Söz Bitti
Söz Bitti ... Artık Eylem Zamanı. Sözleşmeliler Alanlara İndi !..
Türkiye Kamu-Sen'e bağlı Türk Sağlık-Sen tarafından düzenlenen eylemde, sözleşmeli personel statüsünde çalışan 4/B'liler kadro isyanlarını dile getirdiler. Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız ve Konfederasyona bağlı sendikalarımızın değerli genel başkanlarının katıldığı eylemde skeçle sözleşmeli personelin sorunları sergilendi. Sağlık Bakanlığı'na gelinlik bırakılarak siyasi irade protesto edildi.
Eylemde konuşma yapan Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, Türkiye Kamu-Sen'in büyük bir mücadelenin adı olduğunu vurgulayarak, 4/B statüsünde çalışanların sorunlarıyla ilgili konfederasyon olarak büyük mücadele verdiklerini açıkladı. Mücadeleye hakların kazanımına kadar devam edeceklerini vurgulayan Akyıldız, Konfederasyon olarak sözleşmeli çalışanların askerlik dönüşü işe alınmasında, hamilelik sonrası bayan çalışanların işe alınmasında Türkiye Kamu-Sen'in mücadelesinin olduğunun altını çizdi.
"Mücadelenin adı ve adresi bellidir" diyen Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, konfederasyon bünyesinde toplanılması için çağrıda bulundu.
Akyıldız, sözlerini "Ankara'da artık Türkiye Kamu-Sen var" diyerek bitirdi.
Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci yaptığı açıklamada sözleşmeli çalışanlara sahip çıkmaya devam edeceklerini belirtti. Kahveci konuşmasını şöyle sürdürdü;
"Aynı hastanede omuz omuza çalıştığım sözleşmeli arkadaşım,
Eşi ile işi arasında tercihe zorlanan meslektaşım,
Devlet göreviyle milletine hizmet eden, fakat iktidar tarafından sözleşmeye mahkum edilen, öğretmenim, mühendisim,din görevlim, ziraatçım, ormancım ve sağlık çalışanım,
Türk Sağlık-Sen olarak düzenlediğimiz ve Türkiye Kamu-Sen'e bağlı sendikaların destek verdiği bu güzel buluşmaya,
Ankara'ya,
Güçlü sesinizi duyurmaya,
Hoş geldiniz, Şeref verdiniz.
Değerli arkadaşlar;
İktidar Türkiye'deki kamu düzeninde ciddi değişiklikler yapmak istemiş bu işe de öncelikle kamu çalışanlarından başlamıştır. Kamuda sözleşmeli istihdam modelini getirerek personeli her yıl yapılacak bir sözleşmeye mahkum etmiş, onların özlük haklarında kısıtlamalara gitmiştir.
Milyonlarca işsizin olduğu ülkemizde bu insanlar nasıl olsa tüm şartlarımızı kabul edecekler denilmiş, sözleşmeli personeller becayiş, eş durumundan tayin v.b birçok haklardan mahrum bırakılarak adeta bir köle düzenine zorlanmışlardır. Bunun adı ölümü gösterip sıtmaya razı etmektir. Böyle bir anlayışta devleti yönetenlere yakışmamıştır.
Bu istihdam modeli ile birlikte sözleşmeli kamu çalışanları işleri ile aileleri arasında tercihe zorlanmışlardır. Bugün sözleşmeli personel eşinin bulunduğu şehirden uzakta çalışmakta, çocuklarının yüzüne hasret kalmaktadır.
Aile bütünlüğüne büyük darbe vuran ve boşanma davalarına sebep olan bu sözleşmeli istihdam yuva kurmaya da engel olmaktadır. Sözleşme, çalışana ilk atandığın yerde emekli olana kadar yaşayacaksın dayatması yapmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak sözleşmeli çalışanın eşi olmaya hiç kimse sıcak bakmamaktadır.
Becayiş hakkının verilmemesinden askerlik dönüşü işe başlatılmamaya kadar daha birçok sorunla da sözleşmeli çalışan baş başa bırakılmıştır. Şimdi bize gelen binlerce mail arasından okuyacağım bir mail sözleşmeli çalışanın tüm sıkıntısını anlatıyor: Ben 2,5 yıldır Şırnak'tayım. Eşimin bu yıl tayini çıktı ve ben eş durumu ataması olmadığı için gidemiyorum. Hani aile bütünlüğü nerede kaldı? Benden nasıl bir performans bekliyor bakanlık... Soruyorum ? Geleceğe dair hiç bir plan yapamıyoruz. Lütfen artık sesimizi duyurun: Nerede adalet Anayasa, aileye saygı. Birçok arkadaşım boşandı bunun sorumluluğunu kabul edebilecekler mi ?"
Ayrıca bu istihdam modeli ile birlikte bugün kamuda aynı işyerinde çalışıp, aynı işi yapan fakat farklı mali ve özlük haklarına sahip kamu çalışanları oluşmuş, bu da çalışma barışını bozmuş, işyerlerinde huzursuzluğa neden olmuştur.
Ne yazık ki; Ortada bu kadar sorun varken iktidar tüm bunları görmezden gelmeye devam etmiş, "Şartları biliyordunuz imzalamasaydınız" diyerek çalışanı kaderiyle baş başa bırakmış, onlara sahip çıkmamıştır.
İktidar artık bu kötü huyunu terk etmeli,çalışanına sırtını dönmekten vazgeçmeli, çalışanın sorunlarına çözüm getirmelidir. Unutulmamalıdır ki hizmet kalitesinin artması personelin memnuniyeti yükseltmekle doğru orantılıdır. Mutlu kamu çalışanı mutlu bir Türkiye'nin anahtarıdır. Hükümet artık sözleşmeli çalışanın feryadını duymalı, umursamazlığı bir kenara bırakarak çalışanına sahip çıkmalıdır. Ancak böylelikle kamu hizmeti herkesin beklediği ve özlediği bir seviyeye çıkabilecektir.
Bugün sadece Sağlık Bakanlığı'nda 60 bine yakın sözleşmeli personel istihdam edilmektedir. Yani Sağlık Bakanlığı'nın toplam personelinin yaklaşık yüzde yirmisi bahsettiğim bu sorunlarla boğuşurken bir yandan da kutsal sağlık hizmetini yürütmektedirler. Bu bile sözleşmeli çalışanların sorunlarının çözümü için adım atmayı zaruret haline getirmektedir. Bu cefakar insanların emeklerinin karşılığı böylelikle ödenmelidir.
Kıymetli Basın Mensupları;
Biz sendika olarak bugüne kadar bulunduğumuz her platformda sözleşmeli çalışanların sorunlarını gündeme getirdik.
Sözleşmelerin tek taraflı fesh edilmesini açtığımız dava ile iptal ettirdik. Bakanlığı düzenleme yapmak zorunda bıraktık.
Askerlik dönüşü işe başlama ile ilgili birçok dava kazandık. Bugün mutlulukla ifade etmek isterim ki, askerlik dönüşü işe başlama sorunun çözümü şu anda Bakanlar Kurulu gündeminde. Umarım en kısa zamanda karara bağlanır.
Yine mahkeme kararı ile sözleşmeli çalışanların sendikalara üye olmasını sağladık.
Doğum sonrası işe dönüşü yoğun uğraşlarımız sonucu kazandık.
Ayrıca daha birçok konuda hukuki kazanımlara imza atarak sözleşmeli çalışanın önemli haklar elde etmesini sağladık. Toplu görüşmelerde, Hükümet tarafından Kurum İdari Kurul toplantılarında sözleşmeli çalışanın sorunlarının çözümü hakkında gerekli girişimlerin başlatılması ile ilgili olarak iktidara yoğun baskı uyguladık. İmzalar attırdık. Fakat üzülerek söylüyorum ki sözleşmeli personel için önemli adımların bir türlü atılmadığını gördük. IMF için atılan imzalar anında yerine getirilirken, devletin temsilcisi çalışanlarla ilgili atılan imzaların suya yazılmış olduklarına şahit olduk.
İşte bu nedenlerden dolayı bugün Ankara'da bu büyük buluşmayı gerçekleştiriyoruz.
Biz bugün bu eylemimiz ile birlikte bir kez daha haykırıyoruz. Artık söz bitti. Çözüm üretin, bir kez de çalışanları sevindirin diyoruz.
Türk Sağlık-Sen olarak şunu açıkça ifade etmek isteriz ki biz çalışanı köle olarak gören bir anlayışı reddediyoruz.
Sözleşmeli çalışanlara becayiş ve eş durumundan tayin hakkını verin.
Onları eğitimlerinden mahrum etmeyin. Tayinlerde eğitim durumunu da dikkate alın.
Bu insanlara görevde yükselme hakkı tanıyarak onlara da kamuda bir kariyer imkanı sağlayın.
Ücretlerinde iyileştirme yapın.
Aile ve giyim yardımı gibi sosyal haklardan faydalandırın.
Çalışanlarının tüm bu isteklerini karşılamak ve kamudaki adaletsizliği ortadan kaldırmak için büyük bir adım atın.
Kamuda görev yapan geçici işçileri bir günde kadrolu yaptınız. Sözleşmeli kamu çalışanlarına da aynı hakkı tanıyın.
Tüm sözleşmeli çalışanlara kadro verin.
Zulmü ve haksızlığı sona erdirin.
Adaletle hükmettiğinizi bir kerede bize gösterin.
Cefakar Sözleşmeli Arkadaşlarım;
Bir şeyi isterken güçlü ve dirayetli olmak gerekmektedir. Birlikte hareket etmek çözüm için güç birliği yapmak şarttır. Aksi taktirde başarıya ulaşmak çok zordur. Adama demişler ki, kış geliyor. Adam cevap vermiş titremeye hazırım diye. Baştan mağlubiyet ve teslimiyet kabul edilirse her sonuca da razı olur ve kabullenirsiniz. O zamanda üstümüzdeki yük daha da ağırlaşır. Bu nedenle dik durmak mücadele etmek ve hakkı savunmak gerekir.
Bugün mutlulukla ifade etmek isterim ki burada bulunan ve buraya bir takım sebeplerden dolayı gelemeyen fakat yüreği bizimle olan sözleşmeli çalışanlar titremeyi reddedip titreten olanlardır.
Bizim yol arkadaşlarımız baskıya boyun eğmeyen, iktidarın yağdanlığını yapanlarla hareket etmeyen, sadece hakları için mücadele eden, milleti ve devleti için hizmet üretenlerdir. Biz sizlerle daha çok engelleri aşıp, başarılara imza atacağız. Türk Sağlık-Sen olarak her zaman ve her yerde başımız dik olarak sizlerin hakkını savunacağız. Tüm sözleşmeli çalışanlarda bizimle birlikte bu mücadelede yer alsın. Bize destek versin.
Buradan bir kez daha iktidara ve Sağlık Bakanlığı'na sesleniyorum; Biz mücadeleden ve haklarımızı istemekten asla vazgeçmeyeceğiz. Doğru bildiğimiz yolda yürümeye devam edeceğiz. Yaptığımız eylem ve etkinliklerle de bunu size göstereceğiz. Siz de yönetici olarak üzerinize düşeni yapın. Sözleşmeli çalışanların sorunlarını bir an önce çözün. Sağlık çalışanlarına kadro verin. Artık onları mutlu edin.
Biz Türk Sağlık-Sen olarak sözleşmeli çalışanlara sahip çıkmaya devam edeceğiz. Onlara Her zaman Ankara'da bizim hakkımızı savunan bir sendika, Türk Sağlık-Sen var dedirtmeye devam edeceğiz. Sözlerime son verirken Mehmet Emin Yurdakul'un sözleşmeli çalışanların iktidar tarafından görmezden gelinmesini çok güzel ifade edeceğine inandığım mısralarıyla bitirmek istiyorum.
Ne vakte dek bu acıklı sefalet,
Bu viranlık, bu inilti, bu kaygu?
Ne vakte dek bu uğursuz cehalet.
Bu taassup, bu görenek, bu uyku?
Yazık, sana ağlamayan şiire;
Yazık, sana titremeyen vicdana,
Yazık, sana uzanmayan ellere;
Yazık, seni kurtarmayan insana!..