
Türkiye Kamu-Sen’in gündem belirleyen bir konfederasyon olduğunun altını çizen Genel başkan İsmail Koncuk, “Bugün Türkiye’de kamu çalışanları ve emekliler için ek zam konuşuluyorsa bu iradeyi Türkiye Kamu-Sen ortaya koymuştur” dedi. Koncuk, “Türkiye Kamu-Sen Genel Merkezi olarak teşkilatlarımızın bilgi ve becerilerini artırmayı son derece önemli sayıyoruz. Maddi kaynaklarımızı ve zamanımızı bu uğurda harcıyoruz. Bu seminerlerden zaman içinde tüm üyelerimizin de istifade etmesini sağlamayı amaçlıyoruz. Bugünde İstanbul Anadolu yakasında seminerlerimize devam ediyoruz.
Biz hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz. Allah’a şükür dimdik ayaktayız ve her alanda varız. 450 bin üyeyle ülkemizin en etkili Sivil Toplum Kuruluşuyuz. Konfederasyon olarak gündem belirliyoruz. Mesela, Ek zam ile ilgili şeyler bugün konuşuluyorsa bu bizim ortaya koyduğumuz iradeyle olmaktadır. 6 Aralık’ta yaptığımız eylemimiz ses getirmiştir. Hükümet verir ya da vermez o onların ayıbıdır. Siz yıllardır kamu çalışanları ve emeklilerimizi enflasyona ezdirmedik iddiasındaysanız bu iddianızı 2014 yılı itibariyle ek zam yaparak göstermeniz gerekir.
Bütün kamu çalışanları ve emekliler AKP iktidarın kendilerine nasıl baktığını bu ek zam konusuyla daha iyi anlayacaktır. Bu ülkenin Başbakan’ı “Biz memurlarımıza yüzde 17 zam yaptık” gibi akla, mantığa ve matematik ilmine uygun olmayan bir ifade kullanıyorsa memurlarımız ve emeklilerimiz bunu bir kere daha düşünmelidir. Kamu çalışanlarına yapılan zam ortalama 5,2’dir. Hatta kamu çalışanlarının maaşlarına göre düşünüldüğünde bazı memurlarda bu zam yüzde 2’lere kadar düşmektedir. Kaldı ki, son aylarda 2 milyon 600 bin kamu çalışanının 2 milyon 100 bini yüzde 20’lik vergi dilimine girmiştir. Bu birçok kamu çalışanının ödediği vergi miktarının 120 ile 200 TL arasında fazla ödemesi sonucunu doğurmuştur. Alınan zam 123 TL ödenen vergi ise bu zammın çok üzerindedir. Bütün bunları bu milletin gözünden kaçıracak, sonrasında çıkıp “Biz kamu çalışanlarına yüzde 17 zam yaptık” diyeceksiniz. Böyle bir ifade olabilir mi? Bir ülkenin Başbakan’ı doğru olmayan bir ifadeyi nasıl söyler? Yapılan zam bellidir, memurların ve emeklilerin alım gücünün geldiği noktada bellidir.” dedi.
KONCUK: YANLIŞ YAPANIN İPLİĞİNİ PAZARA ÇIKARMAK BOYNUMUZUN BORCUDUR
Türkiye Kamu-Sen yöneticilerinin ve üyelerinin meydanı boş bırakmayacağını söyleyen Genel Başkan İsmail Koncuk, “Yanlış yapanların ipliğini pazara çıkarmak boynumuzun borcudur” dedi. Koncuk, “Türkiye Kamu-Sen sorumluğunu her platformda yerine getirmektedir. Sözünü söylemekten çekinmeyen, endişe duymayan, doğruları savunmaktan korkmayan bir Türkiye Kamu-Sen var. Yanlış yapanların ipliğini pazara çıkarmak boynumuzun borcudur. O koltuklarda oturanlar bir gün elbette yaptıkları yanlışları en acı şekilde anlayacaklar. Koltuk insana değer vermez, insan yaptıklarıyla o koltuğu değerli hale getirir. O makamlara layık olmayan insanları oturtursanız o koltuğun kendilerine değer kattığını sanırlar. Biz susmadık, yanlış yapanları görmezden gelelim demedik. Bu ülkenin bir geleceği var ise, dünya görüşü ne olursa olsun işinin ehli, liyakatli, kabiliyetli insanları o makamlara taşımakla mümkün olacaktır.
Bu ülkenin her insanı saygıdeğerdir, kıymetlidir. Bir sendika var ve o sendikanın Şube Başkanlarından birisi geçtiğimiz gün bir yazı yazmış ve bu yazıda, “İktidarın misyonuna uygun davranmayan kimsenin yönetici olma hakkı yoktur” diyor. Bunlar nasıl sendikacı ben anlam veremiyorum. Sen kimsin ki böyle bir yazı yazabiliyorsun. Bu ülke 77 milyon insandan oluşmaktadır ve kanun önünde herkes eşittir, anayasanın amir hükmüdür bu.
Akp’nin misyonuna devlet memurları neden uymak zorundaymış, soruyorum? Artık tamamen şımarmış durumdalar. Buradan sesleniyorum, bunlar suçtur. Hiçbir memurun siyasal iktidarın misyonuna uymak gibi bir zorunluluğu yoktur. Devlet memurluğu kanun ve yönetmeliklerle tanımlanmıştır. Sendikacı geçinenler ayaklarını denk alsınlar. Türkiye Kamu-Sen’in yöneticileri bu insanlara meydan bırakmamalıdır. Kamu çalışanlarına kendilerine kurulan tuzakları anlatın, devlet memurluğunu ortadan kaldırmaya çalışan bir siyasal iktidar var. Ya bunlar varlığını devam ettirecek ya da devlet memuru varlığını kaybedecek. Türkiye Kamu-Sen’in mücadelesine üyemiz olsun ya da olmasın, tüm insanların, evlatlarının geleceğini düşünen ana babaların destek olması gerekmektedir.
Ben tekrar seminerimizin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, “atılımlarınızdan dolayı teşekkür ediyor, başarılar diliyorum. Yolunuz açık olsun.” diyerek sözlerini noktaladı.