Çıkarılan sözde reformlarla emekliliği hak ettiği halde kanunun geriye işletilmesi nedeniyle emekli olamayan mağdurlar Ankara Güvenpark’ta bir araya gelerek bir basın açıklaması yaptı
Çıkarılan sözde reformlarla emekliliği hak ettiği halde kanunun geriye işletilmesi nedeniyle emekli olamayan mağdurlar Ankara Güvenpark’ta bir araya gelerek bir basın açıklaması yaptı. Türkiye Kamu-Sen’in destek verdiği eyleme Konfederasyonumuz adına Türkiye Kamu-Sen Genel Sekreteri ve Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci katıldı.
Kahveci yaptığı konuşmada, “Bu iktidarın uyguladığı politikalar sonucunda onlarca vatandaşımız mağdur olmaya devam ediyor.Türkiye Kamu-Sen olarak geçmişten bugüne, mağdurlarımızın hep yanında olduk, bugün de sizinle beraberiz. bu mücadelenizde sizlerin arkasında değil, sizin yanlarında saf tutuyoruz. haklı mücadelenizde sonuç alınana kadar Konfederasyonumuz desteğini sizden esirgemeyecektir. Burada haykıran insanlar, analarının ak sütü gibi helal olan emekliliklerini istiyorlar. Bu konuda verdiğiniz hukuk mücadelesini sizlerle birlikte bizler de vereceğiz.
Kimse kimseden imtiyazlı birşeyler istemiyor. haklı olanı istiyor. 2 yılda bir emeklilik istemiyor. Bize diğer vatandaşlardan ayrı bir uygulama yapın demiyor. Eğer sosyal devletse bu ülke, hukuk devletiyse bir yasayla gasp edilen hak sahiplerine mutlaka iade edilmelidir. Özellikle özel sektör çalışanları yaşı beklerken işsiz kalıyor. devlet de sen daha gençsin diye emekli etmiyor. Ne yapacak bu insanlar. Hükümetin bir an önce, aklını başını toplayıp haklarını insanlara iade etmesi gerekiyor.
Bu konunun çözümü için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile de görüşme yapacağız. Konfederasyonolarak, bütün gücümüzle ve yüreğimizle sizlerle beraberiz.” Dedi.
Kahveci, emeklilikte yaşa takılanların, erken emeklilik istemediğini, aksine hak ettikleri emekliliklerinin iadesini talep ettiklerini söyledi.
Eylemde konuşma yapan Emeklilikte Yaşa Takılanlar Platformu sözcüsü Soner Taşlıtepe, yaşadıkları mağduriyeti dile getirerek, bu yanlıştan bir an önce dönülmesini talep etti.
Taşlıtepe şu şekilde konuşmasına devam etti:
“1999 yılında çıkarılan bir kanunla, adeta ölmeden mezara sokulmuş bir kitlenin sözcüsü olarak burada bulunmaktayız. Bu tarihte çıkarılan kanunla, emeklilikte yaş sınırı getirilmiştir.
Buna bağlı olarak 1978 yılından sonra ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başlayan herkes mağdur edilmiş, çalışanların emekli olabilmeleri için belli bir yaşa ulaşmaları zorunlu tutulmuştur. Bu uygulama, bir gecede milyonlarca çalışanın emeklilik hayallerini yıllarca ileriye ötelemiş, çalışan, primlerini ödeyen ve emekliliğe hak kazanan kimselerin, yaş gerekçesiyle emekliliklerinin önüne set çekmiştir. Hâlbuki hukukun, adaletin ve sosyal devletin en temel niteliklerinden bir tanesi, kazanılmış hakların geri alınamayacağı, oyun oynanırken yeni kurallar getirilemeyeceği üzerine kurulmuştur. Bizler, çalışmaya başlarken mevzuat bizlerin hangi şartlarda emekli olacağını ortaya koymuştur. Sigorta kaydını yaptıran herkes için bu durum aslında, sosyal güvenlik kurumu, devlet ve çalışan arasında bir anlaşmanın maddelerini ortaya koymaktadır. Ancak günün birinde bir yetkili çıkmış ve tek taraflı olarak bu anlaşmayı iptal etmiş, emekli olmamızı neredeyse imkânsız hale getirmiştir.”
Yaşanan hukuksuzluğun düzeltilmesi gerekirken, geçen zaman diliminde düzeltilmesi bir tarafa daha da kötüye gittiğine işaret eden Taşlıtepe, yaş sınırı yüzünden yaşanan mağduriyeti dile getirdi:
“Oyun başladıktan sonra kuralları değiştiren, geçmişe dönük bir uygulama ile kazanılmış haklarımızı gasp eden anlayışın yaptığı yanlışlar üzerinden geçen 14 yıla rağmen düzeltilmemiştir. Aksine yapılan hukuki yanlışlığın düzeltilmesi isteğimiz ise kamuoyuna erken emeklilik talebi gibi gösterilmek suretiyle, milyonlarca vatandaşımızın sessiz çığlıkları dahi susturulmak istenilmiştir. Oysa biz, hiçbir zaman erken emeklilik gibi bir talepte bulunmuyoruz. İlk işe başladığımızda kanun bize, “25 yıl çalışır, primlerinizi öderseniz emekli olacaksınız” dedi. Biz üzerimize düşeni yaptık primlerimizi ödedik, çalışma süremizi doldurduk, kanun hükmünün uygulanmasını beklerken yeni bir düzenleme ile kurallar değişti ve yaş sınırı getirildi. Biz, 1999 yılından önce çalışmaya başlamış, kanunun öngördüğü şekilde primlerini tam olarak ödemiş ve mevzuatın gereklerini yerine getirmiş çalışanlar olarak; sosyal güvenlik kanununun tüm çalışanlara vaat ettiği emeklilik hakkımızın iade edilmesini istiyoruz.
Taşlıtepe kazanılmış hakların gaspını eleştirdi:
“Soruyorum sizlere: Bir sözleşmenin kuralları tek taraflı olarak değiştirilebilir mi? Yeni getirilen kurallar, sözleşmenin diğer tarafını mağdur edebilir mi? Kanunların olumsuz maddeleri geçmişe dönük olarak uygulanabilir mi? Kazanılmış hakları gasp eden bir hukuk anlayışı olabilir mi? Hukukun en temel ilkelerinden biri olan “kazanılmış haklar, geri alınmaz” ilkesi, biz emeklilikte yaşa takılan çalışanlar üzerinde katledilmiştir. Böyle bir durum aslında bugün bile hiç kimsenin emekliliğinin garanti olmadığı anlamına gelmektedir.
Bu anlayışa göre bir gün birileri çıkıp, “bu ülkede emekli olmayı kaldırıyorum” da diyebilir.
Bu anlayışa göre birileri çıkıp otoyollardaki hız sınırını düşürür ve bu yoldan daha önce geçen herkesi cezalandırabilir. Böyle bir ülkede hukuktan, sosyal adaletten ve fırsat eşitliğinden söz edilebilir mi?Böyle bir anlayış, vatandaşların devlete, kanunlara ve kurallara olan güvenini temelinden sarsacak sonuçlar doğurmaktadır. Kanunların olumsuz maddeleri, kazanılmış haklara dokunmaz; bu maddeler geçmişe yürütülemez. Ancak 1999 yılında çıkarılan kanunun bütün olumsuz maddeleri, 1978 yılından itibaren geçerli kılınmıştır. Daha sonra gerçekleştirilen düzenlemelerle defalarca, primlerini düzenli olarak ödemeyenler için prim affı getirilip 3 bin gün prim ödeyenler dahi emekli edilirken, emekliliğin esası yaşa bağlandığı için, 10 bin gün prim ödeyenlere “bekle” denilmiştir. Bununla da yetinilmemiş, emekliliği hak ettiği halde yaşa takılan ve bu süreçte işsiz kalan arkadaşlarımızdan, kendisinin ve ailesinin sağlık sigortası primlerini ceplerinden yatırması istenmektedir. Bu anlayışın adaleti, bu kadardır.”
Konuyla ilgili kamuoyunun yanıltıldığına da işaret eden Taşlıtepe, konuşmasını şu şekilde tamamladı:
“Biz, kamuoyuna yansıtıldığı gibi erken emeklilik istemiyoruz. Biz haksız kazanç istemiyoruz. Biz işe başladığımızda kanunun öngördüğü şartların, çalışma yaşamımızın sonuna kadar uygulanmasını istiyoruz. Kısacası biz hakkımızı istiyoruz. Üzerinden 14 yıl geçmiş olmasına rağmen bizleri dinlememekte, anlamamakta ve yanlışı düzeltmemekte ısrar eden anlayışı da protesto ediyoruz. Yıllarca sosyal güvenlik kurumlarını popülist siyasete kurban edenlerin, sistemin tıkandığı noktada, prim ödeyen çalışanları kurban olarak seçmesini kabul etmiyoruz. Reform adıyla makyajlanmış düzenlemeler yoluyla, sosyal devletin yok edildiğini artık herkesin görmesini istiyoruz. Bilinmelidir ki, 14 yıldır milyonlarca çalışanın ve doğmamış çocuklarımızın hakkını gasp edenler, kul hakkı yemektedirler.En iyi emekli, ölü emeklidir anlayışıyla sosyal güvenlik sistemini dizayn edenler, yıllardır kul hakkı yemektedirler. Bu düzenleme her birimizin onlarca yılını çalarken, işsiz kalan ve emekliliği hak ettiği halde yaş sınırına takılan çalışanlarımızı ve ailelerini açlığa, yokluğa ve sefalete mahkûm etmiştir.Emeklilikte Yaşa Takılanlar tişörtü giyen milletve-erine, “Bunlar hala yaşıyor mu?” diye soran ve sorunu küçümseyen anlayış, bizleri yaşarken ölüme mahkûm etmektedir. Giydiğimiz bu kefenler, aslında gerçek halimizi ortaya koymaktadır.Bizler, yaşarken ölüme mahkûm edilmiş sessiz milyonlarız. Yetkililer halimizi görmeli, haykırışlarımızı duymalı ve bu hukuk garabetine artık bir son vermelidir.”
Eyleme, emeklilikte yaşa takılan mağdurların yanı sıra, milletve-eri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri Türkiye Kamu-Sen’den de çok sayıda sendika yöneticisi katıldı.