Diyarbakır’ın Lice ilçesinde sözde terör örgütü şehitliğine, 15 Ağustos 1984 yılında ilk kanlı eylemi gerçekleştiren ve bir askerimizi şehit eden hainin sözde heykeli dikilmiş ve Türk milletinin şehitleri ve değerleriyle bir kez daha alay edilme cüreti gösterilmiştir
Diyarbakır’ın Lice ilçesinde sözde terör örgütü şehitliğine, 15 Ağustos 1984 yılında ilk kanlı eylemi gerçekleştiren ve bir askerimizi şehit eden hainin sözde heykeli dikilmiş ve Türk milletinin şehitleri ve değerleriyle bir kez daha alay edilme cüreti gösterilmiştir.
Yaşanan bu rezaletle aziz şehitlerimizin kemikleri bir kez daha sızlatılmış, şehit ailelerinin hiç durmadan kanayan yaralarına bir kez daha tuz basılmış ve bu sorumsuzluğa göz yumanlar bu ihanetin ortağı olmuşlardır.
Yol keserek, kimlik kontrolleri yaparak, sözde şehitlikler kurarak, Ay yıldızlı bayrağımızı gönderden indirerek her geçen gün daha da artan bu olaylarla Türk halkının sabrı mı test edilmektedir? Şayet bir sabır testi yapılıyorsa Türk halkı bunun cevabını vermeyi bilecek ve hainleri yerin dibine sokacak kudrettedir.
Kahraman Türk askerini haince bir pusuyla şehit eden alçağın, gelinen noktada bu topraklar üzerinde heykelinin dikilmesi meselesini toplumun her bir ferdinin sorgulaması ve değerlendirmesi gerekmektedir. Kimler bu cesareti kendinde bulmuş ve bu cüreti gösterebilmişlerdir?
“Soruşturma açıldı, incelemeler sürüyor” sözleriyle bu olayın geçiştirilmesine izin verilmemeli, Türk milletinin milli ve manevi değerlerine yapılan bu saldırıya yetkililerin kayıtsız kalmaması gerekmektedir. Türk milletini aciz duruma düşürmek kimsenin hakkı da, haddi de değildir.
Bu hain ve küstah olayı çözüm sürecinin Koordinatör Bakanı, çok değil daha birkaç gün önce yaptığı, “ yol haritamız kısa sürede şekillenecek” açıklamasının” neresine koyacaktır? Bu kanlı ve kirli ellerin diktiği heykel yol haritasının hangi durağıdır?
Hükümetin artık ayağı yere basmalı, yaşanan bu rezillikleri görülmeli ve duyarlı olunmalı, seçim sarhoşluğundan kurtularak milletimizle şehitlerimizle alay eder noktaya gelen bu duruma derhal müdahale edilmelidir.
Ne yazık ki, bu ülkenin değerlerine saldıranların gelinen noktada kahramanlaştırılmaya çalışıldığını üzülerek görüyoruz. Elbette bu küstahlığa imza atanları yüce Türk milleti ve tarih asla affetmeyecektir.
“Analar ağlamasın, gözyaşları dinsin” diyerek süslü cümlelerle başlatılan bu ihanet süreci insanlarımızın aklı, mantığı ve değerleriyle hakaret eder noktaya ulaşmıştır. Milli mutabakat ve kardeşlik adıyla başlatılan, adı defalarca değişen ve sonunda çözüm süreci olarak devam ettirilen bu ihanet sürecinin ülkemizi karanlık günlere götürdüğü aşikardır. Hainlerin, alçakların cüreti gün be gün artarken çözüm süreci adı altında çıkılan yol ve bunun neticesinde yaşanan olaylar bizim ve ülkemizin hangi karanlık zemine doğru götürüldüğünü bir kez daha ifşa eder niteliktedir.
Türk milletinin birlik ve bütünlüğüne meydan okuyanlar kirli oyunlarını bir kez daha sahnelemeye çalışırken, ülkeyi yönetenlerin bebek katili ve yancılarıyla kapalı kapılar ardında yaptıkları pazarlıklar milletimizi ayrıca yaralamaktadır.
Habur’da başlayan rezalet gün geçtikçe önü alınamaz çirkinlik ve küstahlıklara doğru yol almaktadır. Türk milletinin değerleri ve şehitleriyle kimse alay etmeye kalkışmamalıdır. Bu halkın aklıyla alay etmek tam bir akıl tutulmasıdır. Yumuşak atın çiftesinin pek olacağını herkes çok iyi bilmeli ve adımını buna göre atmalıdır.
Bu topraklar üzerinde yaşayan herkes Anadolu coğrafyasında Türk kimliğini ve ismini silme gayretleri üzerine bina edilen kirli ve sinsi tezgahların farkına varmalıdır. Milliyetçiliği ayaklar altına alanları, T.C. ibaresini silenleri, Andımız’ı kaldıranları, Türk bayrağının adı değişsin deme cüretini gösterenleri, bu halkı 36 etnik kökene bölmeye çalışanları çok iyi analiz etmeli ve tavrını ortaya koymalıdır.
Yeni Türkiye masallarıyla bizleri uyutmaya kalkanlar Türk halkının birlik, bütünlük içinde bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de huzur ve mutlulukla kardeşçe yaşayacağını iyi bilmeli ve “Yeni Türkiye” sevdalarından bir an önce vazgeçmelidir.
Türkiye Kamu-Sen olarak Lice’de yaşanan bu küstah girişimi bir kez daha kınıyor, yetkilileri olayın sorumlularını tespit etmeye ve derhal adalete teslim etmelerini bekliyoruz.
İsmail Koncuk
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı