Sayısal olarak yetkili görünen ancak elinde bulundurduğu yetkiyi layıkıyla kullanamayarak her yıl kamu görevlileri adına yeni bir hezimete imza atan malum konfederasyon, sınırlı bilgi ve kelime dağarcığıyla, üye sayılarıyla ilgili değerlendirme yapma kisvesi altında, geleneksel Türkiye Kamu-Sen’e saldırma ve hakaret etme eylemini sürdürmüştür
Sayısal olarak yetkili görünen ancak elinde bulundurduğu yetkiyi layıkıyla kullanamayarak her yıl kamu görevlileri adına yeni bir hezimete imza atan malum konfederasyon, sınırlı bilgi ve kelime dağarcığıyla, üye sayılarıyla ilgili değerlendirme yapma kisvesi altında, geleneksel Türkiye Kamu-Sen’e saldırma ve hakaret etme eylemini sürdürmüştür.
Öncelikle, Konfederasyon olarak sendikacılıkta yeni perspektifler geliştirecek, kamu görevlilerinin müktesebatına yeni kazanımlar ekleyecek her türlü rekabete hazır olduğumuzu belirtmek isteriz. Ancak kamu görevlilerinin hak ve menfaatlerini koruyup geliştirme iddiası güden bir konfederasyonun, zaten yetersiz olan enerjisini ve bütün zihin gücünü Türkiye Kamu-Sen’e ayırıp, medya üzerinden polemik yaratma çabasını doğru bulmuyoruz. Bu konfederasyona naçizane tavsiyemiz, sınırlı imkânlarını, kamu görevlilerimizin haklarını ilerletmek üzere kullanmaları yolundadır.
Malum konfederasyonun basın organları aracılığıyla Türkiye Kamu-Sen’e karşı yürüttüğü kirli savaşta yeni bir merhaleye geçmiş olduğunu fark etmekteyiz. Bu kendini ve haddini bilmez konfederasyonun kullandığı üslup, necasetin her türlüsünü içermektedir ki bu da ilgili şahısların alçaklık katsayısının giderek arttığını ortaya koymaktadır. Ancak bu kimseler ne yaparlarsa yapsınlar, herkese gerçek anlamda sendikacılığın nasıl yapılacağını öğreten Türkiye Kamu-Sen’in, memur maaşlarının asgari ücretin bile altında olduğu dönemlerde yüklendiği misyonun, Türk memurunu hangi noktalara getirdiğini gizlemeye güçleri yetmeyecektir.
Aslında, adında memur olan ama siyasi ve ideolojik saplantılarından kurtulup bir türlü memur sendikası olmayı başaramayan konfederasyonun kendisi ile ilgili yaptığı açıklamanın %48’ini Türkiye Kamu-Sen’e ayırması, bu konfederasyonun bilinçaltındaki Türkiye Kamu-Sen korkusunu ortaya koymaktadır. Bu malum güruh, bu yıl bir kere daha idrak etmiştir ki, tehditle, baskıyla, yalan vaatlerle, siyasetin her türlü kirli oyununu oynayarak üye kaydetmek büyük olmak için yeterli gelmiyor. Kendi üyeleri dahi sendikal konularda Türkiye Kamu-Sen’in söylemlerine itibar ediyor, Türkiye Kamu-Sen’in eylemlerine destek veriyor.
Anlamıyorlar ki, büyük olmak, eline geçirdiğin güce dayanarak, baskıyla, tehditle, zorbalıkla üye kaydetmek değildir. Bunlar büyüdüklerini sandıkça küçülüyorlar. Büyüklük, şu anda ne olduğun değil; ne olmak istediğin ve nereye gittiğinle ilgilidir. 2013 yılı üye sayılarına bakıldığında da görülecektir ki Türkiye Kamu-Sen, ailesine katılan 25 bin 944 yeni neferi ve 444 bin 935 üyesiyle, değişen dengelerde, güce göre saf değiştiren, menfaate göre yer belirleyen, omurgasız ve ilkesiz, günün adamlarına inat; belirlediği ilkeler çerçevesinde dosdoğru yolda ilerlemektedir.
28 Şubat’ın karanlık günlerinde herkes bir deliğe gizlenmişken aslanlar gibi meydanlara inip “Kesintisiz demokrasi istiyoruz.” deyişimiz,
2002 yılında alınan 100 TL seyyanen zam, memurlara bir derece verilmesi, sicil ve disiplin cezalarının affı, denge tazminatıyla başlayan, ek ödeme ile devam eden “eşit işe eşit ücret” mücadelemiz,
Soruşturmalar geçirmeyi, meslekten ihraç edilmeyi göze alarak kamu görevlilerinin toplu sözleşme ve grev hakkı için gerçekleştirdiğimiz iş bırakma eylemleri,
Bizlerin ve çocuklarımızın geleceğinin elimizden alınmasına karşı gerçekleştirdiğimiz sosyal güvenlik eylemleri,
4/C’li çalışanlarımızın kadroya geçirilmesi, özlük haklarının iyileştirilmesi, çalışma sürelerinin uzatılması ve örgütlenme haklarının elde edilmesi için verdiğimiz mücadele,
4/B’li çalışanlarımızın askerlik dönüşü işe başlama, sosyal yardımlardan faydalanması, eş durumu dolayısıyla tayin haklarının elde edilmesi, sendikalara üye olabilmelerinin sağlanması ve sözleşmeli, geçici, vekil gibi her ne ad altında olursa olsun tüm personelin kadroya geçirilmesi için gerçekleştirdiğimiz mitingler, iş bırakma eylemleri,
Tüm ek ödemelerin emekli maaşına dahil edilmesi ve emekli maaşının yükseltilmesi için yürüttüğümüz kampanyalar,
Milli ve manevi değerlerimize karşı gösterdiğimiz hassasiyet ve her türlü haksızlık karşısında dik duruşumuz, Türkiye Kamu-Sen’in bu milletin gönlünde yer etmesinin başlıca nedenlerindendir. İşte tam da bu nedenler, malum konfederasyonun bilinç altında büyük bir Türkiye Kamu-Sen fobisi ve Türkiye Kamu-Sen kompleksi oluşmasına neden olmaktadır.
İşte tam da bu yüzden malum konfederasyon, her fırsatta ağzından salyalar saçarak sendikacılığı ve etik değerleri ayaklar altına alma pahasına, Türkiye Kamu-Sen’e yalan yanlış iftiralarla saldırmaktadır.
Genel başkanı, “Bütün memurlar sözleşmeli statüye geçmelidir.” diyen bir konfederasyon,
Genel başkanı, “Dinsiz Anayasa” isteyen bir konfederasyon,
Genel başkanı, her gün, beş vakit, kırk kere vecd ile okuduğumuz Fatiha için “Her gün Fatiha’yı bile okutsanız tiksinirsiniz.” diyen bir konfederasyon,
Genel başkanı, terörist başının salıverilmesi, bebek katillerinin affedilmesi, Türkiye’nin federatif bir yapıya dönüşmesi yolunda rapor hazırlayan a-er heyetine dâhil olan bir konfederasyon,
Genel başkanı, “Açılımı hayvanlar bile anladı ama bazıları anlamadı.” diyerek, bu vatan uğruna hayatlarını hiçe sayan gazilerimiz ve şehitlerimiz başta olmak üzere, eli kanlı teröristlerle pazarlık yapılmasına karşı çıkan milletimize hakaret etme cüreti gösteren bir konfederasyon,
Siyasi iktidarın etekleri altına saklanan, sahiplerini kızdırma korkusuyla, toplu sözleşmelerde taleplerini dile getirmekten dahi aciz kalan bir konfederasyon,
Okullarda “Öğretmenler için ek ödemeleri cepte bilin.” diyerek yalan propaganda yapan ama öğretmenleri toplu sözleşme masasında unutup, madara olan bir konfederasyon,
Hakları için yollara düşen, sözleşmeli mesai arkadaşlarına kadro verilmesi, iş güvencelerinin ellerinden alınmaması için bir günlük iş bırakma hakkını kullanan memurlarımızı idareye gammazlayan, bu yolla siyasete yaranarak menfaat sağlamaya çalışan, grev kırıcı bir konfederasyon,
Kendisinden başkasına tahammülü olmayan, demokrasiyi bir türlü içselleştiremeyen, toplu sözleşme masasında foyalarının ortaya çıkmasını önlemek için kanunları dahi hiçe sayarak, işi “Türkiye Kamu-Sen, toplu sözleşme masasına oturmasın.” demeye kadar vardıran sözde demokrat bir konfederasyon,
Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na gönderdiği akademisyen temsilcisi, yüzde %3+%3’e “evet” diyen bir konfederasyon, sendikacılık yaparak Türkiye Kamu-Sen’le rekabet edecek değil ya!
Hakaret ederek sendikacılık yaptığını zannedecek elbette!
Malum sendika, memurlarla savaşarak üye kaydedebilir, bizler gönüller fethederek yolumuza devam ediyor ve her akşam başımızı yastığa koyduğumuzda gönül rahatlığı içinde “Bugün vatanım, milletim için Hak yolunda, Hak için mücadele ettim.” diyoruz. Vicdanları körelmiş, haysiyetleri makama, davaları güce satılmış olanların içlerindeki necaset ve korku ise kalemlerine vuruyor.
Bu malum güruh elbette Türkiye Kamu-Sen’e saldıracaktır. Çünkü her türlü baskıyla yarattıkları korku imparatorluğuna, siyasetçi, sendikacı, bürokrat işbirliği içinde yürütülen komplolara rağmen kamu görevlileri akın akın Türkiye Kamu-Sen’e üye oluyorlar. Konfederasyonumuzun 10 yıldır istikrarlı bir biçimde, kimseye dayanmadan, hiçbir çıkar çevresine bağlı olmadan, yalnızca vatan, millet ve hizmet aşkıyla büyümesi onların akıllarının alamayacağı, yüreklerinin yetmeyeceği bir başarının izlerini taşıyor. Biliyorlar ki değil 700 bin, 2 milyon üyeye de ulaşsalar, kendilerini bu noktaya getiren güç bir gün arkalarından çekildiğinde, sendikal anlamda hiçbir yetkinliği bulunmayan konfederasyonları, kağıttan kuleler misali tarihin çöplüğüne savrulacak. Yok olup gidecekleri güne her an biraz daha yaklaştıklarını görüyor ve bu korkunun hezeyanlarıyla pervasızca saldırıyorlar.
Bizler de gerçeği ve geleceği görüyor ve diyoruz ki, ne yaparlarsa yapsınlar, Hak vaki olacaktır. Korkunun ecele faydası yoktur.
TÜRKİYE KAMU-SEN GENEL MERKEZİ