Türkiye Kamu-Sen’in kuruluşunun 24
Türkiye Kamu-Sen’in kuruluşunun 24. yıl dönümü, dün akşam başta Genel Başkanımız İsmail Koncuk, Yönetim Kurulu Üyelerimiz, Genel Merkez Yöneticilerimiz, Türkiye Kamu-Sen kurucu Genel Başkanı Ali Işıklar, sendikalarımızın eski Genel Başkanları, Milletvekilleri, Şube Başkanlarımız, İl temsilcilerimiz, üyelerimiz ve çok sayıda davetlinin katıldığı iftar yemeğinde coşku ve heyecanla kutlandı.
İftar öncesi, okunan Kuran-ı Kerim’in ardından eller hep birlikte semaya kaldırıldı ve dualar edildi.
KONCUK: 24 YIL ÖNCE BÜYÜK BİR MÜCADELENİN ATEŞİ YAKILDI
Yoğun katılımın olduğu iftar yemeğinde davetlilere seslenen Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Bir avuç dava adamının, “önce ülkem” diyerek çıktığı zorlu ve çetin yolda tam 24 yıl geride kaldı. Biz, sendikal mücadele ve stratejimizin eksenini, siyasi yaklaşımların ve hükümetlerin değil, sadece ve sadece kamu çalışanlarının beklenti ve taleplerinin oluşturacağına söz vermiştik. Bedeli ne olursa olsun hiçbir platform ve koşulda üyelerimizi ve kamu çalışanlarını yüz üstü bırakmayacağımıza söz vermiştik. İçten ve dıştan milletimizin yararına ve devletimizin bekasına yönelik girişimlere karşı duracağımıza ve varlığımızı armağan edeceğimize; Türkiye sevdalısı, milli bir sivil toplum kuruluşu olarak camiamızın ve milletimizin sesi olacağımıza söz vermiştik. İşte bu sözlerimizden geri dönmeden mücadelemize devam ediyoruz” dedi.
Konuşmasına davetlileri selamlayarak başlayan Genel Başkan İsmail Koncuk, “Sendikalarımızın çok kıymetli genel başkanları, genel merkez yönetim kurulu üyeleri, şube başkanı ve şube yönetim kurulu üyesi kardeşlerim, Türkiye Kamu-Sen’in çok kıymetli mensupları, muhterem konuklar; Bütün yasal mevzuat, memur sendikacılığını yasaklarken, ve hatta 12 Eylül darbecilerinin çile ve işkence dolu uygulamalarının acısı henüz dinmemişken,
Bir avuç dava adamının, “önce ülkem” diyerek çıktığı zorlu ve çetin yolda tam 24 yıl geride kaldı.
Hareket noktamız, ahde vefa göstermek ve ülkümüz uğruna, sahip olduğumuz bütün maddi değerleri feda etmekti. 24 Haziran 1992’de bu kutlu yolculuğa başlayanlar, sürgünlere, tehditlere aldırmadan, çocuklarının rızkını kesip bu davaya adadılar. Hak aramak için çekilen çileyi de görülen eziyeti de kutsal bildiler ve yollarından dönmediler.
Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
Hey gidi küheylan, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!
Ölümden ilerde varış dediğin,
Geride ne varsa bırak utansın!
Ey bin bir tanede solmayan tek renk;
Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!
Diyerek bir fidan diktiler bu kutsal vatan topraklarına; emekle, sevgiyle, alın teriyle, gözyaşıyla, şehitlerimizin al kanıyla besleyip büyüttüler. Bütün imkânsızlıkların yanında hukuki, siyasi, akla gelebilecek her türlü kirli stratejiler ve engellere rağmen öne çıkan inanmışlar, 24 yıl önce bir mücadele ateşi yaktılar.
Bu ateş bugün, 420 bin kamu görevlisinin daha güzel bir geleceğe dair ümitlerini besleyen, şahsiyet ve onurlarıyla yaşayabilecekleri bağımsız, hür bir Türkiye özlemlerini perçinleyen, yol gösterici ve hiç sönmeyecek bir alev, yüreklerde vatan aşkıyla haşrolan büyük bir sevda yangınına dönüştü.
Biz, her şart altında hiçbir denge hesabı gütmeden, kamu görevlilerinin hak ve kazanımlarını korumanın ahlâklı mücadelesini yürüteceğimize dair söz vermiştik. Biz, sendikal mücadele ve stratejimizin eksenini, siyasi yaklaşımların ve hükümetlerin değil, sadece ve sadece kamu çalışanlarının beklenti ve taleplerinin oluşturacağına söz vermiştik.
Biz, bedeli ne olursa olsun hiçbir platform ve koşulda üyelerimizi ve kamu çalışanlarını yüz üstü bırakmayacağımıza ve taviz vermeden taşıdığımız sorumluluğun şuurunda olarak ilkeli, kararlı, mücadeleci ve ahlaklı; yani adam gibi sendikacılık yapacağımıza dair üyelerimize söz vermiştik ve yine biz, bir ferdi olmaktan şeref duyduğumuz büyük Türk milleti adına, hesapsız ve hiçbir karşılık beklemeden her zaman taraf olacağımıza; “Bizim ilkemiz önce ülkemiz” düsturuyla tüm varlığımızla, milletimizin ve ülkemizin hizmetinde olacağımıza;
İçten ve dıştan milletimizin yararına ve devletimizin bekasına yönelik girişimlere karşı duracağımıza ve varlığımızı armağan edeceğimize; Türkiye sevdalısı, milli bir sivil toplum kuruluşu olarak camiamızın ve milletimizin sesi olacağımıza da ahdetmiştik. Şimdi, birkaç kendini bilmez fırsat düşkününün, arkasına aldığı siyasi gücü kullanarak palazlanmasıyla geri adım atacağımızı mı sanıyorlar?
İşgal ettikleri mevki ve makamları, kamu görevlilerinin haklarının gasp edilmesi karşılığında ellerinde tutanlar, kuruluşumuzda verdiğimiz sözleri unutup da ahdimizi bozacağımızı mı sanıyorlar? “Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor.” Ayet-i kerimesini unutup da liyakatsiz atamalara ön ayak olanlar, bizlerin de kendileri gibi olabileceklerini mi sanıyorlar?
“Ey iman edenler! Adaleti ayakta tutan ve kendiniz, ana-babanız ve yakın akrabanız aleyhine de olsa, yalnız Allah için şahitlik eden kimseler olunuz.” Yönündeki Allah kelamını hiçe sayıp, kamu görevlilerinin haklarındaki olumlu mahkeme kararlarını uygulamakta ayak direyenler, bizlerin de adaletsizliğe ses çıkarmayacağımızı mı sanıyorlar?” dedi.
KONCUK: TÜRKİYE KAMU-SEN’İ EMSALSİZ KILAN, DURUŞU VE DEĞERLERİDİR
Biz Türkiye Kamu-Sen olarak ahde vefa dedik. İnandığımız değerler uğruna ömrü feda eyledik” diyen Genel Başkan İsmail Koncuk, “Türkiye Kamu-Sen’e, Türkiye Kamu-Senlilere, kamu görevlilerine ve mazlumlara yapılan her haksızlık karşılığını bulur. Akbabalar ve çakal sürüleri bilsin ki, hevesleri kursaklarında kalacak. İçimizdeki ve dışımızdaki tüm düşmanlara inat bu millet sağ oldukça, Türkiye Kamu-Sen bayrağı dalgalanacak” dedi. Koncuk, “Memurların iş güvencelerinin yok edilmeye çalışıldığı bir dönemde; Kadro bekleyen 4/C’lilerin, 4/B’lilerin; geçici, vekil, idari hizmet sözleşmeli gibi adlar altındaki diğer personelin; Verilen sözler unutulmasın diyen 720 bin taşeron çalışanının, yüksekokul mezunu işçilerin, Yardımcı hizmetlilerin, öğretmenlerin, hemşirenin, postacının, memurun, teknikerin, teknisyenin, emeklinin; 350 bin ataması yapılmayan öğretmenin, 400 bin iktisadi idari bilimler fakültesi mezununun; Ataması yapılmayan 400 bin sağlık personelinin; KPSS kapılarında umut tazeleyen 2 milyon üniversite, 1 milyon meslek yüksekokulu mezununun feryatlarına kulak tıkayacağımızı, bazıları gibi muktedire boyun eğip, dilsiz şeytanlar olacağımızı mı sanıyorlar?
Biz Türkiye Kamu-Sen olarak ahde vefa dedik. İnandığımız değerler uğruna ömrü feda eyledik. Şükürler olsun ki, kurulduğumuz günden bu yana üyelerimize ve milletimize verdiğimiz sözden bir an bile geri durmadık; ahdimizin gereği söz söylemekten ve yine sözümüzün gereği tavır almaktan bir an bile tereddüt etmedik.
Bizler için Türkiye Kamu-Sen; sadece bir sivil tolum kuruluşu değil, bunun çok daha ötesidir. Bize onu emsalsiz kılan şey, sahip olduğu değerleri ve duruşudur. Şerefli bir ömrü; makama değil, makamı şerefli bir ömre feda edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
Lâkin bu güzel vatanımızda ikilik çıkaranlar; Toplumsal hayatta vatandaşlarımızı, çalışma hayatında kamu görevlilerini bizden, bizden olmayan diye ayıranlar; Kamu düzeninin türlü menfaatler karşılığında bozulmasına göz yumanlar, Askere, polise, kurşun sıkanlar ve bunlara sessiz kalanlar da bu yaptıklarının hesabını vereceklerini bilmelidirler ki; öfkemiz ve nefretimiz onlaradır.
Bu kimseler, bu devranın böyle gitmeyeceğini iyi bilsinler. Biz, kendi yararımıza da olsa haksızlığa eyvallah demeyiz. Tehditle, baskıyla, şantajla gelen üyeye sevinmeyiz.
Güçlü olanın değil, haklı olanın yanında yer almak onurumuzdur. Türkiye Kamu-Senli olmak bir aşk halidir, bunu böyle bildik ve böyle yaşadık. Türkiye Kamu-Sen için zafer dediğimiz şeyin üye sayıları olmadığını, yasadığımız en güzel zaferlerin; bir üyenin gönlünü kazanmak, kamu çalışanları adına bir kazanım elde etmek ve yaptığımız güzel işlerin karşılığını bir üyemizin gülen yüzünde görmek olduğunu iyi biliriz. Bu bakımdan onlar sayı saymaya devam etsinler, biz kazandığımız yürekleri sayacağız.
Onlar mevkileri, makamları, haksızlıkla, liyakatsiz yöneticileri ile doldursunlar; biz gönülleri fethetmeye devam edeceğiz. Bizim için zafer, düşüncelerimizi gerçekleştirecek gücümüz ve geleneğimiz var olduğu sürece; öylesine başı dik, alnı açık, onurlu ve gurur dolu tertemiz bir geçmişi, geleceğe de aktaran ve gelecekte de yaşatacak olan Türkiye Kamu-Sen’in varlığıdır.
Defalarca kez söyledik, anlamamakta ısrar edenler için tekrar söylemek bize zül gelmez; haksızlığa uğradık ama asla haksızlıktan yana olmadık. Âlemin adaletle nizama sokulması gerektiğine hep inandık. Bu inancımızı koruyarak, adalet ve hakkaniyetten yoksun merciler ve emek hırsızı soysuzlar için bir kez daha şunun altını çizmek isteriz;
Türkiye Kamu-Sen’e, Türkiye Kamu-Senlilere, kamu görevlilerine ve mazlumlara yapılan her haksızlık karşılığını bulur. Akbabalar ve çakal sürüleri bilsin ki, hevesleri kursaklarında kalacak. İçimizdeki ve dışımızdaki tüm düşmanlara inat bu millet sağ oldukça, Türkiye Kamu-Sen bayrağı dalgalanacak. Çünkü bu bayrakta umut var, bu bayrakta delikanlıların coşkusu, gelinlik kızların hayalleri, kamu görevlilerinin emeği, şehitlerimizin kanı var.
Bu bayrakta ay yıldız var. Bu bayrakta Türk milleti var.
Derik’te, Kızıltepe’de, Yüksekova’da, Dargeçit’te ve memleketin dört bir yanında emekleri, alın teri, kanı ve canı pahasına bu bayrağı dalgalandıran kahraman kardeşlerime selam olsun.
Genel başkanlarından, genel merkez yönetim kurulu üyelerine, il başkanlarımızdan şubelerimize, işyeri temsilcilerimizden, yurdumuzun en ücra köşelerindeki üyelerimize kadar hepimiz tek yürek, tek yumruğuz.
Kendi yaralarımızı kendimiz sararız ve biz sadece ve sadece Türk milletine sarılırız. Biliyoruz ki, bizim varlığımız Devletimizin varlığına, vatanımızın bağımsızlığına bağlı. Bu bakımdan bizlere bu güzel vatanı ve bu erdemli devleti armağan eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, gelmiş geçmiş tüm şehitlerimize ve gazilerimize minnet borçluyuz.
Onlar bu vatan için gözlerini bile kırpmadan ölüme koşan kahramanlardı. Allah hepsinden razı olsun. Konfederasyonumuzun 24. Kuruluş yıldönümünü kutladığımız bu mümtaz günde, bu büyüklüğü bizlere yaşatan bütün emektarlarımıza ve her türlü melanete rağmen adam gibi sendikacılığı tercih ederek bize güç veren bütün üyelerimize teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu vesileyle Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı olarak, kuruluşundan bugüne kadar, Türkiye Kamu-Sen camiası içinde yer almış, üye olmuş, destek vermiş; işyeri temsilcilerinden şube başkanlarına, ilçe ve il temsilcilerinden genel merkez yöneticileri ve genel başkanlarına kadar önden giden herkese tek tek teşekkür ediyor; ailemize kattıkları değerden dolayı, minnetlerimi ifade ediyorum.
Şu mübarek günlerde ülkemiz ve milletimiz başta olmak üzere İslam camiasının üzerindeki karabulutların dağılmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Allah Türk milletine, Türk devletine ve İslam âlemine düşmanlık besleyen ve İslam’a ve Müslümanlara zarar veren herkesi kahhar sıfatıyla perişan etsin. Allah ibadetlerimizi makbul, dualarımızı kabul eylesin. diyor; hepinizin Ramazan Bayramını şimdiden tebrik ediyorum” diyerek sözlerini noktaladı.