Toplu Sözleşme süreci ve yaşanan tarihi hezimeti protesto etmeye devam ediyoruz
Toplu Sözleşme süreci ve yaşanan tarihi hezimeti protesto etmeye devam ediyoruz. Türkiye Kamu-Sen’e bağlı Türk Tarım Orman-Sen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde düzenlediği eylemle süreci protesto etti.
DEMİRCİ: BU TOPLU SÖZLEŞME TARİHE KARA LEKE OLARAK GEÇMİŞTİR
Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci eylemde yaptığı basın açıklamasında, kapalı kapılar ardından yapılan Toplu Sözleşmenin bir çadır tiyatrosuna dönüştüğünü söyledi. Demirci, “Malumunuz olduğu üzere, kamu çalışanlarının 2014-2015 yılı Toplu Sözleşme süreci malum Konfederasyon ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından kapalı kapılar arkasında yapılan kirli pazarlıklar sonucu, sözde mütabakata bağlanmış ve ardından çadır tiyatrosuna dönüştürülmüş bir basın açıklaması ile kamuoyuna duyurulmuştur.
Son 50 yılın en verimli toplu sözleşmesini yaptıklarını iddia eden malum konfederasyon yetkililerinin hatırlatırız ki;, yaptığınız bu toplu sözleşme; bu güne kadar yapılan Toplu Sözleşmelerin en kötüsü, en çirkini ve kamu çalışanlarının emeklerinin gasp edildiği bir toplu sözleşme olarak sizin adınıza tarihe kara leke olarak geçmiştir.
30 gün kullanılabilecek toplu sözleşme süreci varken, sadece üç toplantı ile geçiştirilen ve bir haftada tamamlanan görüşmeler sonucu elde edilen sözde kazanımlar, kamu çalışanlarını hayal kırıklığına uğratmıştır. Böylece iktidarın besleyip, büyüttüğü işbirlikçi sendikaları ve konfederasyonu, çalışanların emeğini pazarlayarak sendikal mücadele tarihine geçmiştir. Bu tavrı ile malumSen, sadece kendi mensuplarının emeğini pazarlamakla kalmamış, 2 milyon 400 bin memur ile 1 milyon 800 bin memur emeklisi ile aileleri ile birlikte yaklaşık 12 milyon insanın haklarını gaspettirmiştir. “dedi.
DEMİRCİ: TALEPLER NE OLDU?
Kamu Görevlileri sendikalarının bu yıl 1156 taleple masaya gittiğini belirten Demirci, “bu taleplerin akıbeti ne oldu” diye sordu. Demirci, “Kamu Görevlileri sendikaları bu yıl Toplu Sözleşme Masasına 1156 talep ile gitmişdir. Bu taleplerini toplu sözleşmeden 15 gün önce Devlet Personel Başkanlığına ileten Sendikalar, toplu sözleşme öncesi bu taleplerini kamuoyu ile de paylaşmışlardır. Dolayısı ile kamu çalışanları bu taleplere yoğunlaşarak Toplu Sözleşme Masasında; adalet adına, insanca yaşamak adına, bu haklı taleplerinin görüşülerek sonuçlandırılmasını beklemişlerdir.
Bu talepleriin bazılarını hatırlatmak gerekir ise ;
Ve tarım orman çalışanlarının yıllardır birikmiş meselelerinin de içinde yer aldığı 1150’nin üzerindeki taleplerdir. “ dedi.
DEMİRCİ: ILO’DA SON 10 YILDIR HEP KARA LİSTEYE GİRDİK
Türkiye’nin Uluslar arası Çalışma Örgütü ILO’daki karnesini değerlendiren Demirci, son 10 yılda Türkiye’nin hep mahkum olduğunun altını çizdi. Demirci, “Oysaki mevcut iktidar 10 yıl önce; “İleri demokrasi, daha fazla demokrasi, daha çok özgürlük, daha fazla insan hakları, slogan ve vaatleri ile iktidara gelmiştir. 11 yıllık uygulamalara baktığımızda ise bu vaatlerin tam olarak tersinin uygulandığı gerçeği ortadadır. Bunu biz söylemiyoruz. Bunu; ILO ve AB söylemektedir. Türkiye’deki sendikal haklar konusu her yıl ILO Genel konferansı ve Türkiye-AB Karma İştişare Komitesi Gündeminde de yer almakta olup, Türkiye’de sendikalaşmanın engellendiği, sendikalar arasında ayrım yapıldığı, toplu sözleşme hukukunun tesis edilmediği gerekçesi ile ILO’da son 10 yılda mahküm olmuştur.” Dedi.
DEMİRCİ: TOPLU SÖZLEŞMEDE ÇADIR TİYATROSU OYNANMIŞTIR
Toplu Sözleşme sürecinin yetersiz olarak kullanıldığını belirten Ahmet Demirci, sürecin 7 gün içinde sonlandırıldığını söyledi. Demirci, “Toplu Sözleşme Dönemi, kamu Çalışanlarının umut bağladığı, beklentilerinin had safhaya ulaştığı ve haksızlıkların giderilmesine vesile olacağı düşüncesi ile, bizler açısından çok önemli bir dönemdir.
Geçmişteki toplu görüşme döneminde 15-30 ağustos olarak belirlenen 15 günlük sürecin; hizmet kolları ve genel toplu sözleşme süreci için yetersiz olduğu anlaşıldığı için geçen yıl yapılan Toplu Sözleşme Kanunu düzenlemesinde bu dönem her iki yılda bir olmak üzere 1-31 Ağustos olarak 1 aya çıkarılmıştı. Ancak bu yıl yapılan çadır tiyatrosu uygulamasında görüldüğü üzere bu süreç 7. Günde ve ilki gündem belirlemek olan 3 tolantıda sona erdirilmiştir. Bu anlamda bakıldığında bu çadır tiyatrosunun figüranlarına toplu sözleşme periyodu diye bir zaman tanımlamanın da gereği yok görülmektedir. Çünkü onlar, memuru satılacak bir meta olarak gördüklerinden, ahbap-çavuş ilişkilerini de kullanarak ayaküstü bile pazarlayabilmektedirler. Yapılan toplu sözleşme hizmet kolları ve çerçeve sözleşme anlamında incelendiğinde, geçen yıl mütabakat edildiği için, çoğu bu yılki talep metinlerinde dahi yer almayan bazı kanularında içerisinde yer aldığı bir metine imza atılmış, çoğu kurumsal düzeyde kurum idari kurullarında çözülecek meseleleride bayaz kağıda yazarak 60 cıvarında madde ile sözde mütabakat yapmışlardır.
Buradan MalumSen yöneticileine sormak isteriz ki; resmi talep olarak sunulan ve sizlerinde kamuoyuna açıkladığınız, memurları beklentiye soktuğunuz 1150 küsür talepten 1100’ü ne olmuştur. Sırf mütabakat yapmak adına sizleri, bu talepleri geri çekmeye iten irade ve ikna gücü kimden gelmiştir. Yoksa 6 Ağustos’ta masada rahatsızlandığı ve hastahaneye kaldırıldığı basına bildirilen Heyet Başkanınıza, Hastahanede verilen ilaç ve narkoz etkisi ile mi; hükümetin bir gün önce sunduğu teklifin nerede ise yarısına ikinci gün itiraz edilmeden imza atılmıştır.
Oysa ki; bizden yaklaşık 15 gün önce İşçilerle yapılan toplu sözleşmede sosyal haklar hariç;öncelikle 1100 TL'nin altında aylık brüt ücret alanların ücretleri 1.100 TL'ye çıkarılmış, 1.850 TL'nin altında brüt ücret alanların ücretleri 1.850 TL'yi geçmemek üzere 200 lira arttırılmış, yani tabana seyyanen zam uygulaması yapıldıktan sonra, 2013 yılında yüzde 4+4, 2014 yılında yüzde 3+3 ücret artışı imza altına alınmıştır. Ayrıca bu yüzdelik artışların enflasyonun altında kalması durumunda ise enflasyon farkının verileceği yine sözleşme ile taahhüt altına alınmıştır.
Memurlara yönelik olarak yapılan 2014 ve 2015 toplu sözleşme mutabakatında ise, 2014 yılında taban aylıklarına 123 TL net zam ile 2015 yılında yüzde 3+3 zam uygulanacaktır. 2015 yılı için ise gerçekleşebilecek enflasyon hedefinin yanına bile yaklaşmayacak %3 + %3 oranında bir iyileştirme ve enflasyon farkına memurlar pazarlanmıştır.
Buradan da anlaşılacağı üzere yıllardır ekonomik gelişmelerden pay alamayan memurlar bu masada kurban edilmiş, yaklaşan 3 seçim dönemini fırsat olarak gören Kamu çalışanlarının umutları, bu toplu sözleşme rezaleti ile söndürülmüştür.” Dedi.
DEMİRCİ: ÇÖZÜMLENEN MADDELER YENİYMİŞ GİBİ MASAYA GETİRİLDİ
Tarım Orman Hizmet kolunun sorunlarının konu bile edilmediğine dikkat çeken Demirci, geçmişte çözülen bazı meselelerin yeni bir şeymiş gibi masaya getirildiğini kaydetti. Demirci, “Hizmet kolumuzla ilgili toplu sözleşmeye gelindiğinde; Rotasyon, yangın tazminatı, köy çakılı kadrosu, 666 sayılı kanun hükmünde kararname haksızlığı, üretimi teşvik primi haksızlığı, görevde yükselme ve unvan değişiklikleri haksızlıkları, 399 sayılı KHK ile çalışanların ücret tavan ve YPK kararlarındaki haksızlıkları ve fazla mesai ve 24 saat esaslı çalışma mecburiyetleri bu masanın hiç konusu olamamış, yetkili sendikanın ve geçmişte sendikamızın kurum idari kurullarında ve toplu görüşme masasında çözdüğü bazı meseleler sanki yeni bir şeymiş gibi bu mutabakatta yer almıştır.
5 madde olarak imza altına alınan metinde;
-Yangına müdahale edenlere koruyucu elbise verilmesi; geçmişte kurum düzeyinde KİK da tarafımızca imza altına alınmış ve ayrıca genel toplu sözleşmede geçen yıl mutabakat edilmiş,
- Ormancılık meslek mensuplarının toplu taşıma araçlarından faydalanması, geçmişte sendikamızca bazı belediyelerde uygulaması başlatılmış ve geçen yılki toplu sözleşmede imza altına alınmış,
- Yangına müdahale ekiplerinde yer alacak toplamda 100 kişiyi geçmeyecek kadar sayıda personele yangın tazminatı verilmesi; geçen yıl mutabakata konu olmuş,
Koruyucu gıda yardımı verilmesi konusu; kurum düzeyinde çözülecek bir mesele olarak Geçmiş Kurum İdari Kurullarında görüşülmüş, geçen yıl mutabakatta yer almış olmasına rağmen yeni bir madde gibi yeni sözleşmeye yazılarak kamu çalışanları aldatılmıştır.
Geçmişte yoğun mücadelemizle elde edilen ve yetkili sendika tarafından korunamadığı için 666 Sayılı KHK’ye kurban edilen yangın fazla mesai ücretleri konusunda geçen yıl mutabakatta 50 saat olarak yer alan süre 60 saate çıkarılmış, ayrıca mutabakata, merkezden 25’i aşmayacak kadar olmak üzere yangın nöbeti tutanlar eklenmiş, ama fiilen yangına, mesai saatleri dışında müdahale edilmesi şartı dışına çıkılamamıştır.
Bu toplu sözleşmede çözüleceği yetkili sendikaca taahhüt edilen; Orman Çalışanlarının yangın tazminatı konusu çözülmüş müdür, sürgün haline dönüşmüş hukuksuz rotasyon meselesi çözülmüş müdür? Silah ruhsat harçları meselesi ne olmuştur.
Toplu Sözleşmelerde tarım çalışanlarının hangi meselesine parmak basılmıştır? Kadroya geçmiş 4b lilerin köy sürgün hayatları düzeltilmiş midir? Atama ve ter değiştirme usulsüzlükleri halledilmiş midir? Tarım tazminatı konusu hangi bahara kalmıştır?
Hizmet kolu toplu sözleşmesi incelendiğinde de, kayda değer yeni bir hakkediş görülmediği gibi, tarım sektörü ile 399 sayılı KHK ile çalışan TİGEM, TMO, Et Balık Kurumu AŞ ve bu kapsamın dışındaki AOÇ çalışanlarının yığınla problemi yetkili sendika tarafından toplu sözleşme masasında çekilerek çalışanlarımızın umutları karartılmıştır.
Bu toplu sözleşme usulsüz olmuştur.
Toplu sözleşme masası şeffaf olmamış, temsil esası dikkate alınmamış, kapalı kapılar ardında, neye dayandığı bilinmeyen gizli pazarlıklara kurban edilmiştir
Çalışanların haklı talepleri masada savunulmamış, hatta geri çekilmiştir.
Toplu sözleşme süreci içerisinde Türkiye Kamu-Sen tarafından yapılacak eylem ve etkinliklerin siyasi iradeyi yıpratacağından endişe edilerek, apar topar imza atılarak hükümete payanda olunmuştur.
Hükümet adına bu masada görev yapan Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanı hukuksuz bir masa oluşumu ve taraf olduğu gizli pazarlıklar ile tarafsızlığını kaybetmiş, tüm memurların değil, sadece sarı sendikacıların bakanı ve Kankisi olduğunu ispat etmiştir.
Çalışanların önümüzdeki 2 yılı tamamen siyasi irade ile yapılmış kirli pazarlıklar ile karartılmıştır.
Kısacası kamu çalışanları; bu masada satılmıştır.
Son olarak; bu satışta başrolü oynayan ve sendikacılık tarihine kara leke olarak düşen bu sarı sendikacıları ve onlara destek olan sayın çalışma Bakanını istifa etmeye davet ederken, ayrıca bu sendikalara destek olup yetkili yapan kamu çalışanlarını, durumlarını tekrar gözden geçirerek; memurun gerçek adresi Türkiye Kamu-Sen ve Türk Tarım Orman-Sen’de yerlerini almaya davet ediyorum.” diyerek sözlerini noktaladı.
Türk Tarım Orman-Sen’in düzenlediği eyleme Türk sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş, Türk Enerji-Sen Genel Başkanı Celal Karapınar, Türk Kültür Sanat-Sen Genel Başkanı Hasan Hüseyin Yılmaz, Türk Emekli-Sen Genel Başkanı Osman Özdemir, Genel Merkez Yöneticiler ve çok sayıda kamu çalışanı katıldı.