Seçim öncesinde ağa babalarını üzmek istemeyen bu nedenle de memuru masada unutarak 2 oturumda toplam 1050 talebi tartışıp(!), bütün konularda uzlaşma sağlayan(!) ve toplu sözleşme imzalayan malum konfederasyon, toplu sözleşmede memura yaşattığı hezimetin suçunu diğer konfederasyonlara ve konuyu gündeme taşıyan basın organlarına yüklemeye çalışmaktadır
Seçim öncesinde ağa babalarını üzmek istemeyen bu nedenle de memuru masada unutarak 2 oturumda toplam 1050 talebi tartışıp(!), bütün konularda uzlaşma sağlayan(!) ve toplu sözleşme imzalayan malum konfederasyon, toplu sözleşmede memura yaşattığı hezimetin suçunu diğer konfederasyonlara ve konuyu gündeme taşıyan basın organlarına yüklemeye çalışmaktadır.
En iyi savunma saldırmaktır anlayışıyla hareket eden bu konfederasyonun genel başkanı kanal kanal dolaşarak yaşanan hezimeti pazarlamayı, çarpıtma ve iftira içerikli açıklamalarla sendikalarındaki kan kaybını gidermeyi amaçlamaktadır.
Malum konfederasyon yandaşlığın kör ettiği gözlerine, hesap bilmezliğini de ekleyerek masada memura yaşattığı bozgunun yarattığı infial içerisinde, memurların toplu sözleşmede satıldığını deşifre eden sendika ve gazeteleri, Gezi eylemi destekçisi olmakla, Ergenekon zihniyeti taşımakla itham etmekte, kirli pazarlığı ifşa edenlere, bir nevi aba altından sopa göstermektedir.
Ancak ne denli uğraşırsa uğraşsınlar, çabaları ve bizlere attığı iftiralar, yaşanan garabeti gizlemeye yetmeyecek, 2014 yılında tüm kamuoyu gerçekleri bizzat yaşayacaktır. Görünen köy kılavuz istemez; memurlarımız maaşını da 2014 yılında alacağı zammı da gayet iyi bilmektedir. Kaldı ki, hezimeti görmek için çok fazla hesap bilmeye de gerek yoktur. İmzalanan toplu sözleşmeye göre 2014 yılı boyunca memur maaşlarına yalnızca net 123 TL zam yapılacaktır. Toplu sözleşme memurlara mali olarak başkaca hiçbir hak getirmemekte hatta 2014 yılı enflasyonunu dahi hesaba katmamaktadır. Maaşlara oransal zam yapılmadığı için aile yardımı, çocuk parası, özel hizmet tazminatı, harcırahlar, ikramiyeler gibi maaş katsayısına bağlı ödemeler de hiç artmayacaktır.
Bugün için aile yardımı ve yalnızca bir çocuk için çocuk parası da dahil edildiğinde en düşük memur maaşı 1810 TL dolayındadır. 123 TL’lik artışın en düşük maaşa yansıması %6,8’dir. Yani 2014 yılında memur maaşlarına yapılan en yüksek %6,8 zam yapılmış olacaktır. Yine aile yardımı ve çocuk parası dâhil edildiğinde ortalama memur maaşı ise 2400 TL’dir. Toplu sözleşmede alınan 123 TL’nin ortalama olarak maaşlara yansıması da %5,1’de kalmaktadır.
Unvan bazında değerlendirildiğinde ise 123 TL’lik zammın maaşlara yansıması yıllık %1,6 ile %6,8 arasında değişmektedir.
TÜİK’in 3 Eylül günü açıkladığı resmi rakamlara göre şu anda yıllık enflasyon %8,17 düzeyindedir. 2014 yılında da ekonominin bozulmadığını, enflasyonun da bu yılki gibi seyrettiğini yani %8-9 bandında olduğunu varsaydığımızda bile en düşük memur maaşı yüzde 1-2; ortalama memur maaşı yüzde 3-4 olmak üzere maaşlar yüzde 6-7 dolayında eriyecek ama memurlara enflasyon farkı ödemesi de yapılmayacaktır.
123 TL zam içeren ve en yükseği %6,8’e denk gelen toplu sözleşmenin tarihi başarı olduğunu televizyon ekranlarında da yüzü kızarmadan ifade eden malum konfederasyonun genel başkanı, acaba içinde bulunduğumuz 2013 yılında bile memur maaşlarının ortalama %7,4 arttığının yani memur maaşına ortalama olarak 138,4 TL zam geldiğinin farkında değil midir? Yoksa iliklerine kadar işlemiş olan gerçekleri çarpıtma huyunun dışa vurumunu mu yaşamaktadır?
Malum konfederasyonun genel başkanına soruyoruz: Bu hesabın neresinde yanlış vardır ki, gerçekleri dile getiren bizleri ve basını suçluyorsunuz?
Malum şahsın bir başka çarpıtma beyanı da memurların taban aylığına bu güne kadar hiç bu oranda artış yapılmadığı yolundadır. Bu açıklama da gerçeği yansıtmamaktadır. Şöyle ki, 2014 yılında taban aylığına yapılacak brüt 175 TL’nin taban aylık katsayısına oransal yansıması %17’dir. Oysa 2002 yılındaki ilk toplu sözleşme görüşmelerinde Türkiye Kamu-Sen seçim öncesi olmasının da avantajını kullanmış ve 15 Ağustos 2002 itibarı ile 213.300 olan taban aylık katsayısının 15 Ağustos 2003’de 395.250’ye yükselmesini sağlamıştır. Başka bir ifade ile bundan tam 11 yıl önce taban aylığına 181,95 TL zam yaptırılmış ve bu artışın oransal yansıması da %85,3 olmuştur.
Bu yolla 15 Ağustos 2002’de 285,74 TL olan en düşük memur maaşı 15 Ağustos 2003’te 421,35 TL’ye yükselmiş yani Türkiye Kamu-Sen, en düşük memur maaşına net %47,5 zam almıştır. 2003 yılı enflasyonu %18,4 olarak gerçekleştiği için de o yıl en düşük memur maaşı reel olarak % 29,1 artmıştır.
Bir tarafta ucu açık olmak üzere maaşların enflasyon karşısında %6-7 erimesine yol açacak bir sözleşmeyi savunanların, diğer taraftaki memur maaşlarının reel olarak %29 artmasını sağlayan bir mücadeleyi yok sayması ya da hiç bilmemesi, sendikacılık adına üzüntü vericidir.
Gerçekler ortadayken ve hesap bu denli açıkken malum şahsın “Bizden önce yetkili olan sendika ve konfederasyonlar bizim aldığımızın dörtte birini ortaya koysun, istediğiniz yerde tartışalım” şeklindeki açıklamasına, Türkiye Kamu-Sen olarak hodri meydan diyoruz. Biz, istediğiniz yerde, istediğiniz saatte, istediğiniz kanalda, hezimetinizi gözler önüne sermeye hazırız; peki ya siz gerçeklerle yüzleşmeye hazır mısınız?
Biliyoruz ki, malum konfederasyon gerçek dışı beyanlarla, Gezi eylemlerini, Ergenekon davalarını gündeme getirerek doğruları gizleme, gerçekleri dile getirenleri sindirme ve tartışmayı konu dışına taşıma gayreti içindedir.
Yüzleri dahi kızarmadan, toplu sözleşmenin tarihi başarı olduğunu iddia edenler, hiç olmazsa kendi hazırladıkları talep listesine baksalardı, toplu sözleşme için gündeme taşımayı vaat ettikleri 1050 konunun 1000 tanesini nerede unuttuklarını belki bulabilirlerdi.
Bizler, kamu görevlilerimizin hak ve menfaatlerinin korunup geliştirilmesi için taşın altına elimizi koymaya her zaman varız. Bu doğrultuda toplu sözleşme sürecinde yapmayı planladığımız eylemlerimizle, pazarlıklara destek olmayı amaçlamış, bütün sendika ve konfederasyonları eylem birliği yapmaya davet etmiştik. Herkes gibi malum konfederasyonun yetkilileri de gayet iyi bilmektedir ki, Ağustos ayı sonuna kadar sürdürülecek pazarlıklarda memurlar adına daha fazla kazanıma imza atmak pek ala mümkündü. Bu toplu sözleşmede en az yüzde 5+5 zam almak işten bile değildi. Bu süreçte gerçekleştirilecek eylemler ve yaklaşan seçim elimizi daha da güçlendirecekti. Üstlerinden gelen emir, onların bu garabete imza atması için yetti de arttı bile. Açıkça görülmektedir ki, hesap bilmeyen kasap ne satır bırakır ne masat misali, malum konfederasyon toplu sözleşme görüşmelerinde bütün hesapları alt üst etmiş, pazarlıkları eline yüzüne bulaştırmıştır. Sendikacılığı amaç edinmeyip de araç olarak kullananlar, kamu görevlilerimizin verdiği yetkiyi suistimal edip, yetki gücünü siyasi ranta tahvil etmişler, tercihlerini memurdan yana değil siyasi yandaşlıktan yana kullanmışlardır.
Sendikacılık adına hiçbir artı değer üretmeyenler, asıl işlevlerini unutup memuru masada yüzüstü bırakanlar, güneşi balçıkla sıvamaya çalıştıkça, elleri daha çok pisliğe bulaşmakta, milyonlarca memur ve emeklinin ahı, her an biraz daha fazla kulaklarını çınlatmaktadır. Bu güruh bilmelidir ki, bu pazarlamacı zihniyet sendikacılık çöplüğündeki mümtaz yerini alıncaya kadar Türkiye Kamu-Sen, memuru masada unutanların ve arkadan hançerleyenlerin yakasını bırakmayacaktır.
İSMAİL KONCUK
GENEL BAŞKAN