"Babalar gibi satma" huyundan bir türlü vazgeçmeyen Maliye Bakanı Kemal Unakıtan şimdi de gözünü PTT ve TRT'ye dikti
"Babalar gibi satma" huyundan bir türlü vazgeçmeyen Maliye Bakanı Kemal Unakıtan şimdi de gözünü PTT ve TRT'ye dikti. Bu konuda taviz vermemeleri gerektiğini söyleyen ve bu kurumların mutlaka satılması gerektiğini savunan Unakıtan'a tepki gecikmedi. Türk Haber-Sen bakanlığın önünde gerçekleştirdiği eylemle bakanın bu sözlerini protesto etti.
Türk Haber-Sen Genel Başkanı İsmail Karadavut yaptığı açıklamada Bakan'ın bu sözlerini talihsizlik olarak değerlendirdi. Karadavut bir tüccar mantığı ile hareket eden Unakıtan'a seslenerek; televizyon kanalı, 4 ulusal, 8 bölgesel bir il ve bir turizm radyosu olmak üzere 14 ayrı kanaldan yayın yapan, dünyanın sayılı yayın kuruluşlarından biri olan TRT'nin bir fabrika ya da işletme olmadığına dikkat çekti. TRT'nin kamu yayıncılığı yapan bir kuruluş olduğunu belirten Karadavut konuşmasını şöyle sürdürdü:
" TRT, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü, milli eğemenliği, Cumhuriyeti, kamu düzenini, genel asayişi, kamu yararını koruyucu yayınlar yapar, Ayrıca, Atatürk ilke ve inkilaplarını kökleştirmek, Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmasını ön gören milli hedeflere ulaşmayı gerçekleştirmek amacıyla mücadele eder.
Kısacası, TRT olmazsa olmaz kurumlarımızdan birisidir. Siz buraya bir ticaret hane gibi, kar-zarar eden rast gele bir kurum gibi bakamazsınız. Aksi taktirde, kamu oyu, doğru, dürüst, tarafsız haber alamaz ve önemli konularda kamu oyu yanlış bilgilendirilir.
TRT bugün Avrupa'daki emsallerinden daha az bir personelle, çok önemli bir görev yerine getirmektedir.
Eğer TRT'ye tüccar mantığı ile bakarsanız ve TRT'ye sahip çıkmazsanız sağlıklı nesiller yetiştiremezsiniz, geçmişinizi geleceğe aktaramazsınız. Yetişen nesiller, reyting kaygusu ile hareket eden özel kanalların hazırladığı telvole kültürüyle yetişir ve ondan sonra, kap-kaçlar, hırsızlıklar, soygunlar ve anarşi artar.
Milli ve manevi değerlerimizi kullanarak işbaşına gelen AKP hükümeti geldiği günden beri, TRT'ye karşı bir husumet içerisinde olmuştur. Hükümet programlarında, sanki vatandaşın elektrik giderleri azalacakmış gibi, TRT'nin elektrik payını kaldıracağını vaat etmiş ve üç buçuktan yüzde 2'ye indirmiştir. Uzun zamandır genel müdür atanması için bir çaba göstermemiş, kişilerin, kurumların TRT'ye saldırmasına, yıpratmasına göz yummuştur.
TRT maddi sıkıntı içerisine sokulmuş, halkı etkileyecek güçlü programların yapılması engellenmiştir. Gelinen noktada da, halkın gözünden düşürülmeye çalışılmış ve şimdi de, her şeyi babalar gibi satarım mantığı ile, satma ve talan etme sırası TRT'ye gelmiştir.
Özelleştirme adı altında, yok etme, talan etme, yabancılaştırma, Tüpraş'la, Türk Telekom'la, Petrol Ofisi ile başlamış ve TRT'ye PTT'ye gelmiştir.
PTT haberleşme gibi kutsal bir görevi 166 yıldır başarı ile yerine getirmektedir.
Bugün 50 bin kadrosu bulunan PTT Genel Müdürlüğünde çalışan sayısı 25 binlere düşmüştür. Oysa, sadece Fransa'da bu hizmetler yaklaşık 275 bin kişi ile yapılmaktadır.
Ülkemizde bu 25 bin kişi, 2006 yılında büyük fedakarlık göstermiş, senelik izin kullanmamış ve hedeflenen 200 trilyon lira kar elde etmiştir.
AKP hükümeti, İMF'ye vermiş olduğu söz ve taahhüt üzerine, bu kurumlara personel almamaktadır. Amaçları, bu kurumları sekteye uğratıp, halkın gözünde küçük düşürüp satılmasını kolaylaştırmaktır.
Türk Telekom iki yıllık karı karşılığında yabancılaştırılmış ve kamu tekelinden, yabancı tekelin eline verilmiştir.
Tüpraş, Petrol Ofisi aynı şekilde elden çıkarılmıştır.
Halkın kıt kaynaklarıyla oluşturduğu, Cumhuriyetin kurumları birer birer elimizden alınmakta, yok edilmekte, yabancılaştırılmaktadır.
Bu kurumlarda çalışanlar, Türk Milleti, daha ne kadar bu oyuna seyirci kalacaktır.
Türk Milleti uyanmalıdır. Kurumlarımız, topraklarımız tapusuyla yabancılara satılmaktadır. Yeter ki para versinler her şeyi satarım diyen maliye bakanı, bugüne kadar yapmış oldukları özelleştirmelerden elde ettikleri gelirleri, nerelere harcamışlardır. Hangi yatırımı yapmışlar, hangi istihdamı yaratmışlardır.
Şimdi satıp talan etme sırası, TRT'ye PTT'ye mi gelmiştir.
Ondan sonra nereyi s atacaksınız. Bu anlayışı ve tutumu şiddetle kınıyorum. Elbette bunun hesabı sorulacaktır. Hesap günü yaklaşmıştır.
Bu kurumların özelleştirme adı altında yok edilmesine müsaade etmeyeceğiz. Bunun için ne gerekiyorsa yapılacaktır.
Buradan Türk Milletine çağrıda bulunmak istiyorum,
Özelleştirme adı altında, Cumhuriyetin önemli kurumları yabancıların eline geçmiştir. Bu Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda topla, tüfekle ülkemizi işgal edemeyenlerin bir oyunudur. Ne yazık ki, Türk Milletinin seçtiği hükümet, Türk Milletinin sesiyle, sözüyle değil, uluslar arası kuruluşların dayatmalarıyla, talimatlarıyla hareket etmektedirler. Yarın çocuklarımız kendi ülkemizde, eğer kalırsa, bu kurumlarda köle olarak çalıştırılacaktır. Bugün çok sayıda kurumda, hizmet alımı adı altında, hükümet yandaşları vasıtasıyla taşoranlaştırılmakta ve çocuklarımız, asgari ücretle çalıştırılmaktadır
Türk Milleti, uyanıp, bu oyunu bozmalısın. Aksi taktirde yarın çok geç olacak.
Konuşmanın ardından Maliya Bakanlığı'nın önüne siyah çelenk konuldu.