Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, ILO Konferansı’nda yer alacak çalışan temsilcisinin belirlenmesi tartışmalarına ilişkin olarak bir basın açıklaması yaptı
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, ILO Konferansı’nda yer alacak çalışan temsilcisinin belirlenmesi tartışmalarına ilişkin olarak bir basın açıklaması yaptı. ILO’da çalışanları temsil edecek delegenin ILO sözleşmelerine uygun olarak tüm çalışan temsilcilerinin çoğunluk oylarıyla belirlenmesi gerektiğini ifade eden Koncuk, tepeden yapılan atama usulü delegasyon belirleme işleminin önümüzdeki yıllarda da sürme tehlikesi bulunduğuna dikkat çekti.
Genel Başkan İsmail Koncuk açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Kamuoyunda da malum olduğu üzere, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından her yıl düzenlenen ve bu yıl 5-16 Haziran Tarihleri arasında düzenlenecek olan 106. Uluslararası Çalışma Konferansında Ülkemiz çalışanlarını temsil edecek delegenin hangi konfederasyondan belirleneceği konularında yaklaşık 15 gündür bir tartışma yaşanmaktadır.
Yaklaşık 15 gün önce bu yıl ülkemizi temsil edecek delegenin; en fazla üyeye sahip konfederasyon olması dolayısıyla Memur-Sen’den olacağı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Tarafından ilgili işçi ve memur sendikaları konfederasyonlarına yazılı olarak bildirilmiş ve kamuoyuna da açıklanmıştı.
KONCUK: ILO MEVZUATINA GÖRE ÇALIŞAN TEMSİLCİSİ SEÇİMLE BELİRLENMELİ
Ancak ILO Anayasasının 3.maddesi ve ülkemizin de taraf olduğu 144 sayılı Sözleşme çerçevesinde; yapılan bu ATAMA işleminin hukuki olmadığı, Uluslararası Çalışma Konferansında ülkemiz çalışanları adına görev yapacak Çalışan Delegesinin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının hakemliğinde bir araya gelecek yetkili sendikaların görüş ve önerileri sonucunda belirlenmesi gerektiği konfederasyonumuzca kamuoyuna duyurulmuştu. Bu konudaki açıklamamız kamuoyunca malum olup, hâlâ resmi internet sitemizde bulunmaktadır.
Bu açıklamamızdan sonra, görüşlerimizi hiç okumamış bazı sendika yöneticileri; "Türkiye Kamu-Sen, ILO'da memurları işçiler temsil etsin dedi” şeklinde kamuoyuna kasıtlı olarak yalan bilgi verme ve suyu bulandırma gayretine girmiş olmasına rağmen, bu yalan beyanatlara sağduyulu üyelerimiz ve kamu çalışanlarımız itibar etmemişlerdir. Çünkü Türkiye Kamu-Sen ülkemiz adına gerek ülke içinde gerekse ILO ve Türkiye-Avrupa Birliği Karma İstişare Toplantıları gibi uluslararası pek çok toplantıda; işçi- memur ayrımı yapmadan, tüm çalışanları bugüne kadar en iyi şekilde temsil etmiş, bundan sonra da temsil etmeye devam edecektir. Çünkü Türkiye Kamu-Sen'in bu anlamda yetkin ve tecrübeli Ar-Ge altyapısı, çalışanları ve idarecileri mevcuttur.
Yukarıda bahsedilen hukuksuz atama işlemi sonrası başta Konfederasyonumuz ve diğer yetkili konfederasyonların göstermiş oldukları tepki sonucu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Mehmet Müezzinoğlu, gecikmeli de olsa, yetkili konfederasyonları, 15 Mayıs 2017 günü saat 9.00'da İstanbul Havaalanı yerleşkesi içerisinde yer alan TAV Otel'de, konuyu yeniden değerlendirmek üzere bir toplantıya çağırmıştır. Bahse konu toplantıya Konfederasyonumuz yanında, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK ve KESK Konfederasyonları katılım sağlamış, MEMUR-SEN Konfederasyonu yetkilileri ise İstanbul Atatürk Havaalanı içerisinde yukarıda bahsedilen otelde yapılacak toplantının sehven Ankara Esenboğa Havaalanı yerleşkesindeki aynı isimli otelde yapılacağını zannederek toplantıya katılmamışlardır.
Yapılan toplantıda konunun ILO Anayasasının 3. maddesi ile ülkemizin de taraf olduğu 144 Sayılı Sözleşmeye aykırılığı, ILO, ÇSGB ve sendikal konfederasyonların paydaşı olduğu Sosyal Diyalog Proje hedefleri ile uyuşmadığı, yapılan bu atama işlemi ile atanan delegenin ülkemiz yetkili sendikaların çoğunluğunun şikâyeti sonucu ILO Genel Konferansı Kayıt Akreditasyon Komitesince kabul edilemeyeceği ve Ülkemizin ILO çerçevesinde uluslararası boyutta yaşayacağı olumsuzluklar masaya yatırılmıştır.
Bahse konu toplantıda, Konfederasyonumuz Türkiye Kamu-Sen, TÜRK-İŞ, DİSK ve KESK; TÜRK-İŞ'in çalışan delegesi olarak bu yıl da temsil görevini yürütmesinin uygun olacağını, gelecek yıllardaki delege belirleme işleminin ise Çalışma Bakanlığı’nca yukarıda bahsedilen ILO mevzuatları çerçevesinde genel konferans öncesi çalışanları temsil eden konfederasyonların davet edilmesi ve sosyal diyalog çerçevesinde; çoğunluğun kararı ile alınması gerektiği ifade edilmiştir.
HAK-İŞ Konfederasyonu ise bu yıl Bakanlığın yaptığı işleme göre, Memur-Sen’in delege göndermesini savunmuş olmasına rağmen, bundan sonra yapılacak belirlemelerde diğer konfederasyonlarca da ifade edilen şekilde sosyal diyalog çerçevesinde belirleme yapılması gerektiğini ifade etmiştir. Ayrıca yapılan toplantıda ortaya konulan açıklamalar bir tutanak halinde imza altına alınmış olup, kamuoyuna da duyurulmuştur.
KONCUK: BAKANLIK BU YIL İÇİN YANLIŞTAN DÖNDÜ AMA ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA EMRİ VAKİ İLE TEMSİLCİ BELİRLEYECEĞİNİN DE SİNYALLERİNİ VERDİ
Bu toplantıdan yaklaşık 10 gün sonra, 24 Mayıs 2017 itibarı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca kamuoyuna bir açıklama yapılmış ve İstanbul Toplantısı ruhuna uygun bir düzenleme yapılarak bu yılki konferansta çalışan delegeliğinin yeniden TÜRK-İŞ'e verildiği belirtilmiştir.
Ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca sendikalara yazılan ve Konfederasyonumuza da ulaşan yazı incelendiğinde, yazının son paragrafında yine ILO Anayasası, 144 Sayılı Sözleşme ve Sosyal Diyalog Projesi hükümlerine aykırı bir düzenleme çabası görüldüğü gözden kaçmamıştır. Bu düzenlemeye göre önümüzdeki yıllarda ILO'da Çalışan Delegesine yönelik yine Bakanlıkça önceden bir atama yapılacağı görüntüsü verilmektedir.
Yapılan işlem, bu yıl yapılan yanlış düzeltiliyormuş gibi gösterilirken, aynı atama yanlışına önümüzdeki yıllarda da devam edileceğinin resmi yazı ile kamuoyuna deklare edilmesinden başka bir şey değildir.
KONCUK: KİMSEYE KARŞI ÖNYARGI İÇİNDE DEĞİLİZ
Türkiye Kamu-Sen hiçbir sendikal konfederasyona karşı önyargılı değildir. Hele hele çalışan, işveren ve hükümet üçlü yapısı ve delegasyonu ile temsil olunan bir uluslararası organizasyonda, ülkemiz adına hükümet ve işveren delegeliği hiç tartışılmazken, çalışan delegesinin tartışılır hale getiriliyor olması ve çalışanlar arasında tefrikaya sebep olabilecek bir tartışmaya açılması, çalışanların gücünü zayıflatmaktan başka bir anlam ifade etmemektedir.
Bu yıl ÇSGB bir yanlıştan geç de olsa dönmüştür. Bu konuda önümüzdeki yıl da yapılması gereken, yaptığımız açıklamalarda ve İstanbul toplantısında da ifade ettiğimiz üzere; yine çalışan kesimlerini sosyal diyalog çerçevesinde bir araya getirerek onlardan çıkacak çoğunluk kararına uymaktır. Aksi takdirde tahterevalli usulü ile belirlenecek bir delegelik uygulaması, ülkemizde bu yıl söndürülmeye çalışılan bir fitili önünüzdeki yıllarda daha da gür şekilde alevlendirecektir.