Memur-Sen Konfederasyonu, toplu sözleşme sürecini yönetememenin, kamu görevlilerini yarı yolda bırakmanın bedelini büyük oranda üye kaybederek öderken, aklıselimi kaybetmiş görünüyor
Memur-Sen Konfederasyonu, toplu sözleşme sürecini yönetememenin, kamu görevlilerini yarı yolda bırakmanın bedelini büyük oranda üye kaybederek öderken, aklıselimi kaybetmiş görünüyor.
Bugüne kadar siyasi iktidarın gölgesinde sendikacılık oynayanlar, girdikleri ilk ciddi sınavda sınıfta kalınca, ne yapacaklarını şaşırdılar.
Yıllık enflasyonun %11,14; büyümenin %8,5 olduğu; iğneden ipliğe her şeye en az %20 zam geldiği bir dönemde %4+4’e imza atarak rekor(!) kıranlar, kamu görevlilerine hesap vermekten kaçmak için konuyu değiştirmeye, suçu başkalarına atmaya çalışıyorlar. Bu kimseler yıllarca Türkiye Kamu-Sen’in verdiği çetin mücadele sonunda elde ettiği kazanımları sahiplenerek zevahiri kurtardılar. Şimdi deniz bitti, hesabın görülme vakti geldi.
Kendi üyeleri tarafından sorgulanarak, “Bugüne kadar iktidar borazanlığı dışında hiçbir şey yapmayan bir sendikanın, toplu sözleşme masasında dik durmasını beklemek hataydı zaten.” cümleleriyle başlayan ve “Ne kazandınız? Kamu görevlilerine, sendikacılığa katkınız nedir? Siz ne için varsınız?” sorularına muhatap olan Memur-Sen yetkilileri, verecek bir cevap bulamayınca Türkiye Kamu-Sen’e saldırarak, günü kurtaracaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar.
Toplu sözleşme fiyaskosunun ardından,her gün yüz binlerce memurun ziyaret ettiği memurlar.net sitesinde, memurların haklı tepkisinin karşılığı olan, Memur-Sen başkanının istifasını isteyen memurlara hesap vermek yerine, Türkiye Kamu-Sen’e saldırarak, hedef saptırmaya çalışıyorlar. Yazıyı yazan memurlar.net, suçlanan Ahmet Gündoğdu ve Memur-Sen ama Memur-Sen bu yazıya cevap vereceğine toplu sözleşmelerde yaşanan başarısızlığın hesabını vereceğine Türkiye Kamu-Sen'e saldırıyor. Memurlar sizden bir cevap bekliyor. 4+4'ün hesabını istiyor. Milyonlarca memurun, emeklinin, dul ve yetimin karşısına çıkıp “Evet, siyasi ve ideolojik bağnazlığımız gözümüzü kör ettiği için; varlık sebebimiz, efendilerimizin emrinden çıkamadığımız için sizleri masada satmak zorunda kaldık” diyemeyeceklerini, zaten herkes biliyor. Ama Türkiye Kamu-Sen’i memurlar.net sitesinin yönettiğini söyleyerek, işin içinden sıyrılmaya çalışmak bile bu kimselerin hayal güçlerinin dahi ne kadar zayıf olduğunu da gösteriyor.
Türkiye Kamu-Sen’e bu tarz yakıştırmalarda bulunmak, sağlıklı bir düşünce sisteminin ürünü değil, paranoyakça bir yaklaşımdır. Türkiye Kamu-Sen, akıl, ilim, irfan ve sağduyu ile yönetilir. Türkiye Kamu-Sen’in sahibi, gururla “Ne mutlu ki Türk’üm” diyen aziz milletimizdir. Türkiye Kamu-Sen’i Türk milletinin içinden çıkmış, vatanını, milletini, devletini seven kamu görevlileri yönetir.
Bizler memurlarımızın yararına olacak her fikre açığız. “İlim Çin’de de olsa gidip alınız.” Hadisi şerifine uygun olarak, bilgi kimden gelirse gelsin eğer vatana, millete ve devlete zararlı değilse biz o fikri değerlendiririz; bundan da gocunmayız.
Ne yazık ki, “Türkiye Kamu-Sen’i memurlar.net mi yönetiyor?” diye soranlara, biz aynı soruyu soramıyoruz bile. Çünkü toplu sözleşme sürecinde gördük ki; Memur-Sen’i yöneten yok. Arkasında siyasi rüzgârlar olmadığı zaman, yelkenleri suya indiren taka misali, akıntılı sularda kendisine gidecek yer, sığınacak liman bulamıyor; savrulup duruyor. Eylem kararı alamıyor. Alıyor uygulayamıyor. “Toplu sözleşme görüşmesi bittikten sonra eylem mi yapılırmış” diyor; Sonra Türkiye Kamu-Sen’in gölgesinde “eylemcik” yapmaya çalışıyor. Kendi elleriyle Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na gönderdiği akademisyen %4+4’e onay veriyor. Onay verdiğini akademisyenin bizzat kendisi itiraf ediyor; ama Memur-Sen yalanlıyor. Kısacası destek olmayınca, Memur-Sen yalpa yapıyor. Aslında Memur-Sen'in aldatılan fedakâr aşık psikolojisinde olduğu ve büyük bir hayal kırıklığı yaşadığı için bunalıma girdiği görülüyor. Ama ne yaparsın işte kıyakçılığın sonu ayakçılıktır.
Ne kadar kaçmaya çalışırsanız çalışın hesap vakti gelmiştir. Yıllardır aldattığınız, tehditle, şantajla, türlü vaatlerle üye yaptığınız kamu görevlileri; emekliler, dul ve yetimler sizden hesap soruyor. Siz ise hâla sorunu görmemekte direniyorsunuz. İstanbul, Fatih Sultan Mehmet Han tarafından fethedilirken, Hıristiyan Konsili meleklerin dişi mi erkek mi olduğunu tartışıyormuş. Millet sizden bir icraat bekliyor; siz de yönetim kurulunuzda Türkiye Kamu-Sen’i kimlerin yönettiğini mi tartışıyorsunuz?
Son söz olarak şunu belirtmek istiyoruz ki; bu tür iftiralarla Memur-Sen bünyesindeki erimeyi durduramazsınız. Konuşmaktan ve etrafınızı suçlamaktan düşünmeye vaktiniz kalmıyor. Bir kere de susup, düşünmeyi deneyiniz. Aklıselim düşündüğünüzde, belki tüm memurlardan ve iftira attıklarınızdan özür dileme erdemini gösterirsiniz.
İçinde bulunduğunuz açmazın sorumlusu Türkiye Kamu-Sen değilidir. Türkiye Kamu-Sen, masadan memurlar, emekli, dul ve yetimler için hayırlı bir karar çıkması adına bütün samimiyetini, iyi niyetini ve mücadelesini ortaya koymuştur. Size de defalarca birlikte hareket etmeyi, güç ve eylem birliği yapmayı teklif etmiştir. Her seferinde işi yokuşa süren ve eylemden kaçan siz oldunuz. Bunun nedenini de herkes en az sizler kadar bilmektedir. Varlığınızı borçlu olduğunuz odakları küstürmemek adına, milyonlarca memur, emekli, dul ve yetimin ahını aldınız. Hata kimde hâla anlayamadınız.
Yandaşlık da bir yere kadar; arada bir sendikacılık yapın da inandırıcı olun. Yanlış yoldasınız; bizden söylemesi…