Türkiye Kamu-Sen’in ülke genelindeki istişare toplantıları Isparta ve Burdur’la devam etti
Türkiye Kamu-Sen’in ülke genelindeki istişare toplantıları Isparta ve Burdur’la devam etti.
Coşku ve heyecanın hiç dinmediği toplantıda, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk ve Yönetim Kurulu Üyelerimiz, Türkiye Kamu-Sen Genel Teşkilatlandırma Sekreteri ve Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş, Türkiye Kamu-Sen Genel Mali Sekreteri ve Türk Yerel Hizmet-Sen Genel Başkanı İlhan Koyuncu, Türkiye Kamu-Sen Genel Toplu Sözleşme Sekreteri ve Türk İmar-Sen Genel Başkanı Necati Alsancak, Türkiye Kamu-Sen Genel Basın Sekreteri ve Türk Haber-Sen Genel Başkanı Sedat Yılmaz, Türkiye Kamu-Sen Genel Sosyal İşler Sekreteri ve Türk Ulaşım-Sen Genel Başkanı Şerafeddin Deniz, Türk Kültür Sanat-Sen Genel Başkanı Hasan Hüseyin Yılmaz ve Genel Merkez Yöneticilerimiz, üyelerimiz ve teşkilatımızla bir araya geldi.
KONCUK: SESİMİZİ, NEFESİMİZİ DUYMAYAN KALMAYACAK
İstişare toplantımıza katılımcıları selamlayarak başlayan Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, ülke ve çalışma hayatı gündemine ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Koncuk, “Isparta’da olmaktan mutluluk duyuyorum. Aslen Adanalı’yım ama yarı yarıya Isparta’lıyım. Gençlik yıllarım Şarkikarağaç’ta geçmiştir. O nedenle buranın yeri ve önemi bende çok önemlidir.
Her yerde bulunmaya gayret gösteriyoruz. Ayak basmadığımız il, ilçe kalmayacak. Sesimizi, nefesimizi duymayan kalmayacak. Kimse duymadım, görmedim demeyecek. Türkiye Kamu-Sen ve bağlı sendikalarımız, Genel Başkanlarımız, Şube başkanlarımız durmuyor ve mücadele ediyorlar. Bazıları “Bunlar hala nasıl ayakta?” diye merak ediyorlar. Bu onların kavrayamayacağı bir durumdur. Bu kadar eziyet gören bir teşkilatın hala 450 bin üyesi olması aslında üniversitelerin üzerinde çalışması gereken bir tez çalışmasını gerektirir. Bu tek kelimeyle ifade edilebilir, “İnanmış insanın gücü en büyük güçtür”. Hiçbir şey onu eğip bükemez. Türkiye Kamu-Sen’in mücadele azminin azalmadan devam etme sebebi sizin o kocaman yüreklerinizdir.
Sendikacılık esasen dünden daha önemli hale geldi, kamuda yaşananlar, 15 Temmuz’dan sonra olanları göz önüne aldığımızda, hukukun ülkemizde neredeyse askıya alındığını dikkate aldığımızda, sendikaların ve stk’ların herkesi uyarma görevini yapma noktasına geldiğini hepimizin görmesi lazım. Türkiye’de, Sivil toplum kuruluşu denilen yapıların birtakım yerlere yağ çekme mekanizmasına dönüştüğü ortadadır. Adı sivil toplum kuruluşu olan ancak koltuklarını korumaktan başka bir şey yapmayan insanların oluşturduğu yapıların adı stk olamaz. Biz sendikal kimliğimizi, demokratik kitle örgütü kimliğimizi her alanda kullanarak hakkını vermeye gayret eden bir konfederasyonuz.
657 sayılı devlet Memurları Kanunu tartışılıyor. İş güvencesinin kaldırılacağı, 657’nin değişeceği ifade ediliyor. Bunlar sık sık gözümüzün içine baka baka anlatılıyor. İşte bundan dolayı sendikal mücadele daha önemli bir hale geldi. Çalışma hayatıyla ilgili önümüzdeki süreç daha sıkıntılı olacaktır. 657’sayılı DMK’yı değiştirmek kolay bir iş değildir. Anayasanın 128. Maddesinin ortadan kalması gerekir ki, ben siyasi partilerin özellikle de muhalefet partilerinin evet diyeceğini düşünmüyorum. Bu madde devlet memurlarını tanımlayan en önemli maddedir. O madde değiştirildiği takdirde 657 değiştirilebilir.
Biz Türkiye Kamu-Sen olarak asla böyle bir değişikliğin yanında olmayacağımızı ifade ettik. “Kimse bizlerle uğraşmasın” dedik. Birileri korkabilir, biz doğruları söylemek üzere buradayız. “Biz sendikacılık yapacağız” dedik bu sözü tutuyoruz, bundan sonrada tutacağız. Kimse 657 ile memurla uğraşmasın. Değişmesi gereken maddeler var mı, otururuz masaya değiştiririz, mesela ek gösterge rakamları. Oturalım bunu değiştirelim. Tüm memurların ek gösterge rakamlarını 800’er puan artıralım. Bu işlerine gelmiyor.
Bunlar diyorlar ki, “Öyle bir düzenleme yapalım, memurları da bir taşeron çalışan gibi istediğimiz zaman kıdem tazminatını vererek kapının önüne koyalım” diyorlar. Yani “At oynatalım” diyorlar. Böyle bir şey yok. Buna izin vermeyiz. Siz insanların gelecekleriyle oynayamazsınız, sistemi işinize geldiği gibi eğip bükemezsiniz. Çekin sağlık çalışanlarını sağlıktan, öğretmenleri çekin okullardan…Orada devlet kalmaz. Devlet, memurları ile bir cisim haline gelir. Devlet, memurlarla halka uzanan bir hale gelir.
Bu açıklamalarımız yavaş yavaş sonuç vermeye başladı. Cumhurbaşkanlığı ekonomik kurul üyesi olan bir hocamız kendi geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı. Bir talimat aldığını, çalışma hayatına yönelik yeni bir çalışma yapacağı ama işçi ve memur ayrımı olacak şekilde bir çalışma hayatı dizaynı üzerine gayret sarf edeceği noktasında haberler geldi. İnşallah sayın Cumhurbaşkanı da bu hayalden vazgeçmiştir. Bu önemli bir talimattır. Bunun aksi umarım olmaz. Aklı selimi bulmak lazım” dedi.
KONCUK: TÜRKİYE’DE ARTIK AKLISELİM’İN GALİP GELMESİ LAZIM
“Gelin kamuda milat olarak 15 Temmuz’u alalım, yeni bir sayfa açalım” diyen Genel Başkan İsmail Koncuk, “Umut ediyorum zaman içinde aklıselim bulunur, kinler azalır, vicdanlar yumuşar ve masum insanlar için yeni bir yol bulunur” dedi. Koncuk, “15 Temmuz süreci yaşadık. İç kargaşa çıkarmaya yönelik bir hain darbe girişimi ile karşı karşıya kaldık. Milletin feraset ve cesareti ile siyasi partilerin Genel Başkanlarının gayreti ile bunu savuşturduk. Bundan sonra yaşadıklarımıza bakarak bir değerlendirme içine girmemiz lazım. Ülkeyi yönetenlerin hala 15 Temmuz’da meydana gelen travmadan çıktıklarını düşünmüyorum.
Şayet çıksalardı kamuda daha aklı selim hareketler görürdük. Kamuda 86 bin memur ihraç edildi. 15-20 bin aralığında açıkta bekleyen var. Bunların içinde gerçekten FETÖ ile hiçbir yakınlığı bulunmayan insanlar olduğunu biliyoruz ama birileri pisliğe taş atınca size de sıçrayabiliyor. Türkiye tam bir akıl tutulması yaşıyor. Türkiye Kamu-Sen olarak 19 Temmuz’dan bu yana açıklamalarımızda hukuk içinde kalınmasını, mağdurlara savunma hakkı verilmesini ısrarla söylüyoruz.
17-25 Aralık’tan önce bu FETÖ denen yapının referansı olmadan herhangi bir kuruma girebilmek mümkün değildi. Yargıda, emniyette her neredeyse o FETÖ’cülerden referans alınmadan iş yapılmıyordu. Ülkeyi yönetenler, “Biz bunları 17-25 Aralık’ta anladık” diyorlar. Nasıl anladınız? Size bir operasyon yapıldı, o zaman anladınız. Herkesin sizin söylediklerinize inanmasını beklediniz. Madem siz 17-25 Aralık’ı milat seçtiniz, bende diyorum ki, “Bu 17-25 Aralık neden milat oldu? Bu siyasetçinin kendini affettiği tarih aslında. Milletle alakası yok. Siz o günden önceki tüm ilişkilerden bu tarihi milat sayarak kendinizi aklamış oluyorsunuz ama millet bunların gerçek yüzünü 15 Temmuz’da gördü” Biz Türkiye Kamu-Sen olarak bunların yüzünü çok önceden biliyorduk. 15 Temmuz’dan öncede, 17-25 Aralık’tan öncede biliyorduk.
Milletin her ferdinin bunları tanımasını beklemek akılcı ve vicdani bir tavır değildir. Türkiye Kamu-Sen olarak, “Gelin kamuda milat olarak 15 Temmuz’u alalım, yeni bir sayfa açalım. Masum insanlar için yeni bir sayfa açalım” diyoruz ama buna cevap bulabilmiş değiliz şu ana kadar. Umut ediyorum aklıselim bulunur, kinler azalır, vicdanlar yumuşar, masum insanlar için yeni bir yol bulunur. Eğer bir çözüm bulunmazsa hepimiz vicdan azaplarıyla karşı karşıya kalabiliriz. İnsanları işsiz bırakmak sadece onları değil, ana ve babalarını, eşlerini, çocuklarını da cezalandırmak anlamına gelir. Türkiye Kamu-Sen olarak bunu tarihi bir görev olarak addediyor, sorumluluğumuz gereği olarak artık burada bir aklı selimin hakim olması gerektiğini Isparta’dan tekrar ifade ediyorum. Bu problemler umarım çözülür” dedi.
KONCUK: MÜLAKAT SİSTEMİ, TÜRKİYE’DE NİTELİKLİ TORPİL DÖNEMİNİ BAŞLATACAKTIR
Kamuda getirilen mülakat sistemini sert bir dille eleştiren Genel başkan İsmail Koncuk, “Biz Türkiye Kamu-Sen olarak üzerimize düşeni iptal davaları açarak yaptık ama milletimiz de üzerine düşeni yapmalı ve ses çıkarmalı. Yoksa yarın evlatlarınız bir işe girmek istediğinde bu torpil sistemi devam ederse, iktidar partilerinin kapılarında beklemekten başka bir yol bulamayacaksınız. Çocuklarınızın donanımlı olması, alın teri dökmesinin bir anlamı kalmayacaktır” dedi. Koncuk, “Çalışma hayatında ciddi sıkıntılar var. Öğretmen alımı dahi mülakatla yapılır hale geldi. KPSS ile öğretmen alınırken artık öğretmenlik mülakatla girilebilen meslekler arasına girdi. Bir düzenlemeyle sağlık çalışanları da mülakatla kamuya girecekler.
Öğretmen ve sağlık çalışanı 4+2 yıl çalıştıktan sonra tayin isteyecekler ve işe mülakatla girecekler. Bu Türkiye’de nitelikli torpil dönemini başlatacak bir uygulamadır. Biz gerek Türkiye Kamu-Sen olarak gerek Türk Eğitim-Sen olarak mülakat sisteminin iptali için üzerimize düşeni yaptık ve iptal davalarını açtık ama milletimizin de çocuklarının geleceğini hesap ederek bir ses çıkarması lazım. Yarın evlatlarınız bir işe girmek istediğinde bu torpil sistemi devam ederse, iktidar partilerinin kapılarında beklemekten başka bir yol bulamayacaksınız. Çocuklarınızın donanımlı olması, alın teri dökmesinin bir anlamı kalmayacaktır. Bu hepimizi ilgilendiren bir sistemdir. Biz üzerimize düşen gayreti göstereceğiz. Hem sözleşmeli sistem, hem mülakat sistemi ortadan kalkıncaya kadar mücadele edeceğiz.
Kamuda neredeyse bir tane idarecimiz kalmadı. Hastane müdürü, okul müdürü, postane müdürü, müftümüz kalmadı. 15 Temmuz sürecinde sayın Cumhurbaşkanı, “Yenikapı ruhu, birlik ve beraberlik” dedi. Son derece önemli bir açıklama idi. Türkiye’nin içte ve dışta yaşadıkları, devamında 15 Temmuz’da yaşadığı musibetten sonra gerçekten birlik ve beraberliğe ihtiyacı var. Buna inanıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Yenikapı ruhu deyince umutlandık. Bu Yenikapı ruhu ifadesinden bugüne kamuda yaşananlara bakıldığında bu çağrının taşrada karşılık bulamadığını görüyoruz. Aynı ayrımcılık tüm illerde devam ediyor.
Genel anlamda bu çağrı külliyenin duvarlarını aşamadı. Bu illerde, ilçe merkezlerinde çeteler var. Hukukun felan, bir anlamı yok. Vakıflar, sendikal görünümlü yapılar çete oluşturmuş, kim ne derse desin onlar orada 15 Temmuz öncesindeki havayı çalmaya devam ediyorlar. Elbette bütünlükten yanayız, “Ayrımcılık son bulsun” diyoruz, söylemlerimizde bundan yana ama yaşadıklarımız halen kamuda dışlanmaya devam ettiğimizi gösteriyor. Mevzuat düzenlemelerinin de ayrımcılığın devamı noktasında olduğunu görüyoruz. Bir düzenleme yapıldı, çerçeve yönetmelik çıktı Devlet Personel Başkanlığı’nca ve yönetici atama sisteminde de mülakat getirildi. Biz bu ayrımcılığın ortadan kalkacağına nasıl inanlım? Buna ses çıkarmayalım mı? Bunları dillendireceğiz, yüksek perdeden söyleyeceğiz” dedi.
KONCUK: OHAL ARTIK BİTMELİ, OLAĞAN HALE DÖNÜLMELİDİR
OHAL’in kapsamı dışına çıktığına dikkat çeken Genel Başkan İsmail Koncuk, “OHAL idari yapıyı tehdit eder bir boyut aldı ve kamuyu, kamu çalışanlarını sıktı” dedi. Koncuk, “Şu an ülkemizde OHAL var. Kamuda ki tüm düzenlemeler OHAL çerçevesinde uygulanıyor. OHAL terörle mücadele amacıyla çıkarıldı ama maalesef kapsamını aşan bir düzenleme haline geldi. Türkiye Kanun Hükmünde Kararnamelerle yönetiliyor. OHAL kapsamı dışına çıkmış bir durumda. TBMM by-pass edildi. Bu bizi demokrasiden uzaklaştıran bir duruma dönüyor. Umut ediyorum OHAL kısa sürede kalksın. Bombalar patladıkça birileri çıkıp, “OHAL kalksın diyenler görsün” diyorlar. Bomba patladığında sanki OHAL yoktu. OHAL idari yapıyı tehdit eder bir boyut aldı ve kamuyu, kamu çalışanlarını sıktı.
Umut ediyorum, OHAL artık ortadan kaldırılır ve uzatılmaz. Bunu söylerken “Terörle mücadele geri adım atılsın” demiyoruz. Bu mücadelede sonuna kadar varız, ama demiyoruz, ancak demiyoruz, fakat demiyoruz…Terörle mücadelede, hükümetin, devletin alacağı her kararı sonuna kadar destekliyoruz. Biz zaten her zaman terörle mücadele yapılsın noktasında tavır sergiledik. Onlar, “Çözüm süreci” derken, biz “Terörle müzakere edilmez, mücadele edilir” demedik mi? Biz bunları savunduk, hala da aynı şeyleri söylüyoruz. Kararlı olun biz sonuna kadar yanınızdayız” dedi.
KONCUK: MÜCADELEMİZİ HEP BİRLİKTE DAHA DA YUKARI ÇIKARACAĞIZ
Konuşmasının sonunda kamu çalışanlarına çağrıda bulunan Genel Başkan İsmail Koncuk, “Memurların karşısına çıkacak yüzü olan tek bir konfederasyon vardır, o da Türkiye Kamu-Sen’dir. Bizi desteklemek ülkenin, evlatlarınızın geleceğini desteklemek demektir” dedi. Koncuk, “Kamuda yaşanan bu gelişmelerden hareketle önümüzde iki yol var, sağlam bir sendikal mücadele ya da yaşanan bütün şeyleri sineye çekeceğiz “Eyvallah” diyeceğiz. Biz hep birinci yolu tercih ettik. Türkiye Kamu-Sen olarak yıllardır kamu çalışanlarını uyardık, “Gelin birlikte mücadele edelim” diye, bu mücadeleyi sağlam bir zeminde hep birlikte yapmazsak emin olun cumhuriyet tarihi boyunca kazandığımız tüm hakları birer birer kaybederiz.
Bir yandaş sendikanın bir milyon üyesi oldu. Camide imam “Köyden şehre nasıl gelirim?” diye sendikasını tercih ederse, hastanedeki hemşire “Döner sermayeden 100 TL daha nasıl fazla alırım?” derse, öğretmen “Günlük planımı, haftalık planımı okul müdürü bozar” diyerek endişe eder ve sendikal tercihini böyle yaparsa, postacı “Cihetimi değiştirirler aman ha!”! diyerek sendikal tercih ortaya koyarsa çok şey kaybederiz. “Isparta’da nasıl yetkili değiliz?” diye şapkayı önümüze koymamız lazım. Burada her şey bizim lehimizedir. Burada vatansever olmayan bir kişi yoktur. Isparta’da ve Türkiye’nin her yerinde tüm hizmet kollarında yetkili olmamız gerekir. Kamu çalışanlarının Türkiye Kamu-Sen’e ihtiyacı var. Mücadelemizi hep birlikte daha yukarlara çıkarmamız lazım.
2017’de tekrar toplu sözleşme masasına oturacağız. Bir hata yaptılar 2013’de imzaladıkları toplu sözleşmenin bir maddesi 2015 yılında tekrar değiştirildi , fark etmediler. Her ay yüzde 1,8 enflasyon kaybına sebep oldular. Dünyadan bi haberler. Bunları tezgaha getirdiler, önlerine koydular, bunlarda demiyor ki, “Biz 2013’de bu maddeyi imzaladık bitti. 2015’te niye yine önüme geldi” diye sormuyorlar. Emekliler dahil 5 milyon insanın aylık kaybı yüzde 1,8’dir. Bu emekliliğimize yansıyacak bir orandır. Bunu yapan insanın utanması gerekir. Sendikacıyım diye ortada gezmemesi lazım ama adamlar bir milyon üye buluyorlar. Böyle bir mantık olmaz. Anlatacağız, izah edeceğiz, insanları bilgilendireceğiz. Memurların karşısına çıkacak yüzü olan tek bir konfederasyon vardır, o da Türkiye Kamu-Sen’dir her yönüyle. Bizi desteklemek ülkenin, evlatlarınızın geleceğini desteklemek demektir.” diyerek sözlerini noktaladı.