Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş ve beraberindeki yönetim kurulu üyeleri 10
Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş ve beraberindeki yönetim kurulu üyeleri 10.12.2015 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu’nun katılımıyla gerçekleştirilen Sosyal Güvenlik Kurumu 4. Genel Kuruluna Konfederasyonumuzu temsilen katıldılar.
Genel Kurulda konuşma yapan Fahrettin Yokuş, “Türkiye nüfusunun tamamına hizmet etme yükümlülüğü bulunan SGK’nın önümüzdeki dönem uygulamalarına katkı sağlayacağına inandığım bu toplantıda Türkiye Kamu-Sen olarak görüşlerimizi ifade etmek istiyorum. Sosyal güvenlik, toplumumuzu ayakta tutan yoksulluğa karşı koruyan, hastalık, sakatlık, yaşlılık ve ölüm gibi durumlarda vatandaşlarımıza güvence teşkil eden en önemli sistemimizdir” dedi.
HİZMET KALİTESİNİN YOLU, HİZMETİ SUNANLARIN MUTLULUĞU VE YETKİNLİĞİYLE DOĞRU ORANTILIDIR
Toplumun tüm fertlerinin gelecek kaygısı taşımadan, devlet tarafından korunup gözetilmesi ve güvence altına alınmasının, o devletin vatandaşına verdiği değeri ortaya koyduğunu belirten Yokuş, “Bu hayati hizmetleri topluma sunmakla mükellef olan Sosyal Güvenlik Kurumunun da önce kendi işleyişi sonra da sunduğu hizmetler bakımından kaliteyi, etik değerleri, adaleti ve güveni yakalaması son derece önemlidir. 77 milyonluk bir kitleye karşı adil, erişilebilir, güvenli hizmet sunma gayreti içinde olan bir Kurumdan kendi çalışanlarına da benzer bir ortam yaratması, beklenen bir şiardır. Elbette bu büyüklükte bir kitleye kaliteli ve kesintisiz bir hizmet sunumu için teknolojinin etkin kullanımı son derece önemlidir. Ancak ne kadar teknoloji kullanılırsa kullanılsın hizmeti sağlayan insan, yani çalışandır. Bu nedenle hizmette kalitenin yolu, hizmeti sunanların mutluluğu ve yetkinliğiyle de doğrudan ilgilidir.”
SSK, BAĞ-KUR, EMEKLİ SANDIĞI BİRLEŞTİ AMA SORUNLAR BİTMEDİ
“Hatırlanacağı üzere 2008 yılında Sosyal Güvenlik reformu adı altında getirilen düzenlemelerle SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur, Sosyal Güvenlik Kurumu çatısı altında birleşti. Bu reformun sosyal ve ekonomik yansımalarına değinmeden önce aradan geçen neredeyse sekiz yıla rağmen saydığım kurumlarda çalışanların bir türlü gerçek anlamda tek çatı altında toplanamadığını, çalışanlarının sorunlarının bir türlü çözülemediğini, bir Kurum kültürünün tam olarak sağlanamadığını da göz ardı etmemeli ve bu durma da bir çözüm getirmelidirler.
Sosyal Güvenlik sisteminin tek çatı altında toplanmasıyla birlikte, paydaşların yönetimde etkin rol alması ve katılımcı bir yönetim anlayışı ne yazık ki bugüne kadar sağlanamamıştır. Özellikle ilk çıkarılan yasal düzenlemelerden geriye gidiş söz konusu olmuş, paydaşlarında temsil edildiği SGK yönetim kurulunun etkinliği ortadan kaldırılmış, yönetim kurulu üyelerinin yetkileri azaltılarak, şeffaf yönetim anlayışı ortadan kaldırılmıştır.”
KURUMUN KAYNAKLARI ÖZEL HASTANELERE AKITILDI
5510 sayılı yasanın çıkış amacının dışına çıktığını belirten Yokuş, “Birleşmenin sağlandığı 2006 yılından bu yana sürekli başkan değiştirdiğini düşündüğümüzde sosyal güvenliğe yapılan siyasi müdahaleler de ortaya çıkmaktadır. Uzun yıllar ülke vatandaşına hizmet etmek, sosyal güvenlikteki bütün sorunları çözmek gayesiyle; köklü bir reform, güzel günlerin habercisi vaatleriyle çıkarılan kanunun, o tarihten beri sürekli değiştirilmektedir. Yapılan değişikliklerle birlikte özellikle sağlık hizmetlerinin özel sektör eliyle gördürülmesini önceleyen politikalar nedeniyle, Kurumun sağlık harcamaları arttı ve kaynaklar, özel hastanelere aktı. Sosyal Güvenlik sistemindeki finansal açığı kapatmak üzere kurgulanan reform, vatandaştan alınan katkı payını artırmasına rağmen, sistemin açıklarını kapatmayı başaramadı; aksine açıklar daha da büyüdü. Biz, Türkiye Kamu-Sen olarak 2008 yılında söylediklerimizde ne denli haklı olduğumuzu 8 yıl sonra bile görüyoruz.
O günden farklı olarak bugün yazılan her reçete başına para ödüyoruz.
Belli sayının üzerinde ilaç alırsak fazladan reçete parası ödüyoruz.
Ayaktan tedavilerde dahi katkı payı ödüyoruz.
Hastanede birden fazla serviste muayene olmamız durumunda katkı payı ödüyoruz.
Devlete ait sağlık kuruluşlarının yetersizliği nedeniyle özel sağlık kuruluşlarında tedavi olmaya yönlendiriliyoruz.
18 yaşını aşmış, okumayan çocuklarımız için genel sağlık sigortası primi ödüyoruz.
Hastaneye belli bir defadan fazla başvurmamız halinde ayrıca para ödüyoruz.
Gözlük ve gözlük camı gibi, tıbbi malzeme değiştirme süreleri uzatıldı.
İşitme cihazı gibi analog ve dijital cihazlar için Kurumca yapılan ödemelerin üst limiti azaltıldı.
Emeklilik yaşı yükseltildi; emekli aylığı bağlama oranları memurlar için çalışılan yıl başına %3’ten kademeli olarak %2’ye düşürüldü.
Ama sosyal güvenlik açıkları azalmak yerine arttı. Çünkü Kurumun kaynakları anlaşmalı özel hastanelere gitti.
TÜRKİYE’DE MEMUR EMEKLİLERİ BÜYÜK BİR HAKSIZLIĞA UĞRUYOR
Devlet memurlarının çalışırken aldıkları maaş ile emeklilik maaşları arasında çok büyük farklılık olduğunu belirten Yokuş, “Memurlara çalışırken döner sermaye, ek ödeme, ek ders ücreti gibi ödemeler yapılırken; bu tür ödemeler prime esas kazançtan sayılmıyor ve emekliliklerinde de bu ödemeler maaşlarına dâhil edilmiyor. Yapılan bu tür ödemelerin emeklilik maaşlarına yansımaması, memurların çalışırken aldıkları maaş ile emekli maaşları arasında büyük bir uçurumun oluşmasına sebebiyet veriyor. Bu nedenle, devlete yıllarca hizmet etmiş memurların emekliliklerinde yoksulluk sınırının altında maaş almaları kaçınılmaz son oluyor.
5510 sayılı Kanun, işçiler ile memurlar arasında sosyal güvenlik ve emeklilik hakkı bakımından eşitlik getirmek amacıyla çıkarılmış olsa da Kanun, memurların haklarını budayarak işçilerle eşitledi. Ancak emeklilikte memurlar aleyhine ortaya çıkan bu durumu düzeltmedi. 1 Ekim 2008’den önce işe başlayan memurla, bu tarihten sonra işe başlayan memurların emeklilik hakları aynı değil. Bu durum, çalışırken brüt maaşları ve çalışma süreleri aynı olan bir memur ile işçinin emekli olması durumunda, memurların %15 ile %60 oranında daha az emekli maaşı almasına yarı yarıya daha az emekli ikramiyesi almasına yol açıyor.”
SOSYAL GÜVENLİK AÇIKLARINI KAPATMANIN YOLU, SİSTEMİN DIŞINA KAÇANLARI KAYIT ALTINA ALMAKTIR
Yokuş, “Sosyal güvenlik sisteminin açık vermesini istemeyiz. Ancak bunun yolu sistem içindeki vatandaşları cezalandırmak değil, prim ödeyen ve sisteme katkıda bulunanlara her türlü kolaylığı sağlayıp, sistemin dışına kaçanları kayıt altına almak olmalı, bu yönde tedbirler geliştirilmelidir.”
666 SAYILI KHK İLE SGK ÇALIŞANLARININ HAKLARI GERİYE GİTTİ
Yokuş, “Sistemle ilgili söylenecek çok şey var ancak bir de sistemi işletmekle yükümlü Kurumun çalışanları ile ilgili sorunlar var ki; bir sendikacı olarak bu sorunları dile getirme sorumluluğu taşımaktayız.
666 sayılı KHK ile ne yazık ki SGK çalışanlarının tamamı mağdur edildi. SGK çalışanlarının ikramiyeleri, ek ödemeleri ve fazla mesai ücretleri kesildi. Hizmetli, VHKİ, Memur, Şef, İcra memuru, Denetmen, Şube Müdürü, Doktor ve Eczacıya kadar SGK’nın tüm çalışanlarının ekonomik haklarında gerileme oldu. Biz Türk Büro-Sen olarak bu hakların iade edilmesini istiyoruz. 77 milyon vatandaşımıza kesintisiz hizmet veren bu kurumun, aynı nezaketi çalışanlarına da göstermesini istiyoruz.
Biz SGK çalışanlarına ayrıcalık talep etmiyoruz. Haklarının teslimini ve hak ettiklerinin karşılığını istiyoruz. Bu taleplerimizi bugüne kadar bütün toplantılarda dile getirdik, ancak siyasi irade kulak arkası etmeye devam ediyor.”
KAMUDA LİYAKATİ, BİRİKİMİ VE TECRÜBEYİ HER ŞEYİN ÜSTÜNDE TUTMAK MECBURİYETİMİZ VARDIR
Artık yeni bir Bakan ve yeni bir Hükümetin olduğunu söyleyen Yokuş, “Sayın Başbakan da Balkon konuşmasında ifade etti. “Dün dünde kaldı cancağazım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım.” Evet, artık Türkiye’nin her yerinde, her kurumunda ve SGK’da da yeni şeyler söylemek lazım. “Başka Türkiye yok, başka Türk Milleti yok” demek lazımdır. “Kaybedecek hiçbir insanımız yok. 77 milyon vatandaşımız birdir” diyen bir anlayışla devleti yönetmek ve tüm vatandaşlarımızı kucaklamak mecburiyetimiz vardır. Kamuda liyakati, birikimi ve tecrübeyi her şeyin üstünde tutmak mecburiyetimiz vardır. Eğer bunları yapamazsak ne mutlu çalışan, ne mutlu toplum ne kalkınmış millet, ne de Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşmamız mümkün olamaz” dedi.
Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş, Sosyal Güvenlik Kurumu ile ilgili hazırladığımız raporu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu’ya verilmek üzere SGK Başkanına takdim etti.