Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Avrupa Birliği, Dünya Çalışma Örgütü (ILO) ve De Leeuw'un ortak düzenlediği "Yenileşme ve Değişim için Türkiye'de Sosyal Diyalogun Güçlendirilmesi" projesi kapsamında Kızılcahamam'da 15-16 Nisan 2006 tarihlerinde "Liderlere Yönelik Duyarlık Artırma Semineri" düzenlendi
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Avrupa Birliği, Dünya Çalışma Örgütü (ILO) ve De Leeuw'un ortak düzenlediği "Yenileşme ve Değişim için Türkiye'de Sosyal Diyalogun Güçlendirilmesi" projesi kapsamında Kızılcahamam'da 15-16 Nisan 2006 tarihlerinde "Liderlere Yönelik Duyarlık Artırma Semineri" düzenlendi. Türkiye Kamu-Sen'in de aktif olarak yer aldığı bu proje kapsamındaki seminere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı Enis Yeter, Sosyal Diyalog Uzmanı Roger Hessel ve diğer bakanlık görevlileri ile beraber sosyal taraflardan çok sayıda işçi, çalışan ve işveren temsilcileri de katıldı. Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız ile Genel Dışilişkiler Sekreteri ve Türkiye Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci'nin de yer aldığı toplantıda sosyal diyalogun tanımı ve uygulanması üzerinde duruldu. Bakan Başesgioğlu, proje kapsamında, insan kaynaklarının geliştirilmesine vurgu yaparken son çıkarılan "Sosyal Güvenlik Reform Paketi" için sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini önceden aldıklarını, sosyal taraflardan alınan bu önerilerin yüzde 65 oranında reform paketine yansıtıldığını söyledi. Bakanlık olarak diyaloga önem verdiklerini ve toplumun tüm kesimlerine açık olduklarını belirten Başesgioğlu, diğer bakanlıklara da bunun örnek teşkil etmesi gerektiğine dikkat çekti. Toplantıda söz alan sendika ve konfederasyon liderleri ise sosyal diyalog hakkında Türkiye'de uygulanan yanlış tutumların altını çizdi. Gerek işveren ve gerekse de işçi ve çalışan konfederasyonları, her ne olursa olsun Fransa-Almanya gibi ülkelerde çıkarılan yasalara karşı verilen geniş sosyal tepkilerin Türkiye'de de oluşmaması için sosyal diyalogu destekleyeceklerini belirttiler. Söz alan TİSK Genel Başkanı Tuğrul Kutadgubilik, esasında Türkiye'deki sosyal diyalogun pek çok Avrupa ülkesinden daha iyi durumda olduğunu, Karma İstişare Komisyonu (KİK) çalışmalarının yıllarca bu konuda faydalı olduğunu belirtti. Diğer yandan tarama çalışmalarının tüm fasıllarında; hükümetin STK'lara Avrupa'da yapılan toplantılarda yer vermemesi, bilgi aktarımının sosyal taraflara yeterli yapılmaması eleştirildi.
Toplantıda konuşma yapan Türkiye Kamu-Sen Genel Dışilişkiler Sekreteri ve Türkiye Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci, 144 sayılı temel sözleşme ile öngörülen ve ülkemizde de çalışma hayatı ile ilgili uygulanan üçlü ve ikili diyalog üzerine çalışmaların, Bakanlığın öncülüğünde ve özellikle Bakan Başesgioğlu'nun desteği ile olumlu geliştiğini kaydetti. Demirci ayrıca, sosyal diyalog projesine olumlu baktığımızı ve Türkiye Kamu-Sen olarak bu projeye gerekli katılımı ve desteği vereceğimizi ifade etti. Ayrıca son dönemde gündemde olan "Sosyal Güvenlik Reformu Yasa Tasarısı" konusunda ise; Türkiye'de sosyal güvenlikte bir standart uygulamayı arzu ettiğimizi; vatandaşın eşit ve dengeli bir sosyal güvenlik sistemine dâhil olmasının, sosyal devlet ilkesinin gereği olduğunu söyledi. Sosyal güvenlikte tek çatı uygulamasının tamamen IMF'nin dayatması olduğuna değinen Demirci, sosyal güvenlikle ilgili finansman açığının çoğunlukla "Kara Delik" olarak tarif edilmesinin sosyal devlete hakaret anlamına geldiğini vurguladı. Demirci sözlerine şöyle devam etti: "Kara delik olarak ifade edilen bu finansman açığının büyümesinde ana nedenlerden birinin siyasi iradelerin popülist yaklaşımları olmuştur. Bunun en iyi örneği de en son uygulamadaki SSK ve Bağ-Kur prim afları ile daha önce sayısı 4.5 milyondan Yeşil Kart sahiplerinin sayısının 14 milyonu aşmasıdır. Bu durumda Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu'nun yardımları ile yurt dışı işçilerimizin emeklilikteki prim sübvansiyonları da eklenirse bu hesapsızlık Sosyal Güvenlik sitemini bu hale getirmiştir. Bundan yaklaşık 7 yıl öncede yine o günün siyasi idaresi tarafından Türkiye'nin Sosyal Güvenlikle ilgili gelecek 50 yılını Garanti altına almak sloganı ile emeklilik yaşı yükseltilerek kamu çalışanlarına önemli bir yük yüklemişti. Şimdiki durumda ise yine kamu çalışanları yani bedeller ödemek zorunda kalmaktadır. Şöyle ki; öncelikle kamu çalışanlarına mevcut durumda %8-12 ilave prim yükü yüklenecektir. Bu durum zaten geçim sıkıntısı içinde olan kamu çalışanlarının maaşlarının aynı oranda azalması anlamına gelmektedir. Emeklilik yaşı kademeli olarak 65 yaşa yükselmektedir. Ülkemizde ortalama insan ömrü dikkate alındığında bu sistem "Mezarda Emekliliği" öngörmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu temsili adaletli değildir. Siyasi iradenin baskısı yine önde olacaktır. Sağlık sigortası kapsamındaki tedavi başvurusundaki 2 YTL'lik "ayak bastı" harcının bedelinin yarınlarda ne olacağı belli değildir. Tedavi katkı payı olarak bu günkü ilaç katkı payı dışında da ilave yük kamu çalışanları için yarınlarda önemli hak kaybı olarak ortaya çıkacaktır. Fiili hizmet konusundaki belirsizlikler ve ayrımlar ise aynen devam etmektedir." Demirci; sözlerini, bu konuların kamu çalışanları için mutlaka çözülmesinin beklendiğini; kamu çalışanları lehine yapılacak düzenlemelerden sonra konuyu Konfederasyon olarak destekleyeceğimizi ifade ederek bitirdi.
Toplantının Avrupalı katılımcısı Roger Hessel ise diyalogun özellikle Türkiye'nin doğusuna götürülmesi gerektiğini söyledi. Salondaki diğer katılımcılardan tepki alan bu söz üzerine konuşan diğer katılımcılar sosyal diyalogun tüm Türkiye'ye yayılması gerektiğini, Avrupa'lı delegelerin sadece doğuyu vurgulamasının yanlış olduğunu belirttiler. Roger Hessel ayrıca, AB İstihdam, Sosyal Konular ve Fırsatlarda Eşitlikten Sorumlu Komisyon Üyesi Vladimir Spidla'nın politik olarak çok güçlü olmadığını, AB'deki pek çok ülkenin kendine özgü farklı sosyal ve ekonomik sisteminin olmasından dolayı sosyal diyalog konusunda aktif bir birliktelik sağlanmadığını belirtti. AB'deki sendikalaşma ve üçlü diyalog mekanizmaları üzerine duran Hessel, bilhassa İskandinavya ülkelerinin sosyal diyalogda başarılı olduğunun altını çizdi.