Bilindiği gibi Sağlık Uygulama Tebliği ile getirilen düzenlemeler Sosyal Güvenlik Kurumunun açıklarının vatandaşların cebinden ödeyeceği paralarla kapanmasını öngörüyor" />
Bilindiği gibi Sağlık Uygulama Tebliği ile getirilen düzenlemeler Sosyal Güvenlik Kurumunun açıklarının vatandaşların cebinden ödeyeceği paralarla kapanmasını öngörüyor
Bilindiği gibi Sağlık Uygulama Tebliği ile getirilen düzenlemeler Sosyal Güvenlik Kurumunun açıklarının vatandaşların cebinden ödeyeceği paralarla kapanmasını öngörüyor. Bu uygulamaların bir çoğu Anayasamızla güvence altına alınan sağlık hakkına ve sosyal devlet olma ilkesine aykırı nitelikler taşıyor. Vatandaşların hastanelere başvurularının azaltılması bu yolla sağlık harcamalarında kesintiye gidilmesi ve vatandaşlardan alınacak katkı paylarıyla sağlıkta özel sektör uygulamalarına geçilmesi de kanunlara ve anayasaya aykırı bir durum teşkil ediyor.
Özellikle hastalanan vatandaşlarımız hastaneye gidip ilaç aldıktan sonra iyileşmezlerse devlet 10 gün içinde yeniden hastanelere gitmelerini istemiyor. Bu nedenle de bu hastalardan ayrıca 5 TL. katkı payı daha alıyor.
Türkiye Kamu-Sen olarak, vatandaşlarımızın sağlık hakkını korumak ve adaletsiz olan bu uygulamayı sonlandırmak için Danıştay’a dava dilekçemizi sunduk.
Dava Dilekçemiz aşağıdadır.
DANIŞTAY BAŞKANLIĞI’NA
YÜRÜTMEYİ DURDURMA TALEPLİDİR
DAVACI : TÜRKİYE KAMU-SEN
VEKİLİ : Av. İlhan KARA
Dr. Mediha Eldem Sokak No: 85 Kocatepe /ANKARA
DAVALI : SOSYAL GÜVENLİK KURUMU / ANKARA
TEBLİĞ TARİHİ: 05.11.2011 Tarihli ve 28106 Sayılı Resmi Gazete)
DAVA KONUSU: 05.11.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’in 1. maddesinin b bendinin öncelikli olarak yürütmesinin durdurulması ve bilahare iptali talebinden ibarettir.
DAVANIN İZAHI
I- İptal davasına konu olan Tebliğ’in; 1. maddesinde; 25.03.2010 tarihli ve 27532 sayılı 1. mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin ayakta Tedavide Hekim ve Diş Hekimi Muayenesi Katılım Payı başlıklı 3.2.1 numaralı maddesinde aşağıda belirtilen düzenlemeler yapılmıştır, hükmüne yer verilmiş b bendinde ise, 3.2.1 numaralı maddeye, iptali talep edilen; aşağıdaki sekizinci fıkra aşağıdaki eklenmiştir;
“(8) Bu maddede yer alan genel hükümler saklı kalmak kaydıyla; birinci basamak sağlık kuruluşları muayeneleri, Kurumca belirlenen kronik hastalıklar ve acil haller hariç olmak üzere 10 gün içerisinde aynı branşta farklı sağlık hizmet sunucusuna yapılan başvurularda bu maddede belirtilen ayakta tedavide hekim ve diş hekimi muayenesi katılım payı tutarları 5 (Beş) TL artırılarak tahsil edilir. Artırılan 5 TL’ lik tutar; Kurumdan gelir ve aylık alanlar ile bakmakla yükümlü oldukları kişiler için gelir ve aylıklarından, diğer kişiler için ise, eczanelere müracaat aşamasında eczanelerce kişilerden tahsil edilir.”
Değişiklik tebliği ile yürürlüğe konulan fıkra hükmü açıkça hukuka aykırıdır ve iptali hukuken gereklilik arz etmektedir.
II- 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Yasasının Madde 68. maddesinde;
63 üncü maddede sayılan sağlık hizmetlerinden katılım payı alınacak olanlar şunlardır:
a) Ayakta tedavide hekim ve diş hekimi muayenesi.
b) (Değişik bent: 25/06/2009 - 5917 S.K./40. md.)(**) Vücut dışı protez ve ortezler.
c) Ayakta tedavide sağlanan ilaçlar.
d) (Ek bent: 25/06/2009 - 5917 S.K./40. md.) Kurumca belirlenecek hastalık gruplarına göre yatarak tedavide finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri.
(Değişik fıkra: 25/06/2009 - 5917 S.K./40. md.)(**) Katılım payı, birinci fıkranın (a) bendindeki sağlık hizmetleri için 2 Türk Lirası olarak uygulanır. Katılım payı, (b) ve (c) bentlerindeki sağlık hizmetleri için gereksiz kullanımı azaltma, sağlık hizmetlerinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup olmaması, kişilerin prime esas kazançlarının, gelir ve aylıklarının tutarı ve benzeri ölçütler dikkate alınarak % 10 ila % 20 oranları arasında olmak üzere Kurumca belirlenir. Kurum, birinci fıkranın (a) bendi gereği belirlediği katılım payını; birinci basamak sağlık hizmeti sunucularında yapılan muayenelerde almamaya ya da daha düşük tutarlarda belirlemeye veya tekrar birinci fıkranın (a) bendi için belirlenen tutara getirmeye, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmet sunucularında yapılan muayenelerde ise müracaat edilen sağlık hizmeti sunucusunun yer aldığı basamak, sağlık hizmeti sunucusunun resmi ve özel sağlık hizmeti sunucusu niteliğinde olup olmaması, önceki basamaklardan sevkli olarak başvurulup başvurulmadığı gibi hususları göz önünde bulundurarak on katına kadar artırmaya ve sağlık hizmeti sunucuları için farklı belirlemeye yetkilidir. Birinci fıkranın (a) bendindeki sağlık hizmetleri için belirlenen katılım payı tutarı, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranı kadar her yıl artırılır. Birinci fıkranın (d) bendinde belirtilen sağlık hizmetleri bedelinin yüzde birine kadar katılım payı alınabilir. Yüzde birine kadar tespit edilen katılım payını almamaya, yarısına kadar indirmeye veya bir katına kadar artırmaya, gerektiğinde bu tutarları kanuni tutarlarına getirmeye veya indirmeye Kurum yetkilidir. Hükmüne yer verilmiş,
IV- Devlet Memurlarının Tedavi ve Cenaze Giderleri Yönetmeliğinin 20. maddesinde; “Tedavi resmi sağlık kurumlarından sağlandığı takdirde, bu kurumlarca hastadan hiçbir suretle para alınmaz.
Sağlık kurumunca, hastanın tedavisi dolayısıyla yapılan bütün işlemler sonucu istenilmesi gereken ücretleri göstermek üzere fatura düzenlenerek ilgili kuruma gönderilir, bedeli en geç aynı mali yılsonuna kadar bu kurumca ödenir.”
“Özel Sağlık Kuruluşlarında tedavi” 22. maddesinde ise;” Tedavi özel sağlık kuruluşlarında sağlandığı takdirde, (tabip tarafından kabul edilmek şartıyla) muayene ücreti ve yapılmışsa sair giderler hastadan alınmaz. Tabip tarafından bunlar gösterilmek suretiyle bir fatura düzenlenerek ilgili kuruma gönderilir, bedeli en geç aynı mali yıl sonuna kadar bu kurumca tabibe ödenir. Bu yol tabip tarafından kabul edilmediği takdirde, talep edilen para hasta tarafından tabibe ödenir. Alınacak fatura ilgili kuruma verilerek bedeli kurumdan alınacağı” öngörülmüştür.
Yukarıda zikredilen ve devlet memurlarının tedavisine ilişkin kanun ve yönetmelik hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, İptali istenen tebliğ hükmünün normlar hiyerarşisi içerisinde aykırı bir yapı arz ettiği, yasa ve yönetmelikle düzenlenmeyen bir konuda tebliğ ile kamu görevlilerine ek mali yükümlükler getirildiği açıktır.
Yasa koyucunun aramadığı bir şartın, idarenin çıkardığı bir tebliğ ile aranmasının hukuka aykırı olduğu aşağıda belirtilen idari yargının yerleşik içtihatları ile de kabul edilmiştir;
“…İdari işlemlerin normlar hiyerarşisine göre üst hukuk normlarına uygun biçimde tesis olması gerekmekte, yasanın bir hakkın kullanılması için engel hal olarak görmediği bir hususun daha alt seviyede tesis edilmiş olan bir idari işlemle engel hal sayılmasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.”(Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 05.02.1999 gün ve 97/384 Esas,99/192 sayılı kararı)
“…TC Anayasasının 11, 115/1 ve 124/1 maddeleri ile kanun tüzük ve daha alt hukuk kuralları arasındaki hiyerarşi ortaya konmuştur. Buna göre, alt hukuk kuralları olan genelge ve yönetmeliklerin tüzük, kanun ve Anayasaya aykırı hükümleri taşımaması gerekir, aksi halde üst norm aykırılığı söz konusu olan alt normun hukuksal dayanağından söz edilemez.”(Danıştay 5. Daire 26.04.2002 gün ve E:2002/551 sayılı kararı)
Dava konusu düzenlemeyle, kamu görevlilerinin diğer sağlık kuruluşları ile özel sağlık kuruluşlarına başvurmasının engellenmek istendiği açıktır. Sağlık hizmetinin en verimli ve kaliteli bir biçimde sunmakla yükümlü olan devletin tedavi ihtiyacı içerisinde olan hastaları zaman ile bağlı tutarak tercih yapmaya zorlaması hukuken izah edilemez.
.
Konu ile ilgili olarak; Danıştay 10. Dairesi 2009/1926E sayılı dosyasında, “idarece özel sağlık kurum ve kuruluşları ile kamuya ait sağlık kurum ve kuruluşlarına başvuran hastalardan katılım payının farklı alınmasını gerektiren somut bir neden gösterilmediği gibi, yapılan düzenlemede yasada belirtilen kriter de( önceki basamaktan sevkli olarak başvurulup başvurulmadığı) dikkate alınmamıştır. Gerekçesine yer vermiştir.
III-Anayasanın kamu hizmeti görevlileriyle ilgili hükümler başlıklı 128. maddesinde; “Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.
Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.”Hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm değerlendirildiğinde memur statüsünün farklı bir statü olduğu ayrık düzenlenmesi gerektiği açıkça vurgulanmaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi Sosyal güvenlik yasasının iptaline ilişkin vermiş olduğu bir kararda; “......... Yasa koyucunun Anayasa’nın 7. maddesi uyarınca sahip olduğu genel düzenleme yetkisi kapsamında bulunan konuların, 128. maddede özel olarak vurgulanarak yasa ile yapılmasının Anayasa buyruğu haline getirilmesi, Devletin en temel işlevlerinden olan kamu hizmetinin görülmesindeki yeri tartışmasız olan kamu görevlileri için statülerine, yaptıkları görevin gereklerine uygun, emeklileri için de önceki statüleri ile uyumlu ayrı yasal düzenleme yapılmasını gerekli kılmaktadır. Ancak, düzenlemenin aynı hukuksal konumda bulunmayanların bu özelliklerini ve farklılıklarını yansıtmak koşuluyla aynı veya başka bir yasa içinde yapılması hususu kuşkusuz yasa koyucunun takdiri içindedir.”Gerekçesine yer vermiştir.
5510 Sayılı yasanın getirdiği Genel Sağlık Sigortası uygulaması ile ülkemizde yaşayan tüm bireylerin ayrım yapılmaksızın sağlık hizmetine kolayca erişim güvencesi altına alındığı tüm kamuoyuna ilan edilmiştir. Buna rağmen maaşlarından sosyal güvenlik primi kesintisi yapılan kamu görevlilerinden, ilave olarak tedavi katılım payı alınmasının, bu oranın farklı sağlık hizmeti sunucusuna başvuru halinde arttırılmasının hukuken bir izahı bulunmamaktadır. Diğer yandan yıldan yıla maaşlarında cüzi artış olan kamu görevlilerinin, aile fertlerinden her birinin tedavilerinden katılım payı alındığı düşünüldüğünde, iptali istenen tebliğ hükmü ile bu miktarın daha da artacağı açıktır. Vatandaşın daha kaliteli bulduğu sağlık hizmetinden yararlanması mağduriyet yaşmamasını amaçlamaktan uzak olan iptali istenen tebliğ anayasanın başlangıç hükümlerinde ve 5 nci maddesinde devlete yüklenen ödev ve sorumluluklarla örtüşmemektedir.
YÜRÜTMEYİ DURDURMA TALEBİMİZİN AÇIKLANMASI
Dava konusu tebliğ açıkça hukuk aykırıdır. Müvekkil Konfederasyon; ülke genelinde çalışan yüz binlerce kamu görevlisinin bağlı olduğu bir kuruluştur. Müvekkil Konfederasyonun yüz binlerce üyesi bu işlemden zarar görmekte ve halen zarar görmeye devam etmektedir. Kanaatimizce; yasanın aramış olduğu iki koşul birlikte gerçekleşmiştir. Yüksek mahkemenizin bu konuda vereceği karar oluşan hukuksal sıkıntıyı ortadan kaldıracaktır.
HUKUKSAL NEDENLER: İYUK, 657 sayılı yasa Devlet Memurları Kanunu, diğer yasal mevzuat
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan ve mahkemenizce de re’sen göz önüne alınacak sebeplerle, 05.11.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’in 1. maddesinin b bendinin öncelikli olarak yürütmesinin durdurulması ve bilahare iptaline, yargılama giderleri ile avukatlık vekâlet ücretinin davalı kurum üzerinde bırakılmasına karar verilmesini vekâleten dilerim.