Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.
“Çıkarılan son KHK ile 50 binin üzerinde kamu personelinin görevine son verildi” diyen Canikli, “Şu ana kadar 'ben FETÖ mensubu değilim, yanlış işlem yapıldı' diyerek bize gelenlerin oranı yüzde 1'in bile altında. Bunlardan itirazları değerlendirilip haklı bulunanların oranı şu an itibarıyla yüzde 3-5 arasında bile değil. Bu, yaptığımız işin isabet oranının yüksek olduğunu gösteriyor." dedi.
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli’nin açıklamalarını değerlendiren Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, yapılan işlemlerin ardından 50 bin kamu çalışanının hepsinin itiraz hakkı olmadığını belirtti. Koncuk, “Canikli’nin açıklamasından hareketle, 'Ben FETÖ mensubu değilim, yanlış işlem yapıldı' diyenlerin oranının yüzde 1’in altında kalmasının nedeni bu hakkın sadece Hakim ve Savcılara verilmiş olmasıdır. Şayet bütün görevden ihraç edilenlere itiraz hakkı verilseydi bu oran çok daha yüksek olurdu” dedi.
Genel Başkan İsmail Koncuk değerlendirmesinde;
“Başbakan Yardımcısı sayın Nurettin Canikli, Bakanlar Kurulu esnasında gazetecilere verdiği demeçte, son KHK ile 50 binin üzerinde personelin görevine son verildiğini, bugüne kadar ise “Yanlış işlem yapıldı” diyerek itiraz edenlerin oranının yüzde 1’in altında olduğunu, bunun da yapılan işlemin ne kadar doğru ve isabetli olduğunu gösterdiğini belirtmiştir.
Sayın Canikli’nin açıklamalarına bakıldığında görevine son verilen tüm personelin FETÖ’cülüğü kabul ettiği ve itiraz etmeye bile gerek görmediği gibi bir izlenim ortaya çıkmaktadır. Ancak burada bir nokta gözlerden kaçmakta ve bilgi eksikliği doğmaktadır.
673 sayılı KHK’nin 10. Maddesi ile 667 sayılı KHK’nın 3. Maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümlede meslekten çıkarma kararlarına karşı itiraz yoluna başvurulabileceği belirtilmiş ise de; 667 sayılı KHK’nın 3. Maddesi sadece yargı mensuplarını ilgilendirmektedir. Kamuoyunda, bahsi geçen madde hükmüyle tüm görevden alınma işlemlerine karşı itiraz yolunun getirildiğine dair yanlış bir algı oluşmaktadır.
Son KHK ile 50 binin üzerinde görevine son verilen personelden itiraz hakkı olanlar sadece yüksek yargı mensupları, Hakim ve Savcılardır. Diğer personelin ise itiraz hakkı bulunmamaktadır. Doğal olarak Hakim ve Savcıların dışında “Yanlış işlem yapıldı” diyerek itiraz hakkı olmayan çalışanların başvuru yapamaması nedeniyle oran yüzde 1’in altında kalmıştır. Şayet 50 bin çalışanın hepsinin itiraz hakkı olsa idi bu oranın çok daha yüksek olacağı kesindi.
Bu noktada sayın Cumhurbaşkanının önceki gün, “At izi it izine karıştı” söylemini çok önemsiyoruz. Türkiye Kamu-Sen olarak sürekli olarak bunu ifade ettik ve etmeye de devam edeceğiz. Hukuku hiçe sayanlara ve iftiracılara sayın Cumhurbaşkanının bu sözlerini dikkatle okumalarını öneriyoruz.
Tek arzumuz, Hukuk içerisinde kalınsın, yaşın yanında kuru da yanmasın. Gayretimiz adalet, hukuk ve insanı korumak adınadır. Bir kesime itiraz hakkı tanıyıp diğer bir kesime bu hakkı tanımamak hukukla bağdaşmamaktadır. Unutulmamalıdır ki, ateş düştüğü yeri yakmaktadır. Bundan sonraki süreçte, görevine son verilenler üzerinde yapılacak çalışmalarda çok hassas ve titiz davranılmalı, ilgililere itiraz hakkı tanınmalıdır. Suçsuz, günahsız insanlar tespit edilerek her biri yeniden görevlerine iade edilmelidir” dedi.