Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk’un yaklaşan Toplu Sözleşme dönemi ve Konfederasyonumuzun taleplerini Kanal B televizyonunda değerlendirdi
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk’un yaklaşan Toplu Sözleşme dönemi ve Konfederasyonumuzun taleplerini Kanal B televizyonunda değerlendirdi.
KONCUK: TALEPLERİMİZ DİKKATE ALINMAZSA İŞ BIRAKMAYA KADAR GİDERİZ
Kanal B televizyonu’nda yayınlanan “Güncel” programına konuk olan Genel Başkanımız İsmail Koncuk, Konfederasyon olarak taleplerimizin dün Devlet Personel Başkanı Mehmet Ali Kumbuzoğlu’na teslim edildiğini, birilerinin o masada Türkiye Kamu-Sen’in varlığından ciddi rahatsızlıklar duyduğunu ancak, Türkiye Kamu-Sen’in 445 bini aşan üyesi ve tüm kamu çalışanları için pazarlık masasında var gücüyle mücadele vereceğini söyledi. Koncuk, “Konfederasyon olarak uzun zamandan beridir üzerinde çalıştığımız talep dosyamızı dün Devlet Personel Başkanı’na teslim ettik. Toplu Sözleşme masasında görüşlerimizi, önerilerimizi ve taleplerimizi ifade edeceğiz. Birileri yaptıkları açıklamalarda Türkiye Kamu-Sen’in o masada olmasından duyduğu rahatsızlığı açıkça ifade ediyorlar. Onların derdi memuru daha rahat nasıl satarız, yarıda bırakırız, bunu da Türkiye Kamu-Sen olmadan yapmak istiyorlar. Ancak biz buna müsaade etmeyiz. Bizler onlara rağmen, 445 bin üyemizin ve kamu çalışanlarının hakları için o masada olacağız. Tabii sendikacılık sadece masada yapılan bir faaliyet değildir. Alanlarda da haklarınızı ifade eder, talep eder ve gerekli yerlere mesajlarınızı gönderirsiniz. Geçtiğimiz yıl çok ciddi eylemler yaptık ama inşallah bu sene taleplerimiz değer görür ve bizde eylem yapmak zorunda kalmayız. Biz eylemi bir amaç olarak değil araç olarak görüyoruz. Ancak buradan şunu da ifade edeyim ki, taleplerimiz yeterince değer görmez ve karşılanmazsa iş bırakma da dahil birçok eylem çeşidini meşru görür ve yaparız. Bu bağlamda, hafta sonu İl Temsilcilerimizle bir araya gelerek onlarında görüş ve önerileri etrafında nasıl bir yol izleyeceğimizi daha net ortaya koyacağız.” dedi.
KONCUK:KAMU ÇALIŞANLARININ KAYIPLARININ TELAFİSİNİ İSTEYECEĞİZ
Kamu çalışanlarının alım gücünün son 10,5 yılda yüzde 24.6 oranında gerilediğinin altını çizen Genel Başkanımız İsmail Koncuk, Türkiye Kamu-Sen’in 10+10 oranında istediği zammın Türkiye’nin ekonomik gerçeklerinin göz önüne alınarak talep edildiğini söyledi. Koncuk, “Birkaç gün önce işçi sendikaları ve Hükümet arasında 3+3’lük bir oranla sağlanan anlaşma bizi endişeye sevk etmiştir. Bu oran bizleri pazarlık masasında olumsuz anlamda etkileyecek bir orandır. Hükümet bunu bahane olarak önümüze sürebilir. Biz 10+10 talebiyle masaya gidiyoruz. Bakın, Kamu çalışanlarının geride bıraktığımız 10,5 yılda alım güçleri yüzde 24.6 oranında azaldı. Türkiye’nin 10,5 yılda yüzde 77 büyüdüğü ifade ediliyor, bu oranda büyüyen bir ülkede, ekonomik anlamda kamu çalışanlarının alım gücü yüzde 24.6 oranında azalıyorsa bu işte bir tezat var demektir. Bu masada bunu ifade edeceğiz, Bu kaybın telafisini isteyeceğiz. Ülkelerin kalkınmalarında vatandaşlarına refah payı adı altında bir pay ayrılır. Enflasyon oranı yüzde 5 olur, sizde al sana yüzde 5 zam diyemezsiniz. O zaman bu sıfır zam demektir. Bunun üzerinde birkaç puanlık daha artışlar yaparak çalışanlara refah payı verebilirsiniz. Yani biz vatandaşımızı enflasyon karşısında koruduk, ezdirmedik gibi sözler yeterli değildir. Her ay TÜİK tarafından kağıt üzerinde enflasyon oranları açıklanıyor. Peki neye göre? Bu hesap yapılırken göz önünde bulundurulan kalemlerin birçoğu memuru, işçiyi, asgari ücretliyi ilgilendirmiyor. Halbuki esas olan sokak enflasyonudur. Yani memurun, işçinin, vatandaşın çarşıya çıktığında birebir karşılaştığı kalemlerdir gerçek enflasyon rakamlarını ortaya koyacak olan. Bizler diyoruz ki, sanal enflasyon üzerinden maaş oranları belirlemeyi bırakın. Enflasyon oranında zam verdik sözleri artık gerçeklerle bağdaşmayan bir sözdür. Bunları bırakın artık” dedi.
KONCUK: 3650 TL.NİN ALTINDAKİ RAKAM YOKSULSUNUZ ANLAMI TAŞIMAKTADIR
4 kişilik bir ailenin asgari geçim haddinin 3650TL.ye yükseldiğini belirten Genel Başkanımız İsmail Koncuk, “en düşük devlet memuru maaşı olan 1551 TL.ile geçinmeye çalışan bir kamu çalışanının durumu ortadadır” dedi. Koncuk, “Yaptığımız hesaplamalara göre, 4 kişilik bir ailenin aylık kazancının 3650 TL. olması gerekli. Yani bu rakamın altında bir geliriniz var ise yoksulsunuz. Türkiye’de ortalama memur maaşı 2 bin TL. civarında, en düşük memur maaşı ise 1551 TL. yani birçok devlet memuru şuanda yoksulluk sınırının altında hayatlarını idame etmeye çalışıyor. Emeklilerin durumu ise daha vahim. Ortalama bir emekli aylığı 1300 – 1400 TL. civarında. 20 yıllık bir emekli öğretmenin bordrosu 1250 TL. Bu insanlar geçinemiyor bu çok net bir şekilde ortadadır. Bu ülkeye 30 – 40 yılını veren insanların aldığı rakamlardır bunlar. 5510 sayılı bir kanunla 2008 yılından sonra işe başlayanların emeklilik yaşı yükseltildi. Şimdi 23 yaşında işe giren bir gencimiz 65 yaşına kadar 42 yıl çalışması lazım ki emekli olabilsin. Fakat emeklilik yasası şunu söylüyor, ben memurların emekli maaşının ve emeklilik ikramiyesinin hesaplanmasında devlet memurlarının 30 yıllık çalışmasını dikkate alırım. Şimdi ben 42 yıl çalışacağım geriye kalan 12 yılım ne olacak? 65 yaşına çıktıysa emeklilik yaşı neden ikramiye ve maaş hesabı 30 yılla sınırlanıyor? Bunun akla izana uygun tarafı yok. Bu çözülene kadar üzerine gideceğiz. Hükümet aslında bunu yaparız ama bundan öncekilerde hak iddia ederse gibi bir korku içinde. Elbette hak iddia edeceklerdir. Emekliler hak ettiği değeri görmelidirler. Biz emekli olduktan sonra insanların maaşının yüzde 50 sinin kesilmesini istemiyoruz. Biz tüm ek ödemelerin, tüm kazançların maaş ve emekli ikramiye hesabına katılmasını ve değerlendirilmesini istiyoruz. Bugün hepsi çözülsün demiyoruz ama artık bunlar kabul edilsin. Bu devlete 30 – 40 yılını veren insanlar ölüme terk edilmesin. Masada bunları da konuşacağız. Bazılarına 3650 TL. çok gelebilir ama inanın çok değil. Bu rakamın içinde kira,ulaşım, eğitim, sağlık, gıda gibi ana başlıklar var. Bu rakam bir eli yağda bir eli balda gibi bir hayat sunmuyor insanlara. Yetkililer yıllardır gıda maddeleri Avrupa Birliği ülkelerinden daha ucuz diye övündüler. 10 yıl öncesine kadar bu böyleydi doğru ama şimdi her şey değişti ve Avrupa ülkeleriyle Türkiye fiyatlar konusunda eş değer bir duruma geldi. Temel gıda ve içeceklerde aynı oranlar oluştu. Ancak Avrupa’da çalışan biri Türkiye’deki çalışana göre 2,5 kat daha fazla maaş alıyor. Yani o standartta bir hayat sürmek burada mümkün değil. Kısacası biz artık o masada farklı gerekçeler istemiyoruz. Maliye Bakanlığı’nın doğru olmayan isteklerini, rakamlarını duymak istemiyoruz. Biz bunlardan usandık artık yeter. Türkiye’de ekonomik dengeler bozuldu, iç huzur bozuldu, dolar, euro arttı, ekonomik istikrar bozuldu. Enflasyon oranlarının tutmayacağı artık aşikar. Tabi biz bu yaşanan sıkıntılardan memnun olmayız. Gönül isterdi ki, üç Konfederasyon zam oranları ve sosyal haklar konusunda ortaklaşa bir karar alabilse ve masaya böyle gidilebilseydi ama Yetkili Konfederasyon bunu yapmadı. Karşımızda küçük dağları ben yarattım havasında olan bir Memur-Sen var.” dedi.
KONCUK: SENDİKACILIKTA BİRAZ DELİKANLILIK VARSA BU DELİKANLILIK DEĞİLDİR
Memur-Sen’in talepleri arasına koyduğu ve kendi üyelerine yüzde 50 daha fazla Toplu Sözleşme ikramiyesi isteğini de sert şekilde eleştiren Genel Başkanımız İsmail Koncuk, “Siz Kamu çalışanlarına fiyat mı biçiyorsunuz” dedi. Koncuk, “Memur-Sen talepleri içerisine memurlara 3 ayda bir yapılan ve adına Toplu Sözleşme İkramiyesi denilen ödemenin de artırılmasını koymuş. Ancak bunu, kendi üyelerine yüzde 50 fazla verilsin şeklinde ifade ediyor. Bu teklifi ortaya koyanlar sendikalar kanunu bilmiyorlar demektir. Kanunun Konfederasyonlar arasında herhangi bir fark sağlamadığını ya bilmiyorlar ya da bilmezlikten geliyorlar. Bazıları bunu işçilerin dayanışma aidatlarıyla özdeşleştirmeye çalışıyorlar ancak, o ayrı bu ise ayrıdır. Şimdi birisi çıkıp, iktidara oy verenlerin hakları şudur, muhalefete oy verenlerin hakları da budur dese olur mu? Bu nasıl bir tekliftir. Biz yetkiliyiz daha fazla alalım, bize daha fazla verilsin, diğerleri ise az alsın hatta verilmesin diyeceksin. Burada ahlaki gerçekler de ortaya çıkıyor. Biz yıllarca yetkili Konfederasyon olarak o masada bulunduk ama asla ve asla böyle bir şeyi talep etmedik. O dönem 5 TL. olan aidatlarda biz hepsini alalım onlar 2,5 TL. alsın demedik. Sendikacılıkta eğer delikanlılık varsa bu delikanlılık değildir. Bunun olamayacağını bildikleri halde çalışanlara aba altından sopa göstermektir, bel altı vurmaktır. Siz kamu çalışanlarına fiyat mı biçiyorsunuz? Kamu çalışanları 10 TL. lik adamlar değildir. Kamu çalışanları aydın ve aklı başında bir kesimdir” dedi.
KONCUK: 4/C LİLERE KADRO VERİLMEDİKÇE HUZUR SAĞLANAMAZ
4/C lilerin kadro talebinin Türkiye Kamu-Sen tarafından yine pazarlık masasına taşınacağını belirten Genel Başkanımız İsmail Koncuk, “bu insanlar kadroya alınmadıkça nihai çözüm sağlanamaz” dedi. Koncuk, “4/C lilerle ilgili mücadelemiz sürüyor. Ancak ne yazık ki bu konuda mesafe almak oldukça güç oluyor. Geçtiğimiz yıl çalışma süreleri 11 ay 28 güne çıkarıldı bu önemli bir gelişmedir. Ancak burada nihai hedef kadroya alınmalarıdır. 4/C li kadro almadıkça huzur bulunamaz. Zaman zaman biz devlet olarak görevimizi yaptık, fabrikaları kapadık ama kıdem tazminatlarını verdik, hatta bir de 4/C li yaptık gibi bir yaklaşım sergileniyor. Siz bir özelleştirme mağduru yarattınız, sosyal devletin gereği, insanlarına iş bulmak, insanca bir yaşam sağlamaktır. Bu Anayasal bir sorumluluktur. Tabii 4/C li çalışanların bir kısmının emekliliği geldi ama aralarında daha 3 – 5 yıllık çalışan genç arkadaşlarımız var. 4/C lilerin tamamı kadroya alınmalıdır. 500-600 TL. daha fazla vermeyle koskoca Türkiye Cumhuriyeti batmaz. 23 bin insanı görmezden gelmek nasıl bir anlayıştır. İki iki buçuk yıl önce Sayın Hayati yazıcı, 4/C lilere aile ve çocuk yardımı yapılacağını söyledi, yandaş sendika da bu iş tamam diyerek bunu ilan etti ama aradan geçen süre zarfında hala aile ve çocuk yardımı yok. Kocaeli’nde geçtiğimiz günlerde bir 4/C li arkadaşımız borçları yüzünden kendini yaktı. Bu insanlar zor durumda. Buradan istirham ediyorum, bu ızdırabı görün ve bir inatlaşma içine girmeden bu işi çözün.” dedi.
KONCUK: ÇALIŞAN MEMUR VE EMEKLİLERE 843 TL. BAYRAM İKRAMİYESİ VERİLMELİDİR
Program sırasında izleyicilerden gelen bazı sorulara da cevap veren Koncuk, Engelli çalışanlar ve Sosyal taleplerle ilgili başlıklara da değindi. Koncuk, “Engelli çalışanlar için hayat oldukça zor. Bu konuda elbette tekliflerimiz var. Biz ekonomik olarak engelli çalışanlara pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca onlar için izin düzenlemesinin de yeniden yapılması ve farklı olması gerektiği düşüncesindeyiz. Tabii birçok başlıkta sosyal taleplerimizde var. Kira, doğum, ölüm,kreş, tatil vs. elbette bu taleplerimizin de bir anda hepsinin çözülmesini beklemiyoruz ama bir kısmını elbirliği ile çözelim. Memur için tatil bir hayal. Tatil demek köyündeki anne ve babasını ziyaret etmek anlamını taşıyor. Denizi ise sadece televizyonlarda görüyor. Tatil için bir ödenek verilsin. Tabii bayram ikramiyesi talebimiz yıllardır devam ediyor. Ramazan ve Kurban Bayramı dar gelirliler için azap bayramı oluyor, masraflar artıyor. Çalışan memur ve emeklilere 843 TL. bayram ikramiyesi verilmelidir. Sayın Başbakan Besmele çekeriz diyor ya, işte burası besmele çekmenin tam yeridir.” dedi.
KONCUK: İLLER ARASI TAYİN İSTEKLERİ KISITLI KONTENJAN NEDENİYLE BİZİ ENDİŞELENDİRİYOR
Milli Eğitim Bakanlığı’nda iller arası tayin isteklerinin başladığına dikkat çeken Koncuk, kontenjan sıkıntısı nedeniyle birçok tayin isteğinin, sözde kalmasından endişe ettiklerini söyledi. Koncuk, “İller arası tayin istekleri başladı. Ancak kontenjanların kısıtlanması bizleri endişelendirmektedir. Van Gevaş’ta bir öğretmen 13 yıldır orada ve bana telefon açıp başkanım yıllardır buradayım tayinim hala çıkmıyor artık yeter diyor. 8- 10 yıldır o bölgelerde görev yapan insanları artık bir kısıtlama yapmadan haklarını verin ve tayinlerini yapın. Özür gurubu tayinleri yine takibimizde, öğrenim özrü konusunda yaşananları yargıya taşıdık ve kazandık ama sıkıntılar aşılamıyor. Elbette takibimiz devam edecek. Ataması yapılmayan ve bu ülkenin evlatları olan gençlerin sorunlarını yakından biliyor ve gerekli girişimleri yapmaya devam ediyoruz.” diyerek sözlerini noktaladı.
GENEL BAŞKANIN AÇIKLAMASI İÇİN TIKLAYINIZ